Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Şubat 2019 Pazar

28 Day Blog Challenge: Day 10

Son günlük fotoğrafımız artık mektuplarla devam edeceğim :).

10. Şimdi aklım olsa şu bölümde okurdum dediğin bir dal var mı?

Yok, çünkü benim zaten ikinci tercihimdi. Kendi isteğimle ilk bölümü bırakıp bu bölüme geçtim. Merak edenler için söyleyeyim; İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum ve iyi ki de bu bölümü seçmişim, okumuşum. Hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri. Başta seçmemem hataydı ki kısa zamanda neyse ki bu bölüme geçtim. Bana çok ama çok fazla şey kattı, sadece akademik anlamda da değil. Her şey zordu ama hocalarım ve bölümüm çok güzeldi ve bana uygundu en önemlisi. Daha çok araştıran, sorgulayan biri olmama yardımcı ve hayatımda yeni pencereler açan bir yer oldu benim için. Tek üzüntüm Erasmus programıyla yurt dışına gidememekti, açılan kontenjan kısıtlıydı ve benim gibi ortalama bir öğrenci için yeterli olmadı :). Sonra başka bir programla kısa süreliğine yurt dışına gitmeme bir şekilde vesile oldu gerçi ama uzun dönem Erasmus yapmak çok istedim :). Onun dışında çok mutluyum bu bölümü okuduğum için, yine tercih hakkım olsa bu kez ilk seferde bu bölümü seçerdim :).

Soru olasılıklardan bahsediyor ola ki bu bölümü seçemiyorum yine sanatla alakalı bir bölümü seve seve okurdum; sinema ya da müzik tabi ki :). Gerçi okulda ne kadar sinema ile alakalı seçmeli ders varsa hepsini aldım ve muhteşem hocalarla tanıştım :). Blogdan da anladığınız üzere edebiyat, sinema ve müzik benim için çok önemli. Bir bölüm seçeceksem bu ikisinden birini seçerdim :). Kim bilir birinden (sinemadan :)) yüksek lisans yaparım belki bir gün üşengeçliğime galip gelirsem :).

Normalde The Weeknd dinlemem pek ama bugün bu şarkıyı mırıldandım sürekli, dürüst olup günün şarkısı olarak da listeye ekledim. Bir iki şarkısını denk gelirsem dinlerim bu da onlardan biri.

Devamını Oku »

9 Şubat 2019 Cumartesi

28 Day Blog Challenge: Day 9


9. Hakkında 5 garip şeyi söyle de bilelim ne ne kadar arızasın.

Sadece beş tane mi diye soruyormuşum :). Yani ne kadar garip bilmiyorum ama ilk aklıma gelenleri yazayım.

1. Muzu çok severim, yerim ama muzlu herhangi bir şeyi yemeyi tercih etmem :). Mesela muzlu gofret, muzlu kremalı bisküvi, muzlu pasta gibi gibi pek hoşlaşmam :).

2. Hemen hemen her şeyi yerim, denerim asla yemek seçmem ama mutfakta yemediğim yıllardır hem de tek yiyecek haşlanmış yumurta olabilir çünkü kokusuna dahi dayanamıyorum. Çocukluktan kalma bir travma olabilir :).  Yumurtayı çok severim, o konuda sıkıntı yok :).

3. Hep yiyecek dedik biraz da içecekten bahsedelim, hahaha :). Kahve çok severim, bağımlı oldum herhalde kahvaltı ve akşam yemeği sonrası kesin bir türk kahvesi içiyorum, süvari :), arada da yine çeşitli kahve türlerinden içiyorum. Kahveye asla hayır diyemiyorum :).

4. Bir filme ortasından başlamayı hiç sevmem. Bir dakika bile geçse başa sararım, saramazsam izlemeyi tercih etmem. Çok nadirdir ortasından film izlediğim, çok çok nadir.

5. Bunu daha önce de söyledim ama takıntı gerçekten. Nerede olursam olayım bir şarkı çalıyorsa ona odaklanır kendi içimde o şarkıyı bulur, bulamazsam karşımdakini dinlememeye başlar, sözünü bile keserek şarkıyı sorarım. Bilmediğim bir şarkıysa Shazam'a kaydeder, Shazam'a bakma şansım yoksa sözlerini not alır eve gidince bakarım. Bildiğim bir şarkıysa sürekli beynimde çalar ve bulana kadar rahat etmem, Shazam'ı da kullanamıyorsam yandım zaten, bulana kadar aklımı hiçbir şeye tamamen veremem, sürekli düşünür mırıldanırım, sözlerini ne olur ne olmaz diye not alsam bile. O şarkı bitip yenisine başlanıldıysa ve ben onu da hatırlayamıyorsam beyin kısa devre yapıyor zaten :).


Devamını Oku »

8 Şubat 2019 Cuma

28 Day Blog Challenge: Day 7, 8


İki sorunun da cevabı kısa olduğundan tek yayında toplamak istedim :).

7. En çok neyi özlüyorsun bu hayatta hiç düşündün mü?

Bir şey özleyeceksem çocukluğumu yani kendime kendimin bakmak zorunda olmadığı Inside Out filmindeki gibi temel ve sabit duyguların beni yönettiği zamanları özlüyor olabilirim :). Büyüyünce işler çok karmaşıklaştı.

8. Bizim için seçtiğin 3 alıntıyı okuyalım bugün. 

Olur okuyalım da hangilerini seçeceğim yüzlerce seçenek arasından o zor işte :).

En sevdiğim filmlerden biri Harold and Maude. Herkese de öneririm çünkü müthiş bir mesajı ve anlatımı var. O filmdeki muhteşem bilge replikler arasında en sevdiklerimden üçünü yazdım :).


Maude: Harold, everyone has the right to make an arse of themselves. You can't let the world judge you too much.

...

Harold Chasen: I haven't lived. I've died a few times.

....

Maude: That was fun! Let's play something together.

Harold: I don't play anything.

Maude: Nothing? Dear me, everybody should be able to make some music. That's the cosmic dance.

...

Ve birçoğu, filmi mutlaka izleyin :). Sevgiyle kalın.

Devamını Oku »

6 Şubat 2019 Çarşamba

28 Day Blog Challenge: Day 6



6. Şöyle bir düşün ve tekrar tekrar dinlemekten vazgeçmediğin 7 şarkılık bir liste hazırla.

Bana en sorulmayacak sorulardan biri çünkü benim müzik listelerim ne Spotify hesabıma ne de başka bir şeye sığıyor :). Çok dinliyorum ve hep farklı dinliyorum. Biraz ondan biraz bundan. O yüzden Spotify 2018 en çok dinlediklerime bakıp geçen senelerde de çok dinlediğim şarkıları seçtim ve fark ettim ki filmler bana unutamayacağım şarkılar katmış :).

Tove Lo - Stay High



Nasıl depresif bir insansam hareketli şarkıda bile sözleri en acıklı şarkıyı bulmuşum yıllar geçti hala dinliyorum, bağıra bağıra nakaratını söyleyerek.

Eric Satie - Gymnopedie 1



Dün de listeme ekledim acayip bir beste. Her dinlediğimde beni aşırı ama aşırı etkileyen bir müzik. Etkisi kaybolur mu sanmıyorum. Satie'nin minimalist ve akılda kalıcı bir tarzı var bana çok hitap eden.

John Lurie - Eva and Willie's Room - Beer For Boys - Eva Packing

(Youtube'da kaydı yok, Spotify'da aynı adla dinleyebilirsiniz.)

