31 Mayıs 2017 Çarşamba

30 Şarkı Meydan Okuması #26

26. Aşık olmak istemene yol açacak bir şarkı

Daha hareketli bir şarkı seçtim aslında ama bu şarkı daha etkili sanki :). Çok seviyorum ya bu şarkıyı, bunları yaşamak için üst boyuta geçmek gerekiyor herhalde :).

"Bana baktı, içimi gördü,
Ruhumu sardı, ilk kez.
..
..
..
Zaman aktı gitti ben hep izledim,
Seni."


Nekizm - İlk Kez

Devamını Oku »

30 Mayıs 2017 Salı

Sevgili Güllük #35 (Birkaç Duyuru)

Merhabalar, bugün blog ile alakalı küçük hatırlatmalar yapmak istiyorum :). Her zamanki gibi önce müzik;






Şu an bu blogda;

- Yarıyıl Reading Challenge devam ediyor; katılmak için buraya; bana kitap önermek ve ankete önerdiğiniz kitabı ekletmek için de buraya tıklayıp yorum yapabilirsiniz :).

- Sağ tarafta en üstte küçük bir anket açtım, en sevdiğiniz Öneri Makinesi yayınlarını seçerek bana favori yayınlarınızı anlamamda yardımcı olabilirsiniz.

- Sağ alt tarafta Öneri Makinesi'nin diğer sosyal medya hesaplarına, başlıkla alakalı hareketli resimlere tıklatarak ulaşabilir, takip edebilirsiniz; oralarda da buluşalım :).

- 30 Şarkı Meydan Okuma'mız son günlerinde olsa da devam ediyor, hala şuradan soruları cevaplayıp hızlandırılmış şarkı listenizle katılıp, bize yetişebilir, büyük listeye girebilirsiniz :).


Tam blog günlüğü oldu bu yayın, o zaman sanatla kalın efenim. Güzel günlerde görüşmek dileğiyle :).
Devamını Oku »

30 Şarkı Meydan Okuması #25

25 . Artık hayatta olmayan sanatçıdan bir şarkı

Bu listede Elliot Smith olmazsa olmazdı ama keşke bu başlık altında olmasaydı :(. O da zamansız veda edip bizi çok ama çok üzenlerden. Çok seviyorum. Tüm şarkılarını seviyorum. Hepsi de kalbimi kırıyor. Güzel şarkılarından sadece bir tanesini paylaşıyorum, sevgiyle...


"I'll make you okay,
And drive them away
That images stuck in your head"

Elliot Smith - Between the Bars


Devamını Oku »

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Sombrero:Bir Japon Romanı - Richard Brautigan (Yarıyıl Reading Challenge 2017)



Merhabalar :). Reading Challenge'mın ilk kitabını, dokuzuncu maddeye karşılık okudum, çok mutluyum :). Listenin tamamı için buraya, benim seçtiklerim için buraya tıklayabilirsiniz :). Ayrıca bana 4. madde için yorumlarınızda kitap önermeyi unutmayın, bakın burada :). Ben de söz verdiğim gibi okudukça tek tek incelemesini yazacağım bu kitapların. Yandaki ankette en yüksek oy alanlardan incelemeler itirazınız varsa anket sağda, sevdiklerinizi seçmekte zorlanmayacaksınız çünkü birden fazla da tıklayabilirsiniz :).

9. Kapağında kadın olan bir kitap

Bu kitaptan önce elime Stephen Hawking'in Zamanın Kısa Tarihi'ni aldım. İki günde ancak iki bölüm okuyup elim gitmeyince okuma hızım düşmeden hemen hızlandırayım diye elime bunu aldım ve Brautigan resmen hızır gibi yetişti, hemen okudum, bitirdim :). Yazarın okuduğum bu dördüncü kitabı. Fuarda aldım kitaplarını ve kitapların her birini bir günde bitirdim ama yine bu en fazla 2-2.5 saattir. Okuduklarımdan biri daha uzun sürdü, uzun sürdü dediysem on - on beş gün değil 2 üç gündür,  ama teknik aksaklılardan yoksa o da diğerleri gibi hemencecik biterdi :). Yani makine anlatıyorsun da amacın ne diyorsanız, akıcı arkadaşlar akıcı. Akıcı, sade bir dili var yazarın. Kısa kısa anlatıyor derdini. Bölümler kısa hemen akıyor, sonra ne oluyor sonra ne oluyor derken bir bakmışsınız kitap bitmiş.

