call me by your name etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
call me by your name etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mart 2018 Pazar

Atıştırmalık #38 (Son Okuduklarım - 5 Kitap Birden)

Merhabalar, harika mis gibi bir hafta sonu var buralarda. Yormadan yorulmadan kendi halinde bir müzik listesi çalıyor arkadan, kuşların cıvıltısı eşlik ediyor :). Bahar geldi, arada hava bozsa da sanırım geldi :). Çok uzun sürmez yaza geçeriz biz hemen, bahar yaşamayız bile pek ama bugün tam bir bahar havası <3. Bu aralar izlediklerim ve okuduklarım birikti ben de ikiye ayırdım, ilk başta okuduklarımı paylaşacağım sonra da izlediklerimi. Siz bu aralar neler okuyorsunuz? Önereceğiniz çok sevdiğiniz bir kitap var mı, varsa nedir nelerdir? Yorumlarınızı merakla bekliyorum :).

Kahve ve Şiir - Mark Opsasnick



Aslında alt başlığın bu kısacık kitabı yeterince açıkladığını düşünüyorum ve eğer bu konuyla ilgiliyseniz bir göz atmanızı öneririm :).

60'larda Radikal Sanat Manifestoları - Kolektif


Kapak tumblr'dan fırlamış gibi değil mi <3
Ehh işte, pek beğenmedim ama kötü de değil :). Subpress'i Richard Brautigan sayesinde keşfettim ve Sarah Kane çevirdiklerini de öğrenince kanım ısındı, denk geldikçe okurum kitaplarını :).

Bunny Munro'nun Ölümü - Nick Cave



Nick Cave'in şarkılarına bayılırım. Kitabı için de çok heyecanlıydım. İlk çıkardığı kitaptan 20 yıl sonra yazdığı bu kitapla başlama sebebim diğer kitabın tükenmiş olması. Baş karakterin huyu suyu rahatsız edici uyarayım, okuması yer yer çok zordu. Öyle bir baş karakterden öyle tatlı ve duyarlı bir çocuk çıkmış ki kitapta bu canınızı daha çok yakıyor ve istemeden üzülüyorsunuz. Onun dışında kitabı pek sevemedim, ama yine de ilk kitabını okumak istiyorum Cave ustanın. Zira o daha iyi yorumlar alan bir kitap.

Adınla Çağır Beni - Andre Aciman



Ayy bir daha anlatıp üzülmek istemediğimden Goodreads yorumumu kopyala yapıştır yapacağım ve söyleyebileceğim tek şey ise hem kendisi hem uyarlaması güzel olan nadir kitaplardan. Ha bir de bildiğiniz içim çıktı, aklıma getirmemeye çalışıp kitaptan uzak durup geçmesini ya da hafiflemesini bekliyorum. Niye bu kadar etkilendim pek fikrim yok :(.

"Kitabı bitirmemden biraz zaman geçtiğine göre yazabilirim. Aciman çok vicdansızsın, yok böyle bir son ve dördüncü bölüm. Üç bölüp dolup dolup son bölümde boşalıyorsunuz hazırlıklı olun. Film daha insaflı kitaba göre çünkü kitap filme nazaran çok ama çok daha can yakıyor. Evet, filmde de canınız yanıyor. Yine de bu deneyimi yaşamaya değer.

Aciman’a vicdansız dedik ama güzel kitap yazmış. Her şey yerli yerinde ve unutmamak lazım ki bu sadece Elio’nun bakış açısı, duyguları ve yanılsamaları... Belki bir gün Oliver’ın gözünden okur muyuz ki, bu kadar etkiler mi yine bizi?"


Koleksiyon - Harold Pinter



Pinter İngiliz tiyatrosunda çok önemli bir yere sahip bir oyun yazarı. "Doğum Günü Partisi" oyununu zamanında okudum ve bu aralar aşırı oyun okuma isteğimden kaynaklı kitaplarının çevrildiğini görünce bu kitabı sepete attım ve yarım saatte bitti lakin öyle kolay bir kitap değil. Pinteresk kelimesini bilenler anlayacaktır, yazarın kendine has tehdit unsurlarını ve belirsizlik temalarını ya da uzun duraklamalarını. Asla gerçek ne emin olamıyorsunuz ve karakterler sizi geriyor. Eminim sahnede izlemesi de güzel bir oyundur. Önerilir.

Sizin de bana başarılı oyun önerileriniz varsa seve seve okurum. Bu aralar çok seviyorum oyun okumayı, alışveriş yaptıkça da her seferinde sepetime eklemeyi düşünüyorum. Özlemişim :).
Devamını Oku »

1 Şubat 2018 Perşembe

Atıştırmalık #33 (Lady Bird, Call Me By Your Name, The Shape of Water)

Lady Bird - Greta Gerwig (2017)




Greta Gerwig severim, kalemini de severim. Güzel bir film yazıp yönetmiş ama çok çok beğenip açıp açıp izleyeceğim bir film değil açıkcası. Yine de izlemesi keyifli, sıkılmadan izleniyor lakin sanki biraz abartılmış :/. Yine de Gerwig bence güzel bir film yapmış, severek izledim :). Kendisini zaten çok sevdiğimden kredisi çoktur ben de :).

Call Me By Your Name - Luca Guadagnino (2017)




Nasıl güzel bir filmdi, abartıldığı kadar varmış. En merak ettiğim filmlerden biriydi yorumlarından ve her yerde görmemden kaynaklı. Çok sevdim, bayıldım. Hele o Timothée yok mu o Timothée nasıl bir rol kesmektir öyle, aşık oldum. Harikaydı. Kendisinin "Lady Bird"'de de küçük bir rolü olduğunu hatırlatayım ama bu filmde ışıldayan bir karaktere bürünmüş. Filmde Sufjan Stevens ve "Love My Way" detayları çok hoşuma gitse de müziğin kullanımında bana göre yönetmenin yanlış tercihleri mevcuttu. Onu da görmezden geldim çünkü harika bir film olmuş. Bana "Carol" ve "Weekend"'i hatırlattı bazı sahnelerde. Sonuç olarak bildiğimiz bir hikayenin güzel bir yorumu. Bir şans verin :).

Bu filmi izlerken film boyunca sizin de aklınızdan sürekli Ege'den Yaz Aşkım çalmadı mı? Şahsen ben filmi o şarkıyla resmen özdeşleştirdim :).

The Shape of Water - Guillermo del Toro (2017)




Sıkılmadan izledim mi? İzledim. Beğendim mi? İşte ona karar veremiyorum. Bana konu ya da işleyiş bakımından ya da herhangi bir bakımdan daha ilgi çekici ya da orijinal gelmedi. Büyülenmedim de. Sadece sıkılmadan iyi bir film izledim. Nedense adından kaynaklı daha farklı bir şey bekliyordum çünkü bence adı çok güzel :).

Şimdi şu üç film arasında şöyle bir ilişki kuracağım ve beni sadece bu üç filmi izleyen ya da araştıran anlayacak. Sırasıyla;

Timothee Chalamet ve Michael Stuhlbarg

Ne gereği vardı, yoktu ama okudunuz artık yapacak bir şey yok :).

Filmler her yerde karşıma çıkınca yorumlardan geri kalmamak amaçlı öncelik verdim :). Sonuçta kambersiz düğün olmaz :). Çoğunu da sıkılmadan izledim açıkçası. Ben bu atıştırmalığın üstüne iki atıştırmalık daha izledim onlar da gelir yakında. Sinemayla kalın :).
Devamını Oku »