23 Mart 2022 Çarşamba

Licorice Pizza - Paul Thomas Anderson (2021)

Paul Thomas Anderson'ın merakla beklediğim son filmi Licorice Pizza'yı geçenlerde izledim. Tatlı bir film olmuş. Başrollerde benim de çok sevdiğim oyuncu Philip Seymour Hoffman'ın oğlu Cooper Hoffman Gary rolünde (öğreniyorum ki karakter Gary Goetzman'dan esinlenilmiş) ve Haim grubundan tanıdığımız Alana Haim yer alıyor. Filmde Alana kendi ismiyle ve hatta tüm ailesiyle filmde oynuyor (onlar da yine gerçek isimleri ile filmde rollere sahip). 

Filmin konusuna gelirsek de 15 yaşındaki Gary çeşitli gösterilere çıkan bir çocuk oyuncudur. Okulda bir fotoğraf çekim gününde tanıştığı Alana'dan etkilenir. Aralarındaki çatışmanın temeli de Alana'nın Gary'den 14 yaş büyük olmasıdır ki bu da aralarındaki ilişkiyi fazlasıyla etkiler. Gary, annesinin refakat edemediği bir günde şehir dışındaki bir oyun için Alana'dan bu görevi devralmasını ister ve böylelikle uzun bir vadeye yayılan gelgitli hikayeleri başlamış olur. Sevdiği kızı etkilemek için ne kadar uygun bir taktik değil mi, yazın bir kenara :). Gary aynı zamanda bir girişimcidir. Halkla ilişkiler şirketlerinde annesiyle yeni fikirlerini hayata geçirir ve haliyle ticaretle de içli dışlıdır. Bir yandan sinema dünyası bir yandan da ticaret derken dönemin farklı simalarını yan rollerde arka planda izleriz.

Yetmişlerde geçmesi tabi ki beni mutlu etti. Kıyafetleri, dekorları falan inceledim. Yan rollerde ünlü isimlerin ünlü isimleri oynaması da hoşuma gitti (Tüm liste için tıktık). Favorim Sean Penn, etkilendim. Bradley Cooper'ın karakteri gerdi beni. Son filmi Uncut Gems ile bizi mutlu eden Ben Safdie de dönemin siyasetçilerinden Joel Wachs'i canlandırıyor. Tom Waits çok tatlıydı, kendisini ne zaman görsem aklıma Iggy Pop ile Coffee and Cigarettes sahnesi gelir, bayılırım. Haim grubunun üyelerinin ebeveynleri ile ailecek filmde yer alması ayrıca hoştu. Özellikle Away We Go filmiyle kalbimizde taht kuran Maya Rudolf (öğrendim ki Anderson'ın partneriymiş) ve hatta 4 çocukları da filmde oynamış. Daha da kimler kimler, açın bakın artık :).


Bu arada filmin mizahı yer yer üst düzeye çıkıyor. Filmde Haim ailesi Yahudi kültürüyle yaşayan bir aile doğal olarak Alana'nın Yahudi kimliği de filmde birçok yerde öne çıkıyor ve bu genelde komedi unsurunu içinde barındırıyor. Bu tarz birçok yer var ama özellikle bir Şabat yemeği sahnesi var ki kahkaha atmaya hazır olun!

Sevmediğim şey karakterlerin yeterince derinlikli olmayışıydı. Belki de bu yüzden yaptıkları bazı seçim ve tepkilere anlam veremedim, eksik kaldı. Gary'nin baba figürünün eksikliği ve buna hiç değinilmeyişi, annesinin kısmen görünmesi ve ilişkilerine dair neredeyse sıfır bilgimizin olması bence önemli eksiklerdi. Gary'ye göre Alana'yı anlamak benim için daha kolay oldu filmde. Onun aile içindeki konumu bir tık da olsa verilmiş ama kardeşleri arasındaki o gizli rekabet yine yeterince gösterilmedi, biraz daha derine inilebilirdi. Yine de izlemesi keyifli bir film. Zaten Nina Simone ile açılan bir film ne kadar kötü olabilir, hatta olmaz. Canım Ninam! Sonuç olarak biraz yetmişler, biraz romantizm ve biraz farklı bir komedi izlemek isterseniz bir şans verin derim! Keyifli seyirler efenim, sinemayla kalın!

Devamını Oku »

21 Mart 2022 Pazartesi

Matrix Resurrections (2021) I Gerek Var mıydı?

