22 Aralık 2016 Perşembe

Bir Film Bir Kitap

Merhaba arkadaşlar. Son zamanlarda izlediğim ve okuduğum sayılı yayınlardan ikisiyle bir derleme yaptım. Neden mi çünkü ikisinin de bir ortak noktası var aynı büyülü dünyada geçmesi. Tabi ki çok ortak noktaları var ama ikisinin de zaman farkı olsa dahi aynı evrende geçmesi durumu, bu evrenin benim en sevdiğim everenlerden biri olması bu iki yayına da bakmak kaçınılmaz kılıyor gözümde. Tahmin ettiğiniz üzere bu dünya Harry Potter dünyasına ait ve film Fantastik Cananakdjlfldkfl  ve Lanetli Çocuk. Benim bunları söyledikten sonra aklıma tek gelen Rowling paraya yine para demedi J. Neyse onun bize bahşettiği bu dünya bence paha biçilemez ama kitap ve filme de bir miktar ödeme yapmadık değil, sıkıntı yok J. Bu arada ben inceleme falan değil bildiğiniz Potter fanlığı yaptım aşağıda bol bol da spoiler verdim, izleyip okumayanlar pek bakmasın.

Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar?





Daha uzun bir ad bulamadın mı Rowling ablacım ya, neyse böyle başlangıç olmaz ama başlığı yazarken yoruldum. Geri sarıp tekrardan başlayalım. Merhaba efenim nasılsınız? Son zamanlarda izlediğim bırakın sinemada genelde izlediğim sayılı filmlerden sonuncusu olur kendileri. Büyülü dünya hele ki Harry Potter dünyası beni benden alıyor. Sayısız kere izlemiş okumuş biri olarak bu dünyayla alakalı her şey beni çekiyor. Bu filmi de merakla bekliyordum. Kitabı bulmak mümkün değil sanırım şu aralar baskı durumundan dolayı zaten 43 sayfalık kitaptan beş film çıkartılması kesinleştirilmiş bir seri olarak düşünürsek ancak esinlenilmiş diyebiliriz. Filme gelirsek, özlemişim. Valla özlemişim. Bu büyülü dünyanın alternatifi farklı karakterler Hogwarts dışındaki büyücü olduğunun farkındalığıyla büyüyen insanların hayatı, günlük yaşamları ilgimi çekiyor. Bir nebze de olsa bu merak gideriliyor. Filmde mugglelarla içli dışlıyız ve her zaman olduğu gibi kilise büyü ve cadılara karşı. Amerika’dayız bu sefer farklı bir Sihir Bakanlığı başta ama yine bir katılık, en iyiyi ben bilirim havaları. Sonrasında pişmanlık.  Amerika değil de İngiltere’de keşke olsa ben de dedim.
Yönetmen kara büyülere maruz kalacası David Yates. Neden Rowlinggg nedennn diye oralara buralara uçuç tozu serpmeme sebep olan Harry Potter filmlerini mahveden yönetmen burada da yine iş başında. Dumbledore aşkına Potter filmlerine lanetler saça saça birazcık yönetmenlik öğrenmiş hakkını yemeyeyim, 3d kullanmayı da az biraz. Yalnızzz, filmin sonunda sinemada izlediğim ve hatırladığım en az iki filmde olan (Ghostbusters, Suicide Squad) gece sokak ortasında, koca binalar arasında kötüye karşı savaşan iyiler görmekten gına geldi. Mekan aynı ya da benzer, kötü karakter hayalet, büyücü, kötü ruh o bu fark etmez e bir de iyi takımımız varsa savaşacak açın meydanları. Yeni filmlerde denk gelip bir de bu filmde yeni (belki de değil) Hollywood klişesi olan bu sahne hoşuma gitti, Merlin’in sakalı diyemiyorum haliyle.

