21 Ekim 2023 Cumartesi
Film Ekimi, Bir Oyun ve Birkaç Kitap
8 Ağustos 2022 Pazartesi
2022 Yılında Okuduğum 20 Kitap (Devam edecek)
Böyle uzun kitap yazıları yazmayalı yıllar olmuş gibi, ben kitapları okurken ve yazarken çok keyif aldım, umarım siz de en az benim kadar keyif alırsınız. Siz bu kitaplardan hangilerini okudunuz ve şu an ne okuyorsunuz? Yorumlarda yazın lütfen.
O Sırada - Erman Çağlar
Yer yer güldüğüm tatlı bir kitap, özellikle seksenlerde doğup doksanlarda gençliğini yaşamış kesimin verilen referanslara daha hakim olarak daha çok eğleneceğini düşündüğüm bir kitap. Ben biraz zaman olarak kaçırdığımdan okurken keyif alsam da bayıldığım bir kitap olmadı. İkincisi de var, denk gelirsem bir bakarım. Erman beyin düşüncelerinde bir gezintiye çıkmak ve farklı başlıklardaki absürt mizah süslü kısa yazılarını okumak isterseniz O Sırada'ya bir şans verin derim.
Bul Beni - Andre Aciman
Adınla Çağır Beni kitabını ve filmini çok severim. Devam kitabı diye hemen aldım tabi çıkınca ama ancak okuyabildim. Kitabın neredeyse yarısında Elio'nun babası Samuel'in ilk görüşte aşk yaşamasını okuyoruz. Bu sırada Elio ile olan ilişkisinden bahsetmesi derken ikinci bölüme Elio'nun bakış açısına geçiyoruz. Tabi o büyük aşkın üstünden yıllar geçmiş ama geçmişin izleri hala onda. Elio'nun babasının tersine kendinden yaşça büyük bir adamla macerasına odaklanıyoruz ve onun sayesinde bazı kararlar almasına derken bu sefer Oliver'ın tarafına geçiyoruz. Evlenmiş, çocuk yapmış derken taşınma arifesinde bir geceyi anlatırken aslında Elio'nun hayaletiyle yaşadığına tanık oluyoruz. Son bölümü de söylemeyeyim sürprizi kaçmasın :). Baba kısmın bir tık sıkıldım, oradaki betimlemeler, gereksiz uzatılan yerlerden kaynaklı ve hikaye çok samimi gelmedi başta hoşuma gitse de. Diğer kısımlar daha kısa olduğundan gözüme pek çarpmadı ama yine gözümüz yaşlı okuduk bu tadı damağımızda kalan aşk hikayesini. İlk romanı sevenler bunu net okusun Spoiler; bu sonu hak ettik, ayrıca çocuklarının olması falan güzel bağlanmış :).
Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü
Sevdim mi sevmedim mi anlayamadığım bir yazar, karar vermek için Çocukluğun Soğuk Geceleri'ni de almış bulunmaktayım. Günlük gibi bir kitap, oldukça karamsar ve ince olmasına rağmen kolay okunan bir kitap değil. Çok sevdiği yazar Cesare Pavese'nin peşinde İtalya'da geziyor ve benim tek düşündüğüm şu an bunu yapmanın ülke şartlarında ne kadar zor olduğu :).
Manzumeler - Vüsat O Bener
Yazarın kitaplarının Everest yayınlarına geçeceğini öğrendiğimde YKY'de eski fiyatıyla okumadığım tüm kitaplarını aldım, iyi ki de aldım :). Kapan kitabını çok sevdiğim sonrasında da okumaya devam ettiğim bir yazar. Şimdi de Siyah Beyaz öykü kitabını okumaya başladım. Manzumeler, kısacık bir şiir kitabı bu çizimlerin de olduğu. Keyifli şiirler var, Bener hayranları bir okusun derim. Dilinin herkese hitap etmediği bir gerçek o yüzden hiç okumayanların ilk tercihi bu olmasın, sevmeyenler de hiç almasın diyebilirim.
Güzellik Bir Yaradır - Eka Kurniawan
Arka kapak yazısı aşırı ilgi çekici, kitap da hızlı başlıyor. Ana karakterin mizah anlayışı da çok güzel ama sonu yeterince etkileyici bitmiyor. Endonezya'dan büyülü gerçekçilik türünde bir kitap okumak isterseniz bu kitaba göz atın. Ülkenin tarihi hakkında da birçok şey öğreniyorsunuz. Bir de ben yine çok ağladım. Çok ağır konuları da işliyor. Mizahı o kadar güzel ki tadı damakta kalıyor keşke daha çok mizah unsuru olsaydı diyorum.
Kıyamet Park - Alper Canıgüz
Alper Kamu'nun yeni maceralarını okumak her zaman keyif veriyor her ne kadar ilk okuduğum kadar etkilenmesem de. Alper Kamu, ruhen yaşıtlarının üstünde bunu biliyoruz ama teknolojiye uyum sağlayamaması bu genç yaşında ruhunun yaşlılığı mı yoksa yazarın kendisiyle özdeşleştirmesinden kaynaklı bir yorum mu bilemedim. Ben daha dinamik çağı yakalayan bir Alper Kamu okumaktan daha çok keyif alırdım gibi geliyor.
Aşka Övgü - Alain Badiou
Arka kapak yazısı ilgimi çekti Penguen'e gittiğimde, birçok cümlenin altını çizdim. Daha önce yapılan bir söyleşinin derlenip toparlanıp yayına hazırlanmış hali. Yazarımızın aşk hakkındaki görüşleri okumaya değer.
Normal İnsanlar - Sally Rooney
Sally Rooney abartıldığı kadar var ve gerçekten Y kuşağının hislerini, o arada kalmışlığı ve sorgulamaları öyle güzel anlatıyor ki Normal İnsanlar da çok severek okuduğum bir kitap oldu. Yazarın 91li olduğu gerçeği beni çok şaşırtsa da artık biz 90lıların orta yaş olduğu geçeğini bir kez daha yüzüme vurmuş oldu.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı
Filmini daha çok sevdiğim nadir kitaplardan biri :). Barış Bıçakçı da severim ama bu kitapta dürüst olmak gerekirse sıkıldım ve daha çok anlatım şeklinden. Ender'in sürekli Çetin ile bizli konuşması beni aşırı yordu. Kendilerini bir görmelerini birbirlerine olan bağlılıklarını anlıyorum fakat tek bakış açısından diğer karakterleri okumak bir süre sonra beni maalesef sıktı. İyi ki film olmuş, Sakin de müziklerini yapmış, bu kitap olabilecek en güzel şekilde yeniden uyarlanmış. Bıçakçı okumaya devam ama bu kitap bana hitap etmedi.
