1 Ağustos 2014 Cuma

Cover Canavarı

Bilen bilir cover merakımı. Şarkının orijinali kadar sever, hatta bazen daha çok severim. Burda da sizin için sevdiklerimi derleyip topladım. En popüler şarkılardan,  az bilinenlere her telden şarkı bulmanız mümkün. Emin olun hepsi orijinalini aratmayan coverlar. Sevmeyenler de şans versin listeye bir göz atsın. Zamanla yenileri eklenecektir. Takipte kalın :).

Not: Bu sefer yabancı şarkılar listesi oldu, en yakın zamanda Türkçe coverlar geliyor.



                                                              Cover Monster

Devamını Oku »

Halihazırda devam eden komedi dizileri


Siz de yazı evde geçirenlerdenseniz bu bölüme dikkat! Ezelden beri dediğim, yaa hayat zaten acı bari filmlerde gülelim, mantığıyla ne kadar komedi dizisi varsa çoğuna bakmış, izlemişimdir. Bitmiş dizilere de ayrı bir düşkünlüğüm vardır onlar ayrı bir yazının konusu. Türk dizilerinden başlayayım. Şu aralar kaçırmadan izlediğim iki dizi var üçüncü dizi de arada takip edebildiğim “über komik” dizi ki zaten fanı çok.


Kardeş Payı

İlk olarak şu aralar popüler olan Kardeş Payı’ndan başlayayım. Zaten Ahmet Kural - Murat Cemcir - Selçuk Aydemir dinamik bir grup. Bu üçlüyü ben geç izlemeye başladım. Siz yokken biz vardık takımındaki siz yokken kısmında olanım ama bu diziyi hiç kaçırmadım, severek izliyorum. Yaptıkları hiçbir işte kötü olmuyor. İlk başta izleme sebebim onlar olsa da dizinin yan karakterleri de aldı başını gitti. Emrah, Feyyza, çıraklar, Yiğit ve babası(Sen neymişsin be Ali İhsan), Hamiyet, Şerif, Oğuzhan ve Sezai’nin dişleri (ıyyy) diziyi dizi yapan asıl karakterler olup çıktılar. İnce espriler, A.Kural’ın mimikleri, dans gösterileri, şarkılar, türküler hepsi var. Size favori sahnemi paylaşayım, ben hala açar arada gülerim.

Ali : Haydar haydarmış ya lan, sabahtan beri yanlış şarkıya girmeye çalışıyom.


Bonus: Eda - Metin - Emrah aşk üçlüsü J



Bir Kadın Bir Erkek




Dizi aslında bitse de Demet Evgar’ın Twitter hesabından bize güzel haberi vermesiyle oynaya oynaya bu diziyi bu kategoriye alıyoruz. Dizi yabancı format zaten başarısı bilmem kaç ülkede kanıtlanmış. Ama bizim ülkedeki başarısı kesinlikle bu güzel, süper yetenekli iki oyuncunun sayesindedir. Demet Evgar ve Emre Karayel. Sadece onların yüzünü gördüğümüz için mimikler ses tonu hareketler hepsi ayrı önem kazanıyor haliyle bu iki oyuncu çok önemli. 


Zeynep karakteri Demet Evgar(sizce de Emily Blunt’la çok benzeşmiyorlar mı?) için biçilmiş kaftan resmen. Onun kıskançlığı, elinden düşürmediği kitapları, annesi, arkadaşları, aşkı her şeyiyle öyle güzel uyum içindeki bir an bile yadırgamazsınız. 



Emre Karayel tipik bir erkek özelliklerini taşıyan Ozan karakterini canlandırıyor. Her ne kadar ben Zeynep’in dediği kadar -hadi o kelimeleri kullanmayalım da- ağaç gövdesinden yapılma veya güzide bir hayvanımız kadar olmasa da onun da maç varken veya oyun oynarken insanlıktan çıktığı olmuyor değil. O da Fenerbahçe aşkı, Zeynep’ e olan zaafı, Zeynep’in annesine olan sevgisi(!), işi ile gönlümüze taht kurmuştur. İkisinin uyumu tartışılmaz zaten. Kavga da etseler, mutlu da olsalar her daim komikler. Bir an bile gülmeden duramazsınız.

