Merhabalar. Bu aralar hiçbir şey izleyip okuyamıyorum yoğunluktan bunlar da eski izlediklerim zaten. Bari daha da eskimeden yazayım :). Yazmadıklarım da var, laf aramızda onları çok beğenmedim zaten :). Bu iki film bir kitabı sevdim. Özellikle son filmi çok sevdim. Bir de çok sevdiğim Kara Kule serisinin filmi çıkmış sonunda ama gidebilir miyim bilmiyorum :). Siz gidin bakalım nasıl bulacaksınız. Kitap serisi çok güzeldir :). Okumadıysanız öneririm. Şimdi gelelim son atıştırmalıklarıma :).
Lars & The Real Girl - Craig Gillespie (2007)
Güzel, çok tatlı bir film. Lakin eksikleri çok. Derinlik katamamışlar. Çok iyi film olmasını engelleyen hikayedeki yüzeysellik. Onun dışında güzel fikir güzel film. Oturmuşlar demişler nasıl Ryan Gosling'i çirkinleştiririz; gıcık bir bıyık bıraktıralım, saçı uzasın ama taramasın. Huyu da garip olsun ama yok olmamış, başaramadınız :).
Lars abisinin ve eşinin yanındaki evde kalan içine kapanık, kendi halinde, insanlarla iletişimden uzak bir genç. Yengesinin (Hahaha Ryan Gosling'in yengesi evet :)), iş arkadaşının çabalarına rağmen bir türlü kimseye açılamayan bu naif çocuk bir gün abisi ve eşine yeni kız arkadaşını tanıştırmak istediğinde bu yeni kız arkadaş başta abisi ve eşi olmak üzere çevre halkı da biraz şaşırtacaktır :).
Canistan - Yusuf Atılgan
İncecik yarım kalmış bir roman. Atılgan seviyorum, bir kez daha anladım. Kütüphaneden iyi ki üç Türk yazar almışım çünkü bayadır okumuyordum yerli yazarlardan, onu da özlemişim. Aldığım tüm kitapları da sevdim. Puslu Kıtalar Atlası yorumum da
burada, merak edenlere.
Duruşma, yargıç, sanık ve tanık adlı 4 bölümden oluşması planlanan ama son bölümü bitmeden vefat eden Atılgan'ın bu kitabının ilk üç bölümü çok etkileyici. Kalp kırgınlığı ve onun sonucunda Milli Mücadele zamanlarında meydana gelen olaylar dizisi. Atılgan'ın bu kadar az eser vermesi çok yazık lakin bu kadar güzel olmasını da buna borçluyuzdur belki de :/.
Stranger than Paradise - Jim Jarmusch (1984)
Yine bir Jim Jarmusch yine ben. Yine Jim Jarmusch yine siyah beyaz. Yine siyah beyaz yine John Lurie. Yine John Lurie yine güzel müzikler. Yine güzel müzikler ve yine güzel bir film. Yine güzel bir filmve yine Jim Jarmusch. Se-vi-yo-rum. Çokk güzel. Çok sade. Çok anlamlı. Çok hoş. Jim Jarmusch lütfen bir gün siyah beyaz kareli bir masada buluşup kahvelerimizi söyleyip çiçeklerimizi gösterelim. Derin sohbete dalmışken Iggy Pop ile Waits arada gelsin bizi bölsün. John Lurie arasın. İki sohbetin belini kırıp bu olmadı mutlaka tekrar görüşelim diye sözleşelim. Canımsın <3.
Sizler neler atıştırdınız sormayalı, bir iki yorumunuzu alırım :). Çekiliş var
burada katılmak istersen, anket var sağ üstte seçmek istersen, hatırlatayım :). Sanatla kalın :).
Devamını Oku »