Emanet Çocuk - Claire Keegan
Çok hüzünlü bir hikaye. Yoksul ve kalabalık bir aileyeni bebekleri olması sebebiyle emanet olarak çocuklarından birini çocuksuz bir aileye bırakırlar. Burada yeni bir düzen ve anne baba profiliyle karşılaşan çocuk ayrıntılarda ve yalın bir dille o kadar güzel doğup büyüdüğü ailesiyle olan farkı anlatıyor ki bu kısacık hikayede bence en vurucu nokta da bu oluyor. Kısa ama çarpıcı bir kitaptı, tavsiye ederim.
Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke
Yine ağladık da ağladık. Hele köpek ağladıkça ben daha çok ağladım. Kuraklığın ortasında koca köyde yalnız kalmış kör bir köpek ve ihtiyar bir adam insanlığa, umuda ve yaşama dair beraber dostça bir hikaye yazıyorlar. Kapağıyla da o kadar uyumlu ki hayran olmamak elde değil. Jaguar çok sevdiğim bir yayınevi, okuduklarımdan sevmediğim hiç olmadı ağlamadığım da olmadı sanırım :).
Güzel Dünya, Neredesin? - Sally Rooney
Bu yılımın keşfi oldu Sally Rooney ve beni de etkisi altına alması uzun sürmedi. Y kuşağının kararsızlığını, anksiyetesini, arada kalmışlığını o kadar iyi anlıyor ve anlatıyor ki insan neden bu kadar çok okunduğunu ve sevildiğini hemen anlıyor. Kendisini 91li olduğunu okuduğumda küçük bir şok yaşadıysam da başka kimse bir dönemin ruh halini bu kadar iyi yansıtamazdı herhalde karakterlerine. Bu kitaba gelirsek de ben çok sevdim. Sevmediğim bazı yerler olsa da şimdilik en sevdiğim Rooney kitabı. Pandemiden de nasibini alan kitaplardan biri. Hatta okuduğum ilk pandemi etkili karakterlerin olduğu kitap olabilir. Sevmediğim yanı da dünya gündemine dair yaptıkları yorumlarda karakterlerin çatışmasının az olması ve daha çok yazarın görüşlerini anlatması gibi bir durum. Karakterden çok tip gibiler bu görüşleri anlatırken ve pasifler.
Nora, Bir Bebek Evi - Henrik Ibsen
Nora'yı sevdim, güçlü bir karakter. Oyun da çok güzeldi. Sahnede bir gün izlemek isterim. Nora bir gün ailesi için gizli bir karar alır ve sonuçları ailenin hayatını sonsuza kadar değiştirir. Nora'nın karakter değişimi o kadar güzel anlatılmış ki kitabı sevmemdeki en büyük etken bu oldu.
Hedda Gabler - Henrik Ibsen
Sonu çok çarpıcı olmasına rağmen ilki kadar sevdiğim bir oyun olmadı. Sahnede izlemek belki daha farklı düşünmemi sağlayabilir. Hedda çok alımlı ve güzel bir kadındır. Yeni evlenmiştir ve sıkıntıdan oynadığı oyunlar bir yerde başına dolanıyor diyebiliriz.
Hayalet Işık - Pierre Drieu La Rochelle
Çok sevdiğim Oslo, 31 August'un esin kaynağı ve Le Feu Follet (izleme listemde) filminin de uyarlandığı kitap Hayalet Işık. Tabi bundan ötürü hemen alıp okumak istedim. Çeviriden pek emin olamadım, yer yer zorladı beni lakin kitap çok güzel ve etkileyici. Bağımlılıkla savaşan Alain bir gün tedavi gördüğü hastaneden çıkar ve tüm arkadaşlarını ziyaret ederken yaşamının amacını yeniden sorgulamaya başlar.
Vişne Bahçesi - Anton Chekhov
Uzun zamandır Chekhov okumak istiyordum. En son orta okul lise zamanı okudum herhalde, hayal meyal öykülerini ve hissettirdiklerini hatırlıyorum ki o da pek benim tarzım olmadığı yönünde. Nitekim yıllar sonra okuduğum ilk kitabında da aynı şeyleri hissettim. Lakin birçok oyun ve öykü kitabı elimde, yavaştan birçok yönetmen ve yazarı etkileyen bu yazarı okumaya devam edeceğim. Vişne Bahçesi'nde bir ailenin maddi durumlarındaki bozulma nedeniyle muhteşem bir vişne bahçesi olan evlerini satmak zorunda kalmalarını konu alıyor. Alt metinde sınıf ayrımı öne çıkıyor. En sonunda adamcağıza çok üzüldüm, kim olduğunu söylemeyeyim sürprizi kaçmasın. Her ne kadar görüşleri eskiden kalma olsa da böyle unutulmak çok üzücü.
Başkalarının Tanrısı - Mine Söğüt
Yıllar sonra yeniden Mine Söğüt okumak iyi geldi. Yine ötekilerin hikayesini anlatıyor, yer yer didaktik bir anlatımı olsa da beni çok sıkmadı bu durum. Sokakta yaşayan beş insanın hayatını neredeyse büyülü bir gerçeklik üzerinden anlatıyor.
Badem - Sohn Won-Pyung
Bookstagramda sevdiğim kitapların yanında en çok gördüğüm kitaplardan biriydi Badem. Duyguları hissedemeyen bir çocuğun büyükannesi ve annesinin yardımıyla sosyal çevrede nasıl davranması gerektiğini evde öğrenmeye çalışıyor. Kitap birkaç yerde betimlemelerle beni etkiledi. Kitaba ismini veren badem gibi. Yine arkadaşlarından öğrendiği duyguları anlatmasını okumak keyifliydi. Hiçbir şey hissedemeyen bir insanın durumunu anlatmak da hiç kolay olmasa gerek ki bence bu konu da kitapta en zayıf kalınan yer. Onun dışında okuması kolay akıcı bir kitap.
Bir Demet Kuru Soğan - Feridun Oral
Bir pazar sever olarak konusunu okuduğum andan beri merak ettiğim bu kitabı hemen alıp okumak istedim. Çizimler ve fotoğraflarla dolu çok tatlı bir kitap. Kalınlığına bakmayın elinize aldığınız gibi bitiyor. Kısa kısa anlar okuyoruz bir başka pazar sever Ali Bey'in hayatından.
