harry potter ve lanetli çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
harry potter ve lanetli çocuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2017 Cumartesi

Draco Malfoy'u Lanetli Çocuktan da Önce Sevmemiz Gerektiğinin 5 Kanıtı (HP Yazı Serisi)

Ben her hafta Harry Potter yazısı yayınlayacağım demiş olabilirim, gün verip o günlerde yazacağım da demiş olabilirim, hatta önce üç sonra iki deyip bir yayınlarken bir anda hiç yayınlamamış da olabilirim ama bu demek değil ki yazılar bitti, hayır bitmedi, daha değil :).

Diğer HP Yazıları için linklere tıklayın.

Harry Potter'da Hiçbir Şeyin Boşuna Söylenmediğinin 5 Kanıtı
Dumby'nin KSKS Hocası Dediğinin 1 Yıl İçinde 1 Gün Bile Görmediği 6 Öğretmen
O An: Snape'in Harry ile İlk Karşılaşması

Goggle görsellerden alıntıdır.

Bu yazıyı Lanetli Çocuk'tan önce yazsam eminim birçok fan karşı çıkacaktı ama eminim artık Draco'ya karşı o sert kalbiniz yumuşadı ve artık o da sevdiğiniz büyücüler sıralamasında birinci olmasa da listede :). Kendisi Harry Potter'ın kötü çocuğu babasının oğlu annesinin göz bebeği Malfoy'ların biricik evladı. Kendisini filmde ilk kez Harry ile tanışmak istemesiyle tanırken; kitapta Harry'nin kıyafet seçiminde karşılaştığı annesiyle beraber cüppe diktiren fazla kibirli çocuktu. Peki Draco onca yaptığı okul kurnazlıkları dışında ve ölüm yiyen olduğunu unutmamak lazım belki de sadece hepimiz kadar acımasız, belki de yardım isteyen bir çocuktu.

İnsanların iyi ve kötü diye ayrılmadığını Draco karakteriyle çok güzel yansıtan Rowling'i bir kez daha kutlamak gerek. Draco'nun "değişken karakter"'i gerçekten çok güzel yazıldı ve oynandı. Draco'nun hiçbir zaman tüm kötülüklerine ve Voldemort'un yanında olmasına rağmen ölüm yiyen olmak istemediğini, aksine zorunda kaldığını görebiliriz. Altıncı filmdeki Draco'nun halleri hepimizi derinden etkilemiştir çünkü acısını somut olarak görebiliriz. Daha çok içine kapanıp eğer üzerine verilen sorumluluğu gerçekleştiremezse nelerle karşılaşacağı onu gerçekten tabiri caizse ruhen ve bedenen bitirmiştir. Harry ile çatışma içine girdiği lavabo sahnesinde yerde kanlar içinde yatarken bir an bile olsa ölmesini istemediğinizden eminim çünkü o sadece bir kurbandı. Yaptıkları asla ondan tamamen nefret etmemize sebep olmadı aksine o aslında Potter'ın okul hayatındaki bir renkti. Yaptıkları Çapulcu tayfasından pek de farklı değildi. Draco'nun her zaman bir limiti vardı kötülükte bile. O yüzden aslında Lanetli Çocuk'ta birden iyi olmadı. Scorpius annesinin olduğu kadar babasının da oğluydu. Draco, Harry'den daha olgun olabilmeyi bildi ve empati kurmamızı onunla kolaylaştırdı ama gelelim bu duyguya tamamen ulaşmadan önce temelleri önceki kaynaklarda nasıl atılmış bir bakalım.

1. Arkadaş Seçimi




İlk filmden hatırlarsınız belki Harry ile ilk sohbetinde Draco şöyle bir laf eder; " Kiminle arkadaş olduğuna dikkat etmelisin" diye. Bu sözün kendi ayağına takılacağını bilemezdi herhalde çünkü Lanetli Çocuk'ta da itiraf ettiği gibi beğenmediği "bulanık" Hermonie ve "fakir ama gururlu" Ron'u dolaylı da olsa tercih ettiğini ve imrendiğini okuruz çünkü kendisi maalesef potansiyele sahip bir çocuk olsa da arkadaşları vücut ölçüleri dışında pek de işlevleri olmayan düz karakterlerdi. O yüzden Crabbe ve Goyle gibi arkadaşlara sahip olması onları ne kadar sevse de hakkında pek de hayırlı olmadı.