Şimdi ben en sevdiğim filmler listesinin bir filmi olan Stranger Than Paradise'tan Ezgi'ye doğru yol alan bir hikaye yazacağım takip edin :). Stranger Than Paradise en sevdiğim yönetmenlerden Jim Jarmusch eseri, Jim Jarmusch o dönemki müzisyen kankası (hala devam ediyor mu bilmem) müthiş müzisyen John Lurie, John Lurie filmin başrolünde oynayan ve harika bir soundtrack albüme imza atan sanatçı, bu şarkı da o soundtrack albümünden, o soundtrack albümü Stranger Than Paradise filmi için yapıldı ve o filmin bana kartpostalını gönderen şahane insan da bu meydan okumanın sahibi Ezgi :). Teşekkürler :).

Holden - Ce Que Je Suis





Çok Fransızca şarkı dinlesem de sözlerini baştan sona ezbere bildiğim nadir şarkılardan çünkü Fransızca bilmiyorum. Lakin bu şarkı çok güzel, kalp kıran cinsten :(.

The Mamas and The Papas - California Dreaming



Chungking Express sağ olsun şarkıyı bilsem de dilime yıllardır dolayan film oldu. Ondan sonra en az iki filmde de zaten çeşitli versiyonlarıyla karşıma çıktı. Öyle ki çalmayı da öğrendim. Sen çok yaşa bizi her filminle mutlu etsen de hüzne boğmayı ihmal etmeyen Wong Kar Wai.

Nina Simone - Just In Time




Temsili bir şarkı, kısaca Nina Simone diyebiliriz. Bu şarkı da Before serisinin en sevdiğim filmi Before Sunset'in sonunda çalıyordu :).

Massive Attack - Psyche




Psyche benim en sevdiğim mitolojik karakter olabilir. Hatay Müzesi'nde de mozaiği vardı da yeni yerinde göremedim, çok üzüldüm. İlginç bir şekilde şarkı öyle güzel ki bu kadar denk olur. Müziği sözleri, şarkıcının sesi büyülü gibi.

Ve liste uzar gider :). Bugünün şarkısı da bu listenin son üyesi Psyche olsun :).


Devamını Oku »

5 Şubat 2019 Salı

28 Day Blog Challenge: Day 5


İşte bu soruyu kesin Ezgi hazırladı diyeceğiniz sorulardan biri :). Kendisi ben dahil birçok insana ilham oluyor ve bu ilhamı kendine saklamayıp böyle güzel bir soruyla yeni ilhamlara yol açacak bir soru soruyor. Bana en çok ilham veren şeyler doğa ve sanat. Aslında aşağıdaki biraz gevezelik çünkü en çok bana ilham veren şey temelde bu ikisi. Yaşamın kendisi ve katmaya çalıştığımız anlam bir nevi. O yüzden sanatın her türünü çok seviyorum ve doğaya aşığım zaten.


 Doğa

Doğa ile alakalı her şey beni cezbeder, hayal kurdurur. Ağaç göreyim su göreyim iki yaprak göreyim sevinirim. Bir kere doğal bir parkta bir geziye çıkıp kaybolmuştuk ve ben bildiğiniz transa girdim. Başka alemlerdeydim ve daha kısa planladığımız yol, kaybolunca 1-2 saat daha uzadı ve ben daha da keyiflendim. Arkadaşlarım biliyordu ki o gün beni sarhoş eden sadece o doğanın kendisiydi.

Fotoğraflar

Güzel çekilmiş her fotoğraf beni başka diyarlara götürür. Ne fotoğrafı olursa olsun.

Filmler

İzlediğim güzel bir film birçok açıdan beni ilhamla doldurur bu bazen bir replik bazen ise bir görüntü olabiliyor. Sinema iyi ki var.

Müzik

Aslında hepsi birbirine bağlı şöyle ki bir filmden ilham alıp şarkı yazabiliyor ya da bir müzikten ilham alıp yazı yazabiliyorum. Her şey o kadar birbirine bağlı ki ayırmak zor.

Kitaplar

Karakterlerin ve yazarın zihninde gezinmek bana yine ilham veren şeylerden biri. Farklı bakış açıları beni besleyen bir şey. Herkesin bakmadığı bir tarafa bakmak ve anlamaya çalışmak.



Bloglar

Öyle güzel yerli ve yabancı bloglar var ki beş senedir yazmasa da tek bir yayın yapsa da bakmaya okumaya doyamıyorum. O yüzden hep yazın ve paylaşın umarım.

Seyahat Etmek

Seyahat beni enerjiyle dolduran bir şey. Yeni bir yer görmek yeni bir tat ile tanışmak ilk kez bir sokakta yürümek beni çok ama çok mutlu ediyor. Bazen kendi doğup büyüdüğüm şehirde bile turist oluyor ve bundan çok büyük keyif alıyorum.

İnsanlar

Yaşım büyüdükçe sabrım bu konuda biraz azalsa da yeni insanlarla tanışıp arkadaş olmak onların fikirlerini dinlemek çok hoşuma gidiyor. Mektup arkadaşlarımla konuşmak ve bir insan üzerinden bir kültür bir ülke hakkında fikir edinmek gerçekten muazzam.

Mutfak

Mutfak ayrı bir kültür o yüzden dünyadan tarifler öğrenmek ve izlemek daha da güzel, deneyip yemek benim hem damak tadımı hem ufkumu genişleten bir yer.

Mektuplar, El İşleri ve Vintage Her Şey

Güzel dekore edilmiş bir zarf veya sevgiyle hazırlanmış uzun bir mektup beni gerçekten ilhamla dolduruyor. Bunun yanında "crafting" denilen o sonsuz deniz, ne zaman ne sürpriz yapacağı belli olmuyor. Vintage ve indie temalı her şey bana ilham olur ve mutlu eder. Bu bazen bir dükkan bazen eski bir kartpostal oluyor :).



Pinterest, Instagram Tumblr, Youtube

İnterneti ya da sosyal medyayı diyeyim kullanan insanların sayısı artıkça üretim de arttı. Farklı insanlarla fikir alışverişi yapmak ilgilendiğim ya da merak ettiğim bir konuda bilgi almak çok güzel. Hiç haberim olmayan bir şey hakkında fikir sahibi olup onun verdiği ilhamla farklı bir şey üretebiliyorum ki bu da mükemmel.

Ve gördüğüm, duyduğum, kokladığım, hissettiğim, tattığım, hayal ettiğim her şey. İlham ben boşluğa bakarken de gelebiliyor, hatırladığım rüyada da, listelere sığmaz ki. Yani kısaca yukarıdakiler gevezelik boşuna okudunuz, haha :).

Bana en çok ilham veren bestelerden biri var bugün, çok güzel çok özel <3.


Devamını Oku »

4 Şubat 2019 Pazartesi

28 Day Blog Challenge: Day 4

Öneri Makinesi

4. Hava nasıl olursa olsun yürüyüşe çık bugün, o gün gözüne ne güzel göründüyse birkaç fotoğraf da çek, anlat bakalım neler oldu?

Bugün hava mis gibiydi, hiç soğuk yoktu ince bir kazak, güneş gözlüğü, spor ayakkabılar ve kot ceket ile tüm üşengeçliğime rağmen meydan okumaya sadık kalarak çıktım dışarı (Ezgicim artı point istiyorum ben :)). Tabi dışarı çıkan ben ilk önce nereye gider, kırtasiyeye. Bir mektup arkadaşımın gönderdiği paket çok hoşuma gitti. Araştırınca ve sorunca Instagram'dan krepon ya da pelur olabileceğini söylediler ben de kırtasiyeye bakmaya gittim. İkisi aynı değil sanırım çünkü krepon bana daha kalın gibi geldi. İlk gittiğim kırtasiyecimde bulamadım ikincisine doğru yol aldım.

Öneri Makinesi

Şunu anladım ki insanın sürekli gittiği yerlerde fotoğraf çekmesi çok zormuş, hiç rahat edemedim ve nasıl fotoğraf çekilmez bugün onu göstereceğim size. Turist olarak gittiğiniz bir yerde beğendiğimiz şeyleri fotoğraflamak ne kolaymış onu da gördüm. Kırtasiye aşırı büyük değil ve gönül isterdi ki güzel bir ataş standı vardı onu çekeyim ama her zaman gittiğim yer, iki yanımda da insan varken durduk yere fotoğraf çekemedim :). Çektim de kıyıda köşede bir tane beğenmedim :). Orada pelur kağıt bulamadım ama güzel krepon kağıtlar vardı iki sedefli iki normal alıverdim.

