eric rohmer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eric rohmer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mayıs 2021 Pazartesi

Comedies et Proverbs - Komediler ve Özlü Sözler

Tesadüf bu ya Eric Rohmer'ın serisinden bir filmi bulamadığım için yayınlayamadığım yazım Comedies ve Proverbs'e baktıktan kısa süre sonra bir mail geldi. Tabi burada ben 5 filmin yazısını yazmışım, son filmi bekliyorum aradan iki yıl geçmiş. Mail Mubi'dendi, her zaman olduğu gibi ama bu sefer farklıydı. Bir film yüzünden iki senedir yayınlanmayı bekleyen serinin tüm filmlerinin geldiği yazıyordu, Rohmer'ın 100. yıl anısına. Seri orada da eksikti ama bu sefer benim izlediğim filmlerden biriydi, sonradan gelmiş olabilir. Bu konularda biraz şanslıyım. Bir filmi ya da şarkıyı hatta kitabı arıyorsam bir yerlerde karşıma çıkıyor ve buluyorum. Denk geliyorum. Zaman çok geçiyor bazen daha az ama beni buluyor :). Geçen yine çocukluğumun bir şarkısını buldum tesadüf, öylesine adıyla sanıyla geldi kondu. Böyle minik anlar da olmasa cidden hayatım çekilmez çünkü normalde aşırı şanssız bir insanım. 

Mubi seriden filmleri yayınlayınca birkaçını tekrar izledim ve yine bayıldım bayıldım. Zaten dağlara taşlara yazıyorum Rohmer seviyorum diye. Yalnız izledim, notlarımı aldım ama yine yayınlamadım ve son filmi izlememe rağmen onun da üstünden bir yıl kadar geçti herhalde. 

Bugüne kadar iki serisini yazdığım Rohmer'ın en sevdiğim serisi bu olabilir. Karakterlerin tabiri caizse şapşallığı, filmlerin romantik komedisi olsun bana oldukça hitap ediyor. Her filmi ayrı ayrı çok seviyorum. Başrolde kadınlar ve onların hayatları var. Onların kararları, niyetleri ve iç çatışmaları var. Kahveler hazırsa gülmeye, üzülmeye ve maceraya başlıyoruz. 

Diğer seriler için aşağıya tıktık! İlginç bir şekilde en çok okunan yazılarımdan ikisi aşağıdaki linkte. Eric rohmer sevenler az değil demek :).



La Femme De L'aviateur (1981) - Pilotun Karısı



Anne 25 yaşında, iki sevgilinin tek bir eve kapatılamayacağını düşünen bir genç kadın. Bir anda ortadan kaybolan eski sevgili bir gün çıkagelir ve Anne'in dengeleri alt üst olur, onun genç sevgilisinin de. Genç sevgili eski sevgilinin peşine düşer ve bir hikaye yazılır. Bu arada bakkaldan alınan kartpostallar, ekmek ve peynir ile yapılan öğlen atıştırmalıkları, çekilen polaroid fotoğraflar, yeni insanlar, yeni güzergahlar, parkta yürüyüşler, büfeden alınan pullar, hepsini görünce keşke orada olsam derseniz.  Kıskançlık duygusu anlamsız şeyler yaptırırken akıl verenlerin kendisi aynı duruma düşünce de komedi başlar. Seriye çok güzel bir giriş.

Le Beau Mariage (1982) Güzel Evlilik



Sabine evli erkekler ile yaşadığı ilişkilerden bıkmış ve artık kendisi de evli bir kadın olmak istiyordur. Bu yüzden önüne gelen ilk uygun gördüğü aday ile evlenmeye karar verir ama bundan adamın haberi yoktur. Bu süreçte adamdan ilgi görmemesine rağmen inatla herkese evleneceğini söylüyordur. 

Sabine sürekli konuşuyor filmde. Ben böyleyim, şöyleyim derken tek taraflı bir ilişki yaşıyor. Kendini uzak tutup ulaşılmaz kılmak isterken sabırsızlığı buna engel oluyor. Öyle ki kaç zaman sonra fark ediyor ki gerçekten çok hayaline sığınmış. Zaten filmin açılışında La Fontaine'den bir alıntı var; hangimiz hayal kurmaktan uzak durabilir!