Bu kitaba gelirsek postmodern akımının hissedildiği bir kitap. Şöyle ki; siz yazarsınız bırakırsınız ama hikaye devam eder. İşte postmodern akımının bu anlayışı kitaba yansımış, Brautigan'ın kendi de belirtiyor zaten kitapta. Bahtsız Amerikalı komedi yazarımız Japon sevgilisinden ayrılmıştır ve bunun acısıyla başladığı hikayeyi yazmayı bırakır ama biz hikayenin devamını okumaya devam ederken hem yazarın hem de sevgilisinin hikayelerini de okuruz. Birbirinden bağımsız bu hikayeleri aslında üç ama diğer ikisi birbirine bağlı art arda okuruz. Karışık oldu dimi ama hiç değil :). Bir süre sonra alışıyorsunuz ve kitap akıp gidiyor :). Yazarın bu hikayesinin nedeni de soğuk bir sombrerodur. Sombrero Meksika şapkası olarak bilinir, büyüktür ve sahibini güneşten korur ama bu sombrero öyle masum, yararlı bir sombrero değil Amerika'yı savaş alanına çeviren - 24 derecelik soğuk bir sombrerodur.

Bir yandan sombreronun yaptıklarını bir yandan komedi yazarımızın trajikomik hikayesini diğer yandan Japon eski sevgilinin rüyalarında gezinirken hem gülecek hem de zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız :) Kitaba beş üzerinden yıldızlı beş veriyor diğer kitaplarını da sabırsızlıkla hemen okumak istiyorum :).

Kitaplarının bazılarında bu kitapta da olduğu gibi alt başlıklar var. Ben çok seviyorum onları; etkileyici, albenisi olan alt başlıklar. Kitap hakkında iddialı ama bilgilendirici oluyorlar.

Okuduğum diğer kitaplarını da anlatacağım. "Richard Brautigan Sevmek" yazımı okudukça güncelliyorum, onu da hazır olunca paylaşacağım. Çok sevdiğim için sizin de okumanızı istiyorum bu yazarı. Beat kuşağındandır, sevenler okusun, sevmeyenler de şans verebilirler :). Şu an elimde hiç kitabı kalmadı, bir boşluğa düşeceğim gibi :(. Lakin yakın zamanda diğer kitaplarını da tamamlayıp okumak istiyorum. Edebiyatla kalın :).
Devamını Oku »

30 Şarkı Meydan Okuması #24

Merhabalar :). Listemizde son düzlükteyiz, artık 30 ŞMO geçmişte kalan güzel anılarımıza doğru yol alıyor :). Bize de şu son şarkıların tadını çıkarmak kalıyor :). Şu aralar sizin şarkılarınızı yayınlarıma ekleyemiyorum, umarım darılmıyorsunuzdur :). Ancak kendiminkini yayınlayıp kaçıyorum. Bakıyorum yine güzel seçimler paylaşıyorsunuz, severek dinliyorum. İyi ki katılmışsınız <3. Bu arada reading challenge var devam eden aşağıdaki linkten inceleyebilir, katılabilirsiniz. Listelerinizi ve önerilerinizi bekliyorum. Önerilerinizden anket açıp en çok oy alanı alıp okuyacağım. Öneriniz için tıktık. Reading Challenge'ın tamamı için tıktık.

