1 Kasım 2020 Pazar

Sahaflar, Tükenmiş Kitaplar ve Yitik Bir Ben

İstanbul'da yaşamanın birçok zorluğu var. Yaklaşık iki yıldır tecrübe ettiğim bu deneyimde iyi kötü birçok şey öğrendim. Şanslıyım ki güzel insanlar tanıdım, gelmeden önce tanıdığım insanlarla daha da yakınlaştım. Yeni yerler görmeye çalıştım, istediğim kadar olmasa da gezdim. İstanbullu arkadaşlarıma yeni yerler önerecek kadar ilgi alanlarım dahilinde güzel yerler keşfettim, keşfetmeye de devam ediyorum. 

İstanbul'a hala özel bir bağım olduğunu hissetmesem de güzel anılarım var. Belirli yerlerden geçerken aklıma gelen düşüncelerim var. İster istemez bir tanıdıklıktan çok arkadaşlık var aramızda. Dostluğa evrilecek mi bilmiyorum. Eski bir arkadaş mı olacak onu da bilmiyorum ama şu an bu arkadaşlığın tatlı meyveleri var. Sahaflar ve kitabevleri gibi, benim gezmeyi en çok sevdiğim yerler. Ne güzel ki İstanbul'da birçok değerlisi bulunmakta. 

Bana Richard Brautigan'ı tanıtan sevdiren 6:45 Dükkan'a gittim mesela ilk kez. İlk tükenmiş kitabımı orada buldum. Filmini izlediniz biliyorum, Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum. İnternette bulamadığım ve başka kitap için gidip bulduğum. Bir de kitapçının önerdiği Kerouac kitabı ekledim listeme. Dönüşte hem kıyafet hem ikinci el İngilizce kitaplar satan bir yerde bir Agatha Christie buldum.

Öneri Makinesi

Kadıköy'de de sahaflar çarşısına ilk kez gittim. Okumak için değil ama defter sayfalarında ya da zarflarda dünyayı dolaşarak yeni hikayelere sahip olacak kitaplar ve kartlar aldım. Yolda bir kırtasiyede eski tip yılbaşı kartları buldum. Hani simlileri de olur, bildiniz siz.

Beyoğlu Sahaflar Çarşısı bunlardan en güzeli ve bana şimdilik en yakını. Hem efemera, kartpostallar ve ikinci el harika kitaplarla dolu olan bir cennet. Eli boş çıkmak imkansız gibi. Ne zaman gitsem yeni bir şey keşfederim. Mesela en son bir sürü Agatha Christie kitapları buldum. Orijinal dilinde ve Türkçesinden daha uygun fiyata. Bazısı tükenmiş hem de. 

Encore Kitabevi dünya tatlısı sahipleri ile benim favori kitapçım olmaya devam ediyor. Modern Sanat'a giderken mutlaka bir uğrayın. İkinci el kitapları bir karıştırın, yayınevinin kitaplarını inceleyin. İngilizce kitaplara bakın, eski kitaplarınızı verin. Sahibi ile sohbet edin. Çok tatlı insanlardır, size güzel kitaplar önerirler. En son Richard Brautigan'ın okumadığım ve tükenen son kitabı Hawkline Canavarı'nı orada bulmam tesadüf mü bu sevgimin karşılığı mı bilmiyorum mesela. 

Öneri Makinesi

Günlerden pazar, komşum Feriköy Antika pazarını ziyaret zamanı. Yine bir sürü güzel kartlar ve kitaplar aldım. Yine okumak için değil, dünyayı gezecek, yine varlıkları ile yeni hikaye yazacak kitaplar. Eski reklam kağıtları buldum.

Büyük Açlık - John Fante kitabı nerede denk geldim hatırlamıyorum (goodreads olabilir) ama ismi ile bana Burning filminde bahsedilen büyük açlığı anımsatmasından ve açıklamasını okuduğumda kesinlikle okumam gerek dediğim kitaplardan biri oldu. Nadir kitap araştırmalarımdan sonra Beyoğlu'nun yokuş aşağılarında bulduğum bir kitabevinde olduğunu öğrenip yola çıktım. Yolda Ankara'dan eski arkadaşım Homer'e denk geldim. Malum İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyanların en az bir kere uğradığı bir yerdir Ankara'da. Meğersem oradaki arkadaş kurumsala dönmüş ve kapanmış. İstanbul'da hala bulabilirsiniz. Muhsin Kitabevi/Sahaf'a ulaştığımda aradığım kitabı hemen getirdiler. Mutlu oldum. Yine yokuş çıktım. Bu sefer John Fante ile. 