Pauline A La Plage (1983) - Pauline Plajda



Serinin hatta Rohmer'ın en sevdiğim filmi olabilir. Tatil için yazlığa giden iki kuzenin aşk maceralarının anlatıldığı bu filmde Pauline ilk gençliğin baharında ve yaşıtı insanlarla arkadaş olmak istiyor. Kuzeni Marion ise yeni boşanmış genç ve güzel bir kadın, bu küçük tatil bölgesinde de dikkatleri hemen üzerine çekiyor. Yazın sonuna doğru gittikleri evde Marion eski arkadaşı ve aşığı Pierre ile karşılaşıyor. Yeni ve çekici arkadaşı Henri ile de onun sayesinde tanışınca anında bir çekim yaşanıyor ve tatlı yaz aşkı da burada başlıyor. Marion aşık olmak alev alev yanmak isterken oradan oraya yolculuk yapan ve çapkın Henri doğal olarak Marion'un kalbini çalmakta gecikmiyor. Kazanovanın ise istedikleri farklı. Filme adını veren Pauline ise ilk kez yaz aşkını deneyimliyor ve kısa süreli bir kalp kırıklığı da yaşıyor. Tabi Rohmer stayla :).

Aşk, tutku ve arzu üzerine güzel tartışmaların geçtiği bu filmi çok seviyorum. Bu romantik komedinin son sahnesine özellikle çok gülüyorum. Rohmer bu konuda çok iyi!

Full Moon in Paris (1984) - Dolunay Geceleri



Geldik seriyi yayınlamamı geciktiren filme, Full Moon in Paris. İtiraf edeyim bu film güldürmekten çok üzdü beni. Baya üzüldüm hatta. Filmdeki mavinin tonu da çok güzel onu da not düşeyim başlamadan. Gelelim buradaki baş karakterimize, Louise iç mimar olarak çalışan ve banliyöde sevgilisinin evliliğe yakın monoton hayatından sıkılan genç bir kadın. Kendine ait bir evi olması için şehir içinde bir yere taşınır ve burada kendisinin arkadaş olarak gördüğü ama kendisini arkadaştan öte görmek isteyen Octave ile zaman geçirir. Hareketli hayatı bir dolunay gecesinde bir yabancı ile dertleşirken aslında ne istediğini tam bulduğu sırada bulamadığını fark ettiğinde ise kalpler kırıldı.

Le Rayon Vert (1986) - Yeşil Işın


Yine serinin en güzel filmlerinden Yeşil Işın adını Jules Verne'nin kitabından alır ve filmin sonunda da maalesef biraz kurma bir şekilde o ışığı görsek de filmin hissiyatı öyle güzeldir ki yine de çok mutlu eder. Son anda arkadaşının kendisini yarı yolda bırakmasıyla yaz tatili planı bozulan Delphine 'in plansız geçen tatilini izliyoruz. Tatilini yalnız geçirmemek adına yaptığı seçimlere rağmen sürekli yabancı kaldığı kalabalıklara maruz kalır. Bunu söylediğim için üzülüyorum, Delphine'i çok iyi anlamama rağmen ama duygu patlamaları yaşaması olur olmadık anda maalesef çok komik :). Marie Rivere başrolde harika bir oyun sergiliyor ki kendisi Rohmer'ın zaten sevdiği oyunculardan biri boşuna değil. 

L'ami De Mon Ami (1987) -  Kız Arkadaşımın Erkek Arkadaşı



İşte size 80'lerden mükemmel bir romantik komedi! Lea ve Blance bir öğle yemeği sırasında tanışır ve çok iyi iki yakın arkadaş olurlar. Lea'nın pek fazla anlaşamadığı ama uzun zamandır devam eden bir ilişkisi vardır. Blance ise Lea'nın sevgilisinin arkadaşı Alexandre'ye platonik bir şekilde aşık olur. Yalnız aşk karmaşık olduğundan, gençlerin kanı da deli aktığından işler biraz karışır. Bu arkadaşların komik hikayesi özellikle filmin afişine alınan sahnede izleyiciye kahkaha attırır. Arkadaşımın aşkısın temalı filmlerden en tatlısı olmaya aday, bu filme şans versin :)
Devamını Oku »

7 Ekim 2018 Pazar

Dört Mevsim Hikayeleri - Eric Rohmer (Seri Filmler #8)

Eric Rohmer'da seri ben de Rohmer sevgisi çok olunca bu seriler ben üşenmeyip yazdıkça devam edecek (mesela aylardır bekleyen bu yazı gibi :):)). Kendisini ne kadar sevdiğimi daha önce yazdığım serisinde de bahsettim lakin yine belirtmekte bir sakınca görmüyorum. Fransız Yeni Dalga Sinemasının babalarından sayılan Rohmer'ın bu serisinin adı bile insanı filmlerini izlemeye davet ediyor. Adından da anlaşıldığı üzere 4 mevsimin baş rolde olduğu bu filmlerde Rohmer kaçamak bir hafta sonu ya da kısa bir yaz tatili tadında en iyi anlattığı şeyleri anlatmaya devam ediyor.

