Böyle uzun kitap yazıları yazmayalı yıllar olmuş gibi, ben kitapları okurken ve yazarken çok keyif aldım, umarım siz de en az benim kadar keyif alırsınız. Siz bu kitaplardan hangilerini okudunuz ve şu an ne okuyorsunuz? Yorumlarda yazın lütfen.
O Sırada - Erman Çağlar
Yer yer güldüğüm tatlı bir kitap, özellikle seksenlerde doğup doksanlarda gençliğini yaşamış kesimin verilen referanslara daha hakim olarak daha çok eğleneceğini düşündüğüm bir kitap. Ben biraz zaman olarak kaçırdığımdan okurken keyif alsam da bayıldığım bir kitap olmadı. İkincisi de var, denk gelirsem bir bakarım. Erman beyin düşüncelerinde bir gezintiye çıkmak ve farklı başlıklardaki absürt mizah süslü kısa yazılarını okumak isterseniz O Sırada'ya bir şans verin derim.
Bul Beni - Andre Aciman
Adınla Çağır Beni kitabını ve filmini çok severim. Devam kitabı diye hemen aldım tabi çıkınca ama ancak okuyabildim. Kitabın neredeyse yarısında Elio'nun babası Samuel'in ilk görüşte aşk yaşamasını okuyoruz. Bu sırada Elio ile olan ilişkisinden bahsetmesi derken ikinci bölüme Elio'nun bakış açısına geçiyoruz. Tabi o büyük aşkın üstünden yıllar geçmiş ama geçmişin izleri hala onda. Elio'nun babasının tersine kendinden yaşça büyük bir adamla macerasına odaklanıyoruz ve onun sayesinde bazı kararlar almasına derken bu sefer Oliver'ın tarafına geçiyoruz. Evlenmiş, çocuk yapmış derken taşınma arifesinde bir geceyi anlatırken aslında Elio'nun hayaletiyle yaşadığına tanık oluyoruz. Son bölümü de söylemeyeyim sürprizi kaçmasın :). Baba kısmın bir tık sıkıldım, oradaki betimlemeler, gereksiz uzatılan yerlerden kaynaklı ve hikaye çok samimi gelmedi başta hoşuma gitse de. Diğer kısımlar daha kısa olduğundan gözüme pek çarpmadı ama yine gözümüz yaşlı okuduk bu tadı damağımızda kalan aşk hikayesini. İlk romanı sevenler bunu net okusun Spoiler; bu sonu hak ettik, ayrıca çocuklarının olması falan güzel bağlanmış :).
Yaşamın Ucuna Yolculuk - Tezer Özlü
Sevdim mi sevmedim mi anlayamadığım bir yazar, karar vermek için Çocukluğun Soğuk Geceleri'ni de almış bulunmaktayım. Günlük gibi bir kitap, oldukça karamsar ve ince olmasına rağmen kolay okunan bir kitap değil. Çok sevdiği yazar Cesare Pavese'nin peşinde İtalya'da geziyor ve benim tek düşündüğüm şu an bunu yapmanın ülke şartlarında ne kadar zor olduğu :).
Manzumeler - Vüsat O Bener
Yazarın kitaplarının Everest yayınlarına geçeceğini öğrendiğimde YKY'de eski fiyatıyla okumadığım tüm kitaplarını aldım, iyi ki de aldım :). Kapan kitabını çok sevdiğim sonrasında da okumaya devam ettiğim bir yazar. Şimdi de Siyah Beyaz öykü kitabını okumaya başladım. Manzumeler, kısacık bir şiir kitabı bu çizimlerin de olduğu. Keyifli şiirler var, Bener hayranları bir okusun derim. Dilinin herkese hitap etmediği bir gerçek o yüzden hiç okumayanların ilk tercihi bu olmasın, sevmeyenler de hiç almasın diyebilirim.
Güzellik Bir Yaradır - Eka Kurniawan
Arka kapak yazısı aşırı ilgi çekici, kitap da hızlı başlıyor. Ana karakterin mizah anlayışı da çok güzel ama sonu yeterince etkileyici bitmiyor. Endonezya'dan büyülü gerçekçilik türünde bir kitap okumak isterseniz bu kitaba göz atın. Ülkenin tarihi hakkında da birçok şey öğreniyorsunuz. Bir de ben yine çok ağladım. Çok ağır konuları da işliyor. Mizahı o kadar güzel ki tadı damakta kalıyor keşke daha çok mizah unsuru olsaydı diyorum.
