haruki murakami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haruki murakami etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2024 Pazar

Abur Cubur ( Haziran Ayı Okumalarım)

Merhaba, Haziran ayında okuduklarımı sonunda düzenleyip yayınlıyorum. Diğer aylardaki okumalarımı da yazmak istiyorum hafızamdan silinmeden çünkü sonrasında dönüp okumak ve hatırlamak beni de mutlu ediyor. Güncel okuduklarımı ve puanlarımı takip etmek isterseniz diye de Goodreads ve Tiktok hesaplarımı ekliyorum. Keyifli okumalar :).

Goodreads

Tiktok


Kaynak: Pinterest


Tatilde Tanıştığımız İnsanlar - Emily Henry (4.5/5)

Arkadaşlıktan aşka dönüşen bir hikaye. Çeviriden kaynaklı mı bilmiyorum ama bazı yerlerde çok inside jokelar komik olması gerekirken olmamış gibi bir de bazı olayları bağlama şekli çok sıradan gelse de bazı noktalarda üzerinde düşünmemi sağlayan öyle güzel cümleler vardı ki çıtır çerez bir rom-com kitabından biraz daha fazlasını aldığımı hissettirdi. Az üstünde durulsa da karşımızdakinden çok kendimize odaklanmamızdan da bahsetmesi açısından kitabın değerinin artması oldu. Bu çok az üstünde durulan ama okuma keyfini arttıran bir etken oldu. Kolay okunan çıtır çerez mükemmel bir yaz okuması. Yer yer güldürdü de ama beni kişisel deneyimlerim açısından etkilediğinden ben daha çok ağladım ve gözlerim dolu dolu kapattım kitabı :D. Ben çok sevdim. Yazarın diğer kitaplarını da aldım. Bu kitabın yakında filmini de izleyecekmişiz. Umarım eskiden izleyip sevdiğimiz tarzda bir rom-com olur ve keyifli bir film ortaya çıkar. 

Funny Story - Emily Henry (4.25/5)

Bu kitabı da okuyunca anladım ki Emily Henry formülü bulmuş. Karakterler, kurgu ve hatta karakterlerin hayalleri bile diğer kitapla benzer bile değil aynı. Cümleler bile aynı olabilir birini İngilizce diğerini Türkçe okudum bilemeyeceğim ama işte Emily Henry'nin şöyle bir olayı var sonunda öyle güzel kişisel farkındalığa ve terapiye bağlıyor ve bunu da öyle güzel açılıyor ki evet diyorsun yalnız değilim. Bu duyguları hissederken de bunları yaşarken de yalnız değilim ve bunu eğlenmek için okuduğum kişisel morfinim romantik komedi bir kitaptan alıyorsun. Tüm o klişe diyaloglara ve kurguya, gerçek üstü iyilikteki erkek imajlarına; ki kurgu sonuçta ve ticari kaygılarla yazılmış bir kurgudan bahsediyoruz, çok göremesek de okumak eğlenceli böyle erkekleri :D (kim bilir belki vardır :)) rağmen umut veriyor kendine inanma, sorunun kaynağına inme ve farkına varma adına. Ben Emily Henry'yi seviyorum o yüzden hem eğlenceli yer yer komik özellikle başlardaki eski nişanlımın yeni nişanlısının eski sevgilisiyle sevgili olma durumu ile ama bundan çok arkadaşlığa odaklanıyor ki o da güzel. Keyifli bir okumaydı benim için diğer kitaplarını da aldım bu yaz okurum. Bir de dünyası sizi o izlemeyi sevdiğimiz o eski rom-com filmlerine götürüyor o da tatlı bir his. 

Rahatlama Kitabı - Matt Haig 3/5

Yani doğru ve güzel şeyler söylüyor. Kısa kısa notlardan oluşan ve kaygı bozukluğu ya da öz değerle ilgili sıkıntılarımızda, belki de psikolojik olarak karanlık bir dönemden geçtiğimizde açıp okumak ve yaşadığımız şeyin kafamızın içindeki kadar büyük olmadığına ve her zaman aydınlığın ve umudun olduğunu kendi tecrübelerinden de yola çıkarak anlatmış. Lakin, ben bu söylediklerinin hepsini direkt okumaktansa kurgu içinde okumayı severim. Direkt okumak belki kendimize bunu hatırlatanın iyi yoludur ama ben Gece Yarısı Kütüphanesi'ni okurken de zaten aynı çıkarımları yapmış ve daha çok keyif almıştım. 