Gelelim bugünün şarkısına;

24. Dağılmamış olmasını dilediğin gruptan bir şarkı

Böyle gruplar var keşke yine müzik yapsalar dediğim ama aralarında biri var ki hem benim için hem de Türkçe indie için önemli isimlerden Sakin. Grubunun dağılması beni en çok üzen dağılmalardan biridir. Bu konu hakkında bir yazı yazıp kenara koydum bir ara düzenleyip yayınlarım. Seçmesi zor güzel şarkılarından lakin şimdilik Sakin şarkılarından sizler için iki tanesini paylaşayım bir hareketli bir slow, havamızı bulup bir kez daha dertlenelim niye dağıldılar diye :). Hem bu işler belli olmaz dağıldı deriz bir bakarız albüm yapmışlar, umut güzel şey be :)

"Akşam oldu boş bir oda
Ben aynı yerdeyim hala
Durdu diyorlar zamana,
Çünkü sen yoksun

Gün dün oldu,
Gel yarına"

Sakin - Gel Artık



"Aşk bir kaza dedin,
Bizse sağ kurtulduk"

Sakin - Edepsiz Komedya

Devamını Oku »

28 Mayıs 2017 Pazar

Yazınıza Renk Katacak 10 Mini Dizi

Bu yaz tatile gidemiyor musunuz? Arkadaşlarınızın deniz kum güneş fotoğraflarını beğenmekten sıkıldınız mı? Herkes gezerken siz çalışmak zorunda mısınız? Üzülmeyin! Öneri Makinesi ayağınıza geldi, yazın ne yapacağım derdine son. Sıkıntınızı giderecek 10 farklı tarif burada. Tükenmeden alın :).

Merhabalar, her yazıya böyle halı, kilim, paspas ayağınıza geldi; yolluklarınıza overlok yapılır tarzında giriş yapsam nasıl olur? Bu kadar goygoy yeter siz de diyorsanız konumuza dönelim :). Biliyorsunuz ki yaz geldi ve bizim için güzel de bir tema izleyip okumak için. Yazı siz de evde veya çalışarak geçireceksiniz ya da tatile daha çok varsa günlerinizi bir nebze olsun güzelleştirecek, size evde olduğunuzu unutturacak 10 mini/midi dizi önermek isterim :). Yine yukarıdaki yazıya benzedi insan moda girdi mi çıkamıyor herhalde :). Mini diziler yaz için ayriyeten biçilmiş kaftan. Hem sizi sıkmadan hem de film tadında az bölümlü sezonlarıyla fazla zamanınızı da almadan güzel vakit geçirmenizi sağlıyor. Hele ki sonunda ne oluyor ya da ben uzun uzun dizi izleyemiyorum diyenlerdenseniz sonu için çok da fazla beklemeniz gerekmeyecek (eğer bir Sherlock değilse:)). Bir başladınız mı diğer bölüme geçmek için çok beklemeyeceğiniz işte güzel mi güzel on dizi.

1. The Night of (2016)



Polisiye türünde güzel sürükleyici bir yeniden yapım. Geceyi birlikte geçirdiği  kızın vahşice öldürülmesinden suçlanan üniversite öğrencisi Nasir'in mahkeme sürecini, ailesini, hapisteki yaşamını ve toplumun ön yargılarını izleriz; ayrıntılı yorumumu şuradan okuyabilirsiniz. Bir başladınız mı bırakamayacağız dokuz bölümden oluşan bu diziyi özellikle türü sevenlere öneririm :).

2. Big Little Lies (2016)



Reese Witherspoon, Nicole Kidman, Alexander Skarsgard, Shailene Woodley gibi film yıldızlarından oluşan kadrosuyla sizi çekecek bu mini dizi bir kitap uyarlaması. 3 farklı kadının yaşam mücadelesini ve her gün nasıl sorunlarla boğuştuklarını anlatan bu dizi sizi etkisi altına alması uzun sürmezken, güzel şarkıları ve manzarasıyla da büyülemeyi ihmal etmeyecek :). Bu açıklama bana yetmez biraz daha bilgi ver diyorsanız burada daha fazlasını bulabilirsiniz :).

