Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Eylül 2024 Pazartesi

Abur Cubur (Temmuz ve Ağustos Ayı Okumalarım)

Selamlar! Günümüze gelmeye başladım :D. Haziran ayında okuduklarımı kaçırdıysanız linki için burayı tıklayınız. Güncel okumalarım ve puanlarım için de Goodreads ve Tiktok'tan beni takip edebilirsiniz. Siz neler okuyorsunuz? Bu kitaplar arasından okuduklarınız ya da merak ettikleriniz var mı? Yorumlarda buluşalım <3. 

Goodreads

Tiktok

Kaynak: Pinterest


Vanya Dayı - Anton Çehov 5/5

Bu hayatta bir şey için hayatta olmaz diyorsanız bilin ki olacaktır, büyük konuşun :D. Çehov sevmiyorum diye ortalıkta dolaştıktan sonra çok ama çok sevdiğim bir kitabını okudum ve bayıldım. Kara mizah var, sistem eleştirisi var, okuması keyifli muhteşem karakterler ve diyaloglar var. Kısacası artık Çehov sevmiyorum derken iki kere düşünmem gerekecek. Genç karısı ile Profesör uzun zaman sonra eski karısının çiftliğine kızının ve kızının annesinin akrabalarının yanına dönünce yeni bir düzen oluşmuştur ama bu birliktelik fazla uzun sürmez. Çok keyifli ve güzel bir okumaydı benim için. Okumadıysanız şiddetle tavsiye ediyorum. 

Kitap Kurtları - Emily Henry 4/5

Emily Henry'nin okuduğum üçüncü kitabı ve kısa aralıklarla okuyunca aradaki benzerlik bile değil aynılıklar okumanın zevkini düşürse de kitabın çıkış noktasını çok sevdim. Hani izlediğimiz o romantik komedilerdeki kasabada tanışıp aşık olup kendini ve hayat amacını bulduğu hikayelerdeki esas oğlan veya kız şehirdeki sevgilisini bırakır ve sonsuza kadar yeni evi ve yeni eşiyle mutlulukla yaşar ya, bu kitap da işte o geride bırakılan "duygusuz" kadını esas kadın yapıyor ve hayat tercihlerini değiştirmeden kendine uygun bir esas oğlan bulmasını okuyoruz. Fikir olarak bence çekici diğerinin hikayesini okumak ama şöyle bir şey var okuduğunuz kaçıncı Henry kitabı olduğuna bağlı kitabı okurken aldığınız zevk değişiyor. Benim üçüncü kitabım olduğundan ve Henry'nin formülünü bildiğimden işin sürprizi kaçıyor çünkü yazar çok satan formülünü bulmuş ve güzel işliyor. Yine kötü değil ben keyif aldım okurken ama biraz daha şaşırmam gerek artık yeni kitaplarını çok sevmem için sanırım, tekrara düşen kurgulardansa. 

İspanyol Aşk Aldatmacası - Elena Armas 5/5

Kurgusal aşkım Aaron Blackford ile tanışmaya hazır olun :D. Sanırım gelmiş geçmiş en sevdiğim esas oğlan bu kitapta. Yine bir düşmanlıktan aşka evrilen bir aşk hikayesi okuyoruz, daha doğrusu tek taraflı olsa da bu şekilde tanımlayabiliriz. İspanya'daki ablasının düğününe yalnız giderek ailesinin daha da önemlisi yeni nişanlanan eski aşkının karşısına çıkmak istemeyen esas kızımız kendisine ilk iş gününden beri nefret ettiği iş arkadaşını yanında götürür. Esas kız Catalina, rahatsız edici şekilde ezberden bir şeylere inanan biri, çok açık olan durumlarda bile. Yazar anlamamazlığa gelmek yerine daha yaratıcı yöntemler bulabilirdi çünkü bu okurken inandırıcılığını ve karakteri sevmemi etkileyen bir şey oldu lakin onun dışında keyifli bir okumaydı. Özellikle Amerika'da geçen rom-comlardan sonra Avrupa'da geçen bir hikaye okumak daha da yakın hissettirdi. 

Gece Göğünde Çıkış Yaraları -Ocean Vuong 2/5

Çeviri şiir sevmiyorum ve bu kitap da fikrimi değiştirmedi. Birkaç sevdiğim söz oldu ama genel olarak beğenmedim.

Tavşan - Mona Awad 1/5

Nefret ettim. Yani tek cümleyle nefret ettim. Anksiyetem tetiklendi sürekli tekrarlanan Bunny kelimesinden ve ritüeller sonucu ana karakterin yaşamak zorunda kaldığı olaylardan. Okumak istemediğim türde bir rahatsız edicilikten bahsediyorum bu arada. Cidden çok kötü bir deneyimdi ve zor bitirdim. Bitirdikten sonra kendime gelmek için bir sürü çizgi roman ve kısa kitaplar okudum, baya kötü etkilendim. Hatta bir süre tavşan kelimesinden o kadar soğudum ki kitaptan bağımsız nerede tavşan kelimesini görsem tekrar tetiklendim. Absürt diye geçiyor ama bu kitap absürt değil, kötü bir kitap. Yüksek öğrenim için yazar olarak özel bir üniversiteye kabul alan karakterin, sınıfta bir türlü dahil olamadığı ve sürekli kendilerine Bunny takma ismiyle hitap eden nefret ettiği sınıf arkadaşları tarafından yaratıcılıkları kadar madde bürünen bir ritüelin içine dahil edilmesi ile gittikçe sınırların zorlandığı bir gruba dahil olur. Goodreads yorumumu da buraya bakıyorum, teşekkürler. 

TavşanTavşan by Mona Awad
My rating: 1 of 5 stars

I hate it! It’s not a weird book! I love weird! it’s a bad book triggers you in a disturbing way. Let me summarize you in a nutshell; a schizophrenic girl is overwhelmed by the thesis topic for literature classes and finally battles with her imagery characters in a mental health care center. She has psychologist and psychiatrist as teachers and another master’s student friend struggling with drug addiction patient in the center.


They’re both saved! No worries! The only character I like is Jonah so sincere and good hearted

View all my reviews

Genç Adam - Annie Ernaux 5/5

Mükemmel bir kitap daha Annie Ernaux'dan. Kendisinden yaşça küçük bir öğrenci ile yaşadığı kısa bir ilişkiyi anlatıyor bu sefer Queen. O kadar güzel yorumları ve tespitleri var ki toplumda kadının ve erkeğin rolü üzerine ben yine çok ama çok severek okudum. 

Küçük Irmaklar -Pascal Rabate 5/5

Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı. Yanlış hatırlamıyorsam Fermina Daza nın blogunda ilk kez bu kitabı gördüm yıllar yıllar önce ve merak edip aldım. Kaç senedir kitaplığımda duruyordu. Bu kitabın bendeki yerinin şöyle bir özelliği var, o da hayatımda çizgi roman dönemini açması. Artık ben de çizgi romanları takip ediyorum. Sevdiğim çizerleri, hikayeleri keşfetmeye hatta kovalamaya başladım. Kitap baskısı ve çizimleri çok güzel. Hikayesi de çok güzel, yalnız yaşayan yaşlı bir adamın kendinden daha genç ama yine yaşlı bir arkadaşıyla olan sohbetinden esinlenerek kendi hayatındaki vazgeçmişlikten sıyrılıp yeni bir hayata başlaması anlatılıyor. Ben çok sevdim ve keyif aldım. 

Babamı Kim Öldürdü - Eduard Louis 5/5

Bu sene okurken en çok etkilendiğim kitaplar listesine rahatlıkla gireceği kesin olan otokurmaca başka bir kitap ile devam ediyorum. Babasıyla olan gelgitli ilişkisini anlatan Eduard Louis'nin sözünü sakınmadan açıkça eleştirdiği geçmişten günümüze alınan hükümet kararlarının Fransa'da yaşayan özellikle emekçi sınıfa dahil tek bir insanın hayatını nasıl etkilediğine dair çarpıcı bir okumaydı. Yine duygularıma hakim olamadığım ve çok ağladığım ama herkese de tavsiye ettiğim bir kitap oldu. 

Yine Öyle Hissettirdiğinde - Cem Güventürk 4/5

Cem Güventürk'ün Hope Alkazar'daki sergisi sayesinde tanıştım ve o sergiyi çok sevdim. Kitabını gördüğümde de hemen almalıyım dedim, kitapları olduğunu bilmiyordum. Kitap güzeldi genel olarak. İnsanın kendiyle derdini mizahi bir dil ile gündelik yaşamda çok da uzak olmadığımız olaylar üzerinden anlatıyor. 

Rosalie Blum Serisi - Camille Jourdy 5/5

Üç kitaptan oluşan bu seriyi sevdim demek yetmez, aşık oldum. Çizimleri olsun, hikayesi olsun, karakterleri olsun ba-yıl-dım. Ara ara açıp çizimlerine bakmak, okumak istiyorum öyle içime işledi, sevdim. Son kitapta da Christmas çizimleri de vardı; ayrıca çok sevdim Christmas sevgimden ötürü. Sevgilisinden yeni ayrılmış annesiyle yaşayan bir adamın bir gün markette karşılaştığı bir kadını takip etmesi ile başlıyor. Kadını tanıdığını düşünür ve takıntı haline getirir. İkinci kitapta ise işler tersine döner ve başka açıdan hikayeyi okuruz. İlk kitaba dönüp çizimlerdeki ayrıntıları yakalamak o kadar keyifliydi ki ikinci kitabı okurken ilkini de yanımda tuttum. Son kitapta ise iki bakış açısı birleşir ve hikaye sonlanır. Ben yazarın çizimlerine bayıldım, tam benim tarzım. Kullandığı renkler o kadar güzel ki hayran olmamak elde değil! Bu senenin benim için favori kitaplarından biri kesinlikle bu seri.  

