6 Mart 2015 Cuma

Sevgili Güllük #2 (Görselli Öneri)

 Vivre Sa Vie (1962)










Devamını Oku »

Sevgili güllük #1

Godard ile müzik


Slow Show - The National

Masculine Feminin 1966


Dancing with Myself - Nouvelle Vague 

Vivre Sa Vie 1962




Dance with Me - Nouvelle Vague

Bande a Part 1964



Devamını Oku »

5 Mart 2015 Perşembe

Londra Bulvarı/London Boulevard #Ezeli Düşmanlar #vol1

Geçenlerde bilirsiniz belki Ankara'da kitap fuarı oldu ve bitti. Ben de ancak geçen cumartesi gidebildim. Keşke hafta içi gitseymişim. Sahaflar o kadar kalabalıktı ki hiçbir kitaba bakamadım ve bir ilki gerçekleştirdim. İlk bir fuardan sadece ve sadece iki kitap aldım. Ben bile inanamadım ama o kalabalıktan ve organizasyonun kötülüğü nedeniyle maalesef ben bile iki kitapla döndüm. Beni en çok rahatsız eden iki nedeni yazayım da içimde kalmasın. Güzel yetkililer bizi dışarıda uzun bir sıraya aldılar bir de utanmadan bakın ne kadar da çok katılımcımız var (!) diye fotoğraf çektiler. Ve sırf hafta sonu diye öğrenci olmamıza rağmen bizden bir buçuk liraya bilet kestiler ve iki adım sonra o bileti elimizden aldılar (!) evet bunlar en göze batan kusurlardı ama bunları bir kenara bırakacak olursak aldığım o şanslı kitaplardan biri Londra Bulvarı'nı size filmli, kitaplı, hatta karşılaştırmalı mümkün olduğunca az spoiler ile tanıtmak isterim. Sel Yayınlarındaki 5 liralık bölümden aldığım kitap konusu dolayısı ile ve 2010 yılında Colin Farrell'in başrolü oynadığı bir filminin olduğunu öğrenmemle ilgimi çekti.

                                           


Kitabın yazarı İrlandalı Ken Bruen birçok ülkede İngilizce Öğretmenliği yapmış bir öğretmen aslında. Kitap 2010 yılında çok sevdiğim Sel Yayıncılık'tan çıkmış, Kapak başarılı. Renkler, tabancalı bir adam gayet etkileyici. Hatta bana İletişim Yayınlarından çıkan Murat Menteş, Alper Canıgüz kitap kapaklarını anımsatmadı değil. Gelelim içeriğine. Mitchell 3 yıl hapishanede kalmış, delilikle normallik arasında gidip gelen bir kız kardeşe ve bolca suç dünyasına ait arkadaşa sahip biri. Her ne kadar tekrardan suç dünyasına bulaşmak istemese de ister istemez olayların içine çekiliyor. Olaylar esas adamımızın hapishaneden çıkıp arkadaşı Billy'nin onu almaya gelmesi ile başlar. Billy ona içi dışı hatta gardıropları bile dolu bir ev verir. Tabi karşılığını da ister. Onun hapishaneden çıkışının şerefine bir parti düzenler. Ve Mitchell partiye giderken bir kızacağımıza yardım eder. Ve bu iyilik de karşılıksız kalmayacaktır. ama bu iyiliğin iyi mi kötü mü olduğuna da siz karar verin. Mitchell'ın dikkat çeken özelliklerinden biri kitaplara düşkünlüğü ve sürekli alıntılar yapması. Kitapta bolca alıntı okuyabilirsiniz. sonuç olarak kitaptaki karakterleri ve hikayeyi her ne kadar sevsem de yeterince iyi olduğunu düşünmedim. Kitap akıcı, merak ettiriyor ama tekrar okuyacak kadar değil. Sinematografik anlatıma sahip ama klasik olacak kadar değil.. Hikaye yeterince orijinal değil, okuyucuyu şaşırtmıyor. Klasik bir suç/aksiyon türü konusundan öte değil. Çeviriden mi baskıdan mı anlamadım bazı kopukluklar var kitapta. Buna rağmen okuması kolay, biraz rahatlamak için okumalık.