Gerek yoktu ama izletti. Ben yeni bitirdim Matrix serisini. Daha önce birkaç kere denedim ama zamanı değilmiş. En son yakın zamanda hepsini izledim, bayıldım. Nedenini açıklayacağım. Öyle eski fanı falan değilim onu demeye getiriyorum, o yüzden benim için kutsal bir seri değil ama yine de çok sevdim. Fikri sevdim. Sonunu çok sevdim. Tabi üçüncü filmin sonundan bahsediyorum. Kısa kısa filmler hakkında notlarımı da alta düşeyim. Gelecekte bakarız yine. 

İlk film çok güzel. Verdiği Alice referansı, kırmızı mavi haplar, yasa dışı işler ve the one olayı. Bir de Trinity. En sevdiğim karakter. Hem güçlü hem destekçi çok güzel bir profili var. Çok seviyorum ve en çok empati yaptığım yakın hissettiğim karakter de o oldu. En iyi onu anladığımı düşünüyorum. Sonuç olarak gerçekten de standart bir vatandaşken bir anda farklı bir dünyanın varlığını keşfedip baş kahraman olma olayı klasik bir Amerikan yapımı fikri olmasına ve her zaman işlemesine rağmen altta yatan mağara alegorisi ile ne kadar aşamalı derin bir yapım olduğunu gösteren güzel bir ilk film.

İkinci filmde o ilk filmdeki felsefe geriye alınmış ve genel anlamda dövüş ve romantik sahnelerin olduğu kısmen sıkıcı bir devam filmine dönüşmüş. Tabi Mimar sahnesi hariç, o sahne ile yeniden ilk filmdeki özümüze dönüyoruz. Film genel olarak zaten aşk filmi, hatta harika bir aşk filmi ama o kadar sıkıcı ve saçma sahneleri var ki (Neo'nun Trinity'i kurtarması gibi) serinin en kötü filmi dersem bana kimse karşı çıkmaz diye düşünüyorum.

Ve gelelim üçüncü filme! Bir kere şu sonu biraz övebilir miyiz? İnsan bencilliğini ve hegemonyasını bir kenara bırakıp makinelerle insanların birbirine muhtaç olduğunu kabul edip barış isteyen bir son kaç bu tarz büyük filmlerde var, elle sayılacak kadardır. Zaten bu bir aşk filmidir ve ana mesajı da makinelerin bu basit ama insani duyguyu anlayamayıp bunun karşısında duramaması diyebiliriz. Bunu da çok güzel yansıtan bir kapanış oldu derdik 2003 -2021 yılları arasında :)

Gelelim asıl konumuza bu kadar güzel bir son yapıp ki Neo'nun ölmemesinden anladık zaten belli ki açık bırakıldı o kapılar o da yetmezmiş gibi Trinity'i de getirdiler ki canım aşkım Trinityim benim başım gözüm üstünedir. Çok seviyorum yeri gelmişken bir kez daha söyleyeyim, her sahnesinde gözüm doldu. Filmin ilk 45 dakikası seyirciyi neden bu filmi yaptıklarını ikna etme çabası sonraki 40 dk Neo'nun 60 yıl sonra hala aynı görüntüyle (K. R genlerine sağlık, bir yaşanmışlık var ama hala güzel) Neo'nun karakteri çok şaşkaloz, pek bir numarası yok gibi de, kendi kendine inanmıyor falan özgüvensiz pek bir şey değişmemiş o konuda ama kendi çapında başarılı bir insan ama Trinity öyle mi, neyse devam edelim :). Bir de fikir yine güzel, Neo'yu hapsetmenin yolunun günümüze uyarlanmış oyun halinden geçmesi ve içinden çıkamadığı durum için terapiye gitmesi gibi. Baya güncel seçimler olmuş. E tabi yeni dünyayı tanıması sonrası bildiğimiz akşam ışıkları altında bol aksiyon, dövüş sahneleri ve kapanış ile filmi özetleyebiliriz :). Yani, devam etse izler miyim izlerim ama ben Karayip Korsanları'nı da izliyorum 5.sini kötü olsa bile, lakin bu sefer de Neo'nun the oneı araması ve gerçek kahramanı yani Trinity'i bulması, ki ilk filmde de keşke bu olsaydı, derken ve sürekli geçmişe dönük hatırlatmalar olması filmi sıkıcı değil( belki biraz :)) ama fazla nostaljik bir havaya büründürdü, hele ki görüntü kalitesi ve teknoloji farkını düşünürsek. Gerek yoktu ama ben kırmızı hapların alındığı zihinlerin özgür kaldığı Trinitylerin inançları uğruna savaşıp the one arayışını yine de izledim ya sıkılmadan. Fazla retrospektif ama güzeldi, seviyorsanız izleyim be karşim, bir şey kaybetmezsiniz. Herkese the onenını Neo ve Trinity'den daha kolay bulduğu bir yaşam diliyor ve sizleri öpüyorum. Görüşmek üzere!