Suyun Şekli - Andrea Camilleri
Komiser Montalbano serisinin ilk kitabı, Suyun Şekli. Çevirisinden pek emin olmamakla beraber akıcı bir roman. Esas karakter hakkında fazla detay olmayışı benim okurken en çok eksikliğini hissettiğim ve karakteri sevmemi engelleyen şey oldu çünkü tanıyamadım. Sadece karaktere dair sonuna doğru ilgimi çeken detaylar vardı, komiserin verdiği kararlar ve terfi kısmı gibi; bu da devam etme kararı almamda etkili oldu. Bugün ikinci kitap gelecek, bakalım bu sefer karakterin kişiliği hakkında daha fazla detay okuyabilecek miyiz? Tamamen doğal yollarla ölen önemli bir devlet yetkilisinin cinayete kurban gitmiş olduğunu düşünen Komiser, üstlerinden iki gün ister ve olayın perde arkasını araştırır. Ciddi bir eleştiri var kitapta, devlet, din işleri başta olmak üzere. Kurumların yozlaşması kitapta en öne çıkan tema diyebiliriz. Ok
14 Haziran 2022 Salı
Dev Kitap Alışverişi (Amazon, İdefix, YKY, ve İş Bankası Yayınları)
Merhabalar, uzun zamandır kitap almıyordum, okumuyordum da. Yani okuyorum da Goodreads'ten görüyorsanız çok da okuyorum sayılmazdı. Bu aralar çokça Melikşah videosu izleyip influence edildiğimden üstüne sevdiğim yazarların yeni kitaplarının çıkması ile birçok kitap almış oldum. Şimdiden de kitap sepetlerim dolu, onları da umarım elimdeki kitapları erittikçe alırım. Zamlar almış başını gidiyor biliyorsunuz. İlk zamsız halini kaçırdım bari ikinci zamdan önce istediklerimi toplayayım derken baya bir okunmamış ve merak ettiğim kitaplarım var şu an evde okunmayı bekleyen. Önceden olanları saymıyorum bile :).
İlk olarak Amazon'dan baya bir kitap siparişi verdim. Parça parça gönderdiler ama ben hepsinden burada kısaca bahsedeyim. İdefix'ten de Amazon'da olmayan veya oraya göre daha ucuz olan kitapları aldım.
Bir diğer alışverişim Kadıköy YKY mağazasından oldu. Oradaki beyefendinin önerisiyle Bernhard aldım ve Vüsat O. Bener'in artık Everest'ten kitaplarının yayınlanacağını söylemesi ile eski fiyatlarıyla elimde olmayan kurgu kitaplarını topladım hemen.
İş Bankası'na da uğramak istedim çünkü online bulamadığım Vişne Bahçesi'ne bakmak istiyordum ve nitekim buldum; onun yanında da arkadaşımın önerisiyle Altıncı Koğuş'u yine aldım.
Bir de bundan haftalar önce yine Remzi Kitabevi'nden birkaç kitap aldım onları da aşağıda bulabilirsiniz. Dolap uygulamasından da yine tükenen kitapları uygun fiyata alma keyfi dedik.
Kitapları alışverişlere göre değil de alma amaçlarıma göre anlatacağım izninizle :).
Aslında alışverişimin temel sebebi sevdiğim yazarların yeni kitaplarının çıkmasıydı.
Kıyamet Park: Bunlardan ilki geçenlerde bir blogda gördüğüm yıllardır beklediğim Alper Kamu'nun yeni macerasıydı tabi ki. O kadar geç haberim oldu ki kendime şaşırdım edebiyattan ne kadar uzak kalmışım diye. Sonuç olarak hemen aldım, en yakın zamanda da okunmayı bekliyor.
Gergedan Büyük Küfür Kitabı + Alayına İsyan + Başkalarının Tanrısı: Mine Söğüt çok severim, blogda da yazıları vardır. Yeni kitapları çıktığını duyunca hemen aldım tabi. Ben okumayalı da Mine Söğüt yayınevi değiştirmiş, ona da bir şaşırdım :). Tükenmiş kitaplarının da en yakın zamanda basılmasını umarak sıradaki kitabıma geçeyim.
Deli İbram Divanı + Varamayan + İnsan Kendine De İyi Gelir: Ahmet Büke'nin öykülerini okumayı çok severim, yeni roman yazdığını görünce de ekledim tabi sepete. Okumadığım öykü kitaplarından birini de yine aldım. Son kitap da yine öyküleri ama toplama bir kitap sanırım.
Kum Tefrikaları: Muhtelif Evhamlar kitabına bayılırım yeni kitabı çıksın diye hep takipteydim ki çıkmış, ben aktif değilken. Hemen ekledim sepete tabi, bu kitap da okunmayı bekliyor.
Melihşah'ın videolarından merak edip listeme eklediğim kitaplarla başlayayım.
Babamı Kim Öldürdü?: Konusu ilgimi çekti hem de halen oynandığını görünce önce okuyup sonra izlemek istedim ama geçen cumartesi oyunu kaçırdığımızı bir sonraki oyunda da başka planım olmasından kaynaklı bu sezon gidemeyeceğim gibi gözüküyor ama belli olmaz tabi :).
Güzellik Bir Yaradır: Hali hazırda okuduğum oldukça akıcı ve güzel devam eden Endonezyalı bir yazarın tarihle iç içe anlattığı ve kitabın büyülü gerçekçilik ve aile ilişkilerinden kaynaklı olsa gerek Marquez'e benzetilen bu romanı da yine merakla aldım ve biraz okuyayım derken sıralamada öne geçti ve hala okumaktayım. Bitince de yorumumu yazarım ama şimdilik güzel gidiyor.
Bozkır Çiçekleri: Arka kapak yazısı ile beni çeken bir kitap oldu, arkadaşım da bir kitabını çok övdü. Bunu seversem onu da alır okumaya devam ederim diye düşünüyorum.
Rüyalar Sarayı: Yine çok övülen bir kitap, rüyalar işin içinde olunca da ben de meraklanıp almadan duramadım.
Şu Yağmur Bir Yağsa: Melikşah'ın yazarın kendisinden bahsetmesi ile ilgimi çeken bir kitap oldu. Bu kitabı da umut olsun diye almış olabilirim :D.