Yalan Dünya


Gülse Birsel’in mizah anlayışını, kalemini seviyorum. Karakterleri de her zaman insanların hafızasında yer eden, eğlenceli kişilikler. Her ne kadar Avrupa Yakası’nın yeri ayrı olsa da bu dizi sırf Füsun Demirel ve Hasibe Eren, nam-ı diğer Sıdıka ve Safiye Saka, onları yeniden anne-kız olarak görmek için bile izlenir. Tabi ki Antakyalı Altan Erkekli ( her ne kadar dilini ağır bulsam da), ve Gönül Ülkü için de. Diğer karakterlerin zaten kendi içinde hayran kitlesi var. Ayrı ayrı anlatmayacağım. Düzenli olarak izlemiyorum ama arada denk gelince de fena olmuyor.

Gelelim yabancı dizilere :

Modern Family





İşte tam yaz dizisi. Sırf yazın izleyeyim diye son sezonunu izlemediğim, içinde bir tane bile sevmediğim karakter olmayan nadir dizilerden. Zaten ilk sezondan hatta bölümden sonra bağımlısı olacaksınız. Bu neşeli ve birbirine bağlı modern aileyi siz de çok seveceksiniz. Tek tek sevdiğim karakterleri yazamayacağım çünkü ana karakterlerin hepsini seviyorum, birini diğerinden ayırt edemiyorum. O yüzden arada bir görünüp kaybolan bazı yan rollerden favorilerimi söyleyeyim. Dylan var saf mı salak mı anlayamadığım, Sal var gay çiftimizin kankası, Javier Delgado, Gil Thorpe.. Gördüğünüz gibi yan rollerinde bile seçim yapamıyorum öyle güzel dizi <3.

Parks and Recreation



İşte çalışkan ama takıntılı, sevimli ama rahatsız edici derecede arkadaşlarına düşkün, Pawnee ve waffle sevdalısı muhteşem kadın Leslie Knope. Bu kadını sevmemek imkansız. Dizi de zaten aşırı komik. Ron Swanson, kendi başına dizi yapabilecek bir abimiz. Ona bayılıyorum. Hele bir de Aubrey Plaza  ve Rashida Jones ( diziden ayrılmış olsa da L)var ki  dizide tadından yenmiyor. Chris (o da gitti) ve Andy de en çok güldüklerimden. The Office izleyip sevenler bu diziyi de seveceklerdir( sadece ilk bölümünü izleyip bırakmıştım, belki bir gün yeniden). Formatı da aynı zaten yaratıcılarından biri The Office’in yazarlarından Greg Daniels. 

New Girl




Güzel gözlü, dalgalı saçlı, duru tenli canımız Zooey Deschanel dizi yapar da izlenmez mi? Tabi ki izlenir hele ki ilk bölümü o kadar güzel olur ki sayısız kez izlenir, en azından ben J. Kızımız üç ev arkadaşının dördüncüyü almaya niyetlenip internete ilan vermeleri üzerine, Schmidt (ki kendisi efsanedir) tarafından yazılan ilanı kızlar topluluğu sanıp evi görmeye gelir, erkek olduğunu görünce de vazgeçmez. Sevgilisinden yeni ayrılmış, aldatılmış(işte bunlar hep days of summer, Tom laneti) bu güzel arkadaş topluluğuyla kalmak ister. Velhasıl kabul edilir. İşte komedi de orada başlar. Her ne kadar son sezonu diğerlerine göre vasat bulsam da, yine de kötü değil,eğlenceli bir dizidir. Sırf o güzel apartman dairesi için izlenir <3

Not: Neden artık Jess'i olur olmaz yerde şarkı söyletmekten vazgeçirdiler ki, başlı başına diziyi sevme nedenidir.

Baby Daddy




Bileniniz var mı bilmem, Üç adam bir bebek serisi vardı hani Polis Akademisi’nin Mahoney’i Steve Guttenberg, Tom Selleck ve Ted Danson’ın oynadığı, evet evet o şeker film. İşte onun modern versiyonu. Tabi farklılıklar yok değil. Dizinin en önemli artısı herhalde iki kardeşimiz Ben ve Dan’in anneleri Bonnie Wheeler’dır. Şahsen en çok ona gülüyorum. Tucker, Ben’in ev arkadaşı ve Riley, Dan’in kankası ( umarım en yakında sevgilisi deriz), ile de dizi iyice şenleniyor. Eğer izlemediyseniz yine bu yaz eğlenerek izleyeceğiniz güzel bir dizi.