Eric Rohmer'dan "Altı Ahlak Hikayesi" yazısı için tıktık.
Eric Rohmer'dan "Komediler ve Özlü Sözler" yazısı için tıktık.


Diğer film serilerini okumak için tıktık.

Conte de printemps - İlkbahar Hikayesi (1990)


Öneri Makinesi


İlkbahar ile giriş yaptığımız serinin ilk filminde, Jeanne bir partide tanıştığı Natasha'nın evine davet etmesiyle arkadaşlıkları başlar. Natasha, annesi tarafından terk edilmiş babası tarafından da evde yalnız bırakılmış genç bir üniversite öğrencisi, Jeanne ise düşünmeyi seven sakin yapılı işini severek yapan bir felsefe öğretmeni. Natasha'nın babası ve Jeanne arasında çöpçatanlık yapmasıyla ağaçların çiçeklerini açması gibi bu aşk da yeşerecek midir?

Filmde felsefe, edebiyat, resim ve müzik gibi diğer sanat dallarının desteğiyle ortaya çıkan görsel ve işitsel bir şölenle seriye muhteşem bir başlangıç yapıyoruz.

Conte d'hiver - Kış Hikayesi (1992)


Öneri Makinesi


Her yaz aşkı gibi dolu dizgin geçen beraberlikten sonra ayrılan iki sevgili Felicie ve Charles bu anıyı bir çocukla taçlandırırlar yalnız ayrılırken "öylesine" yanlış adres veren Felicie bu çocuk haberini sevgilisiyle paylaşamayacaktır. Girdiği hiçbir ilişkide istediği mutluluğu yakalayamayan ve beş yıl boyunca inatla Charles'ı bekleyen Felicie sonunda aşkına kavuşacak mıdır yoksa boş bir ümit uğruna mı beklemektedir?

Bir kış hikayesi ancak bu kadar sıcak anlatılabilirdi. Rohmer'ı daha çok yazlık evler, sofralar ile izlemeye alıştığımız için filmin kışın geçmesi ilginç gelmedi değil ama Rohmer'ın mevsimi kış olsa da ruhu yaz :).

Conte d'été - Yaz Hikayesi  (1996)


Öneri Makinesi


Genç Melvil Poupaud'un (Laurence Anyways dersem anımsayacaksınız) Gaspard olarak arzı endam ettiği bu filmde, genç bir adamın yaz aşklarını izliyoruz. Arkadaşının yazlık evine kız arkadaşını beklemek için gelen Gaspard dereceli bir matematik mezunu ama müzikte de amaçları olan bir genç. Sevdiğini düşündüğü kız arkadaşı Lena'yı beklerken tanıştığı, harçlığını çıkarmak için garsonluk yapan antropoloji öğrencisi Margot ile güzel bir arkadaşlık kurar. Onun önerisiyle tanıştığı Solene ile de münasebetini ilerletirken beklediği kız arkadaşı Lena gelince Gaspard için durumlar biraz karışır. Peki hepsine aynı sözü veren Gaspard'ın seçimi kimden yana olacak?

Plaj voleybolu, deniz, güneş, kumsal, yazlık verilen sözler, heyecanlar, küçük dargınlıklar, müzik, sofralar ve mutlu anılarla yazı özletecek tatlı mizahıyla güzel bir Rohmer filmi :).

Conte d'automne - Sonbahar Hikayesi (1998)


Öneri Makinesi

Ve serimizin son filmi yine tatlı bir aşk hikayesi. Hayatının sonbaharı değil ama ikinci baharında olan şarap üreticisi Magali'nın arkadaşlarının çöpçatanlık yetenekleriyle oluşan karmaşık ilişkilerinin hikayesi. Yaz bitmiş üzümler olgunlaşmış şarap için hazırlanırken bir kadın da hayatının yeni heyecanına kapısını açacak mıdır?

Fransa, üzüm bağları, şarap, peynir, biraz zeytin, ekmek ve serin bir öğle vakti arkadaşlarla edilen tatlı sohbetler gibi geçen Rohmer'dan seriye eski dostları Marie Riviére ve Béatrice Romand ile tatlı bir kapanış :).