Kardeşimin Kocası Serisi - Gengoroh Tagame 4/5- 5/5

Çok tatlı bir hikayeydi. Küçük kızı ile yaşayan yalnız bir babanın ikiz kardeşinin kocası gelince onun kaldığı süre boyunca kurdukları bağa ve aile olmalarına dair çok keyifli bir okumaydı. Babanın toplum tarafından farklı görülene karşı olan önyargıya sahip bakış açısına karşılık; küçük kızının önyargısız sadece gördüğü sevgiye verdiği karşılık arasındaki farkı okumak aslında büyüdükçe temel noktayı nasıl kaçırıp değiştiğimizi gösteriyor. İlk kitap iyiydi sadece biraz didaktikti ondan dolayı puan kırdım ama ikinci kitap öyle güzeldi ki hikaye çok duygusal bitti zaten. Çizimler de eğlenceliydi, hani animelerde olur ya komedi mimikleri, onlar çok iyiydi. Bir de Uzakdoğu yemekleri seviyorsanız bu kitap karnınızı acıktırabilir. Kitap yazarın istediği üzere tersten basılmış ve bizde 1-2 ve 3-4 olmak üzere iki cilt olarak yayınlanmış. 

Amerikan Ev Arkadaşı Deneyi - Elena Armas 5/5

Bu kitapta İspanyol Aşk Aldatmacası'ndaki esas kızın en yakın arkadaşının hikayesi ile aynı evrende devam ediyoruz. Bu sefer iyi kazandığı kurumsal işinden istifa edip yazar olan Rosie ile platonik sanal aşkı Lucas'ın hikayesini okuyoruz. Burada Rosie yazar ve kitaptakine benzer bir hikaye yazıyor aslında bu da acaba otobiyografik bazı ögeler var mı diye düşündürüyor yazarın kendi hayatıyla benzer. Rosie çok satan romantik türdeki ilk kitabını yazdıktan sonra yazar tıkanması yaşıyor ve ikinci kitabı için ilk kitabındaki en yakın arkadaşın aşkı bulmasını konu alan bir kitap yazmak istiyor. Bu kitabın da konusu o zaten. Rosie, ilk kitaptaki Catalina'ya göre daha çok sevdiğim bir esas karakter oldu. Ayakları yere basan sorumluluk sahibi ve etrafındakilere özenle yaklaşan onları dinleyen bir karakter. Öyle ki sonunda da bir anda aydınlanan karakterler değil sorunun farkına varıp terapi desteği alan gerçeğe yakın kişiler okuyoruz. Tabi çok aşık her açıdan mükemmel erkek arkadaşları saymazsak (sahi var mı öyle tipler varsa en azından söyleyin bilelim :)). Bu kitap da keyifliydi, ilki gibi uzun olmasına rağmen ilk 100 sayfadan sonra özellikle akıp gidiyor.

Sophie'nin Baladı - Filipe Melo 5/5

Flaneur Kitapevi var Kadıköy'de gitmediyseniz gidin, çok tatlı küçük bir kitapçı ve müthiş kitaplar var orada. Bu kitabı da bana oranın sahibiydi sanırım, o önerdi ve bayıldım. Kendi yayınevlerinden çıkan bir çizgi roman. Hikaye içinde hikayenin olduğu geçmişten günümüze uzanan bir müzisyenin hayatının anlatıldığı çok ama çok tatlı bir çizgi romandı. Çizimler ayrıca çok güzel, sevdiğim tarzda. Okuması çok keyifliydi ve gözlerim dolu dolu değil baya ağlayarak okudum ve kapattım kitabı. Sonu tahmin ettiğim şekilde çıktı ama oraya giderken anlatılan hikayeler o kadar güzeldi ki çok keyifli bir tecrübeydi benim için. Hasta ve yaşlı bir müzisyenin kimseyle röportaj vermemesini söylemesine rağmen ısrarla onunla konuşmak için kapısında bekleyen bir gazetecinin ısrarlı bekleyişi sonrası basında yansıyan hikayesinin gerçeklerini öğrendiğimiz bir sohbet gerçekleşiyor. Müzisyenin çocukluğundan savaş yıllarına ve annesiyle ilişkisinden kariyerindeki dönüm noktalarına ve en sonunda neden yalnız bir şekilde inzivaya çekildiğini anlattığı günümüze kadar olan hikayesini okuyoruz. Sonunda da Sophie'nin Baladı'nı Spotify'dan dinleyebiliyorsunuz. Bence mutlaka bir göz atın bu kitaba.

İkinci İlk İzlenimler - Sally Thorne 3/5

Esas kızımızın tekrara düşen insan tasvirlerinden ve çok düz ilerleyen bir hikaye olmasından kaynaklı ben pek sevmedim. Ruthie, uzun zamandır konfor alanı olan zenginler için huzurevinde çalışıyor ve işine çok düşkün. Orada yaşıyor, tatil bile yapmıyor ve 7/24 kendini oradaki insanlara adamış..  Yöneticisi gidince geçici yönetici olmuş ve yanında çalışan asistanı ile işletmeyi idare ediyor. Ta ki bir gün asıl patronlarının değişmesi ve yeni gelen şirketin tesisi inceleme altına almaya başlayana kadar. Bu sırada da yeni patronlarının yaramaz oğulları dövme stüdyosu açmak için tesise çalışmaya gelir ve esas kızımızın komşusu olur. Şeytan tüylü Teddy kendini herkese sevdirir ve tabi ki; esas kızımızın elinden de aşık olmak dışında bir şey gelmez. Tesiste beraber kalan iki kadın var ve patronun oğlu onlar için asistanlık yapıyor ve ben en çok oradaki karakterleri sevdim sanırım. Biri namıdiğer Şeytan Marka Giyer'deki Meryl Streep; Renata. Kitabın en ilgi çekici okunulası yanı da onların hikayeleriydi.

Devamını Oku »

1 Eylül 2024 Pazar

Abur Cubur ( Haziran Ayı Okumalarım)

Merhaba, Haziran ayında okuduklarımı sonunda düzenleyip yayınlıyorum. Diğer aylardaki okumalarımı da yazmak istiyorum hafızamdan silinmeden çünkü sonrasında dönüp okumak ve hatırlamak beni de mutlu ediyor. Güncel okuduklarımı ve puanlarımı takip etmek isterseniz diye de Goodreads ve Tiktok hesaplarımı ekliyorum. Keyifli okumalar :).

Goodreads

Tiktok


Kaynak: Pinterest


Tatilde Tanıştığımız İnsanlar - Emily Henry (4.5/5)

Arkadaşlıktan aşka dönüşen bir hikaye. Çeviriden kaynaklı mı bilmiyorum ama bazı yerlerde çok inside jokelar komik olması gerekirken olmamış gibi bir de bazı olayları bağlama şekli çok sıradan gelse de bazı noktalarda üzerinde düşünmemi sağlayan öyle güzel cümleler vardı ki çıtır çerez bir rom-com kitabından biraz daha fazlasını aldığımı hissettirdi. Az üstünde durulsa da karşımızdakinden çok kendimize odaklanmamızdan da bahsetmesi açısından kitabın değerinin artması oldu. Bu çok az üstünde durulan ama okuma keyfini arttıran bir etken oldu. Kolay okunan çıtır çerez mükemmel bir yaz okuması. Yer yer güldürdü de ama beni kişisel deneyimlerim açısından etkilediğinden ben daha çok ağladım ve gözlerim dolu dolu kapattım kitabı :D. Ben çok sevdim. Yazarın diğer kitaplarını da aldım. Bu kitabın yakında filmini de izleyecekmişiz. Umarım eskiden izleyip sevdiğimiz tarzda bir rom-com olur ve keyifli bir film ortaya çıkar. 

Funny Story - Emily Henry (4.25/5)

Bu kitabı da okuyunca anladım ki Emily Henry formülü bulmuş. Karakterler, kurgu ve hatta karakterlerin hayalleri bile diğer kitapla benzer bile değil aynı. Cümleler bile aynı olabilir birini İngilizce diğerini Türkçe okudum bilemeyeceğim ama işte Emily Henry'nin şöyle bir olayı var sonunda öyle güzel kişisel farkındalığa ve terapiye bağlıyor ve bunu da öyle güzel açılıyor ki evet diyorsun yalnız değilim. Bu duyguları hissederken de bunları yaşarken de yalnız değilim ve bunu eğlenmek için okuduğum kişisel morfinim romantik komedi bir kitaptan alıyorsun. Tüm o klişe diyaloglara ve kurguya, gerçek üstü iyilikteki erkek imajlarına; ki kurgu sonuçta ve ticari kaygılarla yazılmış bir kurgudan bahsediyoruz, çok göremesek de okumak eğlenceli böyle erkekleri :D (kim bilir belki vardır :)) rağmen umut veriyor kendine inanma, sorunun kaynağına inme ve farkına varma adına. Ben Emily Henry'yi seviyorum o yüzden hem eğlenceli yer yer komik özellikle başlardaki eski nişanlımın yeni nişanlısının eski sevgilisiyle sevgili olma durumu ile ama bundan çok arkadaşlığa odaklanıyor ki o da güzel. Keyifli bir okumaydı benim için diğer kitaplarını da aldım bu yaz okurum. Bir de dünyası sizi o izlemeyi sevdiğimiz o eski rom-com filmlerine götürüyor o da tatlı bir his. 

Rahatlama Kitabı - Matt Haig 3/5

Yani doğru ve güzel şeyler söylüyor. Kısa kısa notlardan oluşan ve kaygı bozukluğu ya da öz değerle ilgili sıkıntılarımızda, belki de psikolojik olarak karanlık bir dönemden geçtiğimizde açıp okumak ve yaşadığımız şeyin kafamızın içindeki kadar büyük olmadığına ve her zaman aydınlığın ve umudun olduğunu kendi tecrübelerinden de yola çıkarak anlatmış. Lakin, ben bu söylediklerinin hepsini direkt okumaktansa kurgu içinde okumayı severim. Direkt okumak belki kendimize bunu hatırlatanın iyi yoludur ama ben Gece Yarısı Kütüphanesi'ni okurken de zaten aynı çıkarımları yapmış ve daha çok keyif almıştım. 