Çıplak Ceset - Celal Oker 3/5

Dedektif Remzi Ünal serisinin ilk kitabı. Ben ortalama buldum. Sonunu merak etsem de bir polisiye romandan beklediğim gizem ve macerayı çok fazla alamadım bu kitaptan. Detaylı insanı merak ettiren gizeme sahip bir kitap değildi. Seriye devam etmem herhalde.

Yalan Dolan - Veronica Raimo 4/5

Veronica Raimo'nun öz kurmaca olarak yazdığı Yalan Dolan travmalarla dolu bir geçmişin izinde bize yer yer komik yer yer hüzünlü bir yerden anlatıyor hikayesini ve aile, arkadaş ilişkilerini. Cidden böyle kitaplar yazmak herkesin yapabileceği bir şey değil böyle dürüst ve açıkça hayatının en gizli detaylarını anlatabilmek o yüzden ben ayrı bir hayranlık duyuyorum bu yazarlara. Hatıra, gerçek, yalan hepsi iç içe ve asla bilemeyeceğiz hangileri yaşandı ya da hangileri yanlış hatırlanan bir anı ya da yaşanmamış hayal edilmiş bir geçmiş. 

Olay - Annie Ernaux 

Olay'ı okuyunca ki Annie Ernaux uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Yalan Dolan ile benzeştiğini fark ettim. Hikayeleri anlatma ve ikisinin de erkek egemen bir düzende kadın olma ile alakalı notlarından olsa gerek. Annie Ernaux gerçeği tüm çıplaklığı ile yazmış çok cesur bir kadın. Ben hayran kaldım. Okuru rahatsız ettiriyor ki ettirmesi de gerekiyor yaşadıklarının ciddiyetini aktarma konusunda ve bu çirkin düzende bir şeyleri değiştirmek için kendi katkısını sunması açısından da bunu gerekli görüyor ki katılıyorum. Kısa ama çarpıcı bir roman. Ben çok sevdim, yazarı okumaya devam ederim. 

Arkadaşlarla Sohbetler - Sally Rooney 4/5

En az sevdiğim Sally Rooney kitabı oldu. Genç bir üniversite öğrencisinin kendisinden büyük ve evli bir adamla ilişkisini konu alıyor. Baş karakter Güzel Dünya Neredesin'deki karakterlerden birine benzettim, karakterin dış görünüşü ile alakalı yaptığı yorumlardan ve aslında başka insanların onu nasıl gördüğüne dair yapılan betimlemeler bakımından. Sally Rooney en sevdiğim yazarlardan biri, yeni kitabı Intermezzo da bu ay çıkacak diye umuyorum Türkçe'de de. Kitabın sonu beni tatmin etmedi hatta sinirlendi. El birliğiyle tüm karakterler toksik bir ilişkiye evet demiş gibi hissettirdi ve ondan sanırım çok da sevemedim ama yine de kötü değil puanımdan anlayacağınız üzere :D. 

Sır Tutabilir Misin? - Sophie Kinsella 2/5

Eğer ana karakterin aşık olduğu adam anti feminist ve egoist olursa romantik komedi okumak işkence olabiliyor. Zaten erkek karakter hakkında çok fazla da bir bilgi edinemiyoruz, sadece olmak için var gibi; zengin, seksi ve gizemli ama karakter olarak var olmasına yetecek kadar bilgimiz yok. Uçağın düşeyazmasından kaynaklı oluşan gerginlikle yanında oturan yabancıya tüm sırlarını anlatan bir karakterin, yabancının artık yabancı olmadığını öğrendiğinde başlayan bir kurgu okuyoruz özetle. Kitabın iyi yanları cidden Sophie Kinsella'nın güldürmeyi bilmesi ve ana karakterin aile ilişkisini anlattığı kısımlar. İki puanı da ondan verdim zaten yoksa asla önerdiğim bir kitap değil. Keyifli çıtır çerez bir sahil okuması için bile fazla can sıkıcı yukarıda bahsettiğim nedenlerden. Çevirisi ve baskısı cidden çok kötü bu arada eksik cümleler vardı kitapta :D. 