Devamını Oku »

16 Mart 2022 Çarşamba

Komedi Show (Yeni Sezon Atıştırmalık 2)

Çok üşendim hepsine tek tek foto eklemeye, o yüzden aşağı tek bir fotoğraf olarak canım bitkilerimi koyacağım çünkü canım bitkilerim, anayım ben ana plant moması!

öneri makinesi

Yalnızım Mesut Bey - Blu Tv

Uzun zamandır İlişki Testi izleyemiyorum kişisel sebeplerden, o yüzden bu program ilaç gibi geldi :). Şimdi ben bu programı seveceğimi düşünmemiştim lakin Mesut Süre farkını koydu ve yine izlettirdi. Çok iyi bir moderatör, sunucu, bu programda da yine güldürüyor reis. 

BKM Mutfak Stand Up - Gain

Cihan Talay, Anlatanadam, Cem İşçiler ve Özgür Turhan'ın stand-uplarından oluşan kısa bir seri. Ben keyifle izledim. Çerezlik arada atıştırmalık. Hepsinin de ayrı ayrı işlerini izlemişliğim var, genel anlamda güzel olmuş. 

Tuz Biber Stand Up - Gain

Deniz Göktaş, Seda Yüz ve Çağla Alkan (favlarımı saydım, evet) başta olmak üzere Tuz Biber ekibinden bir seri. Ben youtubedan tanıdıklarımı ve sevmediklerimi geçtim açıkcası. Yukarıda saydığım üç ismi çok sevdiğimden onları ve birkaç daha önce izlemediğim ismi izledim. Arada yine bakarım, güzel olmuş. 

Çimen - Youtube

Konuşanlardan sonra bu tarz interaktif işler arttı ama Çimen bunların en komiklerinden. Cem ve Fazlı'yı İlişki Testinden tanıyorum ben de, bu yeni içeriklerini de takip ediyorum. Her perşembe yeni bölümü izliyorum, güzel gidiyor. 

Diye TV - Youtube

Melihşah Altuntaş gün geçmesin ki önerdiği bir şeyi ben sevmeyeyim. Gerçekten yine nokta atışı bir öneri. 2000ler tutmamış dizilerini izleyen müthiş eğlenceli iki arkadaşın yorumlarını izlemek çok güzel. Ah bir de telif yemeseler! Son bölümleri maalesef medyapımdan telif yemiş ve ne alaka? Soruyorum sizin tutmamış dizinizi yeniden gündeme getirmiş insanları banlamak neden? Durduk yere nefret kazandınız, ama pes etmesinler hep izlesinler ben bayılıyorum. Çok güzel bir içerik! Telif yiyen dizide de Caner Özyurtlu'nun olması tesadüfü beni mutlu etti, güldürdü :).  Ayrıca o diziyi de izlemişliğim var arkadaşlar zamanında, o yüzden kanal bana oldukça hitap ediyor :).

Melikşah Altuntaş - Youtube

Melikimiz kanalına mükemmel içerikler yüklüyor. Evimde gibi hissediyorum. Sevdiğim her şey var. Ekstrem düzeyde kutu açma ki bayılıyorum en sevdiğim aktivitedir, ev dekorasyonu (evi çok güzel), dizi film yorumları, kitap önerileri ve her şey. Hobilerimizin ve zevklerimizin uyuşmasından Mekik'in evinden yaptığı bu yayınlar ve müthiş bir koleksiyoncu olması beni benden alıyor. 

Cake Mosq - Youtube

Drag queenimiz Cakekimizin ünlüleri drag queene dönüştürüp röportaj yapmasına bayılıyorum. Çok eğlenceli ve muzır sorularıyla ünlülerimizi terletiyor diyebiliriz. 