Öneri Makinesi

Bu konularda biraz şanslıyımdır. Çok istediğim bir film, kitap ya da çok aradığım bir şarkı beni bulur. Kendime haksızlık etmeyeyim ben de azimliyimdir, bırakmam kolayca peşini. Belki iki yıl sonra belki bir ay ama bulur. Buna inancım yüksek. Neden mi ileride yazacağım bir yazıda bir örneğini daha göreceksiniz. Yine ben ararken o beni iki sene sonra buldu. Keyifli kalın!

24 yorum:

  1. Sanırım İstanbul git gide yaşanılmaz hale geliyor. Çünkü, tv programlarından tutun da radyo programlarına kadar sürekli bir İstanbul şikayeti var. Çok kalabalık doğru, fakat en azından gezmek için hayli alternatifi barındıran dinamik bir şehir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncesi ile karşılaştıracak kadar yaşamadım ama iki yıl için konuşmama gerekirse hiç kolay değil :D. Kesinlikle her gün yeni bir yer keşfedebilirsin, zaman ve finansal açıdan sıkıntın yoksa :).

      Sil
  2. Bir ara İstanbul'a taşınmamız söz konusu oldu iş değişikliği ile bir türlü kendimi orada düşünememiştim tuhaf bir korku endişe vardı neyse ki iş olmadı biz yine Ankara'ya tıkılı kaldık. Yer İstanbul değil de başka yer oslaydı yine aynı hissedermiydim bilmiyorum kalabalığı büyüklüğü korkuttu beni diye düşünüyorum. Gezmesi birkaç gün geçirmesi güzeldi ama, ne çok yeri akldı aklımda görmediğim ne çok yer. En çok da antikacılar ve sahaflar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanır mısın, iş için olmasa gitmeyi asla düşünmediğim bir yerdi. Biraz mecburiyetten oradayım aslında. Çok korktuğum için üniversite tercihlerimde önceliğim değildi ama hayat işte :).

      Antikacı ve sahaflar öyle bir tarih ve zenginlik barındırıyor ki bayılırsın Derya'cım. Ben hala keşfettikçe bayılıyorum. Çok seviyorum o açıdan. Hele bir de tatlı sohbete denk gelmişsem ki genelde çoğu öyle oluyor :D. Yani gezmek için mükemmel ama yaşamak için düşünmeli ya da çok sevmeli :D.

      Sil
  3. Sahaf gezmeyi çook severim. Eskiden Ankara'ya her gittiğimde gezerdim. Ama Balıkesir'de sahaf maalesef yok :/
    Yazını okurken bu özlemim daha da depreşti ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankara da o konuda güzel bir yer, ben de çok gezerdim :D. Bir de bu aralar burnumda tütüyor Ankara nedense. Çık gel bir gün Şebom, misafirim ol ben gezdiririm seni ama yaza doğru gel :D. Şimdi yağmur falan güzel gezemeyiz. Bir de yokuşlar var ki aman aman :D. Yaza düşün bence, Oytun'u da kap gel :D.

      Sil
  4. keyifle oku kitaplarını benim burada tek bir sahaf var ve gezmemle alıp çıkmam bir oluyor o kadar ufak yani

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç yoktan iyidir, olması da güzel bence :). Çok teşekkür ederim <3.
      Nadir kitap da sanal sahaflar çarşısı diyebiliriz, gitmenin yerini tutmaz ama bir bakabilirsin.