Sahilde Kafka - Haruki Murakami 3/5

Bu kitap ne anlatıyor amacı mesajı ne ben anlayamadım sanırım. En sevdiğim yazarlardan birinin yine en az sevdiğim kitabını okumuş bulunmaktayım. 15 yaşında genç bir çocuğun bir kehanet üzerine evini terk etmesi sonucu başlayan olayları okuyoruz aslında. Anne ve abla özlemi, gerçeküstü olaylar ve birbirinden gizemli karakterler ile hiçbir şeyin cevabını almadığımız 650 sayfalık bir kitap. Büyülü gerçekçilik akımıyla yazılmış, benim de sevdiğim bir tür aslında ama o kadar anlamadım ki mesajını beni rahatsız etti okurken.  

Devamını Oku »

13 Ağustos 2017 Pazar

Lights, Camera, Action (Pazar 6'lısı)

Bir pazar altılısı yazısından herkese selamlar. Bu hafta yine çok güzel bir tema bulmuş sevgili esseve rin, yönetmen oluyoruz :). Gerçekte olamadık bu hafta oluyoruz :). Hayal olması şu yönden güzel istediğin castı oluşturuyorsun kimse yok demiyor. Ohhh keyfine göre :). Biraz zorlandım seçerken çünkü okuduğun her kitap film olamıyor ben de son okuduklarıma bir göz gezdirip seçmeye çalıştım kolay olsun diye :). Yine de altıya tamamlayamadım ama olsun :). Bakalım nasıl bulacaksınız :).




1. Oğullar ve Rencide Ruhlar - Alper Canıgüz

Şimdi burada baş karakterimiz beş yaşında. Ben bir seçme düzenler 6-7 yaşlarında küçük gösteren bitirim çocuklardan birini seçerdim :). Aklıma direkt bir isim gelmiyor :). Baba rolünü Nadir Sarıbacak anne rolünü de Tülin Özen oynasın :). Ben zaten bir Onur Ünlü - Alper Canıgüz iş birliği bekliyorum ama kısmet banaymış hahaha :):).

2. Canistan - Yusuf Atılgan

Aslında bu kitabı filme çekse çekse Yılmaz Güney çeker, güzel de çekerdi hani. Ben Güney filmlerini beğenirim ama aşırı bir hayranlığım yok lakin bu kitabı senaryolaştırıp filme alan kendisi olsaydı ortaya güzel bir iş çıkardı gibi geldi :). Ben çeksem kimi seçerdim bir düşünelim; Tokuç Ali karakterini Özgürcan Çevik, Selim karakterini Nejat İşler, Selim'in karısını da Şebnem Hassaisoughi oynasın. Selimin arkadaşlarından biri Murat Cemcir diğeri de Serkan Keskin olsun. Ağa rollerini de; Haluk Bilginer, Uğur Yücel gibi az ve öz görünen büyük isimler oynasın :).  Ohhh onlar da diyordu zaten Makine film çekse de hemen koşup gelsek :).

3. Tek Kanatlı Bir Kuş - Yaşar Kemal

Bu filmi kara komedi olarak çeker, güzel orijinal mizahi bir müzikle besler ve minimalist bir tutumla izleyiciye sunardım :). Bu film için de sevgili Kesal çiftini başrole koyar, ortaya zamanında değeri bilinmemiş ama otuz yıl sonra bir şekilde öncü bir film olarak kayıtlara geçen ölümümden sonra ah vah edilen bir iş çıkarırdım ortaya hahaha :). Ben çekerim değerini bilememek onların kabahati :).

4. İmkansızın Şarkısı - Haruki Murakami

Hep yerli film yaptık biraz yabancı seçelim. Murakami'nin bu kitabının zaten filmini kesin görürüz. Baş karakter olarak ben eski Örümcek Adam Andrew Garfield'ı koyar yanına da ilk aşkı olarak The Handmaiden'da tanıdığımız Kim Tae-ri'yi koyar, yeni kız arkadaş olarak da Jennifer Lawrence'ı yerleştirirdim. Ukala, bilgiç arkadaş rolünü Nicholas Hoult'a onun umutsuz aşığı rolünü de Mia Wasikowska'ya oynatır ortaya gençlerin bağımlısı olacağı La La Land etkisi verecek bir film çıkarır, paramı kazanır daha çok sanat filmi yaparım :). Gişe filmi diye kötü sanılmasın yine güzel bir iş çıkardı :).