Öneri Makinesi

Oradan çıkıp marketten kendime çikolata aldım, hihi. Tam bir tatlı canavarı duruyor karşınızda, sebepsiz yere gelen tatlı krizlerine çözüm olarak stok yenilemesi yapıp eve de ekmek aldıktan sonra PTT'ye giderken sürekli geçtiğim çamlık dediğimiz mini parktan geçtim, fotoğraf çekmek için çünkü orada çok güzel ağaçlar, dinlenilecek banklar ve kışın bile solmayan sarı çiçekler var. Gel gör ki orada da fotoğraf çekemedim. Çektim de böyle oldu ve kötü çeksem de bu kadar çekmem normalde emin olun :). Ne sarı çiçekler var ne de bir açı. Zaten yönüm de ters ben normalde aşağıdan yürürüm. Fotoğraf çekeyim diye yukarı çıkayım dedim. Daha elime telefonu alıp ilk karemi çekemeden arkadan bir amca gelip, küçük hanım beni çekme demesin mi :). Amca zaten çekemiyorum sen de bir dur diyemedim tabi, yok yok dedim :). Bu arada ben bu fotoğraflarla uğraşırken çok güzel bir haber geldi ama aynı haber kötü haberi de beraberinde içeriyordu :). Ne olduğunu söylemeyeceğim lakin bana bol şans dileyin :). Neyse en son amcadan aldığım ilhamla (!) bu fotoğraflar çıktı. Aslında çok tatlı bir yün evi, aralıklarla ilerleyen sarı çiçekler vardı o yolun üzerinde çekmek istediğim de siz hayal edersiniz artık :). Hatta iyi bir çocuk olursanız belki sarı çiçekleri bu fotoğraflarda bile görebilirsiniz :).

Bugün hep bu şarkıyı mırıldandım, Fatih Erkoç severler burada mı :)? Bu şarkıyı bir de Yıldız Tilbe düetiyle dinlemenizi öneririm :). Gününüz güzel geçsin <3.

Devamını Oku »

3 Şubat 2019 Pazar

28 Day Blog Challenge: Day 3



Bazı evlerde hep pişen bir yemek vardır. Pişirmekten vazgeçmediğin bir tarifi bizimle paylaşır mısın?

Yaa bu soru da tam benlik çünkü yemek demek ben demek :). Ben yemek için gelmişim dünyaya, keyifle yerim, güzel yerim. Biraz memleketçilik yapayım, Antakya'da doğup büyüdüysen genlerin zaten öyle kodlanıyor bir nevi. Severiz yapmayı da yemeyi de. Yeni tatlara da her zaman açığımdır ve sürekli tarif denerim; yemek ya da tatlı. O yüzden tarif seçemedim bir türlü ve bu saatlere kaldı.


Ben sürekli yeni tarif denerim, evde sürekli pişen yemekleri de haliyle annem yapıyor oluyor. O yapmasa arada ben yapıyorum canım isterse, hehe :).  Tatlı da çok denesem de soru yemek olduğu için soru da bana sorulduğu için kendi tarifimi paylaşayım diyorum ama bir yandan da Antakya mutfağı çok ünlüdür biliyorsunuz oradan mı bir şey paylaşayım derken arada kaldım :).

Şimdi kendi tariflerimden ziyade yöresel bir yemek seçeceğim sanırım ailem de sürekli yaptığı için benim çocukluktan beri çok ama çok sevdiğim ev kokan bir yemeğimsi var.  Yanında marul, taze asma yaprağı ya da beyaz lahananın yapraklarının içine konulan bir sarmiçi sizin deyiminizle kısır tarifini vereyim bari :). Bizim sarmiçi öyle diğer kısırlara benzemez pek, malzemesi daha az ama lezzeti ve keyfi aşırı güzeldir. Tek başına, beş çayında, zeytinyağlı yemeğin yanında, bir kase mercimek çorbasının yanında da harika bir alternatiftir. Aman canım çekti kalkıp biraz yapayım dersiniz de hemen iki dakika da yanına özellikle yazın salatalık, domates, turşu, peynir koyar da ufacık bir öğünü şölene çevirirsiniz. Kesinlikle öneri yanında yukarıdaki üçlüden (asma yaprağı, lahana veya marul) olmasıdır ki içini sarmiçiyle doldurup iştahla ısırasınız :). Yazarken ağzım sulandı, neyse ki elimde şu an fotoğraf yok ama ilk yaptığımızda ki uzun sürmez, koyarım hemen bu yazıya :). Hadi malzemeler :);

ince bulgur
biber salçası
yazın domates kışın salçası
nar ekşisi
zeytinyağı
bol ince kıyılmış maydanoz
yine ince kıyılmış taze soğan (yeşill kısımlarını sakın atmayın incecik kıyın)
kimyon
tuz

Önce istediğiniz kadar bulguru, kimyon koyup soğuk suyla ıslattıktan sonra bulgurun şişmesini bekliyoruz. O arada yeşillikleri doğrayın varsa güzel domatesiniz onu da ince ince doğrayabilirsiniz. Şişen bulgurlara salçaları ekleyip yoğurmaya başlıyoruz. Bu arada salçanızın tuz durumuna göre burada tuz ekleyebilirsiniz ki en son tadına bakacağınız için o ayarlamayı kendinize göre ayarlayabilirsiniz.

Bulgurlar yumuşayana kadar elle yoğurmaya ve rengi güzel bir kırmızı olana kadar salçayı eklemeyi unutmuyoruz. Aman abartmayın kırmızı olacak diye; hem tadı kaçar hem ekşi de geleceği için çok koyu istemediğiniz bir renk olur. Eğer elinizde güzel acı biber salçası varsa sarmiçiniz biraz acıyla daha da lezzetlenecektir ya da acı seviyorsanız ince doğranmış taze biberi salçaları eklemeden biraz yoğurun ki acısı bulgura geçsin. Bulgurların köfte gibi olmamasına özen göstermelisiniz ki yediğinizde tane tane ağzınıza gelsin :).

Yenme kıvamına gelen bu karışımın içine nar ekşisi ve yeşillikler eklenir hatta öncesinde bulgura salçadan eklemeden önce doğradığınız taze soğanın beyaz kısımlarını biraz koyup yoğurursanız daha da lezzetli bir sarmiçi elde ederseniz. Son olarak bulgurlar parlayana kadar göz kararı zeytinyağı ekleyip sarmiçinizi sunum için hazırlayabilirsiniz.

Benim çocukluğumdan beri vazgeçemediğim ve bayıla bayıla yediğim bu sarmiçi tarifi tabi ki önce anneannem ve sonra annemden şimdi de benden size :). İkisi de genel olarak efsane yemek yaparlar ve sarmiçi de evdeki herkesin vazgeçilmezidir. Biraz alıştığınız kısırdan farklı Antakya'nın sarmiçisini denemek isterseniz güzel bir yemek. Keyifle ve afiyetle kalın <3.

Dün listeyi koymayı unuttum, bugün iki şarkı daha :).


Devamını Oku »

2 Şubat 2019 Cumartesi

28 Day Blog Challenge: Day 2

Her yazımız ilk soru gibi uzun olmayacaktı ya da olacak mıydı :). Hep beraber göreceğiz :).

Öneri Makinesi
Yine seyahat etme hayalleri kurarken günlüğüme yansıyanlar :).