Emanet Çocuk: Kesin dram ama hem M. bey çok güzel anlattı hem de kapağına bakar mısınız? Jaguar yayınlarına bayılıyoruz zaten, kötü bir kitabını daha okumadım şimdiye kadar.
Drama okumayı çok severim. O yüzden aşağıdaki kitapları da bu sevgimden topladım diyebiliriz.
Bu üçlü çok güçlü (ne alaka)
Uzun zamandır merak edip almayı ertelediğim kitaplar
Biraz Uzak Doğu Edebiyatı dedik
Dolaptan tükenmiş Aslı Erdoğan kitapları alma keyfi
İstanbul Kitapçısı
Hep görüyordum ama arkadaşım sayesinde öğrendim ki her ay belli yayınevlerinde indirim oluyormuş. Çok da merak ediyordum ama hep en son vapur saatlerine yetiştiğim için girip inceleme fırsatı bulamıyordum. En son kapanmasına yarım saat kala falan yetiştim ve üç kitap aldım indirimden.
Kadınlar Ülkesi: Daha önce hiç duymadım tamamen orada görüp arka yazısını okuyup merak ettim. Umarım keyifle okurum.
Tokyo'nun Son Çocukları: Konusu ilgimi çekti yine, kitapçıda kitap inceleyip almak da başka bir zevk gerçekten. Keşke hep güzel indirimler olsa da alsak böyle.
Sürücü Koltuğu: Bu aralar çok denk geldiğim bir kitap, konusu ilgimi çekti. İndirimde görünce de aldım.
Benim alışverişim şimdilik bu kadar :). Çaktırmadım ama son alışverişimi önceki alışverişlerimi yazmayı bitirdikten sonra yaptım ve bu yazıya yetişti. Uzun süre kitap almayacağım desem de belli olmaz alırım falan o arada bu yazı çıksın aradan yoksa yazı uzayacak da uzayacak :).
En son siz hangi kitapları aldınız, benimle paylaşın lütfen, beraber taşıyalım bu yükü :). Edebiyatla kalın!
7 Mart 2021 Pazar
Çekiliş Sonucu
Merhaba arkadaşlar, nasılsınız?
Bir önceki yayınımda mini bir kitap çekilişi yaptım ve şimdi sonucunu paylaşacağım. Kazanan arkadaşımız Dode oldu Kendisini tebrik ediyor ve 5 gün içinde adresini aşağıdaki mail adresine yazmasını rica ediyorum. 5 gün sonunda ulaşmazsa yedek talihlimiz de aşağıdadır. Ben de en kısa sürede söz verdiğim Kar Kirazı Kuşu kitabını ve bunun yanında kitaplığımdan hediye bir kitap ile yollayacağım. Tekrardan kendisini tebrik ediyor ve yeni çekilişlerde görüşmek dileğiyle sevgilerimi yoluyorum <3.
onerimakinesi@gmail.com
7 Şubat 2021 Pazar
Kar Kiraz Kuşu - Sibel Karabulut (Çekiliş)
Kar Kiraz Kuşu, 94 sayfacık bir novella. Yazarı Sibel Karabulut ile bizzat tanışma şansına eriştim bir kitap kulübü sayesinde. Kendisi bana kitabını hediye etti ve hatta sizlere de bir tane imzalı olarak hediye edeceğini söyledi ama bildiğiniz sebeplerden ötürü uzun süredir görüşemedik. Yine de ben bu yazıya yorum yapan bir arkadaşıma kitabı hediye etmek istiyorum. İlle bir tarih olacaksa da martın ilk haftasına kadar diyelim. Bu arada Sibel'in yeni kitabı da çıktı. Uçaryüzer ile İlkyaz, bir çocuk kitabı. Yine konusu o kadar güzel ve naif ki ben çok merak ettim. Kendisi ile tanıştığımız gün zamanını bekliyor demişti kitap için, demek zamanı bu zamanmış! Kitap çıkmış, ne güzel olmuş.
Gelelim kitap yorumuna. Özellikle bu dönemde daha da bir anlam kazanan bu kitabı ben çoğu zaman üzülerek ama aynı zamanda umutla okudum. Hayvan türünün gözünden insan türünü bu kadar empati yaparak görmek inanın kolay değil. İnsanlığın dünyada diğer canlılar üzerinde üstünlük kurma çabasının acı sonuçlarını bu kitapta maalesef belki de en hafif haliyle görüyoruz. Ders çıkarmadığımızdan daha da çok göreceğiz gibi duruyor.
ayraç tesadüfi bir şekilde denk geldi |
Küçük Kara Balık ya da Nemo karakteri gibi özgür olmak için sürüsünden ayrılan ve memleketine ulaşma hayali ile yola çıkan bir kuşun hikayesi bu. Yolda karşılaştığı birçok arkadaşının hikayesine onun uçtuğu yerler vesilesiyle dahil olduğumuz güzel bir yol hikayesi. Bir bölümde düştüğünde onu kaldıran ezeli düşmanı nankör dediğimiz kedinin olması ve dinlediği hikayelerde asıl kötü kahramanın insan olması tesadüf olmasa gerek.
Kitap çok akıcı, sade bir dille yazılmış. Okurken zorlanmıyorsunuz. Olumsuz tek eleştirim, sonunun zayıf kalması olabilir. Yine de anlatım şeklinden çok anlattığının ön plana çıktığı bu novellayı herkese öneriyorum. Sırf biraz da bu dünyada yaşayan ve en az insanlar kadar burada yaşamaya hakkı olan farklı bir canlının gözünden insanları ve dünyayı görmek için bile okunabilir.
18 Ocak 2021 Pazartesi
4 Yıl Sonra Yeniden, Meydan Okuma Yaptım/Yapıyorum
Gece saat 03:38, ben blogda yorum var mı diye artık el alışkanlığı olmuş bir şekilde istatistiklere bakarken içimden 2014'ten beri yazdığım bloğumda en çok okunan yazılara bakmak geldi. Tüm zamanlar içerisinde tıklanma sayısı beni gerçekten çok şaşırttı. Hiç bu kadar çok olmasını beklemiyordum :D. Aslında çok çok değil ama bana göre oldukça çok. En çok okunan yazı ise bir meydan okumanın ilk gün sorusunun cevabı :D. İlginç gerçekten ilginç ama tarih 18.01.21 ve ben o yazıyı 17.01.17'de yazmışım. Asla planlı değil, bilinçli değil ve bu tür rastlantılar beni gerçekten hayatta heyecanlandıran ve belki de gereğinden fazla anlam yüklediğim şeyler ama voila! Şimdi bu yazıyı yazmama ilham oldu. Yazıyı tekrar okurken aklıma bir anda şöyle bir fikir geldi. Soruları tekrar 2021 yılındaki ben cevaplayacak ve daha sonra ikisini de okuyup nasıl değiştiğimi göreceğim. Eğer siz de zamanında bu meydan okumayı yaptıysanız siz de benim gibi 2017 ve 2021'deki kendinizi karşılaştırabilirsiniz :D. Çok büyülü değil mi? Aşırı heyecanlıyım. Paralel evren, zamanda yolculuk gibi! Yazının güzelliği ve kalıcılığı burada işte. Bir kez daha söz uçtu yazı kaldı :). 17 soru var, bu sefer 17 günde değil kısa kısa şimdi cevaplayacağım.
