30 Temmuz 2015 Perşembe

Abur Cubur #14

Kilo yapmayan tek Abur Cubur'u Öneri Makinesi gururla sunar :). Bugün sizlere güzel mi güzel benim dinlemekten müthiş keyif aldığım bazı Fransızca şarkıları paylaşacağım. Hatta aralarında Fransızca öğrenmek istememe sebep olacak şarkılar da var. Ama maalesef bu dinlediğim türlerde şarkılar bulmakta zorlanıyorum eğer siz de böyle güzel Fransızca şarkılar dinliyor iseniz ve paylaşmıyorsunuz açık söyleyeyim ayıp ediyorsunuz. O yüzden bu tatta şarkı dinleyenler hemen buraya yorum yazsınlar, bizle de paylaşsınlar. Ne demişler paylaştıkça çoğalır güzellikler (ya da öyle bir şey tam bilmiyorum, ama ana fikir alındı sanırım:)) o yüzden ben şimdi yedi şarkıyla sizin kulakları mest etmeye koyuluyorum ve her zamanki gibi şarkılar zamansız. Sıra sizde. Pamuk eller klavyelere  :).

1. Bildiğim tek ama çok güzel şarkısı, Days of Summer'da da duymuşsunuzdur (canım hani yok mu; Tom'un ilişkilerini sorguladığı, Summer'ın da çipil gözleriyle çocuğu arabadayken kandırdığı sahne, hah işte o 😄)



2. Güzel klibiyle de kalbimizi fethetmemesi imkansız, diğer şarkılarına da göz atın derim.


3. O bir ikon, bilenler bilir. Hem de iki dakikalık :).




4. Yine güzel bir animasyon kliple beraber çok güzel bir şarkı, eşlik etmemek işten değil☺️





5. Zamanında böyle güzel Fransızca şarkılar dinleyen ve benimle paylaşan güzel bir arkadaşım vardı o kendini biliyor :). Devamını istiyoruz.



6. Enerjik hem de iki dakikacık o da yetmezmiş gibi 60'lardan. Daha ne olsun <3.





7. Yine iki dakika ve 60'lardan. Şarkıya çok da yabancı olmadığınızı düşünüyorum.






Dipnot: 6. şarkının neden bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yok ama müziği çok güzel :).





Devamını Oku »

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Alvvays - Alvvays (2014)

En yeni keşiflerimden, müthiş güzel, eğlenceli bir albüm tanıtacağım. Kendi adlarını taşıyan, 2014 yılında çıkarttıkları ilk ve şimdilik tek albümleri ile Kanadalı grup Alvvays'i Youtube'da Grimes - Go dinlerken keşfettim. O şarkıyı da daha önce aburcubur da paylaşmıştım. Benim en sevdiğim dizilerden Orphan Black'te çalıyordu. Dizinin daha sonraki bölümünü izlediğimde Alvvays'in orada da çaldığını gördüm ve ben önceden keşfetmiş oluverdim :). Niye anlatıyor bu bunu şimdi derseniz de artık buraya kadar okumuş oldunuz yapacak bir şey yok :). Gelelim albüme.

Samimi sözleriyle kalbimizi çalan Alvvays albümü en sevdiğim şarkısı "Adult Diversion" ile başlıyor. Hareketli, güzel müziğiyle direkt şarkıya eşlik etmeye başlamamak işten değil. Dokuz şarkıdan oluşan albüm, coşmalık şarkıların(nasıl bir tabirse) dışında Dives, The Agency Group ve Red Planet gibi slow sayılabilecek şarkıları da var :). Ama bence grubu en iyi yansıtan şarkılar "Next of Kin", "Adult Diversion" ve "Archie, marry me" gibi derdini capcanlı müziklerle anlatan şarkılar. Grubun enerjisini eğlenceli ama bir o kadar da umutsuz sözleriyle bu şarkılar ile olduğu gibi hissederiz. "Party Police" bu slow sayılabilecek şarkılardan en başarılısı.

Kesinlikle daha çok şarkı yapmaları gerek. Indie pop türüne getirdikleri bu güzel örneği ben çok sevdim. Şirin solisti, tatlı klipleriyle de tam bir indie pop grubu olan Alvvays'i yakın zamanda birçok bağımsız filmin soundtrack'inde de göreceğimizi düşünüyorum.