2. Düşün ki bugün doğum günün, sana ne alınsa mutlu olursun? Şöyle güzel bir hediye listesi yap kendine. 

İşte benim sorum, bana kalsa her ay bir gün seçer o gün kutlarım doğum günümü ama yaşım değişmeyecek o iki yılda falan bir artabilir. Aşırı seviyorum doğum günlerini :). Tabi bunun şımartılıp güzel hediyeler almakla hiç ilgisi yok :/.

Öneri Makinesi
Claudia Pearson: Hand Drawn Maps

1. Aklıma ilk gelen şey Uzak Doğu Turu seyahat bileti. Kültürünü, yemeklerini ve tabi ki kırtasiye dünyasını çok merak ediyorum. Mümkünse bir süre Japonya, Çin, Hong Kong veya Güney Kore'de (Uzak Doğu'da herhangi bir yer kabulüm) yaşayıp bol bol doğayı seyre dalıp o doğal park senin bu müze benim gezmek istiyorum. Tabi bol bol uzak doğu mutfağından lezzetler tadıp kültürlerini öğrenmek hatta tecrübe etmek istiyorum. Filmlerde ve kitaplarda gördüğüm o kültürü yaşamak rüya gibi bir şey olurdu herhalde :).

2. Avrupa turu. İskandinavya, güney sahilleri, biraz yukarı biraz aşağı gezmek, yemek, içmek ve bir sürü şey keşfetmek istiyorum. Orijinal mekanlara girmek, thrift veya vintage/second hand mağazalarından alışveriş yapmak; müzik, film ve aklınıza gelebilecek her türlü festivale katılmak istiyorum.

En iyisi siz bana bir televizyon programı ayarlayın da sunucu olayım :). Hatta tek tek saymayayım 80 günde değil de 365 günde Devri Alem diyelim de tam olsun. Gezmek gezmek ve keşfetmek istiyorum. Bu Türkiye'de gitmediğim bir şehir de olabilir yurt dışında herhangi bir şehir de. O yüzden gelsin seyahat biletleri :).

Instax


3. Yok mu istediğin başka şey diyenlere ise güzel bir fotoğraf makinesi/kamera ve Polaroid fotoğraf makinesi diyebilirim. Eski fotoğraf görüntüsünü çok seviyorum o yüzden o tarz herhangi bir makine de fena olmaz :). O da olmadı bir de telefondaki fotoğraflarımızı şipşak polaroid olarak çıkaran bir yazıcımız var ya o da hiç fena olmaz :).

Instax

Instax

4. Bir de donanımlı mini bir klavye istiyorum güzel müzik yapabileceğim, yanında alet edavatı da olsun ki kayıt yapabileyim :). Olmadı natürel cila soprano ukulele de çok kıymete geçer (ne alaka:/) :). Evde iki tane concert ukulele var ama ben soprano ile de çalmak istiyorum :).


5. Bol bol kırtasiye malzemeleri de isteyebilirim Türkiye'de özellikle bulmakta zorlandığım ürünlerden oluşan :). Ya da güzel bir sürü kağıt efemera :).

Öneri Makinesi
Present & Correct

6. Şöyle çeşit çeşit sayfa sayfa pul almak da fena olmazdı bol bol kart mektup yollamak için :).

En son yaptığım pul alışverişi

7. Üstünde adımın yazılı olduğu güzel bir şef bıçağı beni aşırı mutlu eder. Yemek ve pasta yapmayı sevip sürekli yeni tarifler denediğimden herhangi bir mutfak gereci yine beni mutlu etmeye yeter aslında :). Hem size de güzel yemekler yaparım :).

Öneri Makinesi

8. Vintage veya vintage esintili herhangi bir şey almak beni aşşırı mutlu eder. Gerçekten vintage olmasına gerek yok; o tarz aksesuar, ev dekorasyonu, teneke kutu, kitap ya da aklınıza gelebilecek herhangi bir şey benim için güzel bir hediye fikridir her zaman :). Vintage, retro, indie bu tarz şeylere takıntılı olduğumdan ufak bir hediye bile beni oldukça sevindirir. Geçmişi olan ya da olmuş gibi olan eşyaları ayrı bir seviyorum sanırım :).

Öneri Makinesi

Öneri Makinesi

Daha ne isteyeyim diye düşünüyorum da seyahat biletlerinden sonrası biraz çok düşününce ortaya çıkan sonuçlar oldu açıkçası çünkü şöyle bir düşündüm de bu aralar en çok istediğim şey seyahat etmek uzak diyarlara. Trenle, uçakla veya gemiyle çünkü otobüs tutuyor a dostlar :). Kesin istediğim şeyler vardır ama gezmek ve keşfetmek ağır basıyor.

Lakin seyahat biletlerini aşabilme ihtimali yüksek ve bana ciddi anlamda sürpriz olacak tek bir şey  var ki gönülden istediğim ama şartların uygun olmadığı, o da hayatımın sürprizi olabilir yani. O yüzden ben bir şey demiyorum video konuşsun. Gözler yaşlı, ne güzel eğleniyordum niye böyle bitti anlamadım :).


Tabi en önemlisi gönülden bir kutlama. Gerçekten doğduğum ve beni tanıdığı için mutlu olan insanlarla çevrili olmak ve bana hissettirilmesi de yeter aslında. En önemlisi de bu değil mi zaten bu günü özel kılan. Sevmek, sevilmek ve bunu hissedip hissettirmek. Bu bazen bir şarkı  bazen en sevdiğiniz bir tatlı bazen güzel bir çift söz bazen bir kart bazen ise ince düşünülmüş küçük bir hediye olabiliyor. O yüzden sadece doğum günlerimizde değil hep sevdiğimiz ve çok sevildiğimiz insanlar tarafından çevrili olalım.

Şimdi gidip sizin cevaplarınızı okuyayım bakalım en çok istediğiniz şeyler neymiş belki yeterince şanslıysam bir kişiyi mutlu etme şansım bile olur, kim bilir :). Yarın görüşmek üzere <3.

Dipnot: Fotoğrafların üzerine tıklayarak kaynağına ulaşabilirsiniz.
Devamını Oku »

1 Şubat 2019 Cuma

28 Day Blog Challenge: Day 1

Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş zamana bakarsak yeni ama kalbimdeki yeri eski olan canım Ezgi meydan okuma başlattı ve ben de katılmasam olmazdı çünkü hazırladığı etkinlik de kendi ve bloğu gibi çok güzel ve tatlı.

Öneri Makinesi

Ben de bu meydan okumayı her güne ayrı önceden hazırladığım ve Instagram hesabımda paylaştığım bir fotoğrafla renklendireceğim. Bilenler biliyordur, Instagram hesabımda daha önce şuradaki yazımda da bahsettiğim gibi "mail art" içerikleri paylaşıyorum. Arada "Art Journal" da paylaştığım oluyor. Bugünkü fotoğrafımda ise derin duygular beslediğim mor renginin hakim olduğu bir günlük sayfasıyla açılışı yapayım istedim. Yazılarımız bereketli ve neşeli geçsin diye :).

Müzik listesi yapmayı da çok severim bilirsiniz o yüzden günlük olarak çok sevdiğim bir şarkıyı paylaşacağım böylece Şubat ayının müzik listesini de meydan okuma sonunda çıkarmış olacağım ki Spotify'da şimdiden çalma listesi hazır, meydan okumanın adında. Aşağıya link koyuyorum oradan takip edebilirsiniz :). Gün be gün listemiz oluşacak şimdi boş görünse de :).

Siz de katılmak isterseniz sorular ve linki aşağıda. Hem Ezgi'nin insanın içinizi açan fotoğrafları ve bloğunu da ziyaret etmiş olursunuz :).

Ezgissimo 28 Day Blog Challenge

Bu sene blogda daha çok aktif olmak istiyorum. Daha çok meydan okumaya katılmak, daha çok okumak, daha çok yazmak, yorumlamak ve tabi ki daha çok önermek :). Bu meydan okuma da bu yılın güzel anılarından biri olacak, daha çok blogla tanışacağız ve okuyacağız gibi hissediyorum o yüzden hadi başlayalım :).