Çıplak Ceset - Celal Oker 3/5

Dedektif Remzi Ünal serisinin ilk kitabı. Ben ortalama buldum. Sonunu merak etsem de bir polisiye romandan beklediğim gizem ve macerayı çok fazla alamadım bu kitaptan. Detaylı insanı merak ettiren gizeme sahip bir kitap değildi. Seriye devam etmem herhalde.

Yalan Dolan - Veronica Raimo 4/5

Veronica Raimo'nun öz kurmaca olarak yazdığı Yalan Dolan travmalarla dolu bir geçmişin izinde bize yer yer komik yer yer hüzünlü bir yerden anlatıyor hikayesini ve aile, arkadaş ilişkilerini. Cidden böyle kitaplar yazmak herkesin yapabileceği bir şey değil böyle dürüst ve açıkça hayatının en gizli detaylarını anlatabilmek o yüzden ben ayrı bir hayranlık duyuyorum bu yazarlara. Hatıra, gerçek, yalan hepsi iç içe ve asla bilemeyeceğiz hangileri yaşandı ya da hangileri yanlış hatırlanan bir anı ya da yaşanmamış hayal edilmiş bir geçmiş. 

Olay - Annie Ernaux 

Olay'ı okuyunca ki Annie Ernaux uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Yalan Dolan ile benzeştiğini fark ettim. Hikayeleri anlatma ve ikisinin de erkek egemen bir düzende kadın olma ile alakalı notlarından olsa gerek. Annie Ernaux gerçeği tüm çıplaklığı ile yazmış çok cesur bir kadın. Ben hayran kaldım. Okuru rahatsız ettiriyor ki ettirmesi de gerekiyor yaşadıklarının ciddiyetini aktarma konusunda ve bu çirkin düzende bir şeyleri değiştirmek için kendi katkısını sunması açısından da bunu gerekli görüyor ki katılıyorum. Kısa ama çarpıcı bir roman. Ben çok sevdim, yazarı okumaya devam ederim. 

Arkadaşlarla Sohbetler - Sally Rooney 4/5

En az sevdiğim Sally Rooney kitabı oldu. Genç bir üniversite öğrencisinin kendisinden büyük ve evli bir adamla ilişkisini konu alıyor. Baş karakter Güzel Dünya Neredesin'deki karakterlerden birine benzettim, karakterin dış görünüşü ile alakalı yaptığı yorumlardan ve aslında başka insanların onu nasıl gördüğüne dair yapılan betimlemeler bakımından. Sally Rooney en sevdiğim yazarlardan biri, yeni kitabı Intermezzo da bu ay çıkacak diye umuyorum Türkçe'de de. Kitabın sonu beni tatmin etmedi hatta sinirlendi. El birliğiyle tüm karakterler toksik bir ilişkiye evet demiş gibi hissettirdi ve ondan sanırım çok da sevemedim ama yine de kötü değil puanımdan anlayacağınız üzere :D. 

Sır Tutabilir Misin? - Sophie Kinsella 2/5

Eğer ana karakterin aşık olduğu adam anti feminist ve egoist olursa romantik komedi okumak işkence olabiliyor. Zaten erkek karakter hakkında çok fazla da bir bilgi edinemiyoruz, sadece olmak için var gibi; zengin, seksi ve gizemli ama karakter olarak var olmasına yetecek kadar bilgimiz yok. Uçağın düşeyazmasından kaynaklı oluşan gerginlikle yanında oturan yabancıya tüm sırlarını anlatan bir karakterin, yabancının artık yabancı olmadığını öğrendiğinde başlayan bir kurgu okuyoruz özetle. Kitabın iyi yanları cidden Sophie Kinsella'nın güldürmeyi bilmesi ve ana karakterin aile ilişkisini anlattığı kısımlar. İki puanı da ondan verdim zaten yoksa asla önerdiğim bir kitap değil. Keyifli çıtır çerez bir sahil okuması için bile fazla can sıkıcı yukarıda bahsettiğim nedenlerden. Çevirisi ve baskısı cidden çok kötü bu arada eksik cümleler vardı kitapta :D. 

Sahilde Kafka - Haruki Murakami 3/5

Bu kitap ne anlatıyor amacı mesajı ne ben anlayamadım sanırım. En sevdiğim yazarlardan birinin yine en az sevdiğim kitabını okumuş bulunmaktayım. 15 yaşında genç bir çocuğun bir kehanet üzerine evini terk etmesi sonucu başlayan olayları okuyoruz aslında. Anne ve abla özlemi, gerçeküstü olaylar ve birbirinden gizemli karakterler ile hiçbir şeyin cevabını almadığımız 650 sayfalık bir kitap. Büyülü gerçekçilik akımıyla yazılmış, benim de sevdiğim bir tür aslında ama o kadar anlamadım ki mesajını beni rahatsız etti okurken.  

Devamını Oku »

12 Haziran 2024 Çarşamba

Abur Cubur (Son Zamanlarda Okuduklarım)

Merhabalar! Nasılsınız? Ben yine yazacağım deyip yazmadım, eski yazılarımı düzenleyip paylaşmadım. Yeni yazılar için aksiyon alıp harekete geçmedim ama kafamda bir yerlerde hep yazıyorum bu bloga ve sonunda icraata geçmeyi başardım. Özellikle iyi bir şey izleyip okuduğumda bunu paylaşma isteği artsa da genelde sosyal medyayı tercih ediyorum paylaşmak için. Kolayıma geliyor bugün kolaya kaçmadan şöyle biraz kitaplardan konuşalım istiyorum. Okuduklarınız veya okumayı düşündükleriniz var mı? Siz neler okuyorsunuz?


Source: https://tr.pinterest.com/pin/144748575515163070/

Naif, Süper - Erlend Loe (3/5)

Bu kitaba ara verip bitirdim. Kolay okunmasına rağmen arada sıkılıp bıraktım. Genç bir adamın hayatı sorgulamasıyla ve sınırlı çevresiyle gerçekleştirdiği ilişkileri konu alıyor. Yani okunur ama ben çok etkilenmedim. Karakterin yoğun bir depresyondan çıkış şekli beni tatmin etmedi ve inandırmadı diyebiliriz sanırım. 

Sessiz Hasta - Alex Michaelides (4/5)

Kolay okunan ve bestsellerlar ilgi alanıma giriyor bu aralar hem yazın gelme sebebi hem de reading slumpa tekrardan girmek istemediğimden aralara mutlaka bu tarz kitaplar eklemeye başladım hele bir de güzelse tadından yenmiyor zaten. Sessizliğe gömülmüş bir hastanın tedavisini üslenen bir psikoterapistin ağzından dinlediğimiz bir hikaye. Özel hayatına da dahil olduğumuz bu hasta - terapist ilişkisinde akıcı temposu yüksek bir gerilim okuyoruz ve ben keyif aldım. Kurgusu da güzeldi, yakında filmini de yaparlar. Eğer bu türü seviyorsanız bence bir bakın. Ben gerilim okumayı severim ve keyif aldım. Özellikle sebep sonuç ilişkisi bazı yerlerde üstün körü anlatılsa da genel anlamda iyiydi.

Zamansız - Latife Tekin (4/5)

Bir kadın ve erkek ilişkisini şiirsel bir dille anlatıldığı bir kitap Zamansız. Melike Şahin'in en sevdiği kitaplardan biriymiş, onda görüp almıştım. Üzücü, yıkıcı ama güzeldi de. İlk başta anlamaya çalışırken zorlansam da alışınca akıp gitti. 

Dul Bayan Basquiat: Bir Aşk Hikayesi (4/5)

Ünlü ressam Jean-Michel Basquiat ve Suzanne Mallouk'un ilişkisi anlatılıyor. Akıcı bir kitap. Bu kadar toksik bir ilişkiyi okumak yer yer rahatsız etse de Suzanne Mallouk'un bu ilişkiden kendini kurtarıp psikiyatrist olmasını da takdir ettim. İlişkinin yanında ayrımcılık, sanat dünyası ve dönemin önemli olayları da anlatılıyor ve bu kitabı daha da değerli kılıyor aslında okuma kalitesini arttırdığından. Ben sevdim. 

everyone in this room will someday be dead - Emily R. Austin (4/5)

Kitabın adı beni çok çekti ve kara mizah sevdiğimden hemen alıp okumak istedim. Kitap arkası yazısı da bunu destekler nitelikteydi ondan büyük beklentilerle başladım lakin komedi anlamında istediğimi alamadığımdan hayal kırıklığı yaşadım. Bu beklentimin dışında ise kitabı okumak özellikle anksiyeteden muzdarip ölüm takıntılı biriyseniz (yani ben) pek önermem çünkü kitabın büyük çoğunluğu tekrarlardan ve bunu destekleyen iç konuşmalardan oluşuyor. İlk yarısında özellikle beni bu konuda boğdu lakin ikinci yarısında bir cinayet vakasını çözmeye uğraştığından daha hızlı aktı. Genel olarak da zor okunan bir kitap değil aslında ama biraz sabretmek gerekiyor. 

Filmlerden Daha Güzel -Lynn Painter (4/5)

Bu kadar anksiyetik bir kitap okuduktan sonra romantik komedi bir kitap tercihini bilinçli yaptım daha da karamsar olmamak için ama çok ağlattı bu kitap beni, ahahha. Çok dokunaklı duygusal bir kitap olduğundan değil de benim duygusal olarak sıkıntılı bir dönemime geldiğinden kaynaklıydı sanırım. Young adult tarzında romantik bir kitaptı. Düşmandan arkadaşlığa geçen iki liselinin hikayesi. Güldürdü de. Seriymiş ama ben bu mutlu sonu sevdim devam etmek istemiyorum, zaten çevrilmemiş de henüz. Filmi çekilse izlerim. 