Yazının orijinali aşağıda ama maalesef meydan okumanın orijinal yazısının linki artık çalışmıyor.
Orijinal yazı linki: https://onerimakinesi.blogspot.com/2017/01/meydan-okuma-yaptim.html
+ O zaman her cevapla bir şarkı paylaşmışım. Bu sefer Spotify'da en son yaptığım listeyi paylaşıyorum. Okumadan önce shuffle'a almayı unutmayın :). Sayılarla alakalı biraz ürkmeye başladım çünkü listeyi 12 gün önce yaptım ve tahmin edin kaç şarkı, 18 :D. Neler oluyordu...
1. Beş sözcükle kendini anlat!
İlk yazının birazını okudum ve şimdi olsa daydreamer/hayalperest derdim diye düşünürken bu fikir doğdu aslında. Sonra diğer cevaplara bakmadım ve hemen bu yazıya geçtim. Gerçek bir hayalperestim, aklım sürekli havada, bir şey düşünürken diğerine atlıyorum ve odaklanma sorunu yaşıyorum çokça. İkincisi, hala çok sıkılıyorum. Her şeyden ve herkesten :). Sıkılmadığım nadir şeylerden biri bloğum, diğeri de mektup arkadaşlığı olayı. Üçüncüsü, oburluk. Aşırı boğazıma düşkünüm, hem yapmayı hem yemeyi seviyorum. Ama çok seviyorum. Antakyalı olunca default olarak geliyor sanırım :). Bir anda parlamam ve sönmem maalesef değişmedi. Bu sene daha çok üzerine odaklanmak istediğim şeylerden biri bu aslında. 4 sene sonra bu meydan okumayı tekrar yaptığımda görüşürüz :). Onun yerine daha güzel bir sözcük gelecek :D. Azimliyim, istediğim şeylerin peşinden gidiyorum. Her zaman elde edemiyorum hatta çoğu zaman ama yol arıyorum.
2. Kalbini kazanmanın 5 yolu.
Yılbaşı çekilişinde bir arkadaşım bana hediye almanın çok zor olduğundan bahsetti ama gerçekten çok yanılıyordu. Ben çok çabuk heyecanlanırım ve biri beni düşünerek bir şey yapıyorsa onu mutlaka seviyorum. Hediye olmasına bile gerek yok. Günlük sohbetlerde bana yapılan küçük jestler benim kalbimi kazanmaya yeter. Bu jestler her şey olabilir. Doğum günümü kutlaması, sevdiğim bir kitabı gördüğünde aklına gelmem, seveceğimi düşünerek alınan hediyeler, sırf ben seviyorum diye sevdiğim şekilde yapılan yemekler her şey olabilir. Bir de ufak bir sır vereyim. Eğer laf arasında kendim hakkında verdiğim detayların başka sefer doğal yollarla karşı taraftan bana dönmesi beni aşırı mutlu eder :D. Bu çok ince bir detay. İtiraf etmem gerekirse uzun zamandır da yaşamadığım bir duygu ama istisnasız her zaman da kalbimi fetheden bir duygu.
3. Hayatın bir kitap/film olsa türü ve adı ne olurdu?
Absurd / kara komedi, adı da "bir adet ben" olurdu :D. Nuri Bilgeler, Zekiler kendi işine baksın telifi patenti bende :D.
4. Etrafındakiler hangi sorunun çözümü için sana gelirler?
Bu aralar en çok cevapladığım sorular, mektup arkadaşlığı nasıl olur ve aliexpress alışveriş soruları :D. Birinin videosu var diğeri de yakında gelecek umarım :D.
5. Her zaman ve bazen özlediğin iki şey
Artık geri gelmeyecek yıllar ve gençliğim, 20li yaşlarım, özellikle başları; bazen de Hırvatistan'daki gönüllülük ya da Hacettepe yıllarımın ilk iki senesini özlüyorum.
6. Hatırladığın en eski anın.
Anaokulundan var net anılarım. Okul öncesi evde olan dönemlerden babaannemin evini hatırlıyorum. Babamın babası ben çok küçükken vefat etti. Onun ile olan birkaç anımı hatırlıyorum. Evde rakı içmesini, beni sevdiğini falan. En eski o olabilir.
7. Eğer bir hayvan olsaydın hangisi olurdun?
Yani köpek olurdum :). Hatta bazen olduğumu da düşünüyorum :D. Köpek kelimesini kendime karşı hakaret olarak algılamıyorum, biri köpek gibi derse iltifattır bana. Aşırı seviyorum onları. Farklı olacaksa da üşengeç hayvanlardan biri olurdu :).
8. Bir dahaki hayatında kim olmak isterdin?
Pufff, ben olmak istemezdim çünkü ben şu an benim zaten. Ne yaşanacaksa yaşıyorum :). İkinci kez yaşamak yerine farklı biri ile yola devam edip farklı bir dünyada yeni şeyler tecrübe etmek isterim. Aslında türüm de farklı olsun isterim. Madem reenkarne oluyoruz tam olsun :D. Refah içinde uzun yaşayan bir varlık olmak isterdim. Spesifik bir şey söyleyemeyeceğim insan olmadığım hatta dünya dışı bir varlık olduğumdan. Hemen de benimsedim, bknz 1. soru, ilk sözcük hayalperest, adskdfklfj!
9. Göç etmek zorunda kalsan yaşamak için seçeceğin ülke.
Off o kadar çok var ama yok da. Beni dışlamayacak ve eşit haklara sahip olduğum bir yer seçerdim. 4 mevsim yaşanan, su kenarı, bol yeşillikli bir yer olsun isterdim. Bir de refah seviyesi yüksek olduğu kadar insan, hayvan ve doğanın da haklarının değerli olduğu bir yer tercih ederdim. Ben bir yer seçemedim ama bu tercihlere göre yorumlara açığım :D.