Ayyyhh çok zormuş benden bu kadar, gerisini sonra düşünürüm gayri. Daha kısa film çekememişim bir gişe üç festival filmi çektim şu yazıda.  Ne zormuş aman aman. Az ve öz film yapmak önemli :). Gerçekleri de olur umarım. Bu yazımda özellikle adını andığım sevgili Kesal, Ceylan ve Demirkubuz çiftleri beni filmlerinizde çaycı olarak bile işe alabilirsiniz, maksat tecrübe <3. Buradan sesleneyim, okumazlar ama olsun benim mesajım evrene :). Görüşmek üzere :). Sanatla kalın <3.
Devamını Oku »

8 Ocak 2017 Pazar

Bu Yıl Okumak İstediğim 6 Kitap (Pazar 6'lısı)


Merhabalar, bugün ilk kez bu bölümle buradayım ve çok heyecanlıyım :). Uzun zamandır yapmak istediğim bir bölümdü çünkü takip ettiğim sevdiğim blolarda okumak çok zevkli oluyordu. Üşengeçlik markam zedelenmesin diye uzak durdum falan ama bu aralar çok yapasım varken sevgili Esseve Rin ocak temalarını açıkladı ve bu ayın konularını yine çok sevdim. Şimdiden iki tanesini kafamda kurdum bile. Birincisi bu tabi ki. Bu arada bu ay sanırım üçünü kesin yazacağım. Ya işte böyle, ilk kez bu bölüme atladım, öyle atlanılıyor mu onu bile bilmiyorum ama yazdım artık attıramazlar beni herhalde :). Sanırım bu yukarıdaki resmi paylaşmak da şart. Bu arada ben morunun olduğunu biliyordum ama blog yazısında pembe vardı o da çok tatlı ama moru istedim diye google da arattım bulmak için rengi :). Severek takip ettiğim Yorum ,Atölyesi blogunda sevgili Esma'nın yazısında buldum ve çaldım :)). Esmacım sevgiler :). Nasıl yazmak istediysem artık şu yaptıklarıma bakın :). Üşengiçlik markamı zedeleme ihtimalime rağmen didindim, uğraştım, çaldım, çırptım; kolay olmadı yani :).

Bölümü başlıktan anlayacağınız gibi okumak istediğim altı kitap lakin ben kaç altı kitap okumak istiyorum ben bile bilmiyorum. İstemek bedava zaten. Ben de çok istiyorum ama altısını yazacağım. Siz benim kaç sitede sepetlerimi, defterimi, ekran görüntülerimi, bir de bilgisayarda imlediklerimi görseniz altı sayfa çıkar herhalde. Dedim ya istemek bedava. Tabi ki ben şimdi altı tanesini seçeceğim. Bu altılı için yıllardan bahsedeceğim haberiniz olsun :). Bu arada bunlar istek listem olabilir, subliminal bir mesaj vereyim okuyucularıma :))) zaten fark ettiğinizi umduğum bir diğer durum da kitaplarımı sevdiğim çikolatalarla fotoğraflıyorum bilmem anlatabildim mi :))

1. 1Q84 - Haruki Murakami




Hazır Murakami ile tanışmış sevmişken (bknz.) uzun zamandır çok ama çok istediğim bir kitap olan bu kitabı artık bu sene okumak istiyorum. Zaten Radiohead'in en sevdiğim şarkılarından olan "Identikit" şarkısındaki "sweet faced ones nothing left inside" sözlerinin bu kitaptan geldiğini duyduktan sonra, Yorke abimiz sevmişse biz b.. yemek düşer demek geliyor içimden de demeyeyim :).

2. Ağır Roman - Metin Kaçan




Yine yıllardır okumak istediğim bir kitap. Filmi de var ama önce kitap felsefemden dolayı hala uzun zamandır sepetimde umarım bu sene okuduklarım da olur.

3. Yolda -Jack Kerouac




Bu kitabı ilk Johnny Depp'in bir röportajında duydum. En sevdiği kitap olduğunu söylemişti. Ben de o zamandan beri okumak isterim. Gel zaman git zaman yıllar oldu hala okuyamadım :). Bu sene olsun.

4. İnce Memed - Yaşar Kemal




Aşırı derecede okumak istediğim bir seri ama biraz da çekiniyorum. Bu sene umarım okurum ve burada da öneririm.