Bir Katilin Güncesi - KimYoung-ha (3/5)

Bir seri katilin günlüğü adından da anlaşılacağı gibi. Kitabı hem ilginç yapan hem de dezavantajı olan şeyse katilin alzheimer olması. Yani neye inanacağım hangisi gerçek şimdi neden bahsediyor diye düşüne düşüne kitap bitti o yüzden de pek tatmin olmadım. Kolay okunsa da bitsin diye okudum, çok keyifli değildi. 

Annemin Öldüğüne Sevindim - Jennette McCurdy (4/5)

Bir çocuk oyuncunun anılarını anlattığı otobiyografi türünde bir kitap. Annesinin zoruyla başladığı kariyeri ve suistimal edilen bir çocukluktan annesinin ölümünden sonra kendini bulma arayışını anlatıyor Jennette ve bunları yaşamaktan daha zoru herhalde bunu anlatmaktır. Kendisi ile gurur duydum ve umarım mutlu güzel bir hayatı vardır artık. 

Mr. Salary - Sally Rooney (5/5)

33 sayfalık kısacık bir öykü bu. Sally'mizin yeni kitabı çıkmaya yakınken önce okumadığım tek kitabı Arkadaşlarla Sohbetleri okuyup sonra da  Intermezzo'nun çevrilmesini bekleyeceğim. Tesadüf Pandora'da bu kitabı görünce dayanamayıp aldım ve iyi ki almışım. Aynı gün bitirip tekrar okudum. Hem dilini ve anlatım şeklini özlemişim hem de hikayeyi sevdim. Yeni kitabı da sabırsızlıkla bekliyorum. 

Geç Kalan - Dimitri Verhulst (3/5)

Yine kara komedi ile beni kandıran ama güldürmeyen bir kitap daha. Bana kitap satmak istiyorsanız kara komedi deyin ve ben inanayım. Cidden zaafım bu sanırım. Karısından kurtulmak için demans hastalığı numarası yapan bir adamın hikayesini okuyoruz. Beni içine almadı ve tarzı hoşuma gitmedi yazarın ama eminim sevenleri vardır. Benlik değildi. Sıkıldım çoğunlukla.

Devamını Oku »

21 Ekim 2023 Cumartesi

Film Ekimi, Bir Oyun ve Birkaç Kitap

Merhaba, arkadaşımın hatırlatması ile Film Ekiminde bu sene iki filme gitme fırsatı buldum. Üçüncüsünü de yarın izleyeceğim. Bu hafta içinde hastalıktan kırılsam da iki film ve bir oyuna gitmeyi ihmal etmedim. Şimdi biraz onlardan bahsedeceğim. Bahsetmeden önce iki sorum var. Bayadır kitap almıyorum, son zamanlarda en çok sipariş verdiğiniz ve güzel kampanyaları olan site hangisi? Ben genelde Amazon'dan sipariş veriyorum, tek tük aldığım kitaplarda toplu bir alışveriş yapabilirim alternatif bu aralar hangi siteler var merak ediyorum. Diğer sorum da arada eskiden katıldığım ama yazmadığım etkinlikleri okumak hoşunuza gider mi? Yorumlarda beni aydınlatın :D . 

All of Us Strangers - Andrew Haigh 


Başrol oyuncuları hot priestimiz Andrew Scott ve After Sun'ın daddysi Paul Mesal'i görünce yönetmen de çok sevdiğim  45 Years ve Weekend filmlerinin yönetmeni olunca beklentiler hayli yüksek salonun yolunu tuttuk lakin ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Film çok kötüydü. Senaryo o kadar kötüydü ki kitabı okumasam anlamakta güçlük çekerdim. Kitabı da elimdeydi ve gitmeden bir hafta önce okudum ve kitaptaki fikri sevsem de beni çok şaşırtmadı, sonu da tatmin etmedi. Kitapta karakterlerin neyi niçin yaptığı çok net iken filmde karakter derinliği asla olmaması beni filmin içine baştan sona alamadı ve duygudan uzak kötü bir film izledim. Yer yer didaktik olması da beni rahatsız etti. Muhteşem oyuncu kadrosu maalesef kötü senaryoda kaybolmuş Claire Foy'a ayrı parantez açmak isterim zira kendisi endişeli anne rolünde diğerlerinin yanında parladı. Soundtrack de çok güzeldi, görüntüler de. Onun dışında maalesef benim filme puanım beş üzerinden 2 kitaba ise 3. 

Filmi ilk kez gitme fırsatı bulduğum Kadıköy Sineması'nda izledim. Koltukları aşırı rahatsız, belki de benim boyumun uzunluğundan kaynaklı sığamadım, bacağım ağrıdı. Kutsal Motor'dan Zeynep ve Kaan hatta bana kitap okumayı yeniden aşılayan Melikşah da bu seanstaydı. Sahi araları neden bozuldu, aşırı meraktayım.

Kitap: Yabancılarla Bir Yaz - Taiçi Yamada



Anatomy of a Fall - Justine Triet


Toni Erdmann filmine bayılan biri olarak Sandra Hüller'i bir saygı duruşu ile selamlayıp iki buçuk saatlik serüvenimize başladık. Filmde kocası çatıdan düşüp ölen bir kadının kocasının ölümünden suçlanmasıyla açılan davada iki görüşe de ortada duran ve kararı tamamen seyirciye bırakan bir film izliyoruz. Kadın gerçekten kocasını öldürdü mü yoksa bu bir kaza mıydı? Film baştan sona tutarlı ve iki fikre de eşit uzaklıkta olmasıyla takdire şayan olsa da Palme D'or alıyorsa da diğer filmler ne kadar kötüydü diye düşündürmedi değil. Benim puanım filme beş üzerinden 3.5. 

Filmi Atlas'ta izledik ve koltuklar nitekim daha rahattı :).

öneri makinesi



Güne Bakan Cam Kırıkları - Memet Baydur


Oyuncular: Almila Uluer ve Kerem Atabeyoğlu


Bir parkta tanışan iki yabancının sohbet/hikayelerinden oluşan yer yer güldüren ama yazım ve sonu bakımından pek de güçlü olmayan bir oyun. Minoa Pera'da her perşembe sahneleniyor bildiğim kadarıyla. İstanbul Modern Sanat'ın geçici yerini muhteşem bir yer yapmış Minoa, bayıldım. Buraya da birkaç fotoğrafını koyacağım. Zamanında Agnes Varda'nın Yersiz Yurtsuz'unu izlediğim salonda izledik bu oyunu. O salonu sahne yapmışlar iyi de yapmışlar umarım daha çok şey izleriz orada zira mekan o kadar güzel ki sık sık oraya gideceğim gibi duruyor. Kafesi açılsın, o bitkiler ve kitaplar arasında Christmas zamanı gitmek için sabırsızlanıyorum. 








Anais Nin - İçsel Kentler Serisi


Şimdi serinin üçüncü kitabına başlamış bulunmaktayım. Ateş Merdivenleri çok sevdiğim bir başlangıç kitabıydı Albatrosun Çocukları ise ilki kadar sevebildiğim beni içine alan bir kitap olmadı. Ateş Merdivenleri kadın olmak ve seçimleri ile ilgili o kadar düşündürücüydü ki bakış açısı ile özellikle yazıldığı dönem düşünülürse çarpıcı bir roman. Serisinin devam kitapları da elimde, sıra sıra okunmayı bekliyor. Benim metro kitaplarım oldu, kısa romanlar olmasına rağmen okuması çok da kısa sürmüyor akıcılık bakımından ondan kaynaklı olsa gerek metroda daha rahat okunuyor :D. 

Buse Cinayeti - Mehmet Murat Somer (Hop Çiki Yaya Serisi)


Bir dedektiflik serisinin ilk kitabı ama bazı kaynaklara göre Peygamber Cinayetleri ilk kitap. Emin olan varsa aydınlatsın. Gündüzleri website güvenliği ile uğraşan geceleri pay sahibi olduğu kulüpte çalışan karakterimiz kulüpte çalışan kızlardan biri öldürülünce merakına yenik düşerek cinayeti aydınlatmaya çalışır. Rengarenk karakterleri ile sonundan çok karakterin günlük yaşamını okumak daha çekici. Sonunu öğrenmek için değil karakterin tepkileri için okuyorum bir yerde ve polisiye olarak çok heyecanlandırmasa da klasik müziğe bayılan Rupaul hayranı Audrey Hepburn kostümleri giyen karakterimizin yaşamını okumak çok daha çekici. Bir de Hüseyin ile olan ilişkisi biterse üzüleceğim şu an net gibi lakin 7 kitap okuyacak kadar şans verir miyim izleyip görelim. Keşke dizisi olsa da izlesek diyeceğimiz bir roman. 


Sizin aralarında izleyip okuduklarınız var mı sizin puanlar nasıl? 
Devamını Oku »

8 Ağustos 2022 Pazartesi

2022 Yılında Okuduğum 20 Kitap (Devam edecek)

Böyle uzun kitap yazıları yazmayalı yıllar olmuş gibi, ben kitapları okurken ve yazarken çok keyif aldım, umarım siz de en az benim kadar keyif alırsınız. Siz bu kitaplardan hangilerini okudunuz ve şu an ne okuyorsunuz? Yorumlarda yazın lütfen.

O Sırada - Erman Çağlar

Yer yer güldüğüm tatlı bir kitap, özellikle seksenlerde doğup doksanlarda gençliğini yaşamış kesimin verilen referanslara daha hakim olarak daha çok eğleneceğini düşündüğüm bir kitap. Ben biraz zaman olarak kaçırdığımdan okurken keyif alsam da bayıldığım bir kitap olmadı. İkincisi de var, denk gelirsem bir bakarım. Erman beyin düşüncelerinde bir gezintiye çıkmak ve farklı başlıklardaki absürt mizah süslü kısa yazılarını okumak isterseniz O Sırada'ya bir şans verin derim.