Bunun dışında, Dumbledore aşkına Colin Farell sen büyücü olmak için doğmuşsun da haberimiz yokmuş. Sen ne asa kıvıranmışsın yahu. Valla bayıldım. O asa tutuşları, hareketler, doğallık, oyunculuk 10 10 10. Ten - point goes to Colin. Bayıldım bayılmasına da spoiler vereceğim üzerinize afiyet ya ne güzel bir dünyadır ki Farrel’ın Depp’e dönüştüğü dünya. Tam üzüleceğim gönlümün asa sallayıcısı gitti diye, Johnny Depp geliyor bembeyaz saçlarıyla. Adama daha nasıl yükseltir çıtayı, nasıl çeşitler karakter çeşitlemesini bir de nasıl hepsini güzel giyer hayret. Ya daha dur iki üç dakika ya var ya yoktu deyin siz ama ben anlarım :P.Bir de Johnny Depp ya cebinden çıkartır böyle karakterleri. Grindelwald demişken ben Dumbldore’u bekliyorum deli gibi. Kim oynayacak geçmişlerini, arkadaşlıklarını hatta ve hatta kız kardeşinin ölümüne sebep olan o geceyi ayrıntılarıyla görebilecek miyiz, ki bu kadar seri yapılacaksa bence olası, merakla bekliyorum. Tabi bir de şekerlemelerin arkasına kazınmış o müthiş Dumbledore Grindelwald düellosu var ki, şimdiden heyecanlandırıyor insanı. Johnny Depp’e yaraşır, karşısına gelecek oyuncuyu merakla bekliyorum. Tahminleri alayım yorumlara.  Ya zaten biliniyor derseniz yazın da öğrenelim yahu. Johnny Depp demişken Grindelwald’ın son sözü “Biraz ölelim mi?” nasıl güzel bir sondu ya o. Offf ki ne off. Depp ölelim derse biz zaten seve seve gülüm deriz. Senden gelecek Avada Kedavralar bize büyücü düğünüdür. Bu kadar kötü espri yeter. Elitliğime dönecek olursam Grindelwald’ın ortaya çıkışından sonraki bu birkaç dakika bile paragraf yazdırıyorsa diğer filmlerde düşünemiyorum. Bu filmlerde Grindelwald Voldemort’u geçecek gibi. Scamander kahramanımızsa sanırım Grindelwald daha dominant olacak. Şikayetim yok hatta lütfen olsun. Tabi ki Dumbledore’u da başkarakter olarak bekliyorum. Söz konusu Potter dünyasıysa daldan dala atlıyorum kusuruma bakmayın J.

Rowling’in çantaları kalp ben. Hayatımda en çok istediğim şeylerden biri Hermonie’in her acciosunda her şeyi eline veren çantasıdır. Bir de yanınızda taşıyacağınız, kullanışlı, taşınılabilir, mugglesavar yeni bir çanta gördük bu filmle. Newt Scamander’in fantastik canavarlarını muhafaza edip, araştırıp, koruyup kolladığı dört mevsimi barındıran çantasını da oradaki hayvanat bahçesini de sevdim. Daha çok şaşırmak ve benimde olsun, aman ne de ilginçmiş diyebileceğim daha çok canavar isterdim ama bu da güzel. Scamander neden sürekli sol profilden bakıyor, aşık olduğu kız neden bu kadar soğuk bir oyuncu, ikiz kardeşin bu yeteneği nerden ötürü, her şeyi unutan muggle amcamız diğer filmde olacak mı, babam böyle pasta yapmayı nerden öğrendi? Kafamda deli sorular diğer filmleri bekliyorum.

Bunlar dışında komik bir filmdi, sıkılmadım, çok bir beklentim olmadığındandır eğlendim, beğendim, sevdim. Hatta biri izlemedim gel bir daha gidelim dese gider izlerim. Harry Potter döneminden önce ve farklı olacağını biliyordum o yüzden beklentilerim bu doğrultuda değildi. İlk film olduğundandır, çok fazla karakter olay oluyor gibiydi, takip ederken bir dakika yavaş gidin diyordum ama sonra tabi ki hepsi bağlandı ve tembel seyirciniz ben biraz rahatladım :P. Yani Hollywood filmi olmuş demek istemiyorum ama biraz olmuş. Hollywood’dan güzel filmler çıkmıyor değil ama aynı şeyleri de üst üste bu kadar benzer şekilde kullanmayalım yahu. Bunun dışında John Williams'ın muhteşem Potter bestesini duymak çok güzeldi. Nostaljik anlar yaşadım, gözlerim doldu. İzleyeli de zaman oldu kesin unuttuğum şeyler vardır da artık konuştukça hatırlarım. Yorumlarla kapatırız arayı. Biz geçelim asıl Harry Potter kitabına.