Kıyamet Park - Alper Canıgüz
Alper Kamu'nun yeni maceralarını okumak her zaman keyif veriyor her ne kadar ilk okuduğum kadar etkilenmesem de. Alper Kamu, ruhen yaşıtlarının üstünde bunu biliyoruz ama teknolojiye uyum sağlayamaması bu genç yaşında ruhunun yaşlılığı mı yoksa yazarın kendisiyle özdeşleştirmesinden kaynaklı bir yorum mu bilemedim. Ben daha dinamik çağı yakalayan bir Alper Kamu okumaktan daha çok keyif alırdım gibi geliyor.
Aşka Övgü - Alain Badiou
Arka kapak yazısı ilgimi çekti Penguen'e gittiğimde, birçok cümlenin altını çizdim. Daha önce yapılan bir söyleşinin derlenip toparlanıp yayına hazırlanmış hali. Yazarımızın aşk hakkındaki görüşleri okumaya değer.
Normal İnsanlar - Sally Rooney
Sally Rooney abartıldığı kadar var ve gerçekten Y kuşağının hislerini, o arada kalmışlığı ve sorgulamaları öyle güzel anlatıyor ki Normal İnsanlar da çok severek okuduğum bir kitap oldu. Yazarın 91li olduğu gerçeği beni çok şaşırtsa da artık biz 90lıların orta yaş olduğu geçeğini bir kez daha yüzüme vurmuş oldu.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Barış Bıçakçı
Filmini daha çok sevdiğim nadir kitaplardan biri :). Barış Bıçakçı da severim ama bu kitapta dürüst olmak gerekirse sıkıldım ve daha çok anlatım şeklinden. Ender'in sürekli Çetin ile bizli konuşması beni aşırı yordu. Kendilerini bir görmelerini birbirlerine olan bağlılıklarını anlıyorum fakat tek bakış açısından diğer karakterleri okumak bir süre sonra beni maalesef sıktı. İyi ki film olmuş, Sakin de müziklerini yapmış, bu kitap olabilecek en güzel şekilde yeniden uyarlanmış. Bıçakçı okumaya devam ama bu kitap bana hitap etmedi.
Emanet Çocuk - Claire Keegan
Çok hüzünlü bir hikaye. Yoksul ve kalabalık bir aileyeni bebekleri olması sebebiyle emanet olarak çocuklarından birini çocuksuz bir aileye bırakırlar. Burada yeni bir düzen ve anne baba profiliyle karşılaşan çocuk ayrıntılarda ve yalın bir dille o kadar güzel doğup büyüdüğü ailesiyle olan farkı anlatıyor ki bu kısacık hikayede bence en vurucu nokta da bu oluyor. Kısa ama çarpıcı bir kitaptı, tavsiye ederim.
Günler Aylar Yıllar - Yan Lianke
Yine ağladık da ağladık. Hele köpek ağladıkça ben daha çok ağladım. Kuraklığın ortasında koca köyde yalnız kalmış kör bir köpek ve ihtiyar bir adam insanlığa, umuda ve yaşama dair beraber dostça bir hikaye yazıyorlar. Kapağıyla da o kadar uyumlu ki hayran olmamak elde değil. Jaguar çok sevdiğim bir yayınevi, okuduklarımdan sevmediğim hiç olmadı ağlamadığım da olmadı sanırım :).
Güzel Dünya, Neredesin? - Sally Rooney
Bu yılımın keşfi oldu Sally Rooney ve beni de etkisi altına alması uzun sürmedi. Y kuşağının kararsızlığını, anksiyetesini, arada kalmışlığını o kadar iyi anlıyor ve anlatıyor ki insan neden bu kadar çok okunduğunu ve sevildiğini hemen anlıyor. Kendisini 91li olduğunu okuduğumda küçük bir şok yaşadıysam da başka kimse bir dönemin ruh halini bu kadar iyi yansıtamazdı herhalde karakterlerine. Bu kitaba gelirsek de ben çok sevdim. Sevmediğim bazı yerler olsa da şimdilik en sevdiğim Rooney kitabı. Pandemiden de nasibini alan kitaplardan biri. Hatta okuduğum ilk pandemi etkili karakterlerin olduğu kitap olabilir. Sevmediğim yanı da dünya gündemine dair yaptıkları yorumlarda karakterlerin çatışmasının az olması ve daha çok yazarın görüşlerini anlatması gibi bir durum. Karakterden çok tip gibiler bu görüşleri anlatırken ve pasifler.
Nora, Bir Bebek Evi - Henrik Ibsen
Nora'yı sevdim, güçlü bir karakter. Oyun da çok güzeldi. Sahnede bir gün izlemek isterim. Nora bir gün ailesi için gizli bir karar alır ve sonuçları ailenin hayatını sonsuza kadar değiştirir. Nora'nın karakter değişimi o kadar güzel anlatılmış ki kitabı sevmemdeki en büyük etken bu oldu.