3. Feud (2017)



60'lar Hollywood'una gidiyoruz. "What Ever Happened to Baby Jane" filminin yapım sürecine. Dönemin iki rakibi Joan Crawford ve Bette Davis'in entrikalarla dolu film sürecini, geçmişle hesaplaşmalarını, nasıl şirketler ve yönetmenler tarafından kullanıldıklarını anlatan bu dizi sizi sekiz bölümüyle Hollywood'un diğer yüzlerini ve kadının yerini bir kez daha düşündürecek. Siz bu bölümlerle dizinin keyfini sürerken biz de ikinci sezonun başlaması için sabırsızca beklerken sizin için yanımızda yeriniz hazır olacak :). İncelemesi için sizi buraya alalım.

4. And Then There Were None (2015)



Agatha Christie'nin "On Küçük Zenci" romanını bilmeyeniniz yoktur. İşte o filmin BBC tarafından birebir uyarlanmış bu mini dizisi gerilim türünü sevenler için biçilmiş kaftan. Issız bir adada çeşitli yerlerden çeşitli sebeplerle çağrılmış on farklı kişinin tek bir ortak noktası vardır. Bu ortak nokta onları bu ıssız adadaki malikaneye hapseder ve unutmak istedikleri geçmişleri ile yüzleşmek zorunda kalırlar. Özellikle kitabı okumadıysanız soluksuz izleyeceğiniz bu dizi hakkında detaylı yorumum için tıktık.

5. 13 Reasons Why (2017)



Sonunda kız ölüyor. İşte sonu bildiğimiz bir hikayeyi bize ölen kızın gözünden anlatan bu dizi lisede geçse de sadece genç kesime hitap etmiyor. Neler olup bittiğini merak edip başrol Clay'in aksine art arda izleyeceksiniz. Her bölüm en az bir şarkı keşfiyle de sizi mutlu eden dizilerden. Detaylı yorumum şurada ve dizide hikayede eleştirdiğim bir kısım vardı o da Clay'in tek tek kasetleri dinlemesi ve hesap sorması ama kitaptan uyarlama bu dizide kitapta gerçekten bir günde dinliyormuş. O yüzden siz de bu noktaya takılırsanız orijinalinin öyle olduğunu bilip dizinin tadını çıkarın :).

6. Sherlock (2010-)



Bitti mi bitmedi mi derken biz Sherlock severlerin "bitmedi"'ye olan inancımızla sizlere bu diziyi öneriyorum. Psikopat değil sosyopat; aşırı zeki bunun getirdiği ukalıkla sözünü sakınmayan modern zamanın Sherlock'una bir şans verin :). Sizi hem güldürecek hem de cinayet çözecek. Bir de ezeli düşmanı kendisi kadar zeki azılı suçlu Moriarty ile olan kapışması var ki sizi daha da diziye bağlayacak. İzlediyseniz burada, şurada ve orada son sezonu yorumladım. Eğer hala izlemediyseniz şanslısınız çünkü bir sezon için iki yıl beklemediniz, keyfini çıkarın :).

7. Black Mirror (2011-)



2 sezonla bitti derken gelen taleplere kayıtsız kalmayıp 3. sezonu da yayınlayan her bölümü birbirinden bağımsız, farklı yönetmenler tarafından çekilmiş bu bilim kurgu dizisini türü sevmeseniz bile çok seveceğinize eminim. Her bölümüyle ağzınızı açık bırakan yok artık dedirten bir dizi. Size farklı bir bakış açısı kazandırıp distopik bir geleceği önünüze seren bu dizi izlemeye değer.

8. The Night Manager (2016)



İki İngiliz beyinin; Hugh Laurie ve Tom Hiddleston, köstebek tarzı bir filmde izlemeyi istiyor, ajan filmlerine de meraklıysanız bu dizi tam size göre. Altı bölümden oluşan yardım adı altında silah kaçakçılığı yapan bir adamı yakalamak için yakınına atanan bir gece müdürünün nasıl ajana dönüştüğünü izliyoruz. Senaryosu sizi şaşırtmasa da art arda izleyebileceğiniz keyifli bölümleri var ve dizinin küçük bir bölümü de İstanbul'da geçiyor.