2 Broke Girls



Güzeller güzeli, bağımsız filmlerin prensesi  Kat Dennings ve şimdiden en iyi komedi oyuncuları arasında yerini alması gereken Beth Behrs’ in yollarının kesiştiği komedi dizisi. Hem de o kadar güzel cupcake yapıyorlar ki izlemek o kadar da kolay olmuyor. Ama o gösterdikleri cupcakeler kadar güze olanl bir dizi bu. Yan rollerdeki Sophie, Oleg, Han Lee, Earl de dizinin diğer güzel yanları. Sophie’yi Jennifer Coolidge canlandırıyor, başkası oynasa bu kadar sever miydik bilmiyorum. Ve bu dizideki evcil hayvanımız Chesnut, kendisi at olur efendim. Evet evet at yanlış okumadınız, izleyince nasıl beslenirmiş öğreneceksiniz. 

Bonus: Bu iki güzel kızımız People’s Choice Awards 2014 sunmuşlardır. Beth Behrs’in komedi oyunculuğunun ne kadar iyi olduğunun başka bir kanıtıdır. O mimikler, hareketler. Bu kıza dikkat!



The Big Bang Theory




Diziyi izlemeyen, izleyip de beğenmeyen yok zaten.  Ben her klasik dizi fanı gibi bu dizinin hastasıyım.  O yüzden sadece birkaç video paylaşıp bu yazıyı kapatacağım. Yüzünüzden gülücükler eksik olmasın, esen kalın efendim J

Gençler bilmelisiniz ki Aquaman sucks!



Soft Kitty olsun Smelly Cat bunlar hep yiğidin kamçısı.



Bazinga !




Devamını Oku »

30 Temmuz 2014 Çarşamba

Bittersweet deyince...

Bittersweet kelimesinin sadece güzel olmadığı şarkıları da güzelleştirdiğine kanıt 5 şarkı :


5. The Verve - Bittersweet Symphony



Bittersweet denilince direkt aklımıza gelen, klibiyle şenlendiren şarkı, cause it's a bittersweet symphony, this life.

4. R.E.M - Bittersweet me



Bir dağıldılar bir tekrar bir araya geldiler derken hala devam mı tamam mı anlayamadığım R.E.M şarkısı. Onlar karar veremeye dursun biz eski güzel şarkılarıyla idare edelim.

3.Radiohead - Reckoner



Şarkının adı "Bittersweet" olmasa da, biz Tom Yorke' un sesinden "bittersweet distractors" diye duyarsak bu listeye alırız çünkü biz Radiohead severiz <3.

2. Apocalyptica feat Ville Valo And Lauri Ylonen - Bittersweet 




H.I.M grubunun canımız ciğerimiz solisti Ville Valo ve The Rasmus grubunun solisti Lauri Ylonen çello ustalarıyla düet yapacak, hem adı bittersweet olacak.Bu Finlandiya fırtınası bizi de etkisi altına almadan bırakmayacak tabi ki.

1.Sophie Ellis Bexter - Bittersweet




Son olarak da "Bittersweet" şarkılarındaki sweet kısmı ağır basan son şarkımızı paylaşalım. Kendisi şeker, şarkısı şeker, klibi şeker. Seviyorum bu kızı.  O zaman kapanışı hep beraber yapalım. " Your love is biiiitt - tersweet..." :)

Devamını Oku »

29 Temmuz 2014 Salı

Rockçı mı dedin?


Sizlere bayılarak izlediğimiz konserlerinde kafa salladığımız, rockçı ağır abilerimizin aslında o kadar da ağır olmadıkları, kop kop müziğe yaptıkları katkıları paylaşmak istedim. Tamam hepsi öyle çok sert müzik yapmıyor ama kulüplerde de dinlemiyoruz yani. Birbirinden güzel bu on şarkılık listeyi ben sizin için derledim, topladım. Keyifli dinlemeler. Müzikle kalın, esen kalın (hep demek istemişimdir) :).



                                                            Rockçı mı dedin? 


