"Benim Adım Sam" filmini izlediğim günden itibaren Sean Penn'e bir sevgim var, çok iyi oyuncu. Bu role de çok yakışmış ama hikaye sanki tam bir kendini bulup toparlanamamış gibi. "Youth"'da da birçok konu hikaye iç içeydi ama o daha derli toplu çok güzel bir filmken bu filmin dağınıklığı girilen daha az detay filmi biraz aşağı çekmiş ama yine de sevdim, önerilir :).
Eski bir rock starın uzun süreli emekliliği ve can sıkıntısı onu yollara dökecektir.
Meet the Parents - Jay Roach (2000)
Televizyonda denk gelince izledim, güldüm geçti ve bitti :). Serinin devamını izler miyim, izlerim. Önerir miyim, daha iyi filmler bulabilirsiniz. Ancak televizyonda falan denk gelince izlemelik tam bir hafif atıştırmalık :).
Eski CIA ajanı baba rolündeki De Niro'yu komedi filminde izlemek güzel ama sanki arada çakmak çakmak "Taksi Şöförü" bakıyor gibi oluyor bana :). Ben Stiller kendini aileye kabul ettirmeye çalışan damat adayı rolünde. Bu iki erkeğin ortak noktası tabi ki güzel kızımız Teri Polo.
Karışık Aile - Frank Coraci (2014)
Bir diğer mesaj kaygılı Adam Sandler aile komedisi. Yine kendimi DIY işlerime vermişken karşıma çıkan ve değiştirmediğim bir film. Yine hafif atıştırmalık, konusu, komedisi her şeyi tahmin edilebilir, ortalama bir Sandler filmi. Bu adamın filmlerini de eskiden beri izler hatta bazılarını severim. Sizi şaşırtmaz, üzmez, vauv dedirtmez ama izletir, hatta çoğu zaman güldürür. Önerir miyim, önermem. Bu tarz çok film var, hangisine denk geldiğinizi aradaki farkı anlamazsınız bile o yüzden olurda denk gelirse zaten kendinizi izlemiş bulursunuz :).
Adam Sandler'ı daha önce de ekranda çift olarak gördüğümüz Drew Barrymore ile yalnız ebeveynler olarak izleriz. Çocukları için çırpınan bu anne ve babanın yolları yine onları mutlu etmek için keşisecektir.
Serpico - Sidney Lumet (1973)
Al Pacino tatlımın Frank Serpico'yu canlandırdığı biyografik bir film. Polis merkezindeki çürümeyi anlatan bu filmde Pacino'yu hippie olarak izlemek mümkün. Film genel anlamda fena değil ama stereotip suçlu profili siyahiler olup bir de kadın dediğin evi temizler mantığı beni memnun etmedi. Onun dışında bence ortalama bir film. İzlenilebilir, Pacino'yu hippie görmek için bile :).
Merhaba arkadaşlar
nasılsınız? Ben fena sayılmam. Buralarda çok anlaşılmasa da, en çok film izliyorum. Ne dizi, ne kitap ne de müzik bu
yaz en çok film izledim. Hala izlenecek o kadar çok film var ki hem klasik hem
tür hem de sevdiğim yönetmenlerin filmleri derken liste uzadıkça uzuyor bir de
bunlara yeni gelen filmler eklenince off mu ohh mu bilemedim. Bomba gibi bir
Filmekimi geliyor fırsatı olanlar koşsun koşsun gitsin, twitter’da sürekli
paylaşıyorum haberlerini aşina olanlar vardır. Bu sene maalesef ve maalesef
gidemeyeceğim ve aşırı derecede üzgünüm. Her sene bir iki film bile olsa
giderdim ki bakınız 2015’te istediklerimden, zamanı uyanlardan ve gelen
filmlerden denk gelen 3 filme gidebildim (ders ekmem bile gerekmişti :)) ama bu sene gidemeyeceğim, hele ki geçen dönem hiçbir
film festivalini kaçırmazken. Neyse hayallerimi ve kırıklarımı bir kenara
bırakırsak bu yazıyı yazmadan önce blogumuzda yeni sezona girerken sizlerle
yeni kararımı da paylaşayım. Artık daha çok film incelemesi, tanıtımı tek tek
yapmaya karar verdim. Büyük çoğunlukla üşengeçlikten blogda çok ama çok az inceleme
var. Listelerimiz zaten var, onlar devam edecek ama o listeler koyacağımız
filmlerin tek tek tıkları olsa güzel olmaz mı? Bence mis gibi olur şöyle merak
edenlere detaylı, spoilerlı/sız incelemeler paylaşsam. Yani listelere devam ama
liste dışı/içi fark etmez incelemelere yoğunlaşma olacak. Yazdan başlayarak
birçok yeni bölüm oldu blogda ve devamı gelecek başka alanlarla da. Şimdilik bu
kadar. Eski konseptlere de devam ediyorum, merakta kalmayın sadece yeni
fikirler, yeni eklemeler daha çok kişiye hitap etmeyi düşünüyorum. Umarım
hoşunuza gider. Yeni sezona başlayan tv kanalları gibi oldum :). Jeneriğim eksik ama ondan da eksik kalmıyorum ve
müziksiz asla sloganıma devam ederek bu yazıyı okurken dinlemeniz için müthiş
bir şarkı koyuyorum buraya. Bu arada sakın korkmayın sevgili okuyucularım, her
yazıda böyle çenem düşmeyecek, sadece inceleme olacak eskisi gibi, gerek yok bu
kadar laubaliliklere sonuçta ciddi bir kültür sanat blogu burası (?), kendimize
gelelim :). Hadi o zaman başlayalım.