9. Dead Set (2008)



BBG evini hatırlamayan yoktur herhalde, Öykü Serter'in sunumuyla hayatımızı bir girdi ve senelerce kaç sezon yapıldı. Yarışmacılar dışarıdan kameraların önünde yaşamaya devam ettiler. Onlar içerideyken dışarıdan nasıl göründüklerini düşünürken hiçbir sezonda dünyamız zombi istilasına maruz kalmamıştı. İngiltere'de yayınlanan BBG evinde (BigBrotherHouse) büyük elemede yapımcısının hiç istemediği bir şey olur ve yayın saatleri yerine ana haber bülteni girme ihtimali haberi gelir. Haberi kaynağı ya da nedeni sorgulanmazken ne olduğunu anlamadan stüdyoda virüsün yayılmasıyla işle evde de biraz değişecektir. Bu tarz programlara hafiften dokundurup eğlendirirken zombi saldırılarıyla ve trajik dönüşümlerle 45 dakikalık üç bölümle yerinizden kalkamayacaksınız.

10. Dekalog (1989-1990)



En güzelini sona sakladım çünkü ünlü yönetmen Krzysztof Kieslowski'nin bu on bölümlük dizisi şahane. Filmlerini de eminim izlemişsinizdir ya da duymuşsunuzdur. Sinemayla ilgili olanlar için filmleri ders niteliğinde. Bu her bölümü 10 emri işleyen serisi zamansız. Sizi etkileyen hikayeler ve düşünmenizi tetikleyen sorularla dolu. Her bölümü ayrı bir sanat filmi olan bu diziyi özellikle sinema severler es geçmesin :).

10 dizilik önerimizin sonuna geldik, diziler süreyi kısaltıp kaliteyi arttırdıkça bu seri de devam edecektir :). Alınan tepkiler güzel olmuş ki mini diziler 2017'de de bu yükselişine devam edecek gibi. Ben bu durumdan gayet memnunum. Bu yükselişten çokça güzel şeyler izleyeceğiz gibi :).

Bu mini dizi önerilerinden izledikleriniz var mı? Hangilerini gözünüze kestirdiniz? Yorumlarınızı bekliyorum :).

Küçük bir hatırlatma; sağ taraftan anketime katılabilirsiniz :).
Devamını Oku »

30 Şarkı Meydan Okuması #23

23. Herkesin dinlemesi gerektiğini düşündüğün bir şarkı

Yine çokça dinlemenizi istediğim şarkı var ama bunları zaten liste yapıp blogda yayınlıyorum genelde :). Sofar benim için güzel bir keşif kaynağı. Bu yüzden bu madde için Sofar'dan bir isim paylaşmak istedim. Daha önceki Sofar listelerinin

birincisi için tık,
ikincisi için tıklayabilirsiniz.

Bugün de Sofar'dan bir düet paylaşmak istiyorum. Bir süre dünya büküldü diye etrafta gezebilirsiniz uyarmadı demeyin :). Keyifli dinlemeler :).

"Öğrendiğim tek bir şey varsa 
O da okuldan değil,
Ormanın tam ortasından"

Biz + Nilipek - Dünya Büküldü

Devamını Oku »

27 Mayıs 2017 Cumartesi

30 Şarkı Meydan Okuması #22

22. Seni ileriye taşıyan bir şarkı

Bunu çevirdiğimde biraz anlamsız gibi geldi başta ama sizin sonradan çok güzel şarkılar seçtiğinizi gördüm ve biraz daha düşündüm. Beni ileriye taşıyan şarkılardan biri Blondie'nin One Way or Another şarkısıdır. Ben şanssız bir insanımdır, istediklerim olmaz ah iyi ki olmamış daha güzeli oldu dediğim durumlar da yok denecek kadar azdır :). Yine de umut fakirin ekmeği ya bu şarkı da beni gaza getirip yine yola devam etmem için enerji verir. Daha önce Blondie paylaştığım ve bir daha paylaşmak istemediğim için beni ileriye taşıyan diğer şarkıyı paylaşmak istiyorum. Efsane grup Queen'den gelsin :).