Filme gelirsek arada karakterler ve özellikleri arasında büyük farklar var. Kitapta Mitchell'ın hayatında iki kadın var filmde ikisini birleştirmişler. Jordan karakteri kitaptakinin tam tersi özellikte ve sevdiğimiz oyuncu David Thewlis tarafından oynanmış. Keşke kitaptaki karakteri oynasaydı eminim doktürürdü. Baş karakterimize hayat veren ise Colin Farrell. Bir diğer başrol benim kişisel olarak pek haz etmediğim ama her İngiliz filminde bulunma zorunluluğu olan Keira Knightley. Bir de Mitchell'in kız kardeşi var tabi ki. Kitapta sempatimizi kazanırken film de bize bu imkan sunulmuyor. Bu yeni karakterlerle senaristimiz farklı bir sonu uygun görmüş ki pek sevemedim. Kitaptaki son cümle kitabın belki de en güzel yeriyken senarist filme kendi sonunu yazmak istemiş. Kitaptan bağımsız olarak düşünürsek konu zayıf. Mitchell yine aynı şekilde hapishaneden çıkar, arkadaşı tarafından alınır, partiye davet edilir ve bir şekilde Charlotte ile ben kitaptaki Lillian Palmer ve Aisling birleşimi (Mitchell'ın hayatındaki kadınlar) demek isterim, Keira Knightley'ın tüm iticiliği ile hayat bulur. Charlotte evinden çıkamayan, çok ünlü, her gün evinin önünde gazetecilerin beklediği ünlü bir aktristir. Ve beklenildiği gibi Mitchell'in aktristin evinde işe başlamasıyla birbirlerine aşık olurlar ama Mitchell'ın geçmişi bu aşka pek de izin verecek gibi değildir. Filmin tek güzel yanı müzikleriydi sanırım ve en beğendiğim şarkı filmin hem başında hem de sonunda çalan şu şarkı. tüm şarkılara erişmek isterseniz buyrun.



Biraz daha yazarsam dayanamayıp sonunu yazacağım sanırım. en iyisi burada bırakmak. Çok başarılı bulmadığım bu kitap/film ikilisinden ben kitabı önerirdim. Filmi de özellikle bir oyuncunun hayranıysanız izlemenizi öneririm, izlemezseniz pek de bir şey kaybetmezsiniz :).

Devamını Oku »

13 Şubat 2015 Cuma

Abur Cubur #8

Bu listenin solisti synthpop. Aman bu da ne rock, pop, jazz'ın suyu mu çıktı bu da ne demeyin çünkü şarkıların sahiplerini görünce hımm ben bunları zaten dinliyorum synthpop muymuş diyeceksiniz.

1. Üstatlardan 80'lerin seksenler olmasında katısı büyük, benim de baş üstünde tuttuğum gruplardan Depeche Mode ile başlayalım.


2. Jenny Wilson'ın eşlik ettiği, güzel klibiyle The Knife şarkısı "You take my breath away" bu listede. Sanmayın ki "Take my breath away" coverı :).


3. Yine Manchester' dan (Havasından mıdır suyundan mı bilinmez, çok güzel gruplar çıkmıştır) bir ikili, Hurts. Konserlerine gidememem hala içimde yaradır. Şahsen kendilerini Türkiye'ye ben tanıtmışımdır. Bu da 2010 yılında çıkardıkları ilk albümlerinin çıkış şarkısı.


4. Tarzı tarz Elly Jackson'ın eski grubu, yeni solo projesi La Roux'un kendi adını taşıyan Grammy ödüllü albümlerinden en sevdiğim şarkılarından biri "Bulletproof".


