Söylenecek pek bir şey yok ben de sizlerden pek farklı hissetmiyorum. Korkuyorum, endişeleniyorum, kızıyorum vs vs. Bir şekilde devam ediyor hayat, pek yaşadığımız söylenemez. Ben de daha çok sarılıyorum sanata. Öyle işte.
Yine izlemekte geç kaldığım bir seriden bahsedeceğim size. Birbirinden bağımsız ama bir şekilde bağımlı, Fransız bayrağının renklerini temsil eden üç film. Şimdiye kadar bilenler zaten anlamıştır. Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski'in Üç Renk üçlemesi seri filmlerin bugünkü konuğu. Mavi, Beyaz ve Kırmızı olarak devam eden serinin her biri de bir temayı işler. Şimdi sizi bol fotoğraflı gifli bir yayın bekliyor. Daha önceki seri filmler yayınımda Ethan Hawke ve Julie Delpy'li Before serisini tanıtmıştım, işe bak ki bu serinin ikinci filminde yine Julie Delpy var. (Kendi blogumda kendime fun fact yaptım çaktırmayın :))
Üç Renk : Mavi
Özgürlük temasının işlendiği bu film benim favorim olur. Ve bu filmin beni en etkileyen kısmı da sanırım kamera açılarıdır. Juliette Binoche'nin oyunculuğu ayakta alkışlatır. O kadar güzeldir ki tekrar tekrar izlemek istersiniz. Buram buram mavidir bu film, adının hakkını verir.
İşte bunun gibi enfes çekimler var ki kendine hayran bırakan.
Yaktın bizi hayin Juliette ama tiryakin de olduk hani. Bir Juliette Binoche kolay yetişmiyor gençler.
Bu sahneyi çekebilmek için kaç şeker eritti Kieslowski abimiz 5 saniyede eriyenini bulmak için, şimdi bir gifi çok görmeyelim ona. Onun dışında benim için de çok özel bir sahne. Her batırdığımda şekerimi içeceğime bilin ki unutmamışım hala bu sahneyi ilk gördüğüm zamanı, yeri...
Her filmde ortak olan sahnelerden ilki.
Bu ilk filmde ikinci filmin baş karakterini az da olsa görebilirsiniz.
Yine aynı şekilde burada da ikinci filmin başında boşanan çiftimizin mahkemeye geldikleri anı görebilirsiniz.
Üç Renk : Beyaz
Benim sıralamamda son sıradadır. Film çoğunlukla Polonya'da geçer ve eşitlik temasını işler. Başrol oyuncusu özellikle son sahnede enfes bir oyunculuk çıkarır. Bu filmde de eşitlik teması işlenir. İlk sahnelerde ilk filmden Julie karakterinin yanlışlıkla girdiği mahkeme salonu bu çiftimizin boşandığı salondur, bu da hoştur :). Beyaz öyle yoğun değildir bu filmde ilki ya da ikincisi kadar.
İşte o sahnelerden ikincisi.
Bu filmde de yanlışlıkla Julie'nin çiftimizin davasına girmeye çalıştığı sahne.
Ve beyaz.
Üç Renk : Kırmızı
Sıralamamda ikinci sırada yer alır kendileri. Yine bolca kırmızı görürüz ama yine de ilki kadar değil sanırım. Bu film güzel kafa karıştırıyor bir yandan da çözüme ulaşıp bağlanıyor. Şöyle detaylı güzel uzun incelemek güzel olurdu ama haddimi de aşmak istemem. Belki yürek yediğim bir gün uzun uzun incelerim :).
Yine saatlerce izleyebileceğim bir an. Hayran olmamak elde değil bu yönetmene.
Yargıcı da hep sırtından çekmişim, resmen adamı yok saymışım:).
Tabi ki hayır, buradan bakabilirsiniz. Kendisinden bolca alıntı yapabileceğimiz, filmde belki de en önemli karakterdir kendisi.
Ve en sonunda baş karakterimiz bu yaşlılarımıza yardım etmeyi aklına getirir :).
Bu filme torpil geçmedim :). Zaten dediğim gibi Juliette Binoche varken bu filmi birinci yapmam çok zor :). Sadece size şu ayrıntıları göstermek istedim. İlk fotoğrafta gördüğünüz gibi saatinden çarşafına en küçük detaya kadar kırmızı. Adının hakkını verir bu filmler.
Şimdi bu filmde size kırmızı fon üzerinde üzgün karakterimizin üç formunu sırasıyla paylaşacağım.
Çekilirken
Afişte
Ve son sahnede.
Üç filmde de mahkeme salonuna gideriz, bir yaşlı teyzemiz şişe atmaya çalışır, renkler filmin genel rengini oluşturur, Fotoğraflarda da görebilirsiniz. Müzikleri de yine çok güzeldir. Tabi örnekler çoğaltılabilir uzun uzun film incelenebilir ama ben spoiler vermeden sizlere kısaca filmleri tanıtmak istediğim için en azından bu yazımda o işlere girişmeyeceğim. Bir sonraki yazıya kadar kendinize çok iyi bakın, sanatla kalın :).
Not: Yine görsellerin hepsi bana aittir :).