2. Sürekli Harry Potter ile Karşılaştırılması




Harry Potter dönemine bomba gibi girdi. Sükseli geçmişi, ilk seneden Quidditch takımına alınması, Voldemort ile savaşması derken sadece Gryfindor takımında olması bile o dönemde Draco için yeterken bu sebeplerle direkt hedef haline geldi. Doğal olarak eğer siz de o okulda olsaydınız karşılaştırılacağınız kişi Harry Potter olurdu. O çalışkan, başarılı, popüler, kural tanımayan okulun popüler çocuğu, mahallemizin kurallara karşı gelen asi delikanlısı ve dünyamızda matematiğe karşılık gelen kara büyü sanatı dersindeki komşunun çalışkan oğluydu. O yüzden bu sebepler yetmez gibi babasının güç ve şöhret düşkünü olması da işleri kolaylaştırmadı onun için.




3. Ailesine Olan Bağlılığı




Draco iyi de kötü de olsa ailesine her zaman bağlıydı. Onları korumak için elinden gelen her şeyi yaptı. Zaten oğluyla olan ilişkisini babalığını tartışmıyorum bile on numara adamdı Lanetli Çocuk'ta fakat onun öncesinde de "babasının oğlu" olmak için başaramasa da çabaladı. Annesine olan sevgisi ve bağlılığı karşılıklıydı zaten. Onları üzmemek için kötü de olsa çok şey yaptı Draco. Şimdi o da sütten çıkmış ak kaşık değil ama Voldemort'un müridi olmakla karşılaştırılamaz.

4. Dumbledore'a saldırmaması, öldürmemesi




Elinde fırsat varken asla ve asla Dumbledore'u savunmasız bırakmak dışında bir şey yapmayarak aksine ağlayarak resmen yardım isteyen Draco'nun o hali her aklıma gelişinde içim bir kötü olur. Belki istese bile yapamazdı fakat o yeltenmedi bile. Kendisi yapmak zorunda olduğu için bu işlere kalkışırken aslında tek istediği bir yardım eliydi. Onca baskılara ve Voldemort'un ailesine yaptıklarından sonra biraz empatiyi hak ediyor. Evet, belki başka yolu seçip karşı çıkabilirdi ama bunca yıldır Potter karşında yeterli görülmemiş kendini kanıtlama isteğiyle dolup taşan çok sevdiği ailesinin ona ihtiyaçları olduğu bir zamanda ki Voldemort ve Bellatrix faktörlerinden bahsetmiyorum bile o kadar da kolay değildi çünkü aileniz tehlikedeyse onları yarı yolda bırakmak kolay olmayacaktır. Tüm bu baskılara rağmen Dumbledore'a o halinde bir de kendisi vurmayarak Dumby'nin de dediği gibi Draco ölüm yiyen de olsa katil değildi.



5. Pansy Parkinson ile Evlenmemesi




Herkes onun Pansy ile evlenmesini bekledi ama o çok daha zarif biriyle evlendi. O değişmek istedi ve kötü niyetli olmayan iyi kalpli Astoria Malfoy ile evlendi. Talihsizlik bu ya o da erken vefat etti ve Draco iyice yalnızlığa gömüldü. Oğlu artık onun tek varlığıydı ve onun için okul yıllarında en sevmediği kişiyle bile iletişim kurdu ki karşı taraf "sözde" iyi olmasına rağmen ön yargılıydı (kendisi Harry Potter olur ki büyük kahramanların büyük kibirleri ve hataları olur ona da çok yüklenmemek lazım :). Yani sonuç olarak o zaten içinde iyiliği de barındıran bir insan evladıydı, hatasını anladı ve içindeki o iyiliğe tutundu ve bugünkü sevgili, sadık bir eş ve baba olarak karşımıza çıktı ve Scorpius gibi çok tatlı bir evlat sahibi oldu.