Bul Beni - Andre Aciman 

               

Adınla Çağır Beni kitabını ve filmini çok severim. Devam kitabı diye hemen aldım tabi çıkınca ama ancak okuyabildim. Kitabın neredeyse yarısında Elio'nun babası Samuel'in ilk görüşte aşk yaşamasını okuyoruz. Bu sırada Elio ile olan ilişkisinden bahsetmesi derken ikinci bölüme Elio'nun bakış açısına geçiyoruz. Tabi o büyük aşkın üstünden yıllar geçmiş ama geçmişin izleri hala onda. Elio'nun babasının tersine kendinden yaşça büyük bir adamla macerasına odaklanıyoruz ve onun sayesinde bazı kararlar almasına derken bu sefer Oliver'ın tarafına geçiyoruz. Evlenmiş, çocuk yapmış derken taşınma arifesinde bir geceyi anlatırken aslında Elio'nun hayaletiyle yaşadığına tanık oluyoruz. Son bölümü de söylemeyeyim sürprizi kaçmasın :). Baba kısmın bir tık sıkıldım, oradaki betimlemeler, gereksiz uzatılan yerlerden kaynaklı ve hikaye çok samimi gelmedi başta hoşuma gitse de. Diğer kısımlar daha kısa olduğundan gözüme pek çarpmadı ama yine gözümüz yaşlı okuduk bu tadı damağımızda kalan aşk hikayesini. İlk romanı sevenler bunu net okusun Spoiler; bu sonu hak ettik, ayrıca çocuklarının olması falan güzel bağlanmış :). 

Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü

Sevdim mi sevmedim mi anlayamadığım bir yazar, karar vermek için Çocukluğun Soğuk Geceleri'ni de almış bulunmaktayım. Günlük gibi bir kitap, oldukça karamsar ve ince olmasına rağmen kolay okunan bir kitap değil. Çok sevdiği yazar Cesare Pavese'nin peşinde İtalya'da geziyor ve benim tek düşündüğüm şu an bunu yapmanın ülke şartlarında ne kadar zor olduğu :). 

Manzumeler - Vüsat O Bener 

Yazarın kitaplarının Everest yayınlarına geçeceğini öğrendiğimde YKY'de eski fiyatıyla okumadığım tüm kitaplarını aldım, iyi ki de aldım :). Kapan kitabını çok sevdiğim sonrasında da okumaya devam ettiğim bir yazar. Şimdi de Siyah Beyaz öykü kitabını okumaya başladım. Manzumeler, kısacık bir şiir kitabı bu çizimlerin de olduğu. Keyifli şiirler var, Bener hayranları bir okusun derim. Dilinin herkese hitap etmediği bir gerçek o yüzden hiç okumayanların ilk tercihi bu olmasın, sevmeyenler de hiç almasın diyebilirim. 

Güzellik Bir Yaradır - Eka Kurniawan

                    

Arka kapak yazısı aşırı ilgi çekici, kitap da hızlı başlıyor. Ana karakterin mizah anlayışı da çok güzel ama sonu yeterince etkileyici bitmiyor. Endonezya'dan büyülü gerçekçilik türünde bir kitap okumak isterseniz bu kitaba göz atın. Ülkenin tarihi hakkında da birçok şey öğreniyorsunuz. Bir de ben yine çok ağladım. Çok ağır konuları da işliyor. Mizahı o kadar güzel ki tadı damakta kalıyor keşke daha çok mizah unsuru olsaydı diyorum. 

Kıyamet Park - Alper Canıgüz

Alper Kamu'nun yeni maceralarını okumak her zaman keyif veriyor her ne kadar ilk okuduğum kadar etkilenmesem de.  Alper Kamu, ruhen yaşıtlarının üstünde bunu biliyoruz ama teknolojiye uyum sağlayamaması bu genç yaşında ruhunun yaşlılığı mı yoksa yazarın kendisiyle özdeşleştirmesinden kaynaklı bir yorum mu bilemedim. Ben daha dinamik çağı yakalayan bir Alper Kamu okumaktan daha çok keyif alırdım gibi geliyor.  

Aşka  Övgü - Alain Badiou

Arka kapak yazısı ilgimi çekti Penguen'e gittiğimde, birçok cümlenin altını çizdim. Daha önce yapılan bir söyleşinin derlenip toparlanıp yayına hazırlanmış hali. Yazarımızın aşk hakkındaki görüşleri okumaya değer. 

Normal İnsanlar - Sally Rooney

Sally Rooney abartıldığı kadar var ve gerçekten Y kuşağının hislerini, o arada kalmışlığı ve sorgulamaları öyle güzel anlatıyor ki Normal İnsanlar da çok severek okuduğum bir kitap oldu. Yazarın 91li olduğu gerçeği beni çok şaşırtsa da artık biz 90lıların orta yaş olduğu geçeğini bir kez daha yüzüme vurmuş oldu. 

Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı

                         

Filmini daha çok sevdiğim nadir kitaplardan biri :). Barış Bıçakçı da severim ama bu kitapta dürüst olmak gerekirse sıkıldım ve daha çok anlatım şeklinden. Ender'in sürekli Çetin ile bizli konuşması beni aşırı yordu. Kendilerini bir görmelerini birbirlerine olan bağlılıklarını anlıyorum fakat tek bakış açısından diğer karakterleri okumak bir süre sonra beni maalesef sıktı. İyi ki film olmuş, Sakin de müziklerini yapmış, bu kitap olabilecek en güzel şekilde yeniden uyarlanmış. Bıçakçı okumaya devam ama bu kitap bana hitap etmedi.

Emanet Çocuk - Claire Keegan

                     

Çok hüzünlü bir hikaye. Yoksul ve kalabalık bir aileyeni bebekleri olması sebebiyle emanet olarak çocuklarından birini çocuksuz bir aileye bırakırlar. Burada yeni bir düzen ve anne baba profiliyle karşılaşan çocuk ayrıntılarda ve yalın bir dille o kadar güzel doğup büyüdüğü ailesiyle olan farkı anlatıyor ki bu kısacık hikayede bence en vurucu nokta da bu oluyor. Kısa ama çarpıcı bir kitaptı, tavsiye ederim.

Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke

                         

Yine ağladık da ağladık. Hele köpek ağladıkça ben daha çok ağladım. Kuraklığın ortasında koca köyde yalnız kalmış kör bir köpek ve ihtiyar bir adam insanlığa, umuda ve yaşama dair beraber dostça bir hikaye yazıyorlar. Kapağıyla da o kadar uyumlu ki hayran olmamak elde değil. Jaguar çok sevdiğim bir yayınevi, okuduklarımdan sevmediğim hiç olmadı ağlamadığım da olmadı sanırım :). 

Güzel Dünya, Neredesin? - Sally Rooney

                   

Bu yılımın keşfi oldu Sally Rooney ve beni de etkisi altına alması uzun sürmedi. Y kuşağının kararsızlığını, anksiyetesini, arada kalmışlığını o kadar iyi anlıyor ve anlatıyor ki insan neden bu kadar çok okunduğunu ve sevildiğini hemen anlıyor. Kendisini 91li olduğunu okuduğumda küçük bir şok yaşadıysam da başka kimse bir dönemin ruh halini bu kadar iyi yansıtamazdı herhalde karakterlerine. Bu kitaba gelirsek de ben çok sevdim. Sevmediğim bazı yerler olsa da şimdilik en sevdiğim Rooney kitabı. Pandemiden de nasibini alan kitaplardan biri. Hatta okuduğum ilk pandemi etkili karakterlerin olduğu kitap olabilir. Sevmediğim yanı da dünya gündemine dair yaptıkları yorumlarda karakterlerin çatışmasının az olması ve daha çok yazarın görüşlerini anlatması gibi bir durum. Karakterden çok tip gibiler bu görüşleri anlatırken ve pasifler. 

Nora, Bir Bebek Evi - Henrik Ibsen

                         

Nora'yı sevdim, güçlü bir karakter. Oyun da çok güzeldi. Sahnede bir gün izlemek isterim. Nora bir gün ailesi için gizli bir karar alır ve sonuçları ailenin hayatını sonsuza kadar değiştirir. Nora'nın karakter değişimi o kadar güzel anlatılmış ki kitabı sevmemdeki en büyük etken bu oldu.

Hedda Gabler - Henrik Ibsen

Sonu çok çarpıcı olmasına rağmen ilki kadar sevdiğim bir oyun olmadı. Sahnede izlemek belki daha farklı düşünmemi sağlayabilir. Hedda çok alımlı ve güzel bir kadındır. Yeni evlenmiştir ve sıkıntıdan oynadığı oyunlar bir yerde başına dolanıyor diyebiliriz.

Hayalet Işık - Pierre Drieu La Rochelle

Çok sevdiğim Oslo, 31 August'un esin kaynağı ve Le Feu Follet (izleme listemde) filminin de uyarlandığı kitap Hayalet Işık. Tabi bundan ötürü hemen alıp okumak istedim. Çeviriden pek emin olamadım, yer yer zorladı beni lakin kitap çok güzel ve etkileyici. Bağımlılıkla savaşan Alain bir gün tedavi gördüğü hastaneden çıkar ve tüm arkadaşlarını ziyaret ederken yaşamının amacını yeniden sorgulamaya başlar. 

Vişne Bahçesi - Anton Chekhov

Uzun zamandır Chekhov okumak istiyordum. En son orta okul lise zamanı okudum herhalde, hayal meyal öykülerini ve hissettirdiklerini hatırlıyorum ki o da pek benim tarzım olmadığı yönünde. Nitekim yıllar sonra okuduğum ilk kitabında da aynı şeyleri hissettim. Lakin birçok oyun ve öykü kitabı elimde, yavaştan birçok yönetmen ve yazarı etkileyen bu yazarı okumaya devam edeceğim. Vişne Bahçesi'nde bir ailenin maddi durumlarındaki bozulma nedeniyle muhteşem bir vişne bahçesi olan evlerini satmak zorunda kalmalarını konu alıyor. Alt metinde sınıf ayrımı öne çıkıyor. En sonunda adamcağıza çok üzüldüm, kim olduğunu söylemeyeyim sürprizi kaçmasın. Her ne kadar görüşleri eskiden kalma olsa da böyle unutulmak çok üzücü. 