Bir fikir olsun diye adettendir paylaşacağım bazılarını :).








Devamını Oku »

14 Haziran 2015 Pazar

Locke - Steven Knight (2013)

Web'ten alınmıştır

Spoiler içerir.

"Eğer bir hata yaparsan tüm dünya başına yıkılır" - Locke

Tom Hardy (Nasıl bir isimdir bu ya adam zaten İngiliz bir de böyle bir ada sahip, resmen ünlü olmak için doğmuş)'nin tek başına müthiş bir oyunculuk sergilediği Locke, insanın kendiyle, başkalarıyla yaşadığı çatışmayı yansıtan güzel bir dram. Ivan Locke aniden gelen bir telefonla bir anda işini ve ailesini arkada bırakarak bir buçuk saatlik yola çıkar ve biz de onun hayatının bu bir buçuk saatine ortak oluruz. Tek başına arabasıyla bu yolu giderken, 'tarih yazacak' kendisinin sorumluluğunda olan bir binanın temelinin atılacağı günün öncesinde ve ailesi onu heyecanla evde maç izlemek için beklerken gelen bu ani telefonla her şeyi geride bırakır. Bunlara engel olacak şey, onun  bu çok değer verdiği iki şey, ailesi ve işi, onları kaybetmesine de sebep olacaktır. Peki bu çok önemli olan şey tüm bunlara değer mi göreceğiz.

Ivan işinden alelacele çıkarak arabasına atlar ve yola çıkar. İzledikçe anlarız ki telefon tek gecelik ilişki yaşadığı bir kadından gelir. Kadın doğum yapmak üzeredir ve Ivan doğumda yanında olmak için her şeyini arkada bırakarak yola çıkar. Bu sırada inşaatına başlanacak binanın temeli ertesi gün atılacaktır ve Ivan'ın sorumluluğunda olan bu projeyi de ardında bırakır, işten kovulacağını bile bile. En değer verdiği şeylerden biridir binalar Ivan'ın. Ve tabi ki sembol olarak binaların seçilmesi tesadüf değildir. Filmde de Ivan'ın hayatıyla ve binalarla film boyunca yakın ilişki kurulur. İş arkadaşı Donal ile binanın temeli hakkında konuşurken one "Eğer bir hata yaparsan tüm dünya başına yıkılır"der. Aynı Ivan'ın hatası gibi. O da tek bir hata yapmıştır ve geri dönülmez yola girmiştir. Eşini, evini ve işini kaybetmiştir. Yani onun da dünyası başına yıkılmıştır.

"Eğer bir binanın temelinin betonu doğru olmazsa, bir santim bile kayarsa çatlaklar oluşur.eğer çatlaklar oluşursa zaman geçtikçe büyürler ve tüm bina yıkılır."- Locke

Peki ya Locke'un temeli. Filmde kendiyle hesaplaşmasıyla anladığımız kadarıyla Ivan'ın babasıyla sorunları vardır hatta belirli bir yaşına gelene kadar görüşememişlerdir. Babasının onu terk etmesi yüzünden Ivan'ın pek de sağlam bir temeli olduğunu söyleyemeyiz çünkü ölen babasıyla hayattayken hesaplaşamaması onun şimdiki hayatında hala problemlere sebep oluyordur. Film de kendi kendine konuşurken hitap ettiği kişi hep babasıdır. Onu suçlar, ona içini döker aynı zamanda ona hesap sorar. Bu hata olarak gördüğü bebeğin peşinden gitmesi aslında babasının kendisi için yapmadığı babalığı o çocuktan esirgememektir. Ona soyadını vermek, onu kabul edip ilk anında yanında olmak, onu sevmediği bir kadından olmasına rağmen çocuğu olarak kabul etmesi, bu kendi içinde tamamlayamadığı baba boşluğunu o çocuğa yaşatmak istememesidir. Bu evini, işini ve eşini kaybetmek pahasına da olsa. Yani onun da Ivan gibi temeli sağlam olmayan kendi binasının, yani kendi hayatının; çatlakları gittikçe büyümüş ve en sonunda yıkılmış bir hayatının olmasındansa onun yanında olmak ve çocuğunda kendi gibi olmasını önlemek için çıktığı bir yolculuktur. Ivan'ın bu bir buçuk saatte arkada bıraktığı sadece yollar değil ailesi ve çok sevdiği işidir de. Ama filmin sonunda her şeye rağmen bir hayat, bir ömür başlar. O bebeğe sahip çıkarak bebeğin hayatında oluşabilecek olası çatlakların önüne geçmek ister. Bu yüzden Ivan gibi kendi hayatının, kendi binasının yıkılma olasılığını yok eder. Bu bebek, hem Ivan'ın yenilenmesi hem de kendi babasından farklı olarak bebeğin yanında olması bu döngünün kırılması için bir umuttur.