1. Anlat bakalım bu meydan okumaya başlamayı neden kabul ettin? 

Yukarıda bahsettim aslında ama biraz daha detaylandıracak olursam birincisi; Ezgi'yi çok seviyorum. İkincisi; sorular çok tatlı, kişisel gibi ama değil gibi de ki kişisel mimlerden fellik fellik kaçan birisi olarak orta ayarda diyebilirim. Üçüncüsü; blogda daha çok aktif olmak, yazmak, okumak, yorumlamak. Dördüncüsü; bu tarz etkinliklerle birbirimizi farklı açılardan da tanıdığımızı düşünüyorum. Beşincisi; 2019 yılı içinde böyle bir etkinliğin parçası olarak güzel bir anı biriktirmek blog arkadaşlarımla. Daha da ne olsun diyorum ve yarın görüşmek üzere sizleri selamlıyorum :).

Bugünün şarkısı Dua Lipa'dan. K-pop sevip dinlemesem de Dua'yı çok severim, bu enerjik şarkıyla meydan okumaya başlamak da iyi olur gibi :). (yazar burada K-Pop severlerin kalbini çalmayı hedeflemiştir :)).


Devamını Oku »

22 Ocak 2019 Salı

Sevgili Güllük #3 (Fesleğen, Kitaplar, Tetanoz ve Bir Etkinlik)

Fesleğenimi ekemedim, hala her türlü yardım fikrine açığım :(.

Yine kitaplardan uzak olduğum günler devam ediyor, iki yarım kitap var elimde; Ağır Roman ve Dans Ediyor Bir Hane. Onları bitirmeden yeni kitaba geçmeyeceğim.

8-9 ay önce topuğumdan Aşil gibi vurulduktan sonra tetanoz aşısı vurulduğumu hatırlayanlar vardır belki. Bugün de saçma ama derin bir şekilde bıçakla parmağımı kestiğimden öncekinin de tek doz aşı olmasından kaynaklı artık işe yaramadığını söyleyip yeniden ömür boyu bana yetecek kadar 5 aşılık bir program yaptılar. İkincisi bir ay sonra, ondan sonraki 6 ay sonraymış. Sürekli bir yerlerimi kesme eğilimindeyim de hadi hayırlısı.

Geçen sene yapılan ve benim de çok severek katıldığım bir etkinliğin ikincisi geldi. Hediyeleri ne kadar çok sevdiğimi biliyorsunuz ve bu etkinlik hem hediye alma hem de verme içeriyor :). Hediyeler de kart ve kitap olunca tadından yenmiyor tabi :). İncirli Kurabiye bloğunun yazarıyla bu etkinliği ara ara konuşuyorduk ve kendisi yeniden başlattı. Ne kadar kalabalık o kadar güzel. Yazısı ve yapmanız gerekenler aşağıdaki linkte. Süre biraz az o yüzden acele edin :).

https://ikurabiye.blogspot.com/2019/01/1kart-1kitap-etkinligi.html

Öneri Makinesi
İncirli Kurabiye'nin etkinlik yazısından alıntıdır.
Devamını Oku »

5 Ocak 2019 Cumartesi

Sevgili Güllük #2 (Basilico, Guacamole ve Hediyeler)

Her yerde görürüz şu fesleğeni, harika koku yaydığı yetmez gibi bir de paylaşır bizimle o kokuyu ona sevgimizi gösterdiğimizde. Hemen hemen her İtalyan yemeğine aromasını eksik etmeyen harika bir taze ot. Lakin gel gör ki her yapmak istediğim tarifte adı geçen harika soslar yapılan bu otun yaşadığım yerde iri yapraklısı yok. İtalyan mektup arkadaşım tesadüfen öğrendiğinde bana tohumunu yollamayı teklif etti. Ne kadar harika değil mi, ülkeler arası yolculuk eden iri yapraklı fesleğen, basilico tohumları; lakin öyle değerliler ki doğru zamanda doğru şekilde doğru yere ekmek istiyorum. Eğer bilgisi olan varsa ki eminim aranızda harika bitki severler var, bana yardımcı olmak ister belki. Elbet internetten araştıracağım ama birinci elden böyle bir tecrübesi olan varsa çekinmesin ki ben de en doğru zamanda kavuşayım güzel tarifler denemek için kullanacağım iri yapraklı güzel fesleğenlerime <3.


Bu aralar taktığım şeylerden biri yapmam;  adını tek seferde düşünmeden söyleyebilmemden daha kısa süren Guacamole (artık tek seferde düşünmeden söyleyebiliyorum, antrenmanlıyım). Aşırı lezzetli kızarmış veya kızarmamış ekmekle sabah akşam tüketilebilecek bir şey oldu. Cipsle ya da güzel bir Meksika yemeğiyle denemek isterdim lakin böyle bile çok güzel. 


Çekiliş hediyesini paketledim, dün de gönderdim. Sağ salim ulaşır umarım. 


Dipnot: Fotoğrafların hepsi bana aittir, izinsiz kullanmayınız.
Devamını Oku »

1 Ocak 2019 Salı

Sevgili Güllük #1 (Çekiliş Sonucu)

Katılan herkese çok teşekkür ederim. Takip ettiğiniz ve ekstra bir hak olmamasına rağmen bloglarınızda paylaşmaya değer gördüğünüz için çok teşekkür ederim.


Kazanan arkadaşımız Yurdagül Çelik oldu, kendisini tebrik ediyorum. Çekilişi Wheeldecide sitesinden yaptım ve maalesef ben ekran görüntüsü alamadan yanlışlıkla yeniden tıkladığım için isim gitti o yüzden fotoğrafını paylaşamıyorum. Son zamanlarda Yurdagül arkadaşımızın yaptığı sosyal sorumluluk projelerini severek takip ediyorum Instagram'dan, siz de bakmak isterseniz tıktık. En kısa sürede adresini aşağıdaki mesaj kutusuna iletirse sevinirim. İki gün içinde ulaşmazsa yedek talihliler seçeriz.

Yeni yılda şans sağlık mutluluk ve huzur hep bizimle olsun. Bol bol hediye alıp verdiğimiz sevdiklerimizle sevindiğimiz bir yıl olsun. Kendinize iyi bakın. Yeni önerilerde görüşmek üzere <3.
Devamını Oku »

30 Aralık 2018 Pazar

Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2019 / Kadın Yazarlar

Severek takip ettiğim kitap önerilerini dört gözle beklediğim harika kitap projeleri ile okunacaklar listemi dolduran Kitaplık Kedisi'nden bu yıl da harika bir meydan okuma geldi. 2015'te katıldığımda listeyi tamamlayamadım ama en başarılı olduğum meydan okumalardan biri oldu, gerisini siz düşünün artık ne kadar iyiyim bu konuda :). Ondan sonra daha da katılmadım ama bu yıl teması itibariyle çok hoşuma gitti ve dört yıl aradan sonra meydan okumalardaki başarısızlığıma rağmen azimle yine yeniden bu meydan okumaya katılıyorum. 

2015 Reading Challenge Listem için tıktık.
2019 Kitaplık Kedisi Reading Challenge yazısı için tıktık.

Kitaplığımda beni bekleyen o kadar harika yazarlar var ki umarım bu vesileyle de hem onları okur hem de eski hızıma kavuşurum. Listemde eksikler var ve illa ki değişiklikler de olacaktır. Şimdilik kitaplığımda okunmayı bekleyen kitaplardan seçtiklerim bunlar. 20 farklı kadın yazar seçmeye özen göstereceğim, daha çok yeni yazar keşfetmek ve okumak için. Hatta boş kalan maddeler için kitap önerisi yaparsanız da çok sevinirim. 

