Gerek yoktu ama izletti. Ben yeni bitirdim Matrix serisini. Daha önce birkaç kere denedim ama zamanı değilmiş. En son yakın zamanda hepsini izledim, bayıldım. Nedenini açıklayacağım. Öyle eski fanı falan değilim onu demeye getiriyorum, o yüzden benim için kutsal bir seri değil ama yine de çok sevdim. Fikri sevdim. Sonunu çok sevdim. Tabi üçüncü filmin sonundan bahsediyorum. Kısa kısa filmler hakkında notlarımı da alta düşeyim. Gelecekte bakarız yine.
İlk film çok güzel. Verdiği Alice referansı, kırmızı mavi haplar, yasa dışı işler ve the one olayı. Bir de Trinity. En sevdiğim karakter. Hem güçlü hem destekçi çok güzel bir profili var. Çok seviyorum ve en çok empati yaptığım yakın hissettiğim karakter de o oldu. En iyi onu anladığımı düşünüyorum. Sonuç olarak gerçekten de standart bir vatandaşken bir anda farklı bir dünyanın varlığını keşfedip baş kahraman olma olayı klasik bir Amerikan yapımı fikri olmasına ve her zaman işlemesine rağmen altta yatan mağara alegorisi ile ne kadar aşamalı derin bir yapım olduğunu gösteren güzel bir ilk film.
İkinci filmde o ilk filmdeki felsefe geriye alınmış ve genel anlamda dövüş ve romantik sahnelerin olduğu kısmen sıkıcı bir devam filmine dönüşmüş. Tabi Mimar sahnesi hariç, o sahne ile yeniden ilk filmdeki özümüze dönüyoruz. Film genel olarak zaten aşk filmi, hatta harika bir aşk filmi ama o kadar sıkıcı ve saçma sahneleri var ki (Neo'nun Trinity'i kurtarması gibi) serinin en kötü filmi dersem bana kimse karşı çıkmaz diye düşünüyorum.
Ve gelelim üçüncü filme! Bir kere şu sonu biraz övebilir miyiz? İnsan bencilliğini ve hegemonyasını bir kenara bırakıp makinelerle insanların birbirine muhtaç olduğunu kabul edip barış isteyen bir son kaç bu tarz büyük filmlerde var, elle sayılacak kadardır. Zaten bu bir aşk filmidir ve ana mesajı da makinelerin bu basit ama insani duyguyu anlayamayıp bunun karşısında duramaması diyebiliriz. Bunu da çok güzel yansıtan bir kapanış oldu derdik 2003 -2021 yılları arasında :)
Gelelim asıl konumuza bu kadar güzel bir son yapıp ki Neo'nun ölmemesinden anladık zaten belli ki açık bırakıldı o kapılar o da yetmezmiş gibi Trinity'i de getirdiler ki canım aşkım Trinityim benim başım gözüm üstünedir. Çok seviyorum yeri gelmişken bir kez daha söyleyeyim, her sahnesinde gözüm doldu. Filmin ilk 45 dakikası seyirciyi neden bu filmi yaptıklarını ikna etme çabası sonraki 40 dk Neo'nun 60 yıl sonra hala aynı görüntüyle (K. R genlerine sağlık, bir yaşanmışlık var ama hala güzel) Neo'nun karakteri çok şaşkaloz, pek bir numarası yok gibi de, kendi kendine inanmıyor falan özgüvensiz pek bir şey değişmemiş o konuda ama kendi çapında başarılı bir insan ama Trinity öyle mi, neyse devam edelim :). Bir de fikir yine güzel, Neo'yu hapsetmenin yolunun günümüze uyarlanmış oyun halinden geçmesi ve içinden çıkamadığı durum için terapiye gitmesi gibi. Baya güncel seçimler olmuş. E tabi yeni dünyayı tanıması sonrası bildiğimiz akşam ışıkları altında bol aksiyon, dövüş sahneleri ve kapanış ile filmi özetleyebiliriz :). Yani, devam etse izler miyim izlerim ama ben Karayip Korsanları'nı da izliyorum 5.sini kötü olsa bile, lakin bu sefer de Neo'nun the oneı araması ve gerçek kahramanı yani Trinity'i bulması, ki ilk filmde de keşke bu olsaydı, derken ve sürekli geçmişe dönük hatırlatmalar olması filmi sıkıcı değil( belki biraz :)) ama fazla nostaljik bir havaya büründürdü, hele ki görüntü kalitesi ve teknoloji farkını düşünürsek. Gerek yoktu ama ben kırmızı hapların alındığı zihinlerin özgür kaldığı Trinitylerin inançları uğruna savaşıp the one arayışını yine de izledim ya sıkılmadan. Fazla retrospektif ama güzeldi, seviyorsanız izleyim be karşim, bir şey kaybetmezsiniz. Herkese the onenını Neo ve Trinity'den daha kolay bulduğu bir yaşam diliyor ve sizleri öpüyorum. Görüşmek üzere!