Steven Knight'ın yazıp yönettiği, başka sinemanın örneklerinden bu film Tom Hardy'nin güzel oyunculuğuyla ve güzel konusuyla kendini öne çıkarır. Filmde mekan yollardır. Ve arabayı kullanan Ivan'ın yanına Knight seyirciyi oturtuverir ve onunla beraber biz de Ivan ile yola koyuluruz.

Bu filmi seven bunlara da göz atsın :).

1.Telefon Kulubesi (2002) - Joel Schumacher
2. Looper (2012) - Rian Johnson (Çünkü bazen bu döngüleri kırmak için fedakarlık yapman gerekir)
3. Next (2007) - Lee Tamahori (Ve binalar yıkılmadan öngörmek gerekir olacakları, ona göre davranmak için.)

Muhtemel Soundtrack ile de bitireyim.

1. Bonny M - Daddy Cool (Dram dram nereye kadar :))
2. Glasvegas - Daddy's Gone (Chuck dizisinden hatırlayanlar olacaktır.)
3. Radiohead - No Surprises
4. Muse - Unintended
5. The Beatles - Yesterday (Ivan'ı ve filmi anlatan en iyi şarkı herhalde gerçi hangimizi anlatmıyor ki, güzel şarkı yapacak bir şey yok :/)

Bonus : Carly Rae Jepsen - Call Me Maybe Tom Hardy belki bizi de bir gün ararsın :))

Devamını Oku »

6 Haziran 2015 Cumartesi

Akustikhane

Benim en çok dinlediğim kayıtlardan ve onların sahibi Akustikhane'den bahsedeceğim bugün. Akustikhane, internet üzerinden yayın yapan, Zafer Yılmaz'ın sunduğu, bol müzikli bir program. Daha önce televizyon da yayınlanıyordu ama şimdi youtube üzerinden yüksek kalite izleyip, dinleyebilirsiniz. Gelen konukların canlı performans sergiledikleri bu programa katılan isimlerden bazıları; Birsen Tezer, Bedük, Son Feci Bisiklet, Deniz Sipahi, Jehan Barbur, Gaye Su Akyol, Aylin Aslım, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Melis Danişmend ve nicesi. Benim de arada listelerde o canlı kayıtları paylaştığımı görüyorsunuzdur. Eğer siz de sevdiğiniz sanatçıların tam bölümlerini izlemek isterseniz aşağıdaki linklere bakmanız önerilir. Bu tam bölümlerde sanatçılarla sohbet ve sonunda güzel bir hikaye de oluyor :). Ben örnek olması açısından birkaç cover ve şarkı bırakacağım ve her zamanki gibi en aşağıda ilgili linkleri bulabilirsiniz :).







https://www.youtube.com/channel/UCW_z77cpA_Dj8yjQfs1Z6Xg

https://www.facebook.com/akustikhaneperformansevi

https://twitter.com/akustikhane
Devamını Oku »

5 Haziran 2015 Cuma

Abur Cubur #13

Yine bir "Girl Power" listesi yapalım ama bu sefer Türkçe :) Daha önce şarkılarını çok paylaşmadığım isimleri koymaya çalıştım ve eski yeni ayırt etmedim :). Bu listeyi yapmakta neden geç kaldım ben de bilmiyorum ama eğer siz de bu birbirinden yetenekli kadınları hala dinlemediyseniz çok şey kaçırdınız :).


1. Sertab Erener'in eski albümleri değerlidir, güzeldir. Bu da onlardan biri. Ara ara yine paylaşmalı. Ve tabi Levent Yüksel'in vokaliyle şarkı mükemmelliyete ulaşır.



2. Birsen Tezer'in adı yeter. Olmazsa olmaz.



3. Deniz Sipahi de üretken sanatçılardan biri. Sözü müziği kendisine ait şarkıların yanı sıra (misal "Kırmızı") çok güzel coverları da vardır.