Harry Potter ve Lanetli Çocuk




Yani Rowlingcim Harry Potter’ı böyle ebeveyn olarak yaşatmak için Voldemort’u baba yapmak zorunda değildin. Tam bir Yeşilçam sineması. Bu nedir yahu. Hayır ben Albus’un Hogwarts yıllarını ve o değişme sürecini, Draco’nun dokunaklı ebeveynliğini, Scorpious’un tam teferruatlı hayatını, karakterini okumak isterdim. Yeniden Hogwarts koridorlarında dolaşmak ve derslere girmek isterdim. Hem de seve seve, bayıla bayıla. Tiyatro oyunlarını zaten çok nadirdir böyle okuyup sevdiğim, izlemek eminim daha farklıdır ama böyle bazı şeylerin içi çok boş kalmış. Bir de Rowling’in yazmadığı çok belli. Üstün körü olmuş, keşke Rowling ablacım baştan yazsaymış off çok güzel olurdu ya. Yalnız Voldemort’un işi gücü yok Bellatrixle çocuk yapacak yok artık daha neler. Hiç inandırıcı gelmedi bana. Bir de ne ara doğdu o çocuk Bellatrix ölmeden ne ara doğurdu kafamda yine deli sorular. Bir de birkaç yerde mantık hatası sezdim şu an hatırlamasam da belki de benim dikkatsizliğimdendir. Ona tekrar bakacağım, o zaman tartışalım Potter fanlar.  Snap'i tekrardan okumak ve onun o espritüelliği süperdi. Çok özlemişim onu da. Güldüm, güzel yerler vardı ama beğenmedim. Ben kitap isterdim oyun değil. Kitap olarak basılacaksa yeniden yazılsaydı keşke. Böyle olmamış. Yine Harry Potter der bağrıma basarım ama ısınamadım. Belki tiyatro oyununun kaydını izleme şansım olsa fikrim değişir, sanmıyorum ama böylesi biraz satış işi olmuş. Sırf adını duyup gelenler çoktur ki Harry Potter adı her şekilde satar. Neyse bu kitabı da filmden sonra çıkıp hemen aldım. Bu dünya gerçekten büyülü bir başladın mı bırakamıyorsun. Hep daha fazlası olsun derdi. Yine de uzun zaman sonra yeni şeyler okumak izlemek güzeldi. Ben çok sevindim ve zevk aldım. Umarım Harry Potter da alternatif büyücü dünyaları da yayınlanır.


13 yorum:

  1. Yeni açmış olduğum blog'umu ziyaret eder misiniz?

    http://gezipgelelim.blogspot.com.tr/

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. Nasıl seviyorum o dünyayı ve nasıl seviyorum böyle ayrıntılara saygı suyup didikleyen fanları.

    Kadıköy'de bir yer var, orjinal ürünler satıyor Potter'ın asası, Luna'nın asası vs. Var olup olmaması umurumda olmayan o dünyaya ait ayrıntılar bana da neşe veriyor ve postu okuduktan sonra, seriyi bir kez dahaokumak kararı verdim :özlemişim

    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa çok tatlısınız, teşekkürler yorumunuz için. Bu arada o dükkanı bilmiyorum ama şimdiden merak ettim, gitmek istiyorum. Hatta adını yazarsanız ben bir bakayım internetten.
      Görüşmek üzere :).

      Sil
  3. Harry Potter dünyasını seven biri olarak aldıkları eleştirilere göre filmi izleyeceğim, kitabı okumayacağım. Ne dersin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır Şule, bu hayal kırıklığını kişisel olarak yaşamalısın. Kitabı kesinlikle okumalısın, bir potter fan olarak bu senin hakkın :). Şaka bir yana her şeye rağmen oku sen, kötü de olsa, az da olsa bir yaşa o dünyayı tekrardan. Her şeye rağmen güzel hissettiriyor :).

      Sil
  4. yaa sen böyle yazılar yaz işteee colin farrel de hoştu, onun şeyini izledin mii, ask the dust, izleeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok izlemedim ama önerdiysen izlerim :). Farrel'ı severim zaten :)

      Sil
  5. merhaba blogunuzu yeni keşfettim bana da beklerim..:)

    YanıtlaSil
  6. yazar john fante'nin hayatını canlandırıyor. farrelin bir de telefon kulübesinde geçen bir aksiyon filmi var yaa çok heycanlııı :)

    YanıtlaSil