Siz de katılıyorsanız yorumlarda listenizin linkini paylaşmayı unutmayın. Sevgiyle, kitapla kalın.


Sadece Kadın Yazarların Okunduğu Bir Sene


1- Daha önce okumadığınız Türk bir yazarın kitabı
Kabuk - Zeynep Kaçar
2- Kurgu dışı bir kitap
Fotoğraf Üzerine - Susan Sontag
3- Kapağında bitki olan bir kitap
Ot Var, Çiçek Var, Sevdalığa Çare Var - Ayşe Kilimci
4- En az 800 sayfa olan bir kitap


5- Bir biyografi
Adalet Cimcoz - Mine Söğüt
6- Başlığında bir yer adı olan bir kitap




7- Daha önce okumadığınız yabancı bir yazarın kitabı
Biz Hep Şatoda Yaşadık/Tepedeki Ev - Shirley Jackson

8- Bir anlatı ya da deneme
Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü
9- İranlı bir yazarın kitabı


10- Bir öykü kitabı

Tanrı Mandalina Ağacına Tırmanınca - İrem Karabaş
11- Başlığında özel isim olan bir kitap
Ripley Su Altında - Patricia Highsmith
12- Kapağında insan olan bir kitap
Büyüme Sancısı - Isabel Huggan

13- Bir çocuk kitabı

Pollyanna - Eleanor H. Porter
14- En fazla 150 sayfa olan bir kitap


15- Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap listesinden bir kitap
Mrs. Dolloway - Virginia Woolf
16- Hiçbir yazarını okumadığınız bir ülkeden bir kitap


17- Size tavsiye edilmiş bir kitap

Sırça Fanus - Sylvia Plath
18- Yıllardır kitaplıkta okunmayı bekleyen bir kitap
Hallaç ya da Kalan - Leyla Erbil
19- Son altı ayda satın aldığınız bir kitap

Cinayet Sınıfı Başkanı - Ayşe Erbulak
20- En az 70 yaşında ya da artık aramızda olmayan bir yazarın kitabı

Frankenstein - Mary Shelley
Devamını Oku »

27 Aralık 2018 Perşembe

Sevgili Güllük #10 (Blog Haberleri)

Senenin son güllüğünü yazıyor olabilirim çünkü her sene güllüklere yeniden başlamaya karar verdim çok büyük sayılar olmasın diye. Bu sene 10 yazı girmişim bu güllük altında, geçen senelere göre çok daha az. Yeni yılda daha çok yazıyla görüşmek üzere diyelim :).

Not: Tüm fotoğraflara tıklayarak da linklere ulaşabilirsiniz.

Son güllüğün ilk konusu da üçüncüsünü düzenlediğim minik bir yılbaşı çekilişi. Katılmak çok basit o yüzden ilgilenirseniz linki aşağıda :).


Canım blogger arkadaşım Bonheur artık Instagram'da. Onu takip ederek destek olabilir ve paylaştığı güzel el işlerini, kendin yap fikirlerini görebilirsiniz. Benim instagram hesabımı da takip etmek isterseniz link aşağıda. Bol bol mektup içerir, uyarayım :).

https://www.instagram.com/bonheur_mutluluk.icin/

https://www.instagram.com/onerimakinesi/



Güzel önerileri ile yayın akışımızın vazgeçilmezi Sibelyka'nın yeni adresi aşağıda. Çok profesyonel güzel bir site hazırlamış arkadaşımız. Belki kaçıranlar vardır diye aşağıya linkini koyuyorum. Bir hayırlı olsununuzu alır artık :).

https://www.sibelinceler.com/


Devamını Oku »

24 Aralık 2018 Pazartesi

Atıştırmalık #45 (Uzak Doğu Edebiyatı)

Merhabalar :). Uzun zamandır kitap okuyamıyorum ve şu anda da pek okuduğum söylenemez. En son Uzak Doğu filmleri izlerken elimde kitapları da olunca hevesim arttı ve başladım okumaya. İlgim merakım daha da arttı zaten önceden beri merak ettiğim bir kültür; film ve kitaplarla destekleyip bir de içinde mutfak geçince eve soya sosu ve noodle alıp birkaç tarif denememek için kendimi zor tutuyorum :). Tabi son yıllarda çevrilen kitaplar sayesinde seçeneklerimiz de artıyor ne güzel ki. Sizin de önermek istediğiniz filmler ve kitaplar hatta tarifler varsa yorumlarda paylaşırsanız çok sevinirim :).

Vejetaryen - Han Kang 



Bir kadını ve etkilediği hayatları üç faklı gözden dinlediğimiz üç farklı öykü. Sıradan bir kadının sıradan hayatında gördüğü bir rüyadan etkilenerek vejetaryen olmasıyla değişen ve değiştirdiği hayatları okumak güzel bir deneyimdi. Beni etkiledi. Hayatındaki hiçbir erkeğin sözünden çıkmamış hayattan bir beklentisi olup olmadığı bilmediğimiz bir kadının, belki de ilk kez isteği ve kendine ait verdiği tek karar vejetaryen olmasıyla yaşadığı değişimi kocası, eniştesi ve ablasının bakış açılarıyla dinliyoruz. Ailesi sayesinde geçmişi ve şimdiki hayatı hakkında verilen ufak detaylarla fikir sahibi olduğumuz Yonğhe'nin içinde kopan fırtınaları arada okusak da daha fazlası için büyük bir merak duydum ama üzüldüm de. Birçok açıdan incelenebilecek bir kitap, nasıl yorumlamak nereden bakmak isterseniz. Güzel bir kitaptı, Kore edebiyatından daha önce bir okuma yaptım mı bilmiyorum ama son olmaz herhalde.

Mutfak - Banana Yoshimoto 



İki kısa öykü. İlki özellikle benim gibi mutfak aşığı yemek için yaşayan insanlar için daha da cazibeli bir öykü. İki öyküde de ölüm teması ciddi bir biçimde işlenmiş ve yansımaları olabilecek en naif biçimde anlatılmış. Birinci ağızdan dinlediğimiz bu öyküler samimi ve sıcak. Özellikle ilk öykü o kadar tatlı ki bir şans vermenizi tavsiye ederim.
Devamını Oku »

16 Kasım 2018 Cuma

Gerçek Arkadaşın Kim? #Mim

Sevgili Yıldız'ın blogunda görüp aşırı hoşuma giden bu mimi yapmak istedim. Bu mim basit mini bir quiz. Ben soruları cevapladım, sizler de benim cevaplarımı tahmin etmeye çalışacaksınız.


Buradaki linke tıklayıp beni ne kadar tanıdığınızı görebilirsiniz. Eğer siz de benim yapmamı isterseniz seve seve yaparım, aşağıya linkinizi bırakmanız yeterli. Bakalım sonuçlar ne çıkacak merakla bekliyorum :).

Keyifli bir hafta sonu dilerim, sevgiyle kalın :).


Devamını Oku »

14 Ekim 2018 Pazar

Sevgili Güllük #8 (Moleskine)

Merhabalar :). Destek mesajlarınız, tecrübeleriniz ve önerileriniz için teşekkür ederek bu yazıya başlamak isterim. Bir önceki yazımda inatla cevap ya da kod ya da herhangi bir sonuç alana kadar beklediğimi söylediğim yazımı yazdıktan kısa süre sonra kodu aldım güncelleme olarak söylediğim gibi. Aldıktan sonra müşteri temsilcisi sorunun çözüldüğünden o kadar emindi ki benim ne olacak şimdi nereden onaylatırım sorularıma büyük bir hevesle cevap verdi. Ben de en sonunda emin ve ikna olmadan ama yapacak daha iyi bir şey aklıma gelmediğinden tüm görüştüğüm müşteri temsilcilerine ve Moleskine'e ithafen yine fantastik bir konuşmayla görüşmeyi sonlandırdım, karşılıklı "iyi" dileklerimizi sunup umarım sonsuza dek vedalaştık. İki gün sonra da hesabıma paranın yattığını gördüm, bu sefer işlem tamam :). Beklemek bir şekilde işe yaradı sanırım :). Desteğinizden dolayı teşekkür eder, bu fantastik ama eğlenceli son sohbetimizi yine sübjektif bir özetle sizlerle paylaşmak isterim :). Para iadesini de aldığıma göre geriye kötü bir tecrübe ve birkaç trajikomik diyalogla Moleskine sitesini hayatımdan çıkarıyorum :).