Bonus: Birçok kez Harry'nin hayatını dolaylı veya dolaysız yoldan kurtarması, ele vermemesi 


Harry'den ne kadar nefret etse de ihtiyaç odasında arkadaşının Harry'i öldürmek istemesine karşı çıkmıştır, bunun dışında Bellatrix'e de Harry'nin yüzü deformeyken bilgi vermemiştir. Tabi Harry'de birçok kez Draco'yu çeşitli şekillerde kurtarmıştır. Sonunda yine bir anne tarafından, Draco'nun annesi tarafından Voldemort'a karşı Harry korunmuştur.


Rowling bir kez daha bize hayatın siyah beyazdan oluşmadığını içimizde barındırdıklarımızla seçimimizin önemini vurguladı çünkü neydi sevgi emekti. Yok yanlış oldu bu o film değildi. Düzeltiyorum çünkü sevgi her şeyin cevabıydı. RIP Dumbledore.

Dipnot: Aksi belirtilmedikçe görsellerin hepsi tarafımdan hazırlanmıştır.
Devamını Oku »

22 Aralık 2016 Perşembe

Bir Film Bir Kitap

Merhaba arkadaşlar. Son zamanlarda izlediğim ve okuduğum sayılı yayınlardan ikisiyle bir derleme yaptım. Neden mi çünkü ikisinin de bir ortak noktası var aynı büyülü dünyada geçmesi. Tabi ki çok ortak noktaları var ama ikisinin de zaman farkı olsa dahi aynı evrende geçmesi durumu, bu evrenin benim en sevdiğim everenlerden biri olması bu iki yayına da bakmak kaçınılmaz kılıyor gözümde. Tahmin ettiğiniz üzere bu dünya Harry Potter dünyasına ait ve film Fantastik Cananakdjlfldkfl  ve Lanetli Çocuk. Benim bunları söyledikten sonra aklıma tek gelen Rowling paraya yine para demedi J. Neyse onun bize bahşettiği bu dünya bence paha biçilemez ama kitap ve filme de bir miktar ödeme yapmadık değil, sıkıntı yok J. Bu arada ben inceleme falan değil bildiğiniz Potter fanlığı yaptım aşağıda bol bol da spoiler verdim, izleyip okumayanlar pek bakmasın.

Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar?





Daha uzun bir ad bulamadın mı Rowling ablacım ya, neyse böyle başlangıç olmaz ama başlığı yazarken yoruldum. Geri sarıp tekrardan başlayalım. Merhaba efenim nasılsınız? Son zamanlarda izlediğim bırakın sinemada genelde izlediğim sayılı filmlerden sonuncusu olur kendileri. Büyülü dünya hele ki Harry Potter dünyası beni benden alıyor. Sayısız kere izlemiş okumuş biri olarak bu dünyayla alakalı her şey beni çekiyor. Bu filmi de merakla bekliyordum. Kitabı bulmak mümkün değil sanırım şu aralar baskı durumundan dolayı zaten 43 sayfalık kitaptan beş film çıkartılması kesinleştirilmiş bir seri olarak düşünürsek ancak esinlenilmiş diyebiliriz. Filme gelirsek, özlemişim. Valla özlemişim. Bu büyülü dünyanın alternatifi farklı karakterler Hogwarts dışındaki büyücü olduğunun farkındalığıyla büyüyen insanların hayatı, günlük yaşamları ilgimi çekiyor. Bir nebze de olsa bu merak gideriliyor. Filmde mugglelarla içli dışlıyız ve her zaman olduğu gibi kilise büyü ve cadılara karşı. Amerika’dayız bu sefer farklı bir Sihir Bakanlığı başta ama yine bir katılık, en iyiyi ben bilirim havaları. Sonrasında pişmanlık.  Amerika değil de İngiltere’de keşke olsa ben de dedim.
Yönetmen kara büyülere maruz kalacası David Yates. Neden Rowlinggg nedennn diye oralara buralara uçuç tozu serpmeme sebep olan Harry Potter filmlerini mahveden yönetmen burada da yine iş başında. Dumbledore aşkına Potter filmlerine lanetler saça saça birazcık yönetmenlik öğrenmiş hakkını yemeyeyim, 3d kullanmayı da az biraz. Yalnızzz, filmin sonunda sinemada izlediğim ve hatırladığım en az iki filmde olan (Ghostbusters, Suicide Squad) gece sokak ortasında, koca binalar arasında kötüye karşı savaşan iyiler görmekten gına geldi. Mekan aynı ya da benzer, kötü karakter hayalet, büyücü, kötü ruh o bu fark etmez e bir de iyi takımımız varsa savaşacak açın meydanları. Yeni filmlerde denk gelip bir de bu filmde yeni (belki de değil) Hollywood klişesi olan bu sahne hoşuma gitti, Merlin’in sakalı diyemiyorum haliyle.