      Sil
  5. İstanbul benim gözümde çok korkutucu ama çok merak dolu bir yer. Kalabalığından çok çekiniyorum. Bir gün orada yaşamak zorunda kalır mıyım diye de merak ediyorum. İşim özel sektörde ve en çok iş imkanı da orada. Bir yanım dene diyor bir yanım korkuyor. Son zamanlarda değişiklikten çok korktuğumu da fark ettim. Bunu değiştirmek meydan okumak istiyorum bir yandan. Ama o korkan tarafı da ikna etmek zor. Senin yazını okuyunca güzel yerler görebilirim umudu da geldi içime. Belki uzak gelecekte orada olurum. Dediğin güzel yerler hala duruyorsa seni hatırlayıp giderim. Keyfini çıkar güzelce sen de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkma ya bir şekilde yaşanıyor, kolay değil orası öyle. Özel sektörde ise işin kesin yolun düşer, maalesef en çok iş imkanı orada. Teşekkür ederim :).

      Sil
    2. Bu arada ikinci fotoğrafta sol üst köşede duvarda bir şey fark ettin mi :).

      Sil
    3. Yaaa sen deyince fark ettim. Çok sevindim. :D <3 <3 <3

      Sil
  6. Şehirlerle aramızdaki ilişkiyi evlerle otel odalarının durumuna benzetiyorum. Ev, çoğu zaman o evde yaşayanlar oluyor. Zevkleri, ilgileri, nesneleri, hatıraları. Otel odası ise hemen her yerde benzer, ruhu eksik. "Yaşanmamış" şehirler de öyle. Belki birkaç anıtsal özellik haricinde çoğu şehir birbirine benziyor. Ama "yaşandığında" şehir, otel olmaktan kurtulup eve dönüşüyor. Mesela yokuşları, hanları, kitapçıları, o kitapçıların insanları tanındıkça salt bir isim olmuyor artık. Hatta yeri geliyor, "ev"den de öte, o evin bir insanı hâlini alıyor. Yaşayan bir insan. Sohbet edilen bir arkadaş gibi. Bir şehri böyle yaşayabilmek çok değerli :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir yazı valla onur duydum paylaşmana :). Çok teşekkür ederim :D.

      Sil
  7. Sahaflar ne güzeldir. Salgın nedeniyle şehir içine inemiyorum, gezemiyorum ne zamandır fakat Beylikdüzü Belediyesi bu sene de tedbirli şekilde de olsa Sahaf Festivali düzenleyince birkaç kitap alma fırsatı buldum. Hiç aklına gelmedik kitapları da yakalıyor insan sahafta. Bu sürprizler hoşuma gidiyor. Keyifli okumalar, dinlemeler diliyorum:)
    Bu arada, Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum'u izledim. Kitabının beni filmden daha çok etkileyeceğine eminim. Denk gelirse kitabı da okumayı düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dimi ya, sürpriz çok doğru bir kelime. Ben de seviniyorum bu duruma. Teşekkür ederim, ben de sana <3. İstanbul'da olduğumda umarım bir gün yakalayacağım sahaf festivallerinden birini.

      Daha okuyamadım ama elimdeki bitince ona başlayacağım gibi.

      Sil
  8. ne kadar keyifli şeyler yapıyorsun, özendim:)

    YanıtlaSil
  9. ankara'nın en sevdiğim yanı sahaf cenneti olması.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet o konuda Ankara da çok güzel bir yer :). Tunalı'nın oralarda var diye hatırlıyorum, kızılayda da çok güzel bir sahaflar çarşısı var. Oradan da hem akademik hem kurgu çok güzel ikinci el kitaplar alırdım :).

      Sil
  10. sen bir hazine avcısısın :-) şimdi çok net gördüm bunu

    Kadıköy'deyim ve ben henüz gidemedim oralara..heves ettirdin şimdi , bugün geçti inşallah yarına o halde

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa ne güzel bir yorum bu böyle, çok teşekkür ederim <3. Senden de bir yazı gelir o halde, senin keşiflerini de merakla bekliyorum :).

      Sil
  11. Keyifli okumalar canım. Ben sahaf ya da kitapçı gezmeyeli aylar oldu. Uzun zamandır kitap da almıyordum ama bu ay dayanamayıp iki alışveriş yaptım. Kitap almanın mutlulukla bir ilgisi var :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle :). İster internetten ister reelde çok zevkli :D Teşekkür ederim <3

      Sil