27 Nisan 2019 Cumartesi

Sans Toit Ni Loi - Agnes Varda (1985)

Öneri Makinesi

İstanbul Modern Sinema, bir yönetmenin tüm filmlerini belirli günler içinde gösteriyor ve en son seçtikleri yönetmen ise Yeni Dalga Sineması'nın en renkli kişiliklerinden Agnes Varda'ydı. Kendisinin filmlerini hep izlemek istiyor ama bir türlü izleyemiyorken bu gösterim sayesinde başladım ve devam ediyorum. Ne yazık ki bu gösterimler devam ederken 90 yaşında Agnes'i kaybettik. Kendisi o kadar tatlı bir insan ki bu özel gösterime gelen seyircilere çok tatlı bir video bile hazırlamış. Tabi sonrasında insan ister istemez daha da üzülüyor. Ne mutlu ki bize güzel bir filmografisi var ve özledikçe açıp izleyebiliyoruz. Benim izlediğim ilk filmi "Vagabond" ise filmden çıkarken kafamda birçok soruyla ayrılmamı sağladı. Şimdi filmden spoiler vere vere bahsedeceğim. Siz de izleyin, siz de sorularla baş başa kalın :).

Öneri Makinesi
Öneri Makinesi

Ölen kimliksiz bir kadının bulunmasıyla başlıyoruz filme. Sonrasında ise onu izliyoruz ve onunla rast gelen insanların onu anlatmasını dinliyoruz filmde. Yani gördüklerimizden ve hakkında duyduklarımızdan anlamaya çalışıyoruz film boyunca Mona'yı. Öğreniyoruz ki Mona, işi olan ve daha sonra radikal bir kararla işini evini bırakıp yollara düşmüş bir gezgin. Yerleşik hayata geçip çalışmak istemiyor, ister gibi olsa da bir şekilde olmuyor. Otostop çekerek oradan oraya gidiyor; şanslıysa günlük işlerle harçlığını çıkarıp tütün ve ekmek alıyor. Şanslı olmadığı günlerde aç kalıyor. Yerleşik hayatı kati bir dilde reddeden Mona, insanlar tarafından dış görünüşüyle ve yaşam tarzıyla yargılanıyor. Çokça yol arkadaşı ediniyor ama kötü insanlara da yolda rast geliyor. Kendisine neden yollara düştüğü sorulduğundaysa umursamazca "Şampanya yolda daha iyi gidiyor" diyebiliyor. Yalnız yolda karşılaştığı çiftçi filozofun dediğine gelmeden edemiyor sonunda ve yorgun düşüyor. Kendini kaybediyor, oturup ağlayıveriyor. Yaptığı seçimi sorgulamıyor belki ama filozun haklı olduğu bir yerde oluyor sanki. Sisteme karşı çıkıyor çıkmasına ama bu onu gerçekten mutlu mu ediyor yoksa daha mı çok tüketiyor? Sistemin dışı da içiyle aynı mı oluyor, neler oluyor izledikçe düşünmeden edemiyor insan. En sonunda ise artık bir insan tanıyoruz ve başta gördüğümüz cansız  beden bir anlam ifade ediyor. Talihsiz bir kazayla da ilk sahneye dönüyoruz ama bu sefer başka.

Öneri Makinesi

İşte böyle bir film izliyoruz Varda'dan. Çokça yaşadığımız düzeni ve hayatı sorgulayıp en sonunda sıradanlığın rahatlığında yaşayıp gidiyoruz. Bu düzeni aşmayı cesaret edenlere ise iyi olmayan anlamsız gözlerle bakıyoruz. Aynı Mona'ya bakan çeşit çeşit insan gibi. Dış görünüşüne ve seçtiği hayat tarzına sadece bakıyoruz. Biraz bile öyle olmak istediysek eğer hayatımızın bir anında hemen kötülüyoruz onu yaşamaya cesaret ettiği için ya da anlamadığımız için yargılıyor ama aslında içten içe kıskanıyoruz bu farklılığı. Biraz da olsa anlayanlar ya da sadece saygı duyanlar onunla arkadaş oluyor ve bu yolda eşlik ediyorlar ona. Sen neredesin peki; Mona'nın yanında mı karşısında mı?

Öneri Makinesi

8 yorum:

  1. Bu tarz filmleri seviyorum ben, yolda olmayı, kafa tutuşu ve sonunda karakterlerin kendisini sorgulamasını. Bana da yola çıkma isteği veriyorlar :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel anlatmışsın. O zaman bu film tam sana göre, şimdiden keyifli seyirler :).

      Sil
  2. Bir vakit bulabilsem de Varda filmleri toplu izlemesi yapsam keşke :p

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen güzel olur aslında ben de yapsam. İzlemek istediğim birkaç önemli filmi daha var. Sonra Demy falan yol alırım diye umuyorum diğer yönetmenlere :).

      Sil
  3. İzleyelim o halde, sorgulayan bir toplum dileğiyle..

    YanıtlaSil
  4. ay varda seviyom tabii. bu da en sevdiğim filmi. oyuncuyu da çok seviyore :) e bütün filmler tartışılır tabii. ben monadan yanayım tabisideeee :)

    YanıtlaSil