5.  Ripley Serisi - Patricia Highsmith




Yine izninizle yıllardan bahsedeceğim. Yıllar önce günlerden bir gün bir kitapçıya girer yüzde elli kısmına her zaman olduğu gibi bakar ve oradan bir polisiye sever olarak bu serinin birinci ya da beşincisini evet beşincisini bilerek veya bilmeyerek alırım. Evet, hatırlamıyorum sonuçta yıllardan bahsediyoruz.  Sonunda birincisini veya beşincisini önce veya sonra bir şekilde alırım lakin diğerlerinin baskısının kolay bulunmadığını öğrenmem de geç olmaz. Sonra seri eksik olduğunda bu iki kitap yıllardır bekler kütüphanede ta ki geçen sene Can Öz'ün twitter hesabından yeni kapaklarla bu serinin yeni basımını paylaştığı tweeti görene kadar. O zaman artık başlarım diye düşünüp hala başlayamamakla beraber bu listede olmayı hak eden ve polisiye sever biri olarak bu kitabı okumayı bu sene çok ama çok istiyorum, teşekkürler.

6.  Tutunamayanlar - Oğuz Atay




Gördüğünüz gibi bu listedeki her kitabın hikayesi var çünkü yıllardan bahsediyoruz. Yıllardır isteyip de okuyamadığım kitaplarla bir kez de burada bu bölüm sayesinde yüzleşmek fena olmadı hani :). Yine yıllardır okumak istediğim ne gücümün ne de azmimin yettiği, yani gözümü korkutan kitaplardan bu kitabı da bu sene çok okumak istiyorum.

İşte istediğim dağlardan altısı bunlar. Biraz sohbet biraz gevezelik ve bol kitapla bu pazar altılısının ilkini yapıyorum umarım devamı da gelir ki gelecek. Şimdiden bir tanesini yazdım. Ben yazarken çok eğlendim umarım siz de okurken eğlenirsiniz. Kendinize iyi bakın, bugün pazar çaylı kahveli bol keyifli okumalar yapmanız dileğiyle :).

Dipnot: Fotoğraflarınhepsini İdefix sitesinden aldım.
http://www.idefix.com/

Öneri Makinesini Sosyal Medyada Takip Edin :)

https://soundcloud.com/ms-m-5
https://www.tumblr.com/blog/mubblr
https://twitter.com/onerimakinesi
Devamını Oku »

24 Aralık 2016 Cumartesi

Ursula K. Le Guin ve Haruki Murakami

Merhabalar, nasılsınız? Ben kendimi kitaplara vermiş bulunmaktayım ve hazır böyle bir okuma açlığı varken şu aralar bende bunu değerlendirmeye çalışıyorum. Bildiğiniz gibi bazen bir iştahsızlık, elinin kitaba gitmeme durumu oluyor. O yüzden böyle anlar gelince de kaçırmamak lazım.  Tabi okudum okudum da dünyaları mı okudum, yok okumadım fakat kısa sürede birkaç kitap bitirdim. Bu süre zarfında bitirdiğim iki kitabı sizlere hazır tazeyken anlatmak isterim çünkü iki kitabın da yazarı uzun süredir okumak istediğim ama bir türlü okumadığım yazarlardandı. Yani yılın son ayında iki yeni yazar daha haneme eklemiş oldum. Eminim bu iki yazar da sizin sevdiğiniz ve okumaktan zevk aldığınız yazarlar. Kimden bahsediyorum; Ursula K. Le Guin ve Haruki Murakami’den tabi ki. İkisini de uzun süredir okumak istedim ama bu son D&R indirimine kadar elimde kitapları bile yoktu. Twitter’dan duyurdum bu tüm Türkçe kitaplardaki %30luk indirimi, sizler de gidip aldınız mı kitaplar? Ben dört kitap aldım ve ikisi bunlardı. İkisini de beğendim, ikisine de bayıldım ama gelin biraz detaylı olarak aşağıda inceleyelim.