Başkalarının Tanrısı - Mine Söğüt 

Yıllar sonra yeniden Mine Söğüt okumak iyi geldi. Yine ötekilerin hikayesini anlatıyor, yer yer didaktik bir anlatımı olsa da beni çok sıkmadı bu durum. Sokakta yaşayan beş insanın hayatını neredeyse büyülü bir gerçeklik üzerinden anlatıyor. 

Badem - Sohn Won-Pyung

Bookstagramda sevdiğim kitapların yanında en çok gördüğüm kitaplardan biriydi Badem. Duyguları hissedemeyen bir çocuğun büyükannesi ve annesinin yardımıyla sosyal çevrede nasıl davranması gerektiğini evde öğrenmeye çalışıyor. Kitap birkaç yerde betimlemelerle beni etkiledi. Kitaba ismini veren badem gibi. Yine arkadaşlarından öğrendiği duyguları anlatmasını okumak keyifliydi. Hiçbir şey hissedemeyen bir insanın durumunu anlatmak da hiç kolay olmasa gerek ki bence bu konu da kitapta en zayıf kalınan yer. Onun dışında okuması kolay akıcı bir kitap. 

Bir Demet Kuru Soğan - Feridun Oral

Bir pazar sever olarak konusunu okuduğum andan beri merak ettiğim bu kitabı hemen alıp okumak istedim. Çizimler ve fotoğraflarla dolu çok tatlı bir kitap. Kalınlığına bakmayın elinize aldığınız gibi bitiyor. Kısa kısa anlar okuyoruz bir başka pazar sever Ali Bey'in hayatından.

Suyun Şekli - Andrea Camilleri

Komiser Montalbano serisinin ilk kitabı, Suyun Şekli. Çevirisinden pek emin olmamakla beraber akıcı bir roman. Esas karakter hakkında fazla detay olmayışı benim okurken en çok eksikliğini hissettiğim ve karakteri sevmemi engelleyen şey oldu çünkü tanıyamadım. Sadece karaktere dair sonuna doğru ilgimi çeken detaylar vardı, komiserin verdiği kararlar ve terfi kısmı gibi; bu da devam etme kararı almamda etkili oldu. Bugün ikinci kitap gelecek, bakalım bu sefer karakterin kişiliği hakkında daha fazla detay okuyabilecek miyiz? Tamamen doğal yollarla ölen önemli bir devlet yetkilisinin cinayete kurban gitmiş olduğunu düşünen Komiser, üstlerinden iki gün ister ve olayın perde arkasını araştırır. Ciddi bir eleştiri var kitapta, devlet, din işleri başta olmak üzere. Kurumların yozlaşması kitapta en öne çıkan tema diyebiliriz. Ok

Devamını Oku »

14 Haziran 2022 Salı

Dev Kitap Alışverişi (Amazon, İdefix, YKY, ve İş Bankası Yayınları)

Merhabalar, uzun zamandır kitap almıyordum, okumuyordum da. Yani okuyorum da Goodreads'ten görüyorsanız çok da okuyorum sayılmazdı. Bu aralar çokça Melikşah videosu izleyip influence edildiğimden üstüne sevdiğim yazarların yeni kitaplarının çıkması ile birçok kitap almış oldum. Şimdiden de kitap sepetlerim dolu, onları da umarım elimdeki kitapları erittikçe alırım. Zamlar almış başını gidiyor biliyorsunuz. İlk zamsız halini kaçırdım bari ikinci zamdan önce istediklerimi toplayayım derken baya bir okunmamış ve merak ettiğim kitaplarım var şu an evde okunmayı bekleyen. Önceden olanları saymıyorum bile :).

İlk olarak Amazon'dan baya bir kitap siparişi verdim. Parça parça gönderdiler ama ben hepsinden burada kısaca bahsedeyim. İdefix'ten de Amazon'da olmayan veya oraya göre daha ucuz olan kitapları aldım. 

Bir diğer alışverişim Kadıköy YKY mağazasından oldu. Oradaki beyefendinin önerisiyle Bernhard aldım ve Vüsat O. Bener'in artık Everest'ten kitaplarının yayınlanacağını söylemesi ile eski fiyatlarıyla elimde olmayan kurgu kitaplarını topladım hemen. 

İş Bankası'na da uğramak istedim çünkü online bulamadığım Vişne Bahçesi'ne bakmak istiyordum ve nitekim buldum; onun yanında da arkadaşımın önerisiyle Altıncı Koğuş'u yine aldım. 

Bir de bundan haftalar önce yine Remzi Kitabevi'nden birkaç kitap aldım onları da aşağıda bulabilirsiniz. Dolap uygulamasından da yine tükenen kitapları uygun fiyata alma keyfi dedik. 

Kitapları alışverişlere göre değil de alma amaçlarıma göre anlatacağım izninizle :).


Aslında alışverişimin temel sebebi sevdiğim yazarların yeni kitaplarının çıkmasıydı. 

Kıyamet Park: Bunlardan ilki geçenlerde bir blogda gördüğüm yıllardır beklediğim Alper Kamu'nun yeni macerasıydı tabi ki. O kadar geç haberim oldu ki kendime şaşırdım edebiyattan ne kadar uzak kalmışım diye. Sonuç olarak hemen aldım, en yakın zamanda da okunmayı bekliyor.

Gergedan Büyük Küfür Kitabı + Alayına İsyan + Başkalarının Tanrısı: Mine Söğüt çok severim, blogda da yazıları vardır. Yeni kitapları çıktığını duyunca hemen aldım tabi. Ben okumayalı da Mine Söğüt yayınevi değiştirmiş, ona da bir şaşırdım :). Tükenmiş kitaplarının da en yakın zamanda basılmasını umarak sıradaki kitabıma geçeyim. 

Deli İbram Divanı + Varamayan + İnsan Kendine De İyi Gelir: Ahmet Büke'nin öykülerini okumayı çok severim, yeni roman yazdığını görünce de ekledim tabi sepete. Okumadığım öykü kitaplarından birini de yine aldım. Son kitap da yine öyküleri ama toplama bir kitap sanırım. 

Kum Tefrikaları: Muhtelif Evhamlar kitabına bayılırım yeni kitabı çıksın diye hep takipteydim ki çıkmış, ben aktif değilken. Hemen ekledim sepete tabi, bu kitap da okunmayı bekliyor.

Melihşah'ın videolarından merak edip listeme eklediğim kitaplarla başlayayım. 

Babamı Kim Öldürdü?: Konusu ilgimi çekti hem de halen oynandığını görünce önce okuyup sonra izlemek istedim ama geçen cumartesi oyunu kaçırdığımızı bir sonraki oyunda da başka planım olmasından kaynaklı bu sezon gidemeyeceğim gibi gözüküyor ama belli olmaz tabi :). 

Güzellik Bir Yaradır: Hali hazırda okuduğum oldukça akıcı ve güzel devam eden Endonezyalı bir yazarın tarihle iç içe anlattığı ve kitabın büyülü gerçekçilik ve aile ilişkilerinden kaynaklı olsa gerek Marquez'e benzetilen bu romanı da yine merakla aldım ve biraz okuyayım derken sıralamada öne geçti ve hala okumaktayım. Bitince de yorumumu yazarım ama şimdilik güzel gidiyor. 

Bozkır Çiçekleri: Arka kapak yazısı ile beni çeken bir kitap oldu, arkadaşım da bir kitabını çok övdü. Bunu seversem onu da alır okumaya devam ederim diye düşünüyorum. 

Rüyalar Sarayı: Yine çok övülen bir kitap, rüyalar işin içinde olunca da ben de meraklanıp almadan duramadım.

Şu Yağmur Bir Yağsa: Melikşah'ın yazarın kendisinden bahsetmesi ile ilgimi çeken bir kitap oldu. Bu kitabı da umut olsun diye almış olabilirim :D.

Emanet Çocuk: Kesin dram ama hem M. bey çok güzel anlattı hem de kapağına bakar mısınız? Jaguar yayınlarına bayılıyoruz zaten, kötü bir kitabını daha okumadım şimdiye kadar.

 

Drama okumayı çok severim. O yüzden aşağıdaki kitapları da bu sevgimden topladım diyebiliriz. 


Nora, Bir Bebek Evi + Hedda Gabler: Yazarın başka bir oyununu merak ediyordum ama her yerde tükenmiş, bunu görünce aldım, en azından yazar hakkında bilgim olsun istedim. 

Bütün Oyunları - Christopher Marlowe: Faust'u hala okumamışken önce bunu okuyayım Marlowe da zaten okuyayım diyorken tüm oyunlarını ekledim sepete, sırasını bekliyor.

Harold Pinter - Seçme Oyunlar: Pinter sevdiğim bir yazar, bu kitabını görünce de hemen almak istedim.

Leonce ile Lena: Yine merak ettiğim bir oyun, bazı yerlerde tükenmiş ama ilginç bir şekilde İdefix'te de tükenmiştir hatta bu yüzden beklerim baya siparişi sonra da alamam derken beni çok güzel yanılttılar ve kitap kısa sürede elime ulaştı diğer sipariş ettiğim kitaplarımla beraber.

Çehov oyunları/öyküleri: Fotoğraflarda gördüğünüz tüm Çehovları almamın sebebi yıllar önce birkaç öyküsünü okuyup şu an hiçbir şey hatırlamamdan kaynaklı. Bu kadar yönetmenimize esin olmuş bu yazarı artık okumanın zamanı gelmişti. 

Önemsiz Bir Kadın: Oscar Wilde'ın oyununu yine araya sıkıştırdım yazarın Dorian Gray'in Portresi'ni çok severim. İş Bankası'nda görünce alayım dedim.

Bu üçlü çok güçlü (ne alaka)


Aşk-ı Memnu + Anna Karenina + Madam Bovary: Bu üç kitabı hep beraber almak istedim, hepsi de benzer konulara sahip olduğundan, artık en önce yazılandan başlar sonra devam ederim :).

