Nebula, çok sevdiğim, her önerisini bir kenara yazdığım, film zevkimizin aşırı uyuştuğu ve film zevkine güvendiğim Melikşah Altuntaş'ın bu filmi sinemada izleyin önerisiyle gidip gördüğüm bir film. Locarno Uluslararası Film Festivali ve İstanbul Film Festivali'nden ödülle dönen Nebula filmini izlemek gerçekten farklı bir deneyim ve sırf bunun için bile izlenilebilir.
Hay'ın çocukluğunda ölü bir atı görmesinden sonra kurban edeceği hayvanı keserken kendi bacağını kesmesiyle devam eden alıştığımız bir olay örgüsüne sahip olmayan bir film. Filmde Hay'ın çocukluğundan kısa bir kesit izledikten sonra günlük hayatından kısa anılar izliyoruz aslında. Doğa ve insan; ölüm ve yaşam filmde iç içe geçiyor. Mekan olarak da kah ormanda kah deniz kenarında Hay ile beraber geziniyor ve ölüm ile yaşam arasındaki ince çizgiye bakıyoruz.
Oyuncuların o yöreden seçilmesi ve hemen hemen hepsinin daha önce hiçbir oyunculuk tecrübesi olmaması özellikle tercih edilmiş ki bu doğallık da filmde farkını hissettiriyor. Filmin sonunda çalan müziği ve afişini de çok beğendiğimi belirtmeden geçmeyeyim. Herkesin farklı anlamlar çıkarabileceği yoruma açık bir film olan Nebula'yı klasik film anlatısından sıkılanlara öneririm. Sinemayla kalın.