- Blablala, herhangi bir sorunda bizimle iletişim kurmakta çekinmeyin.
- Ben iadeyi alayım bu siteyi hayatımdan çıkaracağım.
- Yaşadığınız sorunlardan dolayı üzgünüz, yardımcı olmak için buradayız.
- Hahah, buna ancak gülerim. Elveda (umarım sonsuza dek)
- İyi günler :).

Güncelleme: Sürpriz! Moleskine'nin defteri parayı iade etmesinden bir hafta sonra geldi. Son kazığını da atmayı ihmal etmedi, yani artık sadece gülüyorum iade almasaydım yine ufak çaplı bir sinirlenirdim ama iadeyi aldım sıkıntı yok. Olan bana karşıdan ödemeli kargo göndermesi (5 lira 10 kuruş) :/. Sorun miktarı değil sorun benim siparişimin kargosunun bedava olmasıydı :/. İzninizle bu kötü tecrübeyi en kısa zamanda unutmak istiyorum. Umuyorum ki güzel tecrübelerimiz olsun, sakin kalın :).

Devamını Oku »

28 Eylül 2018 Cuma

Sevgili Güllük #7 (Özet)


Yeni mini diziler izlerken yarım bıraktığım dizilere devam etme kararı aldım ve Modern Family ilk tercihim oldu. Çerez gibi 20 dakikalık bölümlerle bu aileye gülmeyi özlemişim. Tabi kaldığım bölümü bulmak biraz zor oldu ama en azından kaldığım sezonu hatırlamışım, doğru bölümü bulana kadar da birkaç eski bölümle şenlendim. Son sezonda biri ölecek diyorlar ama sürpriz bir şekilde Jay'in köpeği Stella'yı öldürüp arkasından herkesi yaslı konuşturabilirler, röportajlarını izlerken herkes Jay olduğunu düşünürken mesela.

Eğer bu varsayımım doğru çıkarsa kendi dizimi yazacağım, haha. Çıkmazsa işte o zaman hürgürt şakırt çünkü her karakterini sevdiğim nadir dizilerden :(. 


The Big Bang Theory, Orphan Black ve Parks and Recreation da sıradaki dizilerim olacak ikisi bitti diğerinin son sezonuymuş yine sanırım. Ben de geriden gelerek bitireceğim bu çok sevdiğim 4 diziyi. 


Hayatımdan bir dönem kapanıyor gibi hissediyorum, ikisiyle kaç sezondur haşır neşirim, bir nevi benim zamanımın çok güzel komedi dizileri ve onları izlerken zaman geçti ben de büyüdüm. Yokluklarına alışmak zor olacak :(. 

2018 filmlerini izlemeye çalışıyorum buldukça. Sizin bu sene mutlaka izle dediğiniz filmler ne? Bir de nereden izliyorsunuz merak ediyorum.

Eric Rohmer ve Alfred Hitchcock'un bir sürü filmini izledim yine. Rohmer yazısı hazır, Hitchcock'a özel bir atıştırmalık düşünüyorum ama emin değilim. Ne dersiniz?

Kitap okuyamıyorum. Uzun süredir elime hangi kitabı alsam sürünüyor. Yazıyorum belki ilham gelir de elime aldığım bir kitabı bitiririm artık. Canıma sıkmaya başlayan bir süre oldu okumayalı. Kitaplardan değil tamamen benim isteksizliğimden.

Abur Cubur yazıları yazmayalı da çok oldu, güzel bir liste yapmalı.

Bu aralar kendi bloguma çok yorum ya da izlenme almasam da sizlerin yazılarını okuyup yorumlamaktan büyük keyif alıyorum. Sonbahar herkese yaramış ve ilham getirmiş. İzleme listemde yazılar sürekli değişiyor ve ben hepsine yorum yazmasam da okuyorum. Yaz rehaveti falan kalmamış çoğu kişi buralarda, mutluyum :). Hatta bazı arkadaşlarımız yazmaya döndü, birkaç blog daha var onlar da sürpriz yapıp dönse daha da güzel olur. 

Şimdilik benden bu kadar. Sizler ne alemdesiniz? Neler izliyor neler okuyorsunuz ya da neler yapmak isteyip yapamıyorsunuz? Kendinize iyi bakın, etkileşimde kalın :).
Devamını Oku »

12 Eylül 2018 Çarşamba

Sevgili Güllük #8 (Moleskine Faciası)

Böyle şeyler hep benim mi başıma gelir gerçekten bilmiyorum ama o kadar internetten alışveriş yaptım böyle sorumsuz müşterisinden ve verilen siparişin nerede olduğundan bile haberi olmayan bir site görmedim.

Bahsettiğim sitenin linki aşağıdadır.

https://tr.moleskine.com/en/

Biraz sinirliyim içimi dökeyim zira kendilerine de söylediğim gibi Türkiye Moleskine sitesinden alışveriş yapan  ya da yapmayı düşünen kullanıcılarına bu acı tecrübemi paylaşacağıma söz verdim madem yazayım.

Uzun zamandır şöyle kağıt kalitesi yüksek (öyle çok anladığımdan değil sadece en az derecede sayfanın arkasında izi kalacak şekilde olması) bir defter bakınıyordum. Deftere o kadar para verilir mi ne gerek var diyen ben biraz daha kaliteli olsun diye en sonunda limitimi aşıp hem de yüzde elli indirimle kalitesine göre ne ucuz ne pahalı fiyatıyla Moleskine'nin sitesinden alışveriş yapmaya karar verdim. Kırtasiyede ya da online sitelere göre çok daha ucuz oluyordu ki fiyatları az çok görmüşsünüzdür.

Her şey iyi güzel de o siparişi vermez olaydım zira siparişi 23 Temmuz'da verdim hala ne ürünü ne de para iadesini aldım. Bakın o kadar yurtiçi yurtdışı alışveriş yaptım, böyle sorumsuzluk ve umursamazlık görmedim. Tabi bunu Türkiye sitesi için konuşuyorum onu belirteyim.

Şimdi o günden beri yaşananları kısaca bahsederek sizi de çok sıkmadan yazacağım. Olaylar şöyle gelişiyor ben ürünü 2-3 hafta almadıktan ve sipariş durumunda (ki hala öyle gözüküyor) "işlem görülüyor" bilgisiyle kutsanmışken (alıp alabildiğim tek bilgi) müşteri hizmetlerini ürünü hala almadığıma dair bilgilendirirken (evet haberleri yoktu) bugüne kadar yaşadığımız ve halen yaşamakta olduğumuz bu fantastik konuşmalardan birkaçını sübjektif bir özetle paylaşmak isterim.

- Ürün yok.
- Özür dileriz, hata veriyor. (bu birkaç konuşmada yaşandı tekrarlamayayım)

- Ürün yok, hala işleniyor görünüyor.
- Ben de bilmiyorum ama bu demek değil ki siparişiniz gelmiyor/yolda değil.
- ?!:?!?!'

- Ürün hala yok, bilgilendirme de yok, ürün nerede?
- Bir hata var biz size mail yazacağız. (O mail gelmedi, ben sorup öğrendim)

- Ürün yok para iadesi istiyorum.
- Özür dileriz ama ürün Türkiye'de her an gelebilir.

- Ürün yok, iade yok.
- Ürün Türkiye'de görünüyor, kaybolma ihtimaline karşı iade yapılacak, araştırılıyor.
- ?