Hedda Gabler - Henrik Ibsen
Sonu çok çarpıcı olmasına rağmen ilki kadar sevdiğim bir oyun olmadı. Sahnede izlemek belki daha farklı düşünmemi sağlayabilir. Hedda çok alımlı ve güzel bir kadındır. Yeni evlenmiştir ve sıkıntıdan oynadığı oyunlar bir yerde başına dolanıyor diyebiliriz.
Hayalet Işık - Pierre Drieu La Rochelle
Çok sevdiğim Oslo, 31 August'un esin kaynağı ve Le Feu Follet (izleme listemde) filminin de uyarlandığı kitap Hayalet Işık. Tabi bundan ötürü hemen alıp okumak istedim. Çeviriden pek emin olamadım, yer yer zorladı beni lakin kitap çok güzel ve etkileyici. Bağımlılıkla savaşan Alain bir gün tedavi gördüğü hastaneden çıkar ve tüm arkadaşlarını ziyaret ederken yaşamının amacını yeniden sorgulamaya başlar.
Vişne Bahçesi - Anton Chekhov
Uzun zamandır Chekhov okumak istiyordum. En son orta okul lise zamanı okudum herhalde, hayal meyal öykülerini ve hissettirdiklerini hatırlıyorum ki o da pek benim tarzım olmadığı yönünde. Nitekim yıllar sonra okuduğum ilk kitabında da aynı şeyleri hissettim. Lakin birçok oyun ve öykü kitabı elimde, yavaştan birçok yönetmen ve yazarı etkileyen bu yazarı okumaya devam edeceğim. Vişne Bahçesi'nde bir ailenin maddi durumlarındaki bozulma nedeniyle muhteşem bir vişne bahçesi olan evlerini satmak zorunda kalmalarını konu alıyor. Alt metinde sınıf ayrımı öne çıkıyor. En sonunda adamcağıza çok üzüldüm, kim olduğunu söylemeyeyim sürprizi kaçmasın. Her ne kadar görüşleri eskiden kalma olsa da böyle unutulmak çok üzücü.
Başkalarının Tanrısı - Mine Söğüt
Yıllar sonra yeniden Mine Söğüt okumak iyi geldi. Yine ötekilerin hikayesini anlatıyor, yer yer didaktik bir anlatımı olsa da beni çok sıkmadı bu durum. Sokakta yaşayan beş insanın hayatını neredeyse büyülü bir gerçeklik üzerinden anlatıyor.
Badem - Sohn Won-Pyung
Bookstagramda sevdiğim kitapların yanında en çok gördüğüm kitaplardan biriydi Badem. Duyguları hissedemeyen bir çocuğun büyükannesi ve annesinin yardımıyla sosyal çevrede nasıl davranması gerektiğini evde öğrenmeye çalışıyor. Kitap birkaç yerde betimlemelerle beni etkiledi. Kitaba ismini veren badem gibi. Yine arkadaşlarından öğrendiği duyguları anlatmasını okumak keyifliydi. Hiçbir şey hissedemeyen bir insanın durumunu anlatmak da hiç kolay olmasa gerek ki bence bu konu da kitapta en zayıf kalınan yer. Onun dışında okuması kolay akıcı bir kitap.
Bir Demet Kuru Soğan - Feridun Oral
Bir pazar sever olarak konusunu okuduğum andan beri merak ettiğim bu kitabı hemen alıp okumak istedim. Çizimler ve fotoğraflarla dolu çok tatlı bir kitap. Kalınlığına bakmayın elinize aldığınız gibi bitiyor. Kısa kısa anlar okuyoruz bir başka pazar sever Ali Bey'in hayatından.
Suyun Şekli - Andrea Camilleri
Komiser Montalbano serisinin ilk kitabı, Suyun Şekli. Çevirisinden pek emin olmamakla beraber akıcı bir roman. Esas karakter hakkında fazla detay olmayışı benim okurken en çok eksikliğini hissettiğim ve karakteri sevmemi engelleyen şey oldu çünkü tanıyamadım. Sadece karaktere dair sonuna doğru ilgimi çeken detaylar vardı, komiserin verdiği kararlar ve terfi kısmı gibi; bu da devam etme kararı almamda etkili oldu. Bugün ikinci kitap gelecek, bakalım bu sefer karakterin kişiliği hakkında daha fazla detay okuyabilecek miyiz? Tamamen doğal yollarla ölen önemli bir devlet yetkilisinin cinayete kurban gitmiş olduğunu düşünen Komiser, üstlerinden iki gün ister ve olayın perde arkasını araştırır. Ciddi bir eleştiri var kitapta, devlet, din işleri başta olmak üzere. Kurumların yozlaşması kitapta en öne çıkan tema diyebiliriz. Ok