Kutsal Motor - Youtube

Sarı örtümüz geri döndü. Birçok talihsizliğin üst üste geldiği geçen sezondan sonra Şokokpoplu güzel bir bölümle Aşırılar serisi ile giriş yaptı. Hatta Şebnem Bozoklu ile ikinci bölümü de geldi. Devamını bekliyoruz. 

Loş Sohbet - Youtube

Canerimizin Loş Sohbetini uzun zamandır izlemiyordum, bu aralar yeniden izlemediğim bölümleri izlemeye başladım, aynı keyif. Hatta Laps Laps Laps ve bazı bölümlerini yeniden izliyorum, çok komik oluyor. Keşke yine kitap videoları çekse, onlar da çok keyifli oluyordu. Kendisinin önerisiyle aldığım kitaplara hala başlayamadım ama olsun :). Fazla kitap önerisinden zarar gelmez.

Volkşov - Youtube

En güzelini, göz bebeğimi, canımı ciğerimi, madalyonun diğer yüzünü, komedi üstatlarını, Güllü hayranlarını, İstanbul'un güzide semtlerini, saykedelik yaşamın kaynağını, benim kalbimin sultanını, gönlümün efendisini sona sakladım. Gelmiş geçmiş en güzel format, mükemmel bir üçlü ile devam ediyor. Bölümler az gelse de harika bir içeriğe sahip youtube kanalı Volkşov. Pınar Fidan, Oktay Kaya ve Cihan Akıncı'nın İstanbul'un güzide semtlerini karış karış gezdiği ve bizlere tanıttığı esprilerin havada uçuştuğu mükemmel bir gezelim görelim parodisidir bu! Çevremdeki herkesi darlayıp yetmezmiş gibi similasyonunu bana öneren arkadaşımla yaptığım müthiş bir youtube içeriği arkadaşlar. Bir gün bu similasyonların birinde gerçeği ile karşılaşacağız, hissediyorum. Şimdi ne yapıyor izliyorsanız bırakıyor ve Volkşovun bir bölümünü izlemeye başlıyorsunuz. Ben şahsen sürekli tekrar tekrar izliyorum ve her yeni bölümle bir tur daha baştan sona tekrar izliyorum çünkü Volkşov bağımlılık yapar!

Banu Berberoğlu - Youtube

Kraliçe döndü arkadaşlar, belki kaçıranlar var diye yazayım dedim. Özledik kendisini ve vloglarını.

Devamını Oku »

12 Mart 2022 Cumartesi

8 Dijital Yerli Dizi (Yeni Sezon Atıştırmalık 1)

Son zamanlarda dizilere yöneldim, daha sakin kafa yormayan kolay akan şeyler tercih edince art arda çok fazla dijitale yapılan iş izlemiş bulunmaktayım. Bir de komedi ağırlıklı bir liste daha yapacağım son zamanlarda severek izlediklerimi. Ruh halim bu tarz şeyler izlememe sebep oldu. Böyle böyle 8 dizi izlemişim, daha da birkaç merak ettiğim dizi var. 

Şimdi size de iki önemli sorum var, aşağıdakilerden izledikleriniz var mı? Daha da önemlisi bunu da izle kesin seversin diyeceğiniz bitmiş mini dizi öneriniz var mı? Bekliyorum yorumları! Hadi başlayalım!

Gibi - Exxen

Sevdim, bazı komik olmayan bölümleri de var ama genel olarak güzel bir dizi olmuş. Sanat yönetimine renk şemasına bayıldım. Favori bölümlerim var, olmayan da var ama genel anlamda severek izliyorum. Daha çok İlkkan ve Yılmaz adlı iki yakın arkadaşın günlük yaşamdaki absürt olaylarını anlatıyor. Arada başka arkadaşları gelip gidiyor derken, güzel izleniyor. Şarkılarını bile kaç kere dinledim bilmiyorum :), şimdiden dönemin kült dizileri arasında yerini aldı.