Sen hala Eric Rohmer izlemediysen ne duruyorsun, hadi hemen yazıyı kapatıyor ve sana en yakın gelen mevsim ile beraber onun büyülü dünyasıyla tanışıyor, pazar gününü güzel bir keşifle taçlandırıyorsun. Sonrası gelir zaten, keyifli kalın :).
Devamını Oku »

4 Ağustos 2018 Cumartesi

Altı Ahlak Hikayesi - Eric Rohmer (Seri Filmler #7)

Hiç Rohmer izlediniz mi? Ben izledim ve ondan sonra bulabildiğim tüm filmlerini izleyene kadar rahat edemedim. Onun o yazlık evleri, kadın erkek ilişkileri, anlatımı, mizahı ya da sorgulamaları beni peşinden sürükledi ve bırakamadım. Eric Rohmer'ın birçok serisi var ama filmlerine en kolay ulaşılan ve içinde kendisinin tanınmasını sağlayan filmlerinin olduğu seri "Six Moral Tales" yani "Altı Ahlak Hikayesi"'dir herhalde. Bu seride; protagonistlerin inandıkları değer yargıları, hep bir kadın tarafından sınanır. Peki bu kadınların, onların aklını çelmesinden dolayı mı yoksa inandıkları değerlere bağlılıklarının zayıflığından mı ya da başka bir neden mi? Bu ve bu gibi soruların cevapları filmlerde ve sizde saklı. 6 filmden oluşan bu seride her filmden kısa kısa bahsettim ve sevdiklerimi de sıraladım. Peki sizin favorileriniz hangileri?

Eric Rohmer'dan "Dört Mevsim Hikayeleri" yazısı için tıktık.
Eric Rohmer'dan "Komediler ve Özlü Sözler" yazısı için tıktık.


The Bakery Girl of Monceau (1963)



Altı Ahlak Hikayesi'nin başlangıcı bu kısa siyah beyaz filmde evleneceği kadını bulan genç bir hukuk öğrencisi, onu ararken geçirdiği zamanda çapkınlık yapmayı ihmal etmez. Seriye güzel bir giriş ve aslında bizi neler beklediğine dair genel bir bilgi veriyor Rohmer burada protagonistin dış ses olarak anlatımıyla. Filmin en başındaki anlatıcının tasvirleri de sanki bir kitap okuyormuş hissi veriyor.

Suzanne's Career (1963)



Bertrand'ın Guillaume ile arkadaşlığı Suzanne'ın hayatlarına girmesiyle değişir ve bize Rohmer 54 dakikalık siyah beyaz bir seyirlik sunar. Yine kitap okuyormuş hissi veren anlatıcı, dış ses bu filmde de var.

My Night at Maud's (1969)



Pascal okuduysanız filmde eminim benden daha çok mana bulacaksınız lakin okumasanız bile birçok anlam bulacağınız bu filmde; Katolik (canımız Jean - Louis Trintignant) Jean- Louis; kızıyla beraber yalnız yaşayan Maud ile bir gece geçirir ve inandığı değerleri bir kez daha sorgular.

La Collectioneuse (1967)



Tatile arkadaşının yazlığına giden Adrien, yazlıkta sanatçı Daniel ve ara sıra gidip gelen Haydee ile bir nevi ev arkadaşı olur. Çokça ikonik görüntülere sahip bu film sizi mest edecek.

Claire's Knee (1970)



Evlenmek üzere olan Jerome, yazlıkta karşılaştığı yazar arkadaşının kobayı olmayı kabul eder ve arkadaşının evinde kaldığı üvey kız kardeşlerle iletişim kurar.

Love in the Afternoon ( 1972)



Evli mutlu çocuklu Frédéric, eski arkadaşının eski sevgilisi Chloé'nin ani ziyaretiyle öğleden sonraları farklı bir anlam kazanır. Yine serinin adının hakkını veren güzel bir son ahlak hikayesi.

Bu seride en beğendiklerime göre sıralamam aşağıdaki gibi. Eğer siz de izlediyseniz kendi listenizi benle paylaşmayı unutmayın, sinemayla kalın :).

1. Koleksiyoncu Kız (Açık ara serinin en iyi filmi)

2. Öğleden Sonra Aşk

3. Maud'la Bir Gece

4. Suzanne'nın Kariyeri

5. The Bakery Girl of Monceau

6.  Claire'in Dizi
Devamını Oku »