"When I walk out that door,
Oh how I want to be free, baby
Oh how I want to be free,
I want to break free"

Queen - I want to break free




Devamını Oku »

26 Mayıs 2017 Cuma

Cannes Film Festivali 2017

Daha şuradaki Ankara, İstanbul Film festivallerine gidemezken, gitsem bile bilet bulamazken Cannes'a gitmek hayal gibi ama bir gün gerçek olabilecek bir hayal çünkü "why not" (neden olmasın) :). Bu seneki yarışma filmlerinden ilgimi çekenleri aşağıda listeleyeceğim. Festivalin jürisini sevdiğimiz isimler oluştururken başkanlığı da canımız Pedro Almodovar üstlenmiş.



Festivalde ilk dikkatimi çeken filmler bunlar ama yorumlara bakarım yine ilgimi çeken gözden kaçırdığım olursa diye. Zaten bazı filmlerin tam fragmanı ya da açıklaması yok, oldukça liste uzayacaktır. Şimdilik seçtiklerim bunlar, bakalım hangileri mutluluk hangileri hüsranla sonuçlanacak :)



Aus Dem Nichts - Fatih Akın 

Diana Kruger'in başrolü oynadığı bu film tahmin edilebilir gibi görünse de etkileyici sahneler vardı fragmanda. Fatih Akın ve Kruger'in hatırına izlerim. Bakalım uzun zamandır bizi çok da şaşırtmayan Akın'ın bu filmi izledikten sonra mutlulukla mı yoksa hüsranla mı sonlanacak :).

The Meyerowitz Stories - Noah Baumbach

Baumbach severim blogda da yazdım birçok kez filmlerini. "Francis Ha" en sevdiğim filmi. Filmin oyuncuları sevdiğim güzel isimler. Bakalım yönetmen bizi mutlu mu edecek bu güzel kadroyla yoksa ah be mi dedirtecek, merak ediyorum. 

Okja - Bong Joon Ho 

Konusuyla ilgimi çeken bir film. Bir de oyuncu kadrosu var ki ben deyim Tilda Swinton, Paul Dano; siz deyin Jake Gyllenhaal, Giancarlo Esposito. Macera ve hareket vadeden bu film, kadrosuyla da göz doldururken bakalım istenileni verecek mi? 

The Beguiled - Sophia Coppola

Yönetmeni severim, bu filmde de gözde oyuncularından Kirsten Dunst, güzel oyuncu Nicole Kidman, gümbür gümbür gelen yeni nesilden Elle Fanning ve İrlanda'nın bıçkın delikanlısı Colin Farrell ile kadro hayallerimizi süslerken bakalım ortaya nasıl bir iş çıkmış. 1971 yapımı aynı adlı filmin yeniden çevrimi. Etkileyici de bir fragmanı var biraz tırstım, tırsmadım değil :). Yine de merak ettiklerimden :).

Happy End - Michael Haneke

Resmen son zamanlarda altın çağını yaşayan, her oynadığı filmde övgüyle söz edilen Isabelle Huppert Haneke'nin son filminde de boy göstererek ikili olarak beklentileri arşa çıkartıyorlar. Yine tırsa tırsa beklediğim bir film. Acun bey büyük hissediyorum.



Wonderstruck - Todd Haynes

En son "Carol" ile adından sıkça söz ettiren (bence biraz fazla abartıldı güzel ama abartıldı) yönetmenin son filmini ve neler yaptığını merak ediyorum :).

Le Redoutable - Michel Hazanavicius 

İşte en çok merak ettiğim filmlerden biri. Cannes'dan da birçok kez eli boş dönmeyen isimlerden Jean Luc Godard'ın Anne Wiazemsky ile olan ilişkisini konu alan ve Wiazemsky'nin kitabından uyarlanan bu filmi tabi ki Jean Luc Godard'ı sevdiğimden merak ediyorum. Kendisine filmdeki makyajıyla benzettiğim ve sevdiğim Louis Garrel'ı bu filmde izlemeyi de.