Bunun dışında, Dumbledore aşkına Colin Farell sen büyücü olmak için doğmuşsun da haberimiz yokmuş. Sen ne asa kıvıranmışsın yahu. Valla bayıldım. O asa tutuşları, hareketler, doğallık, oyunculuk 10 10 10. Ten - point goes to Colin. Bayıldım bayılmasına da spoiler vereceğim üzerinize afiyet ya ne güzel bir dünyadır ki Farrel’ın Depp’e dönüştüğü dünya. Tam üzüleceğim gönlümün asa sallayıcısı gitti diye, Johnny Depp geliyor bembeyaz saçlarıyla. Adama daha nasıl yükseltir çıtayı, nasıl çeşitler karakter çeşitlemesini bir de nasıl hepsini güzel giyer hayret. Ya daha dur iki üç dakika ya var ya yoktu deyin siz ama ben anlarım :P.Bir de Johnny Depp ya cebinden çıkartır böyle karakterleri. Grindelwald demişken ben Dumbldore’u bekliyorum deli gibi. Kim oynayacak geçmişlerini, arkadaşlıklarını hatta ve hatta kız kardeşinin ölümüne sebep olan o geceyi ayrıntılarıyla görebilecek miyiz, ki bu kadar seri yapılacaksa bence olası, merakla bekliyorum. Tabi bir de şekerlemelerin arkasına kazınmış o müthiş Dumbledore Grindelwald düellosu var ki, şimdiden heyecanlandırıyor insanı. Johnny Depp’e yaraşır, karşısına gelecek oyuncuyu merakla bekliyorum. Tahminleri alayım yorumlara.  Ya zaten biliniyor derseniz yazın da öğrenelim yahu. Johnny Depp demişken Grindelwald’ın son sözü “Biraz ölelim mi?” nasıl güzel bir sondu ya o. Offf ki ne off. Depp ölelim derse biz zaten seve seve gülüm deriz. Senden gelecek Avada Kedavralar bize büyücü düğünüdür. Bu kadar kötü espri yeter. Elitliğime dönecek olursam Grindelwald’ın ortaya çıkışından sonraki bu birkaç dakika bile paragraf yazdırıyorsa diğer filmlerde düşünemiyorum. Bu filmlerde Grindelwald Voldemort’u geçecek gibi. Scamander kahramanımızsa sanırım Grindelwald daha dominant olacak. Şikayetim yok hatta lütfen olsun. Tabi ki Dumbledore’u da başkarakter olarak bekliyorum. Söz konusu Potter dünyasıysa daldan dala atlıyorum kusuruma bakmayın J.

Rowling’in çantaları kalp ben. Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri Hermonie’in her acciosunda her şeyi eline veren çantasıdır. Bir de yanınızda taşıyacağınız, kullanışlı, taşınılabilir, mugglesavar yeni bir çanta gördük bu filmle. Newt Scamander’in fantastik canavarlarını muhafaza edip, araştırıp, koruyup kolladığı dört mevsimi barındıran çantasını da oradaki hayvanat bahçesini de sevdim. Daha çok şaşırmak ve benimde olsun, aman ne de ilginçmiş diyebileceğim daha çok canavar isterdim ama bu da güzel. Scamander neden sürekli sol profilden bakıyor, aşık olduğu kız neden bu kadar soğuk bir oyuncu, ikiz kardeşin bu yeteneği nerden ötürü, her şeyi unutan muggle amcamız diğer filmde olacak mı, babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? Kafamda deli sorular diğer filmleri bekliyorum.