Uzun zamandır merak edip almayı ertelediğim kitaplar


Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Yani yıllardır merak ederim, fiyatı daha da artmadan artık bir alayım dedim. Kim bilir ne zaman okurum. 

Bizim Büyük Çaresizliğimiz: Barış Bıçakçı severim ama bu kitabı sırf eski kapaktan almak için yıllarca beklettim ve tahmin edin bu kadar bekledikten sonra hangi kapaklısını aldım. Tabi ki yeni olanı :). Filmi de güzeldi, kitabını da bir ara araya sıkıştırıp okurum gibi. 

Hayalet Işık: Çok ama çok sevdiğim Oslo, 31 August'a ilham olan bu kitabı çok merak ediyordum. Kitabın bir de 1963 yapımı Le Feu Folle adlı film uyarlaması var. Kitabı okuduktan sonra da filmi kesin izlerim. 

Çocukluğun Soğuk Geceleri: Yakın zamanda Yaşamın Ucuna Yolculuk kitabını okudum ve sonlara doğru özellikle sevsem de genel anlamda sevip sevmediğime emin olamadığım bir yazar Özlü, bir kitabını daha okuyup karar vermek istedim :). 

Biraz Uzak Doğu Edebiyatı dedik


Yaban Kazı: Nedense Amazon'da listemde ilk bu kitap vardı ve çıkarmak istemedim. Bir ara merak edip atmışım herhalde sepete. Bir ara okurum gibi, kısacık bir kitap çünkü. Konusu da ilgi çekici.

İnsanlığımı Yitirirken + Öğrenci Kız: Bilirsiniz ki Uzak Doğu eserleri az basılır ve siz keşfedene kadar tükenir gider. Yeni çıkanlarda görünce İthaki'nin Japon Klasikleri serisine çok sevinmekle beraber bu iki kitabı aldım hemen Remzi'den. 

Dolaptan tükenmiş Aslı Erdoğan kitapları alma keyfi


Kırmızı Pelerinli Kent + Bir Delinin Güncesi + Hayatın Sessizliğinde: Kendisinin Kabuk Adamı'nı yıllar önce okuyup sevmeme rağmen diğer kitaplarını almamışım. Bir baktım tükenmiş ve hemen dolap araştırmasıyla bu üç kitabı uygun fiyata aldım. Mucizevi Mandarin de yine merak ettiklerim arasında yazarın. Bu arada ben tükenmiş kitapları Dolap'ta aratırım. Daha önce de uygun fiyata istediğim tükenen kitapları aldım. Size de sadece tükenen değil aradığınız kitapları uygun fiyata bulma ihtimalinize karşı Dolap uygulamasına da bir seçenek olarak bakmanızı öneririm. 

İstanbul Kitapçısı 

Hep görüyordum ama arkadaşım sayesinde öğrendim ki her ay belli yayınevlerinde indirim oluyormuş. Çok da merak ediyordum ama hep en son vapur saatlerine yetiştiğim için girip inceleme fırsatı bulamıyordum. En son kapanmasına yarım saat kala falan yetiştim ve üç kitap aldım indirimden. 

Kadınlar Ülkesi: Daha önce hiç duymadım tamamen orada görüp arka yazısını okuyup merak ettim. Umarım keyifle okurum.

Tokyo'nun Son Çocukları: Konusu ilgimi çekti yine, kitapçıda kitap inceleyip almak da başka bir zevk gerçekten. Keşke hep güzel indirimler olsa da alsak böyle.

Sürücü Koltuğu: Bu aralar çok denk geldiğim bir kitap, konusu ilgimi çekti. İndirimde görünce de aldım. 

Benim alışverişim şimdilik bu kadar :). Çaktırmadım ama son alışverişimi önceki alışverişlerimi yazmayı bitirdikten sonra yaptım ve bu yazıya yetişti. Uzun süre kitap almayacağım desem de belli olmaz alırım falan o arada bu yazı çıksın aradan yoksa yazı uzayacak da uzayacak :). 

En son siz hangi kitapları aldınız, benimle paylaşın lütfen, beraber taşıyalım bu yükü :). Edebiyatla kalın!

Devamını Oku »

7 Mart 2021 Pazar

Çekiliş Sonucu

 Merhaba arkadaşlar, nasılsınız?

Bir önceki yayınımda mini bir kitap çekilişi yaptım ve şimdi sonucunu paylaşacağım. Kazanan arkadaşımız Dode oldu Kendisini tebrik ediyor ve 5 gün içinde adresini aşağıdaki mail adresine yazmasını rica ediyorum. 5 gün sonunda ulaşmazsa yedek talihlimiz de aşağıdadır. Ben de en kısa sürede söz verdiğim Kar Kirazı Kuşu kitabını ve bunun yanında kitaplığımdan hediye bir kitap ile yollayacağım. Tekrardan kendisini tebrik ediyor ve yeni çekilişlerde görüşmek dileğiyle sevgilerimi yoluyorum <3.

onerimakinesi@gmail.com



Devamını Oku »

7 Şubat 2021 Pazar

Kar Kiraz Kuşu - Sibel Karabulut (Çekiliş)

Öneri Makinesi

Selamlar herkese, bugün neredeyse bir yıl önce aldığım gibi okuduğum sonra da yazdığım ama bir türlü paylaşamadığım yazımı yayınlıyorum. Geç tanıtacağım için üzgün ama size hediye edeceğim için ayrıca mutluyum <3. 

Kar Kiraz Kuşu, 94 sayfacık bir novella. Yazarı Sibel Karabulut ile bizzat tanışma şansına eriştim bir kitap kulübü sayesinde. Kendisi bana kitabını hediye etti ve hatta sizlere de bir tane imzalı olarak hediye edeceğini söyledi ama bildiğiniz sebeplerden ötürü uzun süredir görüşemedik. Yine de ben bu yazıya yorum yapan bir arkadaşıma kitabı hediye etmek istiyorum. İlle bir tarih olacaksa da martın ilk haftasına kadar diyelim. Bu arada Sibel'in yeni kitabı da çıktı. Uçaryüzer ile İlkyaz, bir çocuk kitabı. Yine konusu o kadar güzel ve naif ki ben çok merak ettim. Kendisi ile tanıştığımız gün zamanını bekliyor demişti kitap için, demek zamanı bu zamanmış! Kitap çıkmış, ne güzel olmuş.

Gelelim kitap yorumuna. Özellikle bu dönemde daha da bir anlam kazanan bu kitabı ben çoğu zaman üzülerek ama aynı zamanda umutla okudum. Hayvan türünün gözünden insan türünü bu kadar empati yaparak görmek inanın kolay değil. İnsanlığın dünyada diğer canlılar üzerinde üstünlük kurma çabasının acı sonuçlarını bu kitapta maalesef belki de en hafif haliyle görüyoruz. Ders çıkarmadığımızdan daha da çok göreceğiz gibi duruyor.

Öneri Makinesi
ayraç tesadüfi bir şekilde denk geldi

Küçük Kara Balık ya da Nemo karakteri gibi özgür olmak için sürüsünden ayrılan ve memleketine ulaşma hayali ile yola çıkan bir kuşun hikayesi bu. Yolda karşılaştığı birçok arkadaşının hikayesine onun uçtuğu yerler vesilesiyle dahil olduğumuz güzel bir yol hikayesi. Bir bölümde düştüğünde onu kaldıran ezeli düşmanı nankör dediğimiz kedinin olması ve dinlediği hikayelerde asıl kötü kahramanın insan olması tesadüf olmasa gerek.

Kitap çok akıcı, sade bir dille yazılmış. Okurken zorlanmıyorsunuz. Olumsuz tek eleştirim, sonunun zayıf kalması olabilir. Yine de anlatım şeklinden çok anlattığının ön plana çıktığı bu novellayı herkese öneriyorum. Sırf biraz da bu dünyada yaşayan ve en az insanlar kadar burada yaşamaya hakkı olan farklı bir canlının gözünden insanları ve dünyayı görmek için bile okunabilir.

Yorum yapmayı unutmayın, sevgiler :).
Devamını Oku »

18 Ocak 2021 Pazartesi

4 Yıl Sonra Yeniden, Meydan Okuma Yaptım/Yapıyorum

Gece saat 03:38, ben blogda yorum var mı diye artık el alışkanlığı olmuş bir şekilde istatistiklere bakarken içimden 2014'ten beri yazdığım bloğumda en çok okunan yazılara bakmak geldi. Tüm zamanlar içerisinde tıklanma sayısı beni gerçekten çok şaşırttı. Hiç bu kadar çok olmasını beklemiyordum :D. Aslında çok çok değil ama bana göre oldukça çok. En çok okunan yazı ise bir meydan okumanın ilk gün sorusunun cevabı :D. İlginç gerçekten ilginç ama tarih 18.01.21 ve ben o yazıyı 17.01.17'de yazmışım. Asla planlı değil, bilinçli değil ve bu tür rastlantılar beni gerçekten hayatta heyecanlandıran ve belki de gereğinden fazla anlam yüklediğim şeyler ama voila! Şimdi bu yazıyı yazmama ilham oldu. Yazıyı tekrar okurken aklıma bir anda şöyle bir fikir geldi. Soruları tekrar 2021 yılındaki ben cevaplayacak ve daha sonra ikisini de okuyup nasıl değiştiğimi göreceğim. Eğer siz de zamanında bu meydan okumayı yaptıysanız siz de benim gibi 2017 ve 2021'deki kendinizi karşılaştırabilirsiniz :D. Çok büyülü değil mi? Aşırı heyecanlıyım. Paralel evren, zamanda yolculuk gibi! Yazının güzelliği ve kalıcılığı burada işte. Bir kez daha söz uçtu yazı kaldı :). 17 soru var, bu sefer 17 günde değil kısa kısa şimdi cevaplayacağım.

Yazının orijinali aşağıda ama maalesef meydan okumanın orijinal yazısının linki artık çalışmıyor. 