Gençlik - Bir Yaşlılık
Hikayesi
Her şeyin bir zıddı
vardır ve biri varlığını diğerine borçludur. İyi kötü olduğu için kendini
gösterir, çalışkan tembelin yanında belli olur ve gençlik yaşlılık olduğu için.
Biri diğerini var eder, tamamlar ve aslında zıddını da içinde barındırır.
Filmin adı belki de bu yüzden gençlik çünkü gençliğin olmadığı yerde yaşlılığı
anlatamazsın. Gençken her şey kolay, hata yapmak, sorumlulukları üstlenmemek,
keyfince düşünmeden yaşamak, endişelenmek ve tabi ki yaşlılığı, geleceği,
yaptıklarınızın sonucunu düşünmemek tabi bu durum ilerleyen yaşlarda değişiyor.
“ Düşüncesizlik
baştan çıkarıcıdır”
Festivallerin en çok
sevilen filmlerinden bir olmayı başaran Youth,
gençlikte önemi olan şeylerin artık önemli olmadığı ve önemli olmayan
dikkat edilmeyen şeylerin önemini, bu tezatlığı gösteren bir film. Fred, acı
çeken bir adam. Eski bir müzisyen, orkestra şefi. Kraliçeye konser vermektense hayalinde
ineklere şeflik yapmayı tercih ediyor. Arkadaşı yönetmen Mick, genç ekibiyle
vasiyetini yani son filmini yazıyor. İkisinin çocuklarının evliliği adamın
başka bir kadına aşık olmasıyla bitiyor. Kadın perişan, adam mutlu. Kadın şimdi
acı çekiyor. Bu acı önemli. Bir de yeni filmi için hazırlanan genç oyuncumuzun
geçmişte yaptığı düşüncesizlikleri var kendine göre. Dünya çapında birçok filmde oynayıp da sadece
yüzünün bile görünmediği robot filmiyle tanınması mesela. O da önemli. Ya
bundan yirmi yıl sonra?
“ Her biriniz
gözlerimi açtınız. Sayenizde korku saçmalığıyla vaktimi harcamamız gerektiğini
anladım.”
“Senin benim
arzularımdan bahsetmek istiyorum. Saf, imkansız ve edepsizler fakat bunların
önemi yok çünkü bizi insan kılan onlardır.”
Peki, önceden önemli
olup da şimdi önemli olmayan neydi? Anlık heveslerdi. Fred ve Mick’in aynı kıza
vurulmaları, günübirlik ilişkiler, çocuğunuza ayırmadığınız bir saat,
ön yargılar. Peki önceden önemli olmayıp da şimdi önemli olan neydi? Gün
içindeki ürin miktarı, küçük kaçamakların sonuçları, çocuk diye anlamaz
sandığınız yavrularınızın her şeyi bilmesi daha doğrusu hissetmesi, popülerlik.
Artık genç vücutlar asla ulaşılamayacak bir hayal, sigara içmek zararlı, saat
artık geç, tuvalete gitmek önemli ama arkadaşının senin beraber olmak için feda
edemeyeceğin kızla berber olup olmadığını hatırlayamaması bile önemli değil.
Gençken yaptığın şeyler önemli ama önemsenmeyecek kadar da önemsiz çünkü hepsi
düşüncesizliklerimizin, gençliğimizin, arzularımızın bir parçası, sonucu.
Düşünmeden atılan adımlar ilerde canınızı sıkabilir, pişman olmanıza neden
olabilir ama bizi insan yapan da bu değil mi? Her şeye rağmen devam etmek,
yaptıklarımızın iyi veya kötü sonuçlarına katlanmak, hepsi önemli. Genç
oyuncumuzun, robot olarak tanınmaktan dert yanarken yanına gelen küçük bir
hayranı belki de yaptığı her şeyi, o memnun olmadığı robot olmayı bile haklı
çıkarabilir, ona kendine farklı bir şekilde bakmasını sağlayabilir. Aslında o
kadar rolde oynadığı halde kendisini bir robot olarak görenin yine insanın
kendisi olduğunu gösterebilir. Geçmişte yaşadığın tüm düşüncesizlikleri
kabullenmek önemli. Filmde bu çatışmaları fiziksel ve zihinsel olarak göstermek
de önemli.
Peki, gençlikte ve
yaşlılıkta da değişmeyen ne? İkisinde de önemli olan ve hep aynı kalan ne? Bizi
biz yapan, hatalara sebep olduğu kadar dengi olmayan mutluluklara da sebep olan
o şey ne? Her olumsuzluğa, acıya, yaşadığın iyi kötü her şeye değen? Cevap
basit. Cevap aşk. Sevgiliye olan aşk, çocuğuna duyduğun aşk, müziğe olan aşk,
sanata olan aşk, yaptığın işe olan aşk, aşk aşk aşk. Sevmek önemli, sevilmek
önemli. Aşk önemli. Hafızan seni olaylar konusunda aldatabilir, yanıltabilir, en
ihtiyacın olduğu yerde seni yalnız bırakabilir ama hislerin asla.
“Tüm tükenmişliğe,
zorluklara ve acılara rağmen o zamanlar birlikte olduğumuzu bilmiyorlar. Melanie! Her şeye rağmen birbirimizi basit bir şarkı olarak
düşünmeyi sevdiğimizi bilmemeliler.” Fotoğraflar benim tarafımdan hazırlanmıştır.