Bunlar dışında komik bir filmdi, sıkılmadım, çok bir beklentim olmadığındandır eğlendim, beğendim, sevdim. Hatta biri izlemedim gel bir daha gidelim dese gider izlerim. Harry Potter döneminden önce ve farklı olacağını biliyordum o yüzden beklentilerim bu doğrultuda değildi. İlk film olduğundandır, çok fazla karakter olay oluyor gibiydi, takip ederken bir dakika yavaş gidin diyordum ama sonra tabi ki hepsi bağlandı ve tembel seyirciniz ben biraz rahatladım :P. Yani Hollywood filmi olmuş demek istemiyorum ama biraz olmuş. Hollywood’dan güzel filmler çıkmıyor değil ama aynı şeyleri de üst üste bu kadar benzer şekilde kullanmayalım yahu. Bunun dışında John Williams'ın muhteşem Potter bestesini duymak çok güzeldi. Nostaljik anlar yaşadım, gözlerim doldu. İzleyeli de zaman oldu kesin unuttuğum şeyler vardır da artık konuştukça hatırlarım. Yorumlarla kapatırız arayı. Biz geçelim asıl Harry Potter kitabına.

Harry Potter ve Lanetli Çocuk




Yani Rowlingcim Harry Potter’ı böyle ebeveyn olarak yaşatmak için Voldemort’u baba yapmak zorunda değildin. Tam bir Yeşilçam sineması. Bu nedir yahu. Hayır ben Albus’un Hogwarts yıllarını ve o değişme sürecini, Draco’nun dokunaklı ebeveynliğini, Scorpious’un tam teferruatlı hayatını, karakterini okumak isterdim. Yeniden Hogwarts koridorlarında dolaşmak ve derslere girmek isterdim. Hem de seve seve, bayıla bayıla. Tiyatro oyunlarını zaten çok nadirdir böyle okuyup sevdiğim, izlemek eminim daha farklıdır ama böyle bazı şeylerin içi çok boş kalmış. Bir de Rowling’in yazmadığı çok belli. Üstün körü olmuş, keşke Rowling ablacım baştan yazsaymış off çok güzel olurdu ya. Yalnız Voldemort’un işi gücü yok Bellatrixle çocuk yapacak yok artık daha neler. Hiç inandırıcı gelmedi bana. Bir de ne ara doğdu o çocuk Bellatrix ölmeden ne ara doğurdu kafamda yine deli sorular. Bir de birkaç yerde mantık hatası sezdim şu an hatırlamasam da belki de benim dikkatsizliğimdendir. Ona tekrar bakacağım, o zaman tartışalım Potter fanlar.  Snap'i tekrardan okumak ve onun o espritüelliği süperdi. Çok özlemişim onu da. Güldüm, güzel yerler vardı ama beğenmedim. Ben kitap isterdim oyun değil. Kitap olarak basılacaksa yeniden yazılsaydı keşke. Böyle olmamış. Yine Harry Potter der bağrıma basarım ama ısınamadım. Belki tiyatro oyununun kaydını izleme şansım olsa fikrim değişir, sanmıyorum ama böylesi biraz satış işi olmuş. Sırf adını duyup gelenler çoktur ki Harry Potter adı her şekilde satar. Neyse bu kitabı da filmden sonra çıkıp hemen aldım. Bu dünya gerçekten büyülü bir başladın mı bırakamıyorsun. Hep daha fazlası olsun derdi. Yine de uzun zaman sonra yeni şeyler okumak izlemek güzeldi. Ben çok sevindim ve zevk aldım. Umarım Harry Potter da alternatif büyücü dünyaları da yayınlanır.


Devamını Oku »