Ayak İşleri - Gain

Caner Özyurtlu ve Volkan Öge işbirliği. Nüfuzlu ve zengin iş adamı Sermet'in ayak işlerini yapan iki iş arkadaşını izliyoruz. Vedat uzun yıllardır bu işi yapıyor ve yanına genç yetenek felsefe düşkünü Evren'i verince aralarında güzel bir çatışma oluşuyor. Dizide verdikleri film referansı olan bölümler çok güzel, Matrix'te koptum mesela. İkinci sezon da daha güzel gelmeye başladı bana, ilk sezonda da bir bölüm var ki Canerim, Volkanım diyeceğim izleyince anlayacaksınız, olağanüstü çok komik! O bölümde Uraz K. beyin konuk olması da ayrıca komik. Ek not; Çağlar Çorumlu çok iyi oyuncu ya, Loş Sohbet'te de izledim baya profesyonel bir kişi. Evren'i de izledim orada farklı bir kişilik tam da hayatımda olması gereken bir arkadaş tuhaflığına sahip, bayılırım :).

10 Bin Adım - Gain

Ya iki minnoş eski sevgilinin 10 bin adım macerası. 10 dklık çok tatlı bir dizi olmuş. Engin Günaydın beni çok güldürüyor, çok iyi oyuncu. Bazı bölümleri de aşırı güzel. Devin Özgün Çınar yazıyor, güzel de yazmış. Devamı gelir umarız, ben keyifle izliyorum. 

Yarım Kalan Aşklar - Blu Tv

Böyle güzel bir konuyu neden harcamışlar anlamak mümkün değil. Dilan Deniz gerçekten çok kötü bir oyuncu ama gerçekten, Burak Deniz müthiş yakışmış role, senaryo çok kötü yazılmış. İlk bölüm çok güzel heyecanlı başladı, kara mizaha olan yatkınlığından yer yer de aşırı komik ama devamı gelmiyor. Gazeteci Ozan öldükten sonra başka bir bedende yarım kalan işini bitirmek için yeniden hayata gelir. Bedenine girdiği kişi de katili olunca işler iyice karışır. 

Pera Palace'ta Gece Yarısı - Netflix

Konu yine çok güzel ama senaryolar neden kötü anlam vermek mümkün değil. Mekan çok güzel, zamanda yolculuk harika, dönem olması güzel ama senaryo yine kötü. Sevgili Tansu Biçerimiz canımızın ilk bölümde yaralı parmağı birkaç bölüm sapasağlamdı mesela bu tutarsızlık beni rahatsız etti. Dark'ı da anımsatan ama kurgu konusunda sıkıntı çeken bir dizimiz. Yine de keyifle izledim mi izledim çünkü Selahattin Paşalı hayranlığım çünkü zamanda yolculuk fanlığım. İkinci sezonu gelsin koşup yine bitiririm bir günde hiç sıkıntı değil ama senaryo ve kurgu çalışılsın artık. Fikirler heba oluyor, üzülüyorum.

Aynen Aynen - Blu Tv

İlk sezonunu youtubedan izlediğim geçen yine aklıma gelen mini dizi. Bir iki sezon daha iş yaparken arkada çaldı ama bitiremedim, belki bir şey bulamadığım zamanda yine bu şekilde izlerim, sıkıcı bir yerden sonra. Nil kızımızın bu sefer olacak diye yola çıktığı erkek arkadaşı Emir (ki bir diğer fanlığımın öne çıktığı Uraz Kaygılaroğlu oynuyor) gidiyor ve Kerem Bursin ev arkadaşı olarak geliyor üçüncü sezonda. 

Leyla İle Mecnun - Exxen

Dijitale geçti biliyorsunuz, olur mu olmaz mı derken izledik. Hem eski tadı hem de güncel olayları yakaladığından niye yaptınız demedik hiç. Lakin çok dram! Özellikle ikinci sezonda gülmekten çok hüzünleniyorum, daha çok gülmek istiyorum. Yine güzel ama biraz daha drama dönmüş gibi geldi bana, absürdlük fantazya azaldı, oraya acil takviye diyelim. 

Bizden Olur Mu? - Blu Tv

Ya neden izledim hiç bilmiyorum, kısa ve arkada oynasın diye herhalde. Bir iki kere güldürmüşlüğü var ama son bölümlere atlaya atlaya baktım :), bir yerden sonra iyice tekrar oluyor. Bölümler de 17 dk falan bu arada :). Dizide en sevdiğim şey Deniz Işın'ın kulak piercingleri oldu çünkü ilgi alanım. Söylemesi ayıp bende de 16 tane var, hepsi made with love :). Bakmalara doyamadım. Normalde de Deniz Işın'a gülüyorum bu arada hikayelerine falan instagramda, kendisi de bir ikizler kadını ki bayılırım :). 

Devamını Oku »