10. Asla unutmak istemediğin anın.
Şu an aklıma bir şey gelmiyor demek 4 yıl önce unutmak istemediğim şeyi unutmuşum :D. Bu yazı bitince ilk bu sorunun cevabına bakacağım, adsadnfj.
Bulamadım, yazı bitti, döndüm ve no!
Bu Harry Potter'ın partonus büyüsünü yaparken seçemediği anı sorusu gibi :D.
Patronusuma kavuşacak anıyı bulamadım :D. Yayınlamadan önce tekrar geleceğim. Saat: 05:50.
Yayınlamama çok az kaldı, editlemeye devam ederken hala aklıma bir şey gelmedi. Evreka! Buldum, yaşasın :D. Acaba o zamanki ile aynı anı mı çok merak ediyorum ama ulusal bir parka gittim Plitvice göllerine. Orada çok mutluydum, kaybolduk ve daha çok kaldık falan. Çok sevdim. Oradaki o anımı unutmak istemem hatta her mevsim gitmek isterim. Hadi bu çabanın hatırına sizle bir fotoğrafımı da paylaşayım. 6 kadın üç dört gün gezdik Hırvatistan'ı kiraladığımız arabayla. Çok güzel bir geziydi, genel olarak unutmak istemem o geziyi.
11. Dolabındaki en eski kıyafet.
Sanırım orta son ya da lisede anneannemin bana ördüğü bordo kazak. Ben kilo aldım, verdim ama hala bozulmadı ve hala bana oluyor. Yıllardır giyiyorum ve hala çok seviyorum. Comfort kazağımdır kışın :D.
12. Son 10 yılda hayatında neler değişti?
Yani ne değişmedi ki :D. 2011 yılında Adana'daydım, ondan sonra 3 farklı şehirde daha yaşadım. Yeni hobilerim oldu. Bloğum oldu :). İş tecrübelerim, diplomam, gönüllü projelerim, gezilerim, anılarım oldu. Enstrüman çalabiliyorum, yoga yapıyorum :). Her şey değişti. En önemlisi ben değiştim. Değişmemek beni üzerdi, 4 yıl sonra sorulduğunda yeni cevaplar vermek ve yine iyi anlamda değişmek isterim.
13. 10 yıl sonra nerede nasıl yaşamak istiyorsun?
Çıkmazda olduğum ve en çok düşündüğüm şeylerden biridir bu konu. Planlı değilim ve biraz gelişine yaşıyorum hissi var. Sıkışmışlık hissini de ekle. Pufff, 30'ların sonundayım ve umarım hayallerimi gerçekleştirmiş yenileri için azimle çalışarak ve keşfederek, doğaya yakın şehre göz kırpan bir yerde kendi evimde, ailemin yakınında, the one and only'im ile happily ever after diyorum :D. Sahiplendiğim minnoş tatlı köpeklerimi unutmayalım :D. İsimleri Harry Potter karakterlerinden huylarına göre esinlenilip konulmuş ve büyük ihtimalle sembolleri ya da suretleri vücuduma işlenmek üzere sıralarını bekliyor olacaklar :).
14. Keşke arkadaşım olsa dediğin ünlü kim?
Ahahah, önceki cevabımı net hatırlıyorum. Geçenlerde yine aklıma geldi hatta. Bu sefer cevabım o değil ama. Jim Jarmusch diyorum :D. En sevdiğim yönetmenlerden ve o sigara ben kahve içerek iki lafın belini kırardık. Zevklerimiz de ortak, anlaşırdık bence. Bir de çok minnoş ponçik biri ya! Instagram'da doğum günü falan kutluyor.
15. On beş yaşındaki birine vereceğin tavsiye ne olurdu?
Oku, gez, ye, iç, izle, konuş! Açık fikirli ol, asla kimseyi yargılama! Gönüllü ol, doğa için! Gidebiliyorsan yurt dışına git, dil öğren, farklı kültürlerden arkadaşlar edin, sohbet et! Bir de her durumda umutlu ve mutlu olmanın bir yolunu bul!
16. Kağıda bir şey çiz ve bize göster!
Maalesef saat 4:50 ve ben hala çok üşengecim :).
17. 2021'de olmasını çok istediğin bir şey!
Üç hayalim için üç mucize :D.
Teşekkürler! Olur da siz de meydan okumayı yaparsanız lütfen yazın! Sevgiler, saygılar!
25 Aralık 2020 Cuma
Çekilişle Geldim!
1 Kasım 2020 Pazar
Sahaflar, Tükenmiş Kitaplar ve Yitik Bir Ben
İstanbul'da yaşamanın birçok zorluğu var. Yaklaşık iki yıldır tecrübe ettiğim bu deneyimde iyi kötü birçok şey öğrendim. Şanslıyım ki güzel insanlar tanıdım, gelmeden önce tanıdığım insanlarla daha da yakınlaştım. Yeni yerler görmeye çalıştım, istediğim kadar olmasa da gezdim. İstanbullu arkadaşlarıma yeni yerler önerecek kadar ilgi alanlarım dahilinde güzel yerler keşfettim, keşfetmeye de devam ediyorum.
İstanbul'a hala özel bir bağım olduğunu hissetmesem de güzel anılarım var. Belirli yerlerden geçerken aklıma gelen düşüncelerim var. İster istemez bir tanıdıklıktan çok arkadaşlık var aramızda. Dostluğa evrilecek mi bilmiyorum. Eski bir arkadaş mı olacak onu da bilmiyorum ama şu an bu arkadaşlığın tatlı meyveleri var. Sahaflar ve kitabevleri gibi, benim gezmeyi en çok sevdiğim yerler. Ne güzel ki İstanbul'da birçok değerlisi bulunmakta.
Bana Richard Brautigan'ı tanıtan sevdiren 6:45 Dükkan'a gittim mesela ilk kez. İlk tükenmiş kitabımı orada buldum. Filmini izlediniz biliyorum, Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum. İnternette bulamadığım ve başka kitap için gidip bulduğum. Bir de kitapçının önerdiği Kerouac kitabı ekledim listeme. Dönüşte hem kıyafet hem ikinci el İngilizce kitaplar satan bir yerde bir Agatha Christie buldum.