4. Ajda Pekkan'ın da mükemmel eski şarkılarından biri.



5. Six Pack yine çok güzel coverlar yapan, kendi şarkıları da olan cici mi cici bir grup.


6. Sesi güzel, şarkıları ayrı güzel güçlü bir kadın ses Jehan Barbur'un en sevdiğim şarkılarından biri "Leyla", hem güzel hem de çok tatlı bir klibi var. "Seni Seviyorum" ve "Gidersen" gibi bir sürü bilinen sevilen şarkıları var ama ben az bilinen ilk çıkış şarkısını paylaşmak istedim. Bu arada Jehan Barbur'u keşfetmem yine bir gün Dream Tv izlemem ile gerçekleşmiştir :).




7. Ve benim en güzel, en asil kadınlardan biri olarak gördüğüm ve en sevdiklerim listesinde yerini alan Zuhal Olcay ile şimdilik bu listeyi bitiriyorum :).


Devamını Oku »

4 Haziran 2015 Perşembe

Kalben - If Performance Hall

       
       Yine bir konser anımla sizlerleyim. Önceki konser anımı, çektiğimiz dertleri şurdan okuduysanız ne kadar şanslı bir insan olduğumu hatırlayacaksınızdır. Yine Morrissey konserine beraber gittiğimiz arkadaşım Özge'yle, Twitter'dan kazandığım çift kişilik biletlerimizle If Performance Hall'a gittik. Tabi konser Ankara'da olduğu için öyle yol maceralarımız falan olmadı :). İşin ilginci final dönemi de benim için bitti sayıldığı için sınav stresimiz falan da olmadı :). Tek sıkıntımız ülke genelinde gelmek bilmeyen yaz sayesinde şakır şakır yağan yağmur altında; saç, üst baş perişan halde konser alanına gitmemiz oldu ki bunlar bize koymaz :). Kışın ortasında şehir değiştirip Morrissey peşinde koşmuşluğumuz vardır (Orada da yağmur yağıyordu!) :).

Web'ten alınmıştır.

             Benim ilk Kalben konserimdi ve çok güzeldi. Daha önce videolardan konserlerini izlemiştim ve hep gülen seyirciler vardı. Gerçekten çok eğlenceli birisi bizi de güldürdü. Dinleyiciyle iletişim kurmayı seviyor. Bu da onu daha da sempatik yapıyor :). Tek başına çıktığı sahneyi doldurdu ve güzel müzikli bir gece geçirdik. Şarkılarını bilmeyenler için aşağıda linkleri vereceğim ama bilenler zaten sözlerinin ne kadar güzel olduğunu, sesinin güzelliğini bilirler. "Haydi Söyle" gibi çok güzel bir coverını da söyledi. Onu da soundcloud hesabından dinleyebilirsiniz. Videolardan hiçbir farkı yok. yine öyleydi. Sempatik tavırları, hoş sohbetiyle evinde bizi ağırlarken hadi bir de şarkı söyleyelim havasında şarkılarını söyledi ve aramızdan geçip gitti :).

           Burada da benim en sevdiğim şarkılarından bazılarını paylaşayım, en altta da linkleri bulabilirsiniz. Hala dinlemeyenler varsa hemen dinlesin, dinleyenler de en yakın konser tarihlerine baksın zira canlı dinlemedikleri için pişman olacaklar :).








https://soundcloud.com/kalbenben

https://www.facebook.com/kalbenden



Devamını Oku »

29 Mayıs 2015 Cuma

Abur Cubur #12

Merhabalar :). Bu sene gerçekten One Love Müzik Festivali efsane olacağa benziyor. Ben gidemiyorum ama gelen isimlerden en sevdiğim grupların, sanatçıların en güzel parçalarını burada paylaşmak isterim :). Bu sefer liste biraz uzun :).

1. James Blake - Overgrown


2. Metronomy - The Bay


3. Everything Everything - Final Form


4. Sapan - Rüya


5. Tom Odell - Another Love


6. Little Dragon - Twice


7. Jose Gonzalez - Heartbeats


8. Ceylan Ertem - Acımasız Şarkı



9. 123 - Binalar


10. Can Güngör - Silik Düşler



Festivale gidenler bu şarkılarla bizim yerimize de çoşsunlar diyor, ilgili iletişim adreslerini de buraya bırakıyorum :).

 https://www.facebook.com/onelovefest
https://twitter.com/oneloveistanbul

Devamını Oku »

22 Mayıs 2015 Cuma

Abur Cubur #11

Yine biraz ordan biraz burdan :). Yeni şarkılar keşfetmek isteyenler için ;).