The Killing of a Sacred Deer - Yorgos Lanthimos

"The Lobster" ile kalbimizin en nadide köşesinde yer alan Yunan yönetmen Lanthimos'un son filmi yine en merak ettiklerimden. Yanlış hatırlamıyorsam The Lobster'da ilk sahnede bir kadın geyik öldürüyordu. Yönetmenin bu filminin adının bu olması da tesadüf değildir herhalde :). Oyuncular "The Beguiled"'de de beraber oynayan Nicole Kidman ve Colin Farrell var. Farrell "The Lobster"'da da başroldeydi hatırlatalım. En çok "Clueless" ve Aerosmith'in "Crazy" klibiyle aklımızda kalan Alicia Silverstone'un da neler yapacağını merakla bekliyorum. 

A Gentle Creature - Sergei Loznitsa

Konusu ilgimi çekti, gizem türünde. Yönetmen "Sislerin İçinde" filmiyle daha önce ödülle dönmüş Cannes'dan. Daha önce yönetmenin hiçbir filmin izlemedim fakat bu neden ilk olmasın :).



Jupiter's Moon - Kornel Mundruczo

Yönetmenin "White God" filmi Cannes'dan ve Antalya Altın Portakal film festivalinden ödülle dönmüş. Macaristan yapımı bu filmin konusu ve adı ilgimi çekti bakalım neler çıkacak :).

L'amant Double - François Ozon

Aslında yönetmeni hiç izlemedim ve merak ediyorum. İlk bu filmini mi izlemeliyim emin değilim ama bir yerden başlamak gerek :). Önerilerinizi alırım :).

The Square - Ruben Östlund

Sanırım listeme eklemek ve filmleri izlemek istemem için içinde komedi kelimesi geçmesi yetiyor. Çok ağır dram kaldıramıyorum. İzliyorum yine de izlenmesi gerekenleri, beğeniyorum da ama her zaman ruh hali kaldırmıyor insanın, en azından benim. Bu film hakkında iyi yorum okudum, komedisi de varmış daha ne olsun :).

Until the Birds Return - Karim Moussaoui

Yorumların birinde merak uyandırıcı bir film olduğundan bahsediliyordu. Bir de dans sahnesi paylaşılmış afişte resmi olan. Bakalım ileride daha uzun bir fragmanı paylaşılırsa daha çok mu izlemek isterim, vazgeçer miyim göreceğiz :).

Wind River - Taylor Sheridon 

Polisiye, suç, gizem türünde. Güzel bir seyirlik olabilir. Elizabeth Olsen'ı da severim zaten, bakalım nasıl bir film :).



Patti Cake$ - Geremy Jasper

Fragmanı hoşuma gitti :). Rapçi olmak isteyen bir kadının hikayesi. Müzikli falan filan, dram yazıyor ama eğlendirir gibi de :).

Ava - Lea Mysius

Görme yetisini yakında kaybedecek olan genç bir kızın bu süreci anlatılıyor. Fragmanı ve konusu güzel gibi bakalım nasıl olacak :)

Oh Lucy - Atsuko Hirayanagi

Bu filmin kısasını Gezici Film Festivali'nde izleyip çok beğenmiştim. Hatta keşke uzun olsa demiştim, olmuş meğersem :). Bir yerde okudum, "Hello My Name is Doris"'in Japon versiyonu diye :). Onlar öyle desin önemli değil ben izlediğimde sevdim kısasını, çıktığı zamanda izleyeceğim. Komikti ve ben uzakdoğu filmlerini de severim zaten. Güzel bir uzun versiyon bekliyorum :).

Tehran Taboo - Ali Soozandeh

Adı ilgi çekici, animasyon olması ilgi çekici.çizimleri güzel duruyor, İran'ın underground yaşamını animasyon olarak anlatıyor gibi.  Merak ettim, bakalım nasıl?



Posoki - Stephan Komandarev 

Yönler diye çevrilmiş İngilizce'ye, altı farklı taksi şoförünün ortak kaderlerine doğru yol aldıklarını söylüyor fragmanda. Bence yeterince ilgi çekici, sıradaki :).

Before We Vanish - Kiyoshi Kurosawa

Akira Kurosawa ile akraba değilmiş, baktım :). Bilim kurgu dram türünde, şimdilik puanları düşük ama ben bir şans vereceğim :).