Kadıköy'de de sahaflar çarşısına ilk kez gittim. Okumak için değil ama defter sayfalarında ya da zarflarda dünyayı dolaşarak yeni hikayelere sahip olacak kitaplar ve kartlar aldım. Yolda bir kırtasiyede eski tip yılbaşı kartları buldum. Hani simlileri de olur, bildiniz siz.
Beyoğlu Sahaflar Çarşısı bunlardan en güzeli ve bana şimdilik en yakını. Hem efemera, kartpostallar ve ikinci el harika kitaplarla dolu olan bir cennet. Eli boş çıkmak imkansız gibi. Ne zaman gitsem yeni bir şey keşfederim. Mesela en son bir sürü Agatha Christie kitapları buldum. Orijinal dilinde ve Türkçesinden daha uygun fiyata. Bazısı tükenmiş hem de.
Encore Kitabevi dünya tatlısı sahipleri ile benim favori kitapçım olmaya devam ediyor. Modern Sanat'a giderken mutlaka bir uğrayın. İkinci el kitapları bir karıştırın, yayınevinin kitaplarını inceleyin. İngilizce kitaplara bakın, eski kitaplarınızı verin. Sahibi ile sohbet edin. Çok tatlı insanlardır, size güzel kitaplar önerirler. En son Richard Brautigan'ın okumadığım ve tükenen son kitabı Hawkline Canavarı'nı orada bulmam tesadüf mü bu sevgimin karşılığı mı bilmiyorum mesela.
Günlerden pazar, komşum Feriköy Antika pazarını ziyaret zamanı. Yine bir sürü güzel kartlar ve kitaplar aldım. Yine okumak için değil, dünyayı gezecek, yine varlıkları ile yeni hikaye yazacak kitaplar. Eski reklam kağıtları buldum.
Büyük Açlık - John Fante kitabı nerede denk geldim hatırlamıyorum (goodreads olabilir) ama ismi ile bana Burning filminde bahsedilen büyük açlığı anımsatmasından ve açıklamasını okuduğumda kesinlikle okumam gerek dediğim kitaplardan biri oldu. Nadir kitap araştırmalarımdan sonra Beyoğlu'nun yokuş aşağılarında bulduğum bir kitabevinde olduğunu öğrenip yola çıktım. Yolda Ankara'dan eski arkadaşım Homer'e denk geldim. Malum İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyanların en az bir kere uğradığı bir yerdir Ankara'da. Meğersem oradaki arkadaş kurumsala dönmüş ve kapanmış. İstanbul'da hala bulabilirsiniz. Muhsin Kitabevi/Sahaf'a ulaştığımda aradığım kitabı hemen getirdiler. Mutlu oldum. Yine yokuş çıktım. Bu sefer John Fante ile.
Bu konularda biraz şanslıyımdır. Çok istediğim bir film, kitap ya da çok aradığım bir şarkı beni bulur. Kendime haksızlık etmeyeyim ben de azimliyimdir, bırakmam kolayca peşini. Belki iki yıl sonra belki bir ay ama bulur. Buna inancım yüksek. Neden mi ileride yazacağım bir yazıda bir örneğini daha göreceksiniz. Yine ben ararken o beni iki sene sonra buldu. Keyifli kalın!
21 Ekim 2020 Çarşamba
Mutfak Sırları - Anthony Bourdain
Merhabalar! Uzun zaman sonra kendi çektiğim kitap fotoğrafım ve incelemem ile buradayım. Birçoğunuzun televizyon serisinden tanıdığı benim ise sadece adını bildiğim ünlü şef Anthony Bourdain'in mutfak anılarını yemek sevdasının başladığı babasının memleketi bir tatil için gittiği Fransa'daki çocukluk anılarından başlayıp son dönemdeki gezi/yemek programlarına kadar bir şeften çok bir rockstarın hayatını okuduğum izlenimini veren anılarını anlattığı bu kitaba bayıldım. Anthony bey gerçekten meslek hayatında çok şey görüp geçirmiş ve rock'n roll hayatını dolu dolu iyisi ve kötüsüyle yaşamış bir de çekinmeden anlatmış. Kitaptaki bu samimi dil ve dürüstlük en çok sevdiğim şey oldu sanırım.
Arada evde aşçılık, restoranda neler ne zaman sipariş edilmeli gibi minik tüyolar da veren şefimiz bunun yanında inişli çıkışlı kariyerinden bahsediyor. Kitabı bir restorana gittiğinizde önünüze gelen servis sıralamasında yazması da ayrıca bir hoşluk çünkü bakınız benim bloğum :). Şarkıların adlarıyla başlıklar koyduğum canım bloğumla ve kendimle minik bir ortak bağ bulmak da keyifliydi.
Ne yaşarsa yaşasın yazarımız yemek yemeyi ve yapmayı seviyor. Bu sevgisi ve yeteneği ile de büyük çöküşler yaşasa da çıkmayı başarabilmiş. Zaten kitabında da dediği gibi "Vücudunuz bir tapınak değil, eğlence parkı. Tadını çıkarın..." bu mottoyu benimsemiş ve öyle de yaşamış anladığım kadarıyla. Programlarını izlemedim ama izlesem daha donanımlı bir okuma yapabilirdim diye düşünüyorum. Bir ara kesinlikle bakmalıyım :). İlginç ve sıra dışı herkesi sevdiğim gibi Anthony beyi de çok sevdim. Kitabı okurken şunu düşündüm aşçı ya da terzi; mesleği ne olursa olsun böyle samimi bir anlatıma sahip meslek tecrübelerinin anlatıldığı kitaplar daha çok olmalı. Eğlenceli anlatıma sahip bir aşçılık kariyeri okumak ve restoran dünyasına dair fikir edinmek isterseniz aradığınız kitabı buldunuz demektir. Keyifli okumalar :).
Almodovar Teoremi - Antoni Casas Ros
Kurgu ile gerçeğin iç içe geçtiği bir kitap ile karşınızdayım. Yazar Antoni Casas Ros'un kendi hayatını hayali ile beraber kurgulayarak anlattığı kitabı elime aldığım gibi bitiremedim :). Matematik ve fizik gibi konular ile edebiyat ve sinemanın birleşimini okumak beni yordu açıkcası. Çok detaylı değil ama ben matematiği ders olarak sevsem de akademik olarak sevmeyebilirim sanırım ama bunu net olarak hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz matematik okumayacağım için.