1. Camera Obscura - French Navy




2. The Stone Roses - I wanna be adored. Alternatif olarak şunu da koyayım :).


3. A Place to Bury Strangers - You are the one


4. Tortoise - Glass Museum

5. Alvvays - Next to kin


6. The White Birch - Breathe


7. Spiritualized Ladies and Gentleman - We are floating in space



Devamını Oku »

7 Mayıs 2015 Perşembe

Abur Cubur #10

Bir şeyler paylaşmayalı uzun zaman oldu ama güzel bir abur cubur listesi sizi bekliyor. Ortak bir teması yok bu sefer. Biraz ordan biraz burdan :).

1. Thieves Like Us - Shyness



2. Orphan Black'in yeni sezonunda duyduğum Grimes şarkısı "Go".



3. Kendi adlarını taşıyan şahane bir albüme sahip Kanadalı Alvvays grubunun en güzel şarkılarından biri "Adult Diversion".



4. You+Me - You and me



5. Hologram - Walking in the air



6. Chromatics - Cherry



7. Low - Monkey


Devamını Oku »

22 Nisan 2015 Çarşamba

Stranger Than Fiction – Lütfen Beni Öldürme


      Merhabalar :). Bayadır buraları ihmal ettim farkındayım. O yüzden size bölümümüzün dergisi İdebiyat'ta yayınlanan uzun bir bir film incelemesi yazımı paylaşayım dedim. Buyrun yazıya :).




       Biri size hayatınızı anlatsaydı ne hissederdiniz? Ya da bir romanın başkarakteri olsaydınız? İşte Harold Crick’in başa çıkmaya çalıştığı sorular. Zavallı adamcağız kendi hayatını dinlediği yetmezmiş gibi bir de öleceğini öğrendiğinde ne yapacak bir düşünün.  Bu güzel fantastik filmlere yeni bir bakış açısı getiren ve son zamanlarda çok popüler olan bir akım diyebiliriz. 2012 yapımı “Ruby Sparks” ve 2013 yapımı “About Time” da yine bu yarı fantastik filmlerden sayabiliriz sanırım. Ülkemizde de “Sen Aydınlatırsın Geceyi” yine fantastik türün bir çeşidi olan bu akıma göz kırpmıştır. Ki kendisi filmin söyleşisinde şöyle bir söz sarf etmiştir, karakterlerin özel güçleri olmasa da hikâye yine aynı olacaktı. Tabi bizim filmimizde karakterlerimizin fantastik güçleri yok. İkisinin ortak noktası normal, içinde yaşadığımız dünyada geçmesi ama birkaç olağandışı eklemeyle hikâyeyi daha ilginç kılması. Stranger Than Fiction bunu fazlasıyla başarıyor.

        Şu ana kadar izlediğim en orijinal senaryolardan birine sahip. Harold Crick şirkette çalışan bir hesap uzmanıdır. Kol saatinin söylediğinden bir dakika bile şaşmaz. Aşırı düzenli hayatı hikâyesinin üçüncü şahıs tarafından anlatılmasıyla alt üst olur. Tabi hayatına Ana Pascal’ın da girmesiyle dünyası ikinci kez sarsılır. Ama hayatını dönülmez bir yola sokacak asıl önemli olay kendisine bir şeyler anlatmaya çalışan saatinin bozulması. Kendi halinde yaşayan bu yalnız adamın sıra dışı olaylarla hayatı yeniden şekillenir. Hayatında yeni bir döneme giren Harold Crick oradan oraya ölmemek için koştururken kitabın yazarı da boş durmayacak ve harıl harıl Harold Crick’i öldürmenin yollarını arayacaktır.