Devamını Oku »

Yalçın Tosun Sevmek



Kimdir? 1977 Ankara doğumlu Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde öğretim üyesi; Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler, Peruk Gibi Hüzünlü ve Dokunma Dersleri kitaplarının sahibi; Notre Dame de Sion ve Sait Faik Hikâye Armağanı ödüllerine sahip güzide bir abimiz.


Neden seviyorum? Yukarıdaki bilgiler kitabın ilk sayfasından edindiğim bilgiler. Asıl konuya gelirsek neden Yalçın Tosun okumayı sevdiğime dair size özetle birkaç sebep vereyim. Bir kere kitapların adı çok güzel ve orijinal.  Hiçbir bilginiz olmasa bile kitabı elinize aldığınızda Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler adını gördüğünüzde bu neymiş diye bakmadan geçemezsiniz. İkinci sebep herhalde yazarın kendisinin dediği gibi “utangaç, kenarda kalmış, sesi az çıkan çocuklara hayatın vermediği söz hakkını öykülerinde vermek istemesi” (söz konusu alıntıyı içeren röportajın linki aşağıda). Yani bir nevi Robin Hood J.  Sanılmasın ki mutlu sonlar var bu kitaplarda. Kitaplara genel olarak bir hüzün hâkim. Dediğimiz gibi karakterler hayatın onlara iyi davranmadığı, klişelere uymayan kişiler. Doğal olarak toplum tarafından hoş görülmeyen, dışlanan kişiler. Öyle güzel anlatır ki hikayelerin gerçekliği sizi rahatsız eder. Anlatım dili güzel ve akıcıdır bir an bile sıkılmazsınız. Öyküler kısa, kitaplar ince o yüzden okumalara doyamıyorsunuz ve öykülerin sonunda her zaman düşünmek için zamana ihtiyacınız oluyor. Benden bu kadar biraz da kitaplardan alıntılarla Yalçın Tosun anlatsın öykülerini.

Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler





-          “Akıl hastanesinde yattım ben Tülin. Aşk yüzünden delirdim. Bir insanın daha büyük bir başarısı olabilir mi? “ (Kale Direği)

Peruk Gibi Hüzünlü



-          “Her şey her zaman olduğu gibi insanın kendisiyle ilgiliydi işte, kendisiyle ve hissedip söyledikleriyle. “ (Beyaz Sabun)

-          “Birden çocukken en sevdiği rengin sarı olduğu aklına geldi. Bu hatırlayış şaşırttı onu. Nasıl da değişiyordu insan zamanla. Uzun zamandır kendini solgun gösterdiğini düşündüğü sarıdan hiç hoşlanmıyor ve bu rengi üzerinde taşımak istemiyordu. Çocukken böyle şeyler düşünmüyordu insan ne de olsa. Güdüleri ve beğenileri üçüncü kişilerin gözüyle kirletilmiş olmuyordu henüz. Mutluluğun aranan bir şey haline henüz dönüşmediği zamanlardı onlar.” (Bir Gök Bakımlık)

Dokunma Dersleri



-          “Dersimdin çalıştım, parmak uçlarına kadar ezberledim seni.”(Damdaki)

-          “Sözcükleri tozlanmasın diye özenle paketleyerek rafa kaldırma sanatıdır evlilik.”(Bir Kocanın Gizli Defterinden)
      
     Bonus :  Yazarı Mabel Matiz sayesinde tanıdım, Peruk Gibi Hüzünlü kitabındaki aynı adlı şiiri bestelemiştir. İşte sözler, işte şarkı.


çocuklar tekinsizdir
annelerse uçurum
olur olmaz,olur olmaz düşürür
bitmemiş her sevişme
paslı bir iğne gibi

doğrudan, doğrudan kalbe yürür
söz bitimi gibidir
odanın her köşesi
bi kuşatma büyütür
gece sona ermeden
peruk takan birini öpmezsem
yaram büyür
gece sona ermeden
peruk takan birini öpmezsem
yaram büyür




İlgili link : http://www.okuryazar.tv/yalcin-tosun-dokunma-derslerini-anlatiyor/
Devamını Oku »

28 Temmuz 2014 Pazartesi

Neydi o filmin müziği?