Antoni elim bir kaza sonucu hem kız arkadaşını hem de yüzünü kaybeder. Yüzünü kaybetmesi ile dünyadan kendini soyutlar ve matematikçi olma hayalinden vazgeçer. Geçimini online dersler vererek sağlayan Antoni sürekli yeni gideceği yerlerin hayali ile birçok yere taşınır ve birkaç Avrupa ülkesi arasında gezinir. En son taşındığı yerde Lisa ve Almodovar ile karşılaşması hayatını farklı bir yere götürecektir.
Yazarın kitabı hayal ettiği gibi film olsa daha çok ilgimi çekerdi herhalde. Kitapta Almodovar ile yaptığı konuşmalarda Almodovar'ın bahsettiği film daha çok ilgimi çekti. Yaşam ile alakalı yorumları da ilginç. 2008'de İspanya'da en iyi roman seçilen Almodovar Teoremi'ni ben pek tutmadım ama eminim aranızda ilgilenenler olacaktır. Bir bakın, inceleyin derim. Yazarın diğer kitabı Enigma da elimde, umarım bu kitaptan daha akıcıdır ama ne zaman okurum bilinmez. Edebiyatla kalın!
17 Ekim 2020 Cumartesi
İdefix Kitap Alışverişi
15 Ekim 2020 Perşembe
Mini Kitap Alışverişi
Merhabalar! Keyifler nasıl? Ben havadan dolayı çok mutluyum. Güneşli ama neredeyse soğuk :). Sevdiğim yerleri hatırlatıyor. Özellikle evin içi soğuk, koyuyorum yeşil çayımı giyiyorum çoraplarımı hırkalarımı da çıkarırsam bu iş tamam :D.
Bu aralar kitap okumaya başladım ilginç bir şekilde :). Yaklaşık iki yıldır doğru düzgün kitap okumadım. Şimdi durum biraz daha farklı :). Çok korkuyorum akıcı bir kitap gelmeyecek ve ben yine uzaklaşacağım diye. Sırf benden değil ama akmayan bir kitap olursa da uzaklaşıyorum. Aman yarım bırakmayayım, yeni kitaba o bitmeden başlamayayım duygusuyla bir iki ay okuyamıyorum. Kendi kendime şöyle bir karar aldım, baktım olmuyor sal gitsin :). Aman sonradan açılır ha gayret dişimi sıkayım yok! O sırada seveceğim kitapların ömründen çalıyorum. En iyisi akan kitaplarla yola devam etmek. En azından şimdiki ruh halim bunu destekliyor.
İki kitap okudum diye bir depresifleşmeler, bir hallere girmeler, sanki kitaplığı bitirdim. Bir de uzun zamandır kitap alışverişi yapmak istiyordum ama okumadığım için yeltenmiyordum. Okumaya başlayınca işin zevkli kısımları yani kitap ve site seçimleri başladı. Aslında bundan önce İdefix'ten sipariş verdim ama uzun süre kargoya vermediler. Bir hevesle sipariş ettiğim alışverişim kaç gündür hazırlanma aşamasındaydı, en sonunda yazdım. Mesajı ilettiklerini söylediler. İki hafta oldu neredeyse yine yazdım ve bu sefer bu gece tam olarak 00:25'te faturası kesildi ve paketlendi mesajıyla cevap verdiler :). Şimdi kargoda :). Geç kargolasalar da hemen cevap vermeleri hoşuma gitti. Görmeyeli kitap siteleri de değişmiş. Mesela bu alışverişimi yaptığım Eganba artık ellerindeki stok sayılarını yazıyorlar kitapların altına. İdefix'ten yaptım sonra Eganba indirimine denk geldim bir de oradan alışveriş yaptım ama minik :D. İstediğim 4 kitabı indirimde görünce kaçırmayayım sonra tükeniyor diye ekledim sepete. Böyle de bir tedirginlik başladı bende. Okumak istediğim kitapların tükendiğini gördükçe hazır stokta varken alayım diyorum sonra üzülmemek için.
Bu kitaplara gelirsek Marie Kondo izlediğimden beri katlama tarzım değişti. Küçük bir yerde kaldığım için de benim için pratik bilgilere sahip programından oldukça keyif aldım. Küçük ritüelleri de hoşuma gidiyor izlerken :). Artık kullanmayacağın eşyaları hunharca atmak yerine saygıyla katlayıp bugüne kadar sana destek olduğu için teşekkür etmeni önermesi ya da eve önce kendini tanıtıp dilek dilemesi gibi. Amerikalıların bu ritüellere tepkilerini izlemek de komik. Marie Doğu'nun temsili olarak batı yaşam tarzına getirdiği bu farklı kültür özellikleri ile ailelere bir kültür şoku yaratıyor. Kültür farklılıklarını görmek açısından da ilginç bir program. İçinde doddle olarak hangi ürün nasıl katlanmalı onu göstermişler.
Masterchef izlemeyi seviyorum ama son zamanlarda bıraktım. Yemeklerden çok yarışmacıların kişisel olarak fazla yer almalarından ve fazla fazla uzun olmasını izlemekten sıkıldım. Bazen Survivor izliyor hissi geliyor bana, konseyler eleme yarışları falan fazla gereksiz ve sıkıcı geliyor. Ben bana yeni fikirler katan tarifleri sunumları görmeyi seviyorum. Nitekim mutfağa ilgim var ve bu kitap da merak ettiklerim arasındaydı. Önsözünü de okumaya başladım, şefimizin son düzenlemelerini ve el yazılarını da içeriyormuş. Kendisi biliyorsunuz ki 2018'de maalesef dünyadan ayrılmaya karar verdi :(.
I'm Thinking Of Ending Things filmini yeni izledim. Kitap tükenmiş ve yayınevi yeniden basacak mı bilmiyorum. Sordum aslında ama cevap gelmedi. Belki yazarlar. Dürüst olayım filmi tam anlamıyla anladığımı düşünmediğimden eksik kısımları birkaç yorum okuyarak tamamladım ve üstünden kaç gün geçmesine rağmen hala aklımın bir köşesinde. Beni etkiledi ve etkilemeye devam ediyor. Karakterle bağ kurdum sanırım :). Kitabını da okumak istiyorum ama tükenmiş her güzel şey gibi :).
Son olarak da sevdiğim yönetmen Miranda July'nin çıktığından beri okumak istediğim öykülerini aldım. Kendisinin bir diğer romanı Birinci Adam'ı sevmedim ama yine de kendisine şans vermek istiyorum :). Onun farklı yerlerden bakmasını seviyorum en azından filmlerini :).