          Gelelim filme genel bakışa. Film orijinal konusuyla bir kere sizin dikkatinizi çekiyor. Güçlü ve sinemanın değerli oyuncularıyla hikâye sağlam bir temele konuluyor. Isınma turlarından sonra hikâyenin absürtlükle gelen komikliği sizi içine alıyor. Yerinde dram ve romantizm ile yine başarılı bir iş çıkarıyor. Oyunculuklara gelirsek, 2004 yapımı bir Eternal Sunshine of the Spotless Mind durumu yok değil. Komedi filmleriyle ünlenen aktörlerin hafif dram ve romantizm içerikli aman birazda dünya dışılık olsun diyen filmlerde oynatılmasına örnek Jim Carrey’den sonra Will Ferrel’a da aynı görev layık görülmüş. Jim Carrey’i daha başarılı bulsam da Will Ferrel da kötü değil. Bazen aşırı mimiksiz ifadesi, karakterinden ötürü olsa da, botoks mu var etkisi uyandırmıyor değil ama dram sahnelerindeki oyunculuğunun güzelliği de yadsınamaz. Ana Pascal’ı oynayan soyadı illallah ettiren Gyllenhaal kardeşlerin Maggi’si. Filmde en itici bulduğum karakter olsa gerek. Kızın iticiliği mi karakterinki mi bilinmez, off keşke başkası olsaydı demeden edemiyor insan. Kendisi, bu dakik adamı kendine âşık eden önemli bir karakter ama aşırı ağdalı oyunculuğuyla bir olmamışlık var. Ve benim rolüne en çok yakıştırdığım, asosyal, çılgın yazar rolündeki Emma Thompson. Kendisini birçok filmden hatırlayabilirsiniz ama kendisine şimdiye kadar izlediğim filmlerinden en çok bu role yakıştırdım. Dustin Hoffman’a laf etmek nerden düşmüş haddimize. Sevilen, sinemanın demirbaş oyuncularından biri zaten. Bu “sanat yanlısı” edebiyatçı profesör olarak görmek ayrı bir zevkti. Aynı senaristin bir diğer filmi, yine fantastik bir film olan “Sihirli Oyuncakçı”yı izlemenizi öneririm. Aile filmidir, öyle bir Nolan olayı beklemeyin. Ama aman bu da çocuk filmi demeyin, Natalie Portman ve Jason Bateman’lı bu filme bir şans verin. Son olarak kendine güveniyle aklımıza kazınan yazarımızın asistanı Penny Escher rolüyle Queen Latifah’ı izliyoruz. Grammy ödüllü rapçi ve Altın Küre sahibi oyuncu, burada yine küçük rolünün hakkını veriyor.

          Filmi film yapan şey müziktir dimi? Filmin en akılda kalan anlarından biri Will Ferrell’ın şarkı söylediği andır herhalde.  Wreckless Eric şarkısı “Wholewide World” şarkısı başkarakterimiz Harold Crick’ten dinlenmeli.  Genelde Spoon şarkılarından oluşan liste filmde de enstrümantal halleriyle karşımıza çıkıyor. Onun dışında yine bu müziklerden benim en sevdiğim Vangelis’ten “La Petite Fille De La Mer”dir. Genelde indie ve alternatif rock türüne eğilimli güzel bir şarkı listesi hazırlamışlar ama ben bunlarla yetinmeyip size muhtemel soundtrack listesi oluşturdum. Dinleyip dinlememek size kalmış J.

1. Gnarls Barkley – Crazy
2. Elvis Costello – I want you
3. Coldplay – In my place
4. Matthew Corbett – Just standing
5. Rihanna – We found love (Bu şarkılardan sonra bu ne alaka demeyin, adamı aşk mahvetti)

          Muhtemel listemizden sonra size Imdb tadında bir benzer filmler listesi paylaşayım. Bu filmi sevenleri buraya alalım.

*Midnight in Paris ( Woody Allen klasiği, hiç bitmese dedirten film)
*Ruby Sparks (Hemen hemen aynı tonda, bir yazar ve gerçek hayatta var olan karakteri)
*Angel- A (Canım Luc Besson filmi, bu sefer Fransız, fantastik ve siyah beyaz  J)
*Wristcutters ( Diğerlerine göre daha fantastik ama kapak fotoğrafınız anlam kazanacak)
*Scott Pilgrim vs the World (Fazla fantastik, bol komedi)

          Sonuç olarak biraz orijinal senaryo arayıp, eğlenmek isteyenlere şiddetle bu filme bakmanızı öneriyorum zira pişman olmayacaksınız.


Dip not: Bu filmin içindeki hikâye kitap olsaydı, yine en sevdiğim kitaplardan olurdu. 
Devamını Oku »