Benim gibi neydi o çalan, aaa bak burdaki şarkı çok güzel deyip film kadar çalan şarkılara da önem veriyorsanız işte size benim sevdiklerimden oluşan güzel bir liste. Sırf şarkı güzel diye oturup filmi nasılmış diye izlediğimi bilirim. Filmin konusu, oyuncuları vs kadar önem veririm. Hatta bazen şarkı güzel olur film yetersiz kalır. Burada da karma bir liste göreceksiniz. Filmlerin hepsine garanti veremem ama şarkılar güzel. Zamanla gelişecek olanlardan. Şimdilik sizi başta Days of Summer, The Closer, Once, Naked, Uzak İhtimal gibi filmlerinin unutulmaz müzikleri ile baş başa bırakıyorum :)


                                                    Soundtrack

Devamını Oku »

Before Serisi (Seri Filmler #1)

 (az çok spoiler içerir ^^)

Bu filmleri izlemekte neden geç kaldım bilmiyorum, puanları yüksek, kötü yorum yok falan filan derken 3 gün art arda izleyivermişim tüm seriyi. Zaten çoğu yerde görmüş okumuşsunuzdur ama benim favorilerimden tam da mevsiminden olduğundan bu blogda olmazsa olmazdı.

Before Sunrise (1995)



Serinin ilk filmi,tanışırlar görüşürler sözleşirler falan. Ethan Hawke ile Julie Delpy henüz gençliklerinin baharındayken bir delilik yapıp (bence öyle tanımadığın insanla sen kalk Viyana sokaklarında gez, hırlısı var hırsızı var, sapığı var neyse) trende oturup 15 dk konuştuktan sonra tüm gün gezerler, süre de adından anlaşılacağı gibi güneş doğmadan önceye kadar. Ve Viyana bu iki gence mekan olur ve biz onların spontane gelişen konuşmalarını dinleriz. Sıkıcı gibi görünse de bu güzel çiftin diyalogları sizi alıp götürecek zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Serideki ikinci favori filmim olur J

Before Sunset (2004)


İşte benim favorim. İlk tanışmanın verdiği acemilik, birbirini hiç bilmemezlik yok ya da tam tersi. Biraz pişmanlık filmi aslında. Sevgili Lütfi Akad' ın "Vesikalı Yarim" filminin unutulmaz repliği “Çok önceden rastlaşacaktık” bu film için bence uygun. Neden, ee bunlar zaten tanışıyor, sonu da mutsuz değil derseniz aradan 9 yıl geçmiştir. Zaman durmaz akar, gençlik. Ethan Hawke abimiz de boş durmamış evlenip çoluk çocuğa karışmıştır. Zaten diyaloglarda da demiştir kendisi “neden gelmedin neden gelmedin yarim yarim diye.”(bakınız abartılı çeviri :P) En çok alıntıda bu filmden olur bence. Bu filmlerde önemli olan sonunu öğrenmek değil, bize, bu iki gencin hayatından bir iki saat içinde sunulan güzel diyaloglarıdır. O yüzden sonunu öğrenince üzülüp filmdeki asıl meseleyi kaçırmayın ;).Bir de bu filmin bonusu vardır ki ayrıca bunun için sevilir. Julie Delpy’ nin Little Jesse için yazdığı o güzel vals.

Bonus I :



 Bonus II : Son sahne



Céline : Baby, you're gonna miss that plane

Ve Jesse'den ibretlik cevap

Jesse : I know :)














Before Midnight (2013)


Vee mutlu son. Hayır hayır geriye sar. Evlenince film bitmez aksine asıl hikaye o zaman başlar diye bir yerde görmüştüm (Bu arada kim demişse güzel demiş, ağzına sağlık). Daha uygun bir durum yok. Burada da evlenince hikaye bitmiyor başka bir hikaye başlıyor. Ve bu filmde bütün diyaloglar mutlu, tamamen özgür veya hayalsi değil. Bu filmde gerçek hayat var. Çocuklar, sorunlar, içe atılmışlıklar, küçük mutsuzluklar var. Ki zaten aksini gösterse bu kadar etkili olmazdı nitekim bu film gerçeğe bir o kadar yakın. Bir ara filmde kendimi onların çocuğu gibi hissedip onlar kavga edince gerilsem de J bu film(ler) size o aile sıcaklığını veriyor. 