They - Anahita Ghazvinizadeh

Cannes'ın 2010 yılında eklenen bölümü Queer Palm'a aday olan bu filme bir şans vermek istiyorum.

How to Talk to Girls at Parties - John Cameron Mitchell

Listemizin ve doğal olarak Cannes'ın vazgeçilmezi olmaya aday Nicole Kidman - Colin Farrell - Elle Fanning üçlüsünden Fanning ve Kidman ikilisinin oynadığı bu filmde punk, müzik, dans, uzaylılar ve bol acayiplik göreceğiz gibi, valla heyecanlandık :). Isabelle Huppert'ın altın çağı dedik ama Kidman'da geride kalmıyor maşallah, dizisi filmleri derken bu aralar çokça görmeye başladık :). Bir Farrell- Fanning ikilisi eksik kalmış bu üçlüden festivalde :). 

Marlina the Murderer in Four Acts - Mauly Surya

Adı ilgimi çekti, suç filmi. Fragmanı fena, yine de merak ettim. Yorumlara göre yine bakarız :).


Şimdilik ilgimi çeken filmler bunlar, yorumlara ve ödüllere göre bir daha göz atar, eklerim çıkarırım zaman gösterecek. Bir de ben belgesel izlemeyi pek sevmem o filmleri yorumlara göre seçerim seçmem ya da konusu falan ilgimi çekerse bakarım, bu yüzden bu listede yarışan belgeseller yok. Keşke Sundance için de bu tarz bir liste yapsaydım, izleme haritası çıkardı ama bir dahakine artık :).

Sizin merak ettiğiniz filmler neler, aralarında ilginizi çeken oldu mu? Sizce hangileri ödül alır? Yorumlarınızı bekliyorum :). Sanatla kalın <3.
Devamını Oku »

La Tortue Rouge (The Red Turtle) - Michael Dudok de Wit (2016)

Kırmızı Kaplumbağa - Michael Dudok de Wit (2016)



Geçtiğimiz yılın ödüle en çok aday olan ve hatırı sayılır miktarını kazanan "Kırmızı Kaplumbağa" sizi 1 saat 20 dakikalığına gerçek dünyadan alıp animasyonun güzel renk ve çizimlerine götürüyor.



Geçirdiği bir kaza sonucunda ıssız bir adada mahsur kalan baş kahramanımız adadan gitmek için sal yaparak kurtulmaya çalışır ama her seferinde sal yıkılır.



Yıkılan sallara inat bir daha bir daha yapıp tekrar adadan kurtulmaya çalışan kahramanımızın kasıtlı engellenen bu gidişinin bir nedeni vardır.


Tabi bu arada muzip yengeçler, sesleriyle filme katkı sağlayan martılar, avlanan balıklar ve zamanı gelince giyecek olarak işlev gören foklar da filme katkı sağlar.



Filmin en başında tüm ana renkler ve beyaz, siyah, gri vardır lakin biri dışında; kırmızı. Gök ve deniz mavi; kumlar kahve sarı; adamın kıyafetleri beyaz; gece ve rüyalar siyah, gri; orman ve çalılar yeşildir. Hepsi de belirgindir işte adamın, adanın ve doğanın eksik bu ana rengi kırmızı bu kaplumbağa ile tamamlanır :).


Filmde diyalog yok, ama buna gerek de yok. Bazen hayvanların bazen ise klasik müziğin desteğiyle bu masal akıp gidiyor.


Doğanın her halini; büyüklüğünü, acımasızlığını ya da bağışlayıcı yanını, insan - doğa çatışmasıyla beraber gördüğümüz bir film "Kırmızı Kaplumbağa". Animasyon bile olsa doğanın güzelliklerini ve renklerini fantastik ögelerle gösterdiği için bile izlenir. Küçük büyük herkese hitap eden bu masalsı "Kırmızı Kaplumbağa" filmini izlemenizi şiddetle öneriyorum. Pişman olmayacaksınız :).

Görsellerin hepsi imdb'den alınmıştır. 
Devamını Oku »