Orijinal yazı linki: https://onerimakinesi.blogspot.com/2017/01/meydan-okuma-yaptim.html

+ O zaman her cevapla bir şarkı paylaşmışım. Bu sefer Spotify'da en son yaptığım listeyi paylaşıyorum. Okumadan önce shuffle'a almayı unutmayın :). Sayılarla alakalı biraz ürkmeye başladım çünkü listeyi 12 gün önce yaptım ve tahmin edin kaç şarkı, 18 :D. Neler oluyordu... 


1. Beş sözcükle kendini anlat!

İlk yazının birazını okudum ve şimdi olsa daydreamer/hayalperest derdim diye düşünürken bu fikir doğdu aslında. Sonra diğer cevaplara bakmadım ve hemen bu yazıya geçtim. Gerçek bir hayalperestim, aklım sürekli havada, bir şey düşünürken diğerine atlıyorum ve odaklanma sorunu yaşıyorum çokça. İkincisi, hala çok sıkılıyorum. Her şeyden ve herkesten :). Sıkılmadığım nadir şeylerden biri bloğum, diğeri de mektup arkadaşlığı olayı. Üçüncüsü, oburluk. Aşırı boğazıma düşkünüm, hem yapmayı hem yemeyi seviyorum. Ama çok seviyorum. Antakyalı olunca default olarak geliyor sanırım :). Bir anda parlamam ve sönmem maalesef değişmedi. Bu sene daha çok üzerine odaklanmak istediğim şeylerden biri bu aslında. 4 sene sonra bu meydan okumayı tekrar yaptığımda görüşürüz :). Onun yerine daha güzel bir sözcük gelecek :D. Azimliyim, istediğim şeylerin peşinden gidiyorum. Her zaman elde edemiyorum hatta çoğu zaman ama yol arıyorum. 

2. Kalbini kazanmanın 5 yolu.

Yılbaşı çekilişinde bir arkadaşım bana hediye almanın çok zor olduğundan bahsetti ama gerçekten çok yanılıyordu. Ben çok çabuk heyecanlanırım ve biri beni düşünerek bir şey yapıyorsa onu mutlaka seviyorum. Hediye olmasına bile gerek yok. Günlük sohbetlerde bana yapılan küçük jestler benim kalbimi kazanmaya yeter. Bu jestler her şey olabilir. Doğum günümü kutlaması, sevdiğim bir kitabı gördüğünde aklına gelmem, seveceğimi düşünerek alınan hediyeler, sırf ben seviyorum diye sevdiğim şekilde yapılan yemekler her şey olabilir. Bir de ufak bir sır vereyim. Eğer laf arasında kendim hakkında verdiğim detayların başka sefer doğal yollarla karşı taraftan bana dönmesi beni aşırı mutlu eder :D. Bu çok ince bir detay. İtiraf etmem gerekirse uzun zamandır da yaşamadığım bir duygu ama istisnasız her zaman da kalbimi fetheden bir duygu. 

3. Hayatın bir kitap/film olsa türü ve adı ne olurdu?

Absurd / kara komedi, adı da "bir adet ben" olurdu :D. Nuri Bilgeler, Zekiler kendi işine baksın telifi patenti bende :D. 

4. Etrafındakiler hangi sorunun çözümü için sana gelirler?

Bu aralar en çok cevapladığım sorular, mektup arkadaşlığı nasıl olur ve aliexpress alışveriş soruları :D. Birinin videosu var diğeri de yakında gelecek umarım :D.

5. Her zaman ve bazen özlediğin iki şey

Artık geri gelmeyecek yıllar ve gençliğim, 20li yaşlarım, özellikle başları; bazen de Hırvatistan'daki gönüllülük ya da Hacettepe yıllarımın ilk iki senesini özlüyorum. 

6. Hatırladığın en eski anın.

Anaokulundan var net anılarım. Okul öncesi evde olan dönemlerden babaannemin evini hatırlıyorum. Babamın babası ben çok küçükken vefat etti. Onun ile olan birkaç anımı hatırlıyorum. Evde rakı içmesini, beni sevdiğini falan. En eski o olabilir. 

7. Eğer bir hayvan olsaydın hangisi olurdun?

Yani köpek olurdum :). Hatta bazen olduğumu da düşünüyorum :D. Köpek kelimesini kendime karşı hakaret olarak algılamıyorum, biri köpek gibi derse iltifattır bana. Aşırı seviyorum onları. Farklı olacaksa da üşengeç hayvanlardan biri olurdu :).

8. Bir dahaki hayatında kim olmak isterdin?

Pufff, ben olmak istemezdim çünkü ben şu an benim zaten. Ne yaşanacaksa yaşıyorum :). İkinci kez yaşamak yerine farklı biri ile yola devam edip farklı bir dünyada yeni şeyler tecrübe etmek isterim. Aslında türüm de farklı olsun isterim. Madem reenkarne oluyoruz tam olsun :D. Refah içinde uzun yaşayan bir varlık olmak isterdim. Spesifik bir şey söyleyemeyeceğim insan olmadığım hatta dünya dışı bir varlık olduğumdan. Hemen de benimsedim, bknz 1. soru, ilk sözcük hayalperest, adskdfklfj!

9. Göç etmek zorunda kalsan yaşamak için seçeceğin ülke.

Off o kadar çok var ama yok da. Beni dışlamayacak ve eşit haklara sahip olduğum bir yer seçerdim. 4 mevsim yaşanan, su kenarı, bol yeşillikli bir yer olsun isterdim. Bir de refah seviyesi yüksek olduğu kadar insan, hayvan ve doğanın da haklarının değerli olduğu bir yer tercih ederdim. Ben bir yer seçemedim ama bu tercihlere göre yorumlara açığım :D.

10. Asla unutmak istemediğin anın. 

Şu an aklıma bir şey gelmiyor demek 4 yıl önce unutmak istemediğim şeyi unutmuşum :D. Bu yazı bitince ilk bu sorunun cevabına bakacağım, adsadnfj.

Bulamadım, yazı bitti, döndüm ve no! 

Bu Harry Potter'ın partonus büyüsünü yaparken seçemediği anı sorusu gibi :D. 


Patronusuma kavuşacak anıyı bulamadım :D. Yayınlamadan önce tekrar geleceğim. Saat: 05:50.

Yayınlamama çok az kaldı, editlemeye devam ederken hala aklıma bir şey gelmedi. Evreka! Buldum, yaşasın :D. Acaba o zamanki ile aynı anı mı çok merak ediyorum ama ulusal bir parka gittim Plitvice göllerine. Orada çok mutluydum, kaybolduk ve daha çok kaldık falan. Çok sevdim. Oradaki o anımı unutmak istemem hatta her mevsim gitmek isterim. Hadi bu çabanın hatırına sizle bir fotoğrafımı da paylaşayım. 6 kadın üç dört gün gezdik Hırvatistan'ı kiraladığımız arabayla. Çok güzel bir geziydi, genel olarak unutmak istemem o geziyi.

Öneri Makinesi

11. Dolabındaki en eski kıyafet. 

Sanırım orta son ya da lisede anneannemin bana ördüğü bordo kazak. Ben kilo aldım, verdim ama hala bozulmadı ve hala bana oluyor. Yıllardır giyiyorum ve hala çok seviyorum. Comfort kazağımdır kışın :D. 

12. Son 10 yılda hayatında neler değişti?

Yani ne değişmedi ki :D. 2011 yılında Adana'daydım, ondan sonra 3 farklı şehirde daha yaşadım. Yeni hobilerim oldu. Bloğum oldu :). İş tecrübelerim, diplomam, gönüllü projelerim, gezilerim, anılarım oldu. Enstrüman çalabiliyorum, yoga yapıyorum :). Her şey değişti. En önemlisi ben değiştim. Değişmemek beni üzerdi, 4 yıl sonra sorulduğunda yeni cevaplar vermek ve yine iyi anlamda değişmek isterim. 

13. 10 yıl sonra nerede nasıl yaşamak istiyorsun?

Çıkmazda olduğum ve en çok düşündüğüm şeylerden biridir bu konu. Planlı değilim ve biraz gelişine yaşıyorum hissi var. Sıkışmışlık hissini de ekle. Pufff, 30'ların sonundayım ve umarım hayallerimi gerçekleştirmiş yenileri için azimle çalışarak ve keşfederek, doğaya yakın şehre göz kırpan bir yerde kendi evimde, ailemin yakınında, the one and only'im ile happily ever after diyorum :D. Sahiplendiğim minnoş tatlı köpeklerimi unutmayalım :D. İsimleri Harry Potter karakterlerinden huylarına göre esinlenilip konulmuş ve büyük ihtimalle sembolleri ya da suretleri vücuduma işlenmek üzere sıralarını bekliyor olacaklar :).

14. Keşke arkadaşım olsa dediğin ünlü kim?

Ahahah, önceki cevabımı net hatırlıyorum. Geçenlerde yine aklıma geldi hatta. Bu sefer cevabım o değil ama. Jim Jarmusch diyorum :D. En sevdiğim yönetmenlerden ve o sigara ben kahve içerek iki lafın belini kırardık. Zevklerimiz de ortak, anlaşırdık bence. Bir de çok minnoş ponçik biri ya! Instagram'da doğum günü falan kutluyor. 

15. On beş yaşındaki birine vereceğin tavsiye ne olurdu?

Oku, gez, ye, iç, izle, konuş! Açık fikirli ol, asla kimseyi yargılama! Gönüllü ol, doğa için! Gidebiliyorsan yurt dışına git, dil öğren, farklı kültürlerden arkadaşlar edin, sohbet et! Bir de her durumda umutlu ve mutlu olmanın bir yolunu bul! 

16. Kağıda bir şey çiz ve bize göster!

Maalesef saat 4:50 ve ben hala çok üşengecim :).

17. 2021'de olmasını çok istediğin bir şey! 

Üç hayalim için üç mucize :D.

Teşekkürler! Olur da siz de meydan okumayı yaparsanız lütfen yazın! Sevgiler, saygılar!

Devamını Oku »