Dünyaya Orman Denir – Ursula K. Le Guin




Yazar gibi yazar adı ya bu insanlara anneleri babaları önceden biliyormuş gibi böyle cool cool isimler koymuşlar ya, pes, hayret! Bir kere de kitap yorumuyla başla, alakasız şeylerle değil dediğinizi duyar gibiyim ama yapacak bir şey yok J. Yine kitaptan önce kapağından bahsedeyim, müthiş. Bayıldım. Metis Yayınlarından çıkmış ve ben zaten severim bu yayınevini her ne kadar indirim konusunda cimri olsalar da J. Yazarlarına güvenen yayınevlerinden biri, her zaman çok satan kitaplara sahip bunun etkisi de büyüktür mutlaka. Neyse efenim velhasıl yazarın dünyasına adım attık bu kitapla çıkmaya da niyetim yok. Arka kapak yazısı olsun, ilk bölümleri olsun ne güzel kitap ya diyerek başladım. Zaten daha önce yazarı çok okumak istememe ve bazı kitaplarını bilmeme rağmen kitapçıda arka kapak yazısına güvenerek bu kitabı aldım, pişman da olmadım. Kapağı ve verdiği mesajla çok güzel olan bir kitap. Kısa ve öz, olaylar hemen gelişiyor. Bilim kurgu türünde ki ben çok severim bu da iyi bir örnek. Bir de alıntılar var ki beni çok etkiledi zaten kitaptaki Athshe halkının değişimi beni derinden yine etkiledi. Bu insanoğlunun kendini diğer varlıklardan üstün görmesi, diğer varlıklarla birlikte değil de onlarla savaşarak yaşaması çok güzel anlatılmış. Hele ki sonundaki diyalog vurucuydu. Askerin Athshe halkına cinayeti unutabilir tekrardan eski yaşamınıza dönebilirsiniz, biz gidiyoruz derken Selver’in cevabı ibretlik. Ama öyle olmuyor işte bir kere o sözcük girdi mi hayatına değişim başlıyor ve eskiye dönemiyorsun. Yine kitapta sözcüklerden yola çıkılarak bir halkın tanımının yapılması güzeldi. Adı da zaten oradan geliyor. Bu halkta dünya ile orman kelimelerinin eş olmasından. Daha çok yorum yapmak istiyorum ama çok da bahsedip her şeyden tadını kaçırmak istemiyorum; o yüzden alıntıları paylaşayım.

“Sen geyikler, ağaçlar ve fiberotu için endişeleniyorsun, çok güzel, senin bileceğin iş. Fakat ben olayları önem derecelerine göre görmek isterim, yukarıdan aşağıya, ve yukarıda şimdiye kadar hep insan oldu.”

“Geyikler avlanılacaktı, çünkü onların burada olma nedeni buydu.”

“Kazanan tarafta oynamak gerektiğini, aksi taktirde kaybedeceğini görmüyordu. Ve kazanan her zaman İnsanoğlu’ydu. Fatih.”

“İlkel ırklar gelişmiş olanlara yer açmalı her zaman. Ya da, onlara benzemeli.”

“Çokluk içindedir yaşam ve yaşamın olduğu yerde umut vardır.”

“Fakat, öldürmek için sebepleriniz olduğunu düşünmemelisiniz. Cinayetin sebebi yoktur.”

“Belki ben öldükten sonra, insanlar ben doğmadan ve sizler gelmeden önceki gibi olurlar. Yine de böyle olacağını pek sanmıyorum.”


