Niye böyle oldu bilmiyorum, izlediğim zaman değil de aylar sonra ancak dönüp de yazıları editlemeye çalışıyorum. Dark'ı çok sevdim, hatta üstüne bir sürü kitap sipariş edip okumak isteyecek her gün övecek hatta müzeye tekrar gidip Ariadne'nin mozaiğini tekrar görecek kadar sevdim. Lakin ilk notlarımı bırakıp gitmişim kaç ay olmuş bakmamışım. Böyle yazılar çoğalıyor ama salacağım çoğunu, kendi hayrım için :). Hatta bir kısmını saldım bile.
Nerede zamanda yolculuk, paralel evren orada ben biliyorsunuz. Bu diziyi de merakla bekliyordum. Hafiften beyin yakan ama abartıldığı kadar da anlaması zor olan bir dizi değil. Bir arkadaşımın baya gözü korkmuş mesela ama bence önyargılı olmadan bu güzel seriye bir şans verin. Böyle diziler çok gelmiyor.
Jonas, babasının intiharından sonra rehabilitasyon merkezinde kaldıktan sonra evine döner ve lisedeki aşkını en yakın arkadaşına kaptırdığını fark eder. Tabi biz nereden bilelim Jonas ve Martha gibi lise aşıklarının Ariadne'nin düğümü, labirent ve her şeyin birbirine neden sonuç ilişkisi ile bağlı olan bir çemberin parçası olduklarını ve bu çemberi rolleri gereği her seferinde takip etmelerini. Filmde sık sık sözü geçen ve bize hatırlatılan bazı sözler serinin mantığı hakkında aslında güzel ipuçları veriyor ve bunlardan biri nitekim Arthur Schopenhauer'un "İstediğimizi yapabiliriz ama istediklerimizi seçmekte özgür değiliz" sözü gibi. Birçok kez dizide karşımıza çıkan bu söz bize aslında daha ilk andan itibaren ne ile karşılaşacağımızın ipucunu veriyor.
Dizi büyük resme bakmayı söylüyor aslında bize. Karakterlerin istediklerini gerçekleştirmek için yaptığı fedakarlıkların hepsi daha büyük bir dünyanın sadece küçük bir parçası. Hepimiz de bir nevi bu döngünün içindeyiz. Hani çok sorulan bir soru vardır ya dünyaya bir daha gelsen aynı şeyleri mi seçerdin diye, işte Dark da bu soruya bir nevi kendi tarzında cevap veriyor.
Büyük resme de küçük resme de baktığımda seride en çok dikkat çeken şey bir anne veya babanın evladına sevgisi oldu. Dizideki karakterlerin evladı için yapabileceklerinin sınırı olmadığını tüm seri boyunca görüyoruz. Herkes fedakarlık yapıyor ama bu neden sonuç ilişkisinde bu dünya babanın evlat özlemi ile başlayıp bir annenin evladının yaşamı için mücadele vermesi ile son buluyor. Kısırdöngünün kaynağına baktığımızda da, küçük büyük tüm hikayelerde de ebeveynlerin çocukları için neleri göze aldığını ve neler yapabildiğini izliyoruz. Dark bir çocuğa verilecek güzel bir hediye olurdu yaratıcıları için, belki de öyledir kim bilir :). Yaratıcılarının evli olduğunu düşününce belki de çıkış noktası odur :).
Jonas ve Tannhaus'un bir sahnesinde Tannhaus şu sözleri sarf eder; 'Sadece geçmiş geleceği etkilemez gelecek de geçmişi etkiler, yumurta mı tavuktan çıkmıştır yoksa tavuk mu yumurtadan, hangisinin önce geldiğini söyleyemiyoruz. Her şey birbiriyle ilişkilidir' Birbirine neden sonuç ile bağlı hayatların ve tercihlerden oluşan çemberin kısırdöngüsüne atıfta bulunuyor aslında. Filmdeki Winden kasabasını ve yaşayanlarını da böyle düşünebiliriz. Hepsi bu kısırdöngüde kendi rollerini oynuyor ve kaçınılmaz sona kendilerini hazırlıyorlar. Başı ve sonu olmayan bu çemberden çıkmak hatta yok etmek mümkün mü Jonas bu soruların cevaplarını sezonlar boyunca arıyor. Tam buldum derken de yine düzene hizmet ettiğini fark etmesi geç olmuyor. Biz de seyirci olarak Jonas'tan farklı değiliz, ne olacak ne zaman son bulacak bir yolu var mı diye oradan oraya savrulurken dizi bizi şaşırtmayı ve nihayetinde büyük resme bakmayı söylediğinde heyecanlı ve birçok soru işareti ile finale gelmiş oluyoruz zaten :D.
Bir de yine mitoloji yine Homeros, Dante iyi ki var dedik. Öyle gaza geldim ki bir dolu kitap sipariş ettim, mitolojiyi zaten sevdiğimden izleyince aşkım tekrar kabardı ve biraz klasikler dedik :). Dizide detaylar o kadar güzel işlenmiş ve hepsinin altını da öyle güzel dolduruyor ki hayran kalmamak elde değil. Zaten iyi bir şey izlediğimi sepetimi kitaplarla doldurmak istediğimde anlıyorum. Dark da bunlardan biri oldu.
Müziklere ayrı bir başlık açayım çünkü olağanüstü. Bir seriye ve atmosferine mükemmel uyum sağlayan müzik seçmişler. Hala Dark'ı özlediğimde müziklerini dinliyorum. Biraz daha özlersem yeniden başlayabilirim. Çok ama çok güzel. Atmosferi falan müthiş. Bu arada benim de Jonas ile aynı yağmurluğum var ama askıda duruyor. Ne mağaram var ne geçitim, kırgınım :).
Bana izlerken aşağıda listelediğim film ve kitapları anımsattı dizi. Zamanda yolculuk olunca hepsi bir yerde benziyor zaten. Konusu ortak. Bu dizide coğrafyanın etkisi ve oyunculuklar çok güzel. Kurgu ve hikaye de oldukça başarılı. Ben elimde aile soyağacı ile izledim diziyi iyi anlamak için ama bunu sürprizi kaçmadan yaptım Mikkel olayını çözünce spoiler olmaz diye aile soyağacına baktım ki benim için dizi ondan sonra daha kolay anlaşılır oldu :). Eğer hala izlemediyseniz Dark'a bir şans verin, sevgiyle kalın!
Looper
Predestination
Zaman Makinesi
Kara Kule
Yüzyıllık Yalnızlık