(En sonunda iade işlemi başlatılır)

- Paramı verin!
- Özür dileriz. Ürün Türkiye'de, 2016 (yılından bir tarih gönderir)
- ?!?!''. Şaka mı yapıyorsunuz, yılına baktınız mı?
- Özür dileriz, benim hatam.
- Eminim paralel evrende almışımdır ama günümüzde ürün de iade de yok. (paralel evren kısmını gerçekten yazdım)

- İade istiyorum.
- İade işlemi başlatıldı, finans departmanımızda.

- İade?
- Bakıyorum.
- İade?
- Finans departmanı

- İade yok bir hafta oldu.
- Finans departmanında, 7-14 gün içerisinde yatacak. Bekleyin (sanki söylediği sürede daha önce işlerini yapmışlar gibi, pehh)

- İade yok 15 gün oldu, ürün zaten yok.
- Finans departmanında, işleniyor.
- Biliyorum, iade yok, 15 gün oldu, süre aşıldı. Demek ki bir sorun var, düzeltin lütfen!
- Güncelleme için mail attım
- Gelmeyen postalardan sıkıldım, burada bekliyorum.
- En kısa zamanda gelecek, özür dileriz.
- Evet evet, buradayım ;)
- Özür dileriz sizi bu şekilde beklettiğimiz için.
- Ben iki aydır bekliyorum, sayenizde beklemeye alışmayı öğrendik, (bu hızınızla zaten) çalışma saati bitimine kadar buradayım.

Sonuç olarak evet hala bekliyorum, sitesindeyim şimdi. Kararlıyım bu sefer neler dönüyor öğreneceğim. Belki de benden kaynaklı sorun yani hiçbir bilgi yok, kimse bilmiyor, öğrenemiyor. Beni sürekli o departmanda diye bekletip hiçbir zaman gelmeyen maillerini beklemektense biraz da canlı bekleyeyim. Cidden sinirlendim. Orada beklerken de boş durmayıp buraya yazayım dedim. Belki bu sefer bir sonuç çıkar. Olur da çıkarsa zaten bilgilendiririm sizi de. Müşteri hizmetlerinin tek yaptığı özür dilemek ama o bile batıyor bana artık çünkü hiçbir şey yapılmıyor. Evet hepsi çok kibar arada yardımcı olan da oldu ama sonuç yok.

Bir de şunu not düşeyim, online alışverişlerde bu tarz şeyler normal, hep de anlayışla karşılamaya ve müşteri hizmetleriyle halletmeye çalışırım. Daha önce bir kez daha benim sabrımı sınayan bir durum oldu onu da sizle paylaştım ama o bunun yanında hiçbir şeymiş. Ürün nerede bilmiyorlar ben söyleyince sistemde hata olduğunu fark ediyorlar, geç de olsa nerede olduğunu öğreniyor bu sefer niye bana gelmediğini bilmiyorlar hadi onu da geçtim olur bunlar; bari o arada iadeyi yapın da beni her hafta en az 2 kere müşteri hizmetlerine yazmak durumunda bırakmayın, onu da yapmıyorlar. Müşteri hizmetleri çok kötü acilen geliştirmeleri lazım, finans departmanı ve yurt dışı kargo ile ilgilenenler dahil. Gerçekten sabır testi oldu ve olmaya devam ediyor benim için.

Para iadesini de aldıktan sonra bu siteye girmeyeceğim olur da zaten girersem müstahak bana artık. Moleskine alırım belki ama bu siteden alacağımı hiç sanmıyorum. Bu benim yaşadığım kötü bir tecrübe maalesef. Yorumlara baktığımda kısa sürede ürünü alanlar da olmuş sorunsuz, bana mı denk geldi bilmiyorum ama bu da bir örnek olarak dursun burada. Ürün gelmemesi ya da uluslararası alışverişlerde sıkıntılar olur iki taraf kaynaklı da ama ben ürünün nerede olduğunu da neden hala gelmediğini bilmiyorum kötü olan onlar da bilmiyor. O zaman iade bekliyorsun sorunsuz bir şekilde o da olmayınca bende yandı devreler.

Sizin daha önce böyle bir tecrübeniz oldu mu, önerileriniz var mı? Yorumlarınızı bekliyorum. Sabırlı kalın :).

Güncelleme: İade kodunu aldım ama sadece kodunu.
Devamını Oku »

1 Eylül 2018 Cumartesi

Sevgili Güllük #6 (Bir Sinema Severin Kartpostallarla Çıldırma Keyfi)

Instagram hesabımı takip edenler bilirler ki kartpostal, mektuplaşma şu aralar en zevk aldığım yaratıcılığımı destekleyen en büyük hobim. Daha önce şuradaki yazımda bu konulardan bahsettim uzun uzun şimdi anlatmaya gerek yok ama postcrossing bu maceraya atılmama sebep site. Bu siteden, mektup arkadaşlarımdan şimdiye kadar muhteşem kartlar aldım ve almaya devam ediyorum. Bir yılı aşkın süredir postcrossing üzerinden kart alıp gönderiyorum ve şimdiden duvarım kartpostallarla dolu. Bu duvar kısmına geçen kartpostallarda göz bebeklerimden biri, sinema sever olarak tabi ki film kartpostalları. Şimdi ben de size canım blogger Gürültü'nün (kendisinin harika bir blogu var, okumalara doyamıyorum ama tek kötü yanı az paylaşım yapması :() isteğini biraz geliştirerek bir sinema kartları yayını hazırlayayım dedim. İşin ilginç yanı aldığım sinema kartlarının ikisini canım Ezgi'nin yollamış olması :). Ezgi tatlısı dışında geçenlerde alıp çıldırmama sebep olan bir diğer kart ise canım Wong Kar Wai'nin bizi buhranlara sürükleyen en sevdiğim filmlerden biri, California Dreamin' diye günlerce dolaşmama sebep gereksiz yere triplere sokan soundtrackiyle; Tayland'dan gelen Chuncking Express kartı :).

Öneri Makinesi

Diğer kartlara gelirsek;

Ezgi nasıl hissetti ya da öğrendi bilmiyorum ama Jim Jarmusch'u çok severim. Tüm röportajlarını okuyup biraz daha tanıdıkça daha çok sevdiğim bir yönetmen oldu kendisi. Filmlerinin hepsini çok severim ama iki tanesi var ki ayrı severim; onlardan biri blogda defalarca başınızın etini izleyin diye yediğim siyah beyaz kısa filmlerden oluşan bir şaheser Coffee and Cigarettes bir diğeri ise muhteşem John Lurie soundtrackiyle Stranger Than Paradise'tır ki, fotoğrafı görüyorsunuz anlatmaya gerek yok <3. Bir kez daha teşekkürler can kız Ezgi <3.

Öneri Makinesi


Sıradaki kartpostal bir illüstrasyon, filminden daha çok sevdiğim hem de :). Tarantino'ya bir türlü ısınamadım ama bu kart filminden daha güzel, kusura bakmayın fanlar :).

Öneri Makinesi


Bu bir tiyatro oyunu ama benim her sene en az bir kere seriyi hatim ettiğim, canım sıkıldıkça açıp filmlerini izlediğim çocukluğum, ilk sinema deneyimim Harry Potter :). Sinema hali olmasa da torpilli olarak girdi :). Bir başka Harry Potter hayranı mektup arkadaşımdan geldi bu kartpostal. HP sergisinden almış.

Öneri Makinesi


Son olarak yine canım Ezgi'nin bana yolladığı bu siyah beyaz kartı da paylaşmak istedim. Filmden olmadığını düşünüyorum ama Monroe var madem bu kart da bu listede olmalı dimi :).

Öneri Makinesi

Sizin bugüne kadar aldığınız en güzel kartpostal nasıldı ya da bu listede en sevdiğiniz hangisi?
Devamını Oku »