richard linklater etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
richard linklater etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Mart 2018 Pazar

Atıştırmalık #40 (Üç Güzel Film)

Dazed and Confused - Richard Linklater (1993)



70'ler lise ve okulun son günü, sinyırlarla fireşmınların kapışması ama kapışmaması da, bol bol alkol, duman ve müzik. Süper bir playlist var, eğlenceli. Richard Linklater'ın ilk dönem filmlerinden. Bol bol ünlü oyuncuların gençliklerini içerir, bilginize :). Şurada kendisinin harika Before serisinin linkini bulabilirsiniz tıktık.

The Loves of A Blonde - Milos Forman (1965)



Çokk güzeldi, siyah beyaz Çek Yeni Dalgasından, beyaz ve kara komedi. Başarılı <3. İlgililer kaçırmasın <3.

Thou Wast Mild & Lovely - Josephine Decker (2014)



Efsane film, bu filmde ne demek istediğimi en ama en sonunda anlayacaksınız. Bayıldım. Görsellik şahane, her bakımdan sade, Pinteresk diyaloglar, şairane bir hava. Diğer filmlerini de hemen izlemek istiyorum. Yeni filmi Miranda July'li Madeline's Madeline'i de :). Yalnız filmin afişi ve adı beni izle diye bağırmıyor mu <3.
Devamını Oku »

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Before Serisi (Seri Filmler #1)

 (az çok spoiler içerir ^^)

Bu filmleri izlemekte neden geç kaldım bilmiyorum, puanları yüksek, kötü yorum yok falan filan derken 3 gün art arda izleyivermişim tüm seriyi. Zaten çoğu yerde görmüş okumuşsunuzdur ama benim favorilerimden tam da mevsiminden olduğundan bu blogda olmazsa olmazdı.

Before Sunrise (1995)



Serinin ilk filmi,tanışırlar görüşürler sözleşirler falan. Ethan Hawke ile Julie Delpy henüz gençliklerinin baharındayken bir delilik yapıp (bence öyle tanımadığın insanla sen kalk Viyana sokaklarında gez, hırlısı var hırsızı var, sapığı var neyse) trende oturup 15 dk konuştuktan sonra tüm gün gezerler, süre de adından anlaşılacağı gibi güneş doğmadan önceye kadar. Ve Viyana bu iki gence mekan olur ve biz onların spontane gelişen konuşmalarını dinleriz. Sıkıcı gibi görünse de bu güzel çiftin diyalogları sizi alıp götürecek zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Serideki ikinci favori filmim olur J

Before Sunset (2004)


İşte benim favorim. İlk tanışmanın verdiği acemilik, birbirini hiç bilmemezlik yok ya da tam tersi. Biraz pişmanlık filmi aslında. Sevgili Lütfi Akad' ın "Vesikalı Yarim" filminin unutulmaz repliği “Çok önceden rastlaşacaktık” bu film için bence uygun. Neden, ee bunlar zaten tanışıyor, sonu da mutsuz değil derseniz aradan 9 yıl geçmiştir. Zaman durmaz akar, gençlik. Ethan Hawke abimiz de boş durmamış evlenip çoluk çocuğa karışmıştır. Zaten diyaloglarda da demiştir kendisi “neden gelmedin neden gelmedin yarim yarim diye.”(bakınız abartılı çeviri :P) En çok alıntıda bu filmden olur bence. Bu filmlerde önemli olan sonunu öğrenmek değil, bize, bu iki gencin hayatından bir iki saat içinde sunulan güzel diyaloglarıdır. O yüzden sonunu öğrenince üzülüp filmdeki asıl meseleyi kaçırmayın ;).Bir de bu filmin bonusu vardır ki ayrıca bunun için sevilir. Julie Delpy’ nin Little Jesse için yazdığı o güzel vals.

Bonus I :



 Bonus II : Son sahne



Céline : Baby, you're gonna miss that plane

Ve Jesse'den ibretlik cevap

Jesse : I know :)














Before Midnight (2013)


Vee mutlu son. Hayır hayır geriye sar. Evlenince film bitmez aksine asıl hikaye o zaman başlar diye bir yerde görmüştüm (Bu arada kim demişse güzel demiş, ağzına sağlık). Daha uygun bir durum yok. Burada da evlenince hikaye bitmiyor başka bir hikaye başlıyor. Ve bu filmde bütün diyaloglar mutlu, tamamen özgür veya hayalsi değil. Bu filmde gerçek hayat var. Çocuklar, sorunlar, içe atılmışlıklar, küçük mutsuzluklar var. Ki zaten aksini gösterse bu kadar etkili olmazdı nitekim bu film gerçeğe bir o kadar yakın. Bir ara filmde kendimi onların çocuğu gibi hissedip onlar kavga edince gerilsem de J bu film(ler) size o aile sıcaklığını veriyor. 



Not : Her ne kadar alıntı yapmak istesem de paylaşmayacağım zaten her bi şeyini söyledim asıl mesele o dedim tadını iyice kaçırmayayım :D 


Devamını Oku »