Matrixi hiç izlemeyen biri olarak bu sene Oytunla baştan başlayıp gitme hayalindeydim ama kısmet olmayınca gerçekten olmuyor :)) Yine izleyemedim hahahaaa :))
YanıtlaSilEvet ya, bazı şeyler zamanını bekliyor. Benim de var öyle izlemek isteyip de bir türlü başlayamadığım.
SilBen de seriyi yeni bitirenlerdenim, izlemeyen tek ben varım sanıyordum en azından iki kişiymişiz şükür hdsjskdkja. Bence ilk filmden sonra seride gizemler bir mantığa oturdukça -ki ikna da ediyor insanı valla, süper açıklıyorlar her şeyi- o ilk filmin alegoriyle dolu müthiş havası bozulmaya başlıyor. Bazen bilinmezlik daha etkili oluyor izleyicide sanki. Ben son filmi de sevdim ama evet çook da gerek yoktu yani, olmasa eksikliğini çekmezdik. Oyun fikrine bayıldım.
YanıtlaSilBu arada serinin bir de animasyonlardan oluşan bir filmi var Animatrix diye, onu izledin mi?
Ahahaha, bence biraz da bakınsak arttırırız sayıyı :). Oyun fikri cidden çok başarılı, kafayı yedirtir insana bu Mimarlar. Hep bir yolunu buluyorlar simülasyona çekmek için :).
SilYok bilmiyordum hiç, bakayım.
Ben de gençken izlememiştim şimdi mi izlesem acaba özendim sen anlatinca
YanıtlaSilHazır yeni film de çıkmış baştan izlersen bilgiler taze olur son film için, tam zamanı gibi. Akar gider dört film :).
Silİlk iki filmi çıktığı zaman izlemiştim ama üçüncü filmi izlememiştim. Hâlâ izlemedim. Zaman bulunca baştan izleyeceğim çünkü çoğu detayı unuttum. Son filmi sevmesem bile izleyeceğime eminim çünkü serilerin bütün filmlerini izlemezsem içim rahat etmiyor.
YanıtlaSilAynen ya, detayları yakalamak için hepsini yakın zamanda izlemek iyi oluyor. Hazır yeni film de gelmişken başlamak için güzel bir zaman.
SilMatrix üçlemesini iki kez bitirdim. 22 kez daha da bitirebilirim. İçerisinde yatan alt metin, felsefe, görsel şov, dönemin ilerisinde bir kurgu ile mükemmel bir yapım... İlk film ise bambaşka bir yerde benim için. Bu 4. filmi izleyerek tüm havayı bozmak istemiyorum. Belli ki zorlamayla para kazanma odaklı çekildi bu film. Eski karakterlerden bazıları yok. O şekilde görmeye hiç hazırlıklı değilim açıkçası. 3'lemeyi bitirdikten sonra Youtube'da Shockvoice'un "Beyaz Tavşanı İzle" oynatma listesini seyretmek de en az Matrix kadar keyifli bu arada.
YanıtlaSilO oynatma listesine bakayım ben de, zira biz her zaman beyaz tavşanı takip edenlerdeniz :D
Sil