İmkansızın Şarkısı – Haruki Murakami




İşte bir diğer çok okumak istediğim bir yazar. Dünyaya Orman Denir kitabından sonra hemen bu kitaba başladım. İyi ki de başlamışım, iyi geldi. Biraz aşk, biraz umut depoladım J. İlk bölümlerde okurken korktum çok fazla şarkı adı film adı olacak diye ama beklediğim gibi olmadı. İyi ki olmadı çünkü biraz kitabı benim için itici yapabilirdi fakat bu kitapta ayarında dozundaydı. Kitapta da bahsedilmiş ben nedense okurken Gönülçelen bir diğer adıyla Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı okurken aldığım tadı aldım biraz. Ki bu kitapta favorilerim arasındadır. Bir de bana Wong Kar Wai filmlerini anımsattı daha sonra neden diye düşündüğümde Chungking Express geldi aklıma. İki kadın bir adam. Kadını unutamayan bir adam ve başka bir kadının adama aşkı. Belki de bu yüzden bir bağlantı yaptım, bilemedim. Biraz daha düşününce de belki hikayede zamanını doldurmuş bazı karakterlerin ya da sonunu etkilemeyecek karakterlerin sonunu arada bir paragrafta anlatıp normal hikaye akışına devam etmesi olabilir ki bu tekniğe bayılıyorum, çok güzel hele ki çarpıcı ise. Bir de betimlemelerde tekrara düşüldüğünü hissettim. Hatsumi ve Naoko karakterlerinin güzelliğinin tasviri ya da arkadaşlık ilişkileri bir de intiharların olması. Aslında intiharların olması tam tekrara girmeyebilir, betimleme tekrarı da olmuyor zaten ve hikayenin akışı ve anlatılışı bakımından sizi her zaman diyeyim bu hissi vermiyor yine yukarıdaki “teknik” ile anlatılan biri vardı ki beni çok etkiledi mesela. Bu detaylar dışında kitabı çok sevdim, öneriyorum. Sizin de yazara başlangıç kitabınız olabilir şahsen ben diğer kitaplarını daha çok okumak istiyorum artık. Biraz da korku var içimde aynı şeyleri okuyacağım, hepsi birbirine benzeyecek diye ama umudumuzu kaybetmeyelim öyle olsa bile belki severim J. Kendi kendimi strese sokup çıkarım karışmayın bana J.  Ha bir de sonu Wong Kar Wai etkisi verdi. Chunking Express desem daha doğru olur sanki. Ben bu kitapla o filmin karşılaştırmasını yapsam yaparmışım şu an fark ettim J. Kısa kısa o zamanın tarihine de göndermeler de yapılmış.

Normalde dikkat etmem ya da gözüme çarpmaz diyeyim ama bu kitapta yazım yanlışları, baskı hatalarına baya denk geldim, hoşuma gitmedi. Doğan kitap bir de bence bu kağıt için gereksiz bu kadar pahalı yapıyor kitapları. Tabi sebebi bu değildir ama olsun.

Kitabı neden sevdiğimi de birkaç cümlede açıklayayım; bir kere böyle topluma yabancılaşmış, toplumdan izole olmuş baş karakterlerin anlattığı hikayeleri daha önce de sevdiğimi söyledim liste bile yaptım, buyurun bakın J. Kitapta altını çizdiğim böyle afili, kapak fotoğraflarınızın altına yazacağınız sözlerin olması da beni çekti, her zaman işe yarar bir kitabı sevmemde J. Özellikle bir yer vardı ki karakterlerden Midori ve Watanabe'nin ilk konuşmaya başladığı bölüm  çok hoşuma gitti, samimi geldi. Gözümde canlandırıp, oynatabildim. Filmi yapılsa bu kitabın baya popüler olur, izlenir eminim. Bunların dışında, hikayeleri sevdim. Birden çok hikaye vardı kitapta ve hepsi de ilgi çekici. Yazar küçük oyunlarını oynayıp merak unsurlarını nerede ne zaman neyi söyleyeceğini bilerek ustalıkla yerleştirmiş. Güzel kitaptı, Gönülçelen ve Muhteşem Gatsby adı en çok geçen kitaplardı ve ben ikisini de severim. Karakterimiz de Fitzgerald hayranı. Yazar referansları kitapta bulabilirsiniz. Sizi çok sıkmadan aralara yerleştirilmiş. Bende fobi gibi oldu nedense çok önem vermeye başladım bu duruma J. Birkaç sevdiğim altını çizdiğim cümleleri de şurada paylaşayım. Sevdiklerinizin sizinle olması dileğiyle, hoşçakalın :).

"Eğer şu anda kendimi bırakacak olursam, paramparça olurum. Ben hep böyle yaşadım ve başka türlüsünü bilmiyorum. Eğer kendimi koyuverirsem, bir daha eskisi gibi olamam. Un ufak olurum ve sonunda da buharlaşırım."

"Ölüm yaşamın karşıtı olarak değil parçası olarak  vardır."

"Çağdaş edebiyata güvenim yok demiyorum. Ama değerli vaktimi de zamanın vaftiz etmediği eserleri okuyarak ziyan etmek istemem. Hayat yeterince kısa."

"Herkesle aynı şeyleri okuyunca, ister istemez herkes gibi düşünürsün. Bu, kaba ve zevksiz insanların dünyasıdır."

"Peki insanlar kalbini açınca ne oluyor?"

Devamını Oku »