Not : Her ne kadar alıntı yapmak istesem de paylaşmayacağım zaten her bi şeyini söyledim asıl mesele o dedim tadını iyice kaçırmayayım :D 


Devamını Oku »

Az bilinen çok sevilen şarkılar

Sizler için şimdi şöyle hafif tınılı bir müzik olsa ama aynı zamanda Türkçe de olsa dediğinizde açıp dinleyebileceğiniz; Sakin, Sapan, Yüzyüzeyken Konuşuruz gibi grupların başını çektiği arşiv niteliğinde bir liste yaptım. Nerede mi hemen aşağıda :).





Güncellendi.


Devamını Oku »

27 Temmuz 2014 Pazar

Alper Canıgüz Sevmek


Kimdir? 1969 yılında İstanbul’ da doğmuştur. Okuma sevgisini babasına, yazma tutkusunu müzik kabiliyetinin olmayışına borçludur. Kahkahalarla ağlatan ve hıçkırıklarla güldüren kitapların yazarı olarak anılmayı isteyen Canıgüz, politik açıdan kendisini narsisizme yakın bulmaktadır. (Kitaplarındaki tanıtım, bu bile Alper Canıgüz’ ün mizah anlayışını yansıtıyor J) Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunudur. Ayrıca kendisi bir Afili Filintadır.


Neden seviyorum? Ee absürdlüğün kitabını yazdı. Eğlenceli, bol genel kültürlü, akıcı romanları var. Elinize aldınız mı bırakasınız gelmiyor. Ha bir de Alper Kamu (duymayan yoktur herhalde) diye bir karakteri var, pek yaman, pek bilmiş, evimizin dedektifi. Dostoyevski, Oğuz Atay okur. Yaşının gerektirdiklerini hep saçma bulur. Alper Canıgüz’de öyle güzel anlatır ki bunları gülmeden duramazsınız. Hikâyeleri akıcıdır, hep bir merak unsuru vardır. Bazen de öyle bir an gelir ki bir şeyler boğazınızda düğümlenir kalakalırsınız. Hikâyelerdeki en küçük ayrıntıyı atlanmaz, sonunda anlarsınız önemini. Merak edilen soruların cevaplarını hep alırsınız. En iyi giriş cümlelerine sahiptir. Dört kitapta da bu özellik değişmez, kanıt olarak işte kitapların ilk paragrafları J

Tatlı Rüyalar




“HAYATIMI SATIYORUM!
25 yaşında, iyi eğilimli, iki yabancı dil bilen sağlıklı gene, geri kalanını temin edebilmek                          amacıyla hayatının bir bölümünü satıyor.                                                                   
   İlgilenenler aşağıdaki telefon numarasına başvurarak randevu alabilir.”


Oğullar ve Rencide Ruhlar



"Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.
Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışarıdaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum.”


Gizli Ajans



“Borges ve Kemalettin Tuğcu’nun aynı kişi olduğunu öğrendiğimde hayatta bundan daha korkunç bir gerçekle karşılaşamayacağımı düşünmüştüm. Heyhat, ne kadar da yanılmışım.”

Cehennem Çiçeği



“Bilirsiniz insanlar, doğar, ölür ve sonra büyür.”


İlk paragraftan merak ettiren, tempoyu düşürmeyen kitaplar. Tek kötü yanı kitaplar arası en az dört yıl olması benim gibi Alper Canıgüz okumayı seviyorsanız bu çok uzun bir süre L

Bonus: Söylemesi ayıp, Onur Ünlü ile yakın arkadaş olduklarını bildiğimden (ki kendileri en sevdiğim Türk yönetmenlerdendir, absürdlükte sınır tanımayanlardan) bir ön gösterim sırasında, Alper Canıgüz kitaplarını film projesi olarak düşünür müsünüz diye sormuştum. Zaten böyle bir şeyi düşündüklerini söylemişti. Yakın zamanda bu güzel kitapları sinemada da görmek dileğiyle J




Devamını Oku »

Beni bu iki dakikalık şarkılar mahvetti

Evet çok mutlu olduk ya hemen hüzünlenmemiz gerek. Bu sefer süresi iki dakikayı geçmeyen ama anamızdan emdiğimiz sütü burnumuza getirmeye yeten, oyy dağlar, taşlar dedirten şarkılar var. Gel vatandaş gel hüzün var sevgi var ama hepsi iki dakika!


                                                            2 dakikalık ölümcül şarkılar

Devamını Oku »