5. Daha önce şurada da dinlediğimiz Crystal Castles'tan yine güzel bir şarkı "Crimewave".


6. Rock ile synthpopun güzel harmanlandığı bir şarkı " Trying to be cool" Fransız grup Phoenix tarafından.


7. Son olarak bu eğlenceli ve şeker grup olmadan listeyi bitiremezdim. Hepimizin sevdiği, bildiği "Walking on a Dream" tabi ki Empire of the Sun'dan.


Listenin devamı olacaktır :).
Devamını Oku »

7 Şubat 2015 Cumartesi

Abur Cubur #7

Bir nevi "Girl Power" listesiyle karşınızdayım. Çünkü kadınlar da gitar çalar, şarkı söyler ve rock yapar hem de en iyisini.

1. Tarzıyla, sesiyle, tavırlarıyla Emily Haines tam bir rockstar. Grubun en güzel şarkılarından biri, Gold guns girls.


2. Muhteşem bir kadın, rockçı ve güzelim Garbage grubunun kızıl solisti. Yıllara meydan okuması da cabası.Türkiye'ye sevgisiyle de bilinir. (Klibin bi kısmı Türkiye'de çekilmiştir)


3. Indie rock gruplarından Gossip, geç keşfedilmelerine rağmen iddialı solistleriyle artık unutulmazlar arasında.


4. En son Calvin Harris ile yaptıkları düet ve Açlık Oyunları serisisinin 3. filminde yaptıkları şarkılarla hızlı bir yükselişe geçen Haim grubunun üç kız kardeşten oluştuğunu biliyor muydunuz:).


5. En güzel indie pop gruplarından The xx listenin olmazsa olmazı.


6. Geç keşiflerimden. Neden daha önce değil dememe sebep olan. Siz öyle demeyin buyrun Warpaint.


7. Son olarak eskilere gidiyoruz ve kapanışı en iyi rock solistlerinden biri olarak kabul edilen, Grace Slick eseri White Rabbit ile yapıyoruz.


Devamını Oku »

27 Ocak 2015 Salı

Abur Cubur #6

Bu pazar ki 7 şarkıyı ünlülerimizin oynadığı güzel mi güzel şarkılardan oluşturdum. Alternatif müzik kliplerinde de tanıdık yüzler görmek mümkün. Onlardan bazıları aşağıda. Sizin de varsa bildiğiniz sevdiğiniz yorum bırakmayı unutmayın :)

1. Siz onu bazı dizi ve filmlerden hatırlayabilirsiniz ama ben onu hep Dream Tv de Soundwave de sunuculuk dönemiyle hatırlayacağım Türkü Turan 1.Be the Band yarışması birincisi Neyse - Siyah klibinde.



2. Multitap' ın Çıbık klibinde bir nevi Grease havası estiren grup üyelerine, grubun aynı zamanda prodüktörü Demet Evgar eşlik ediyor. Bir düetleri de vardır onun için buraya.


3. Ece Uslu' yu birçok diziden tanıyorsunuzdur. Sınır'ın bu güzel şarkısında kendisini görmek mümkün.


4. Yine Bir Kadın Bir Erkek'in güzel Zeynep'i Demet Evgar Malt klibinde ama bu sefer Ertan Saban ile.



5. Vega'nın eskimeyen şarkısı Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı'nın klibinde ünlü oyuncu Akasya Asıltürkmen grup üyelerine eşlik ediyor.


6. Yaprak Dökümü ile ünlenen, Survivor birincisi Nihat Altınkaya'nın Aylin Aslım'ın Ahh klibinde oynadığını biliyor muydunuz?



7. Ve son olarak Ceylan Ertem'in son albümü "Amansız Gücenik"'in ilk klibinde değerli oyuncu Sumru Yavrucuk'u izliyoruz.

Devamını Oku »

21 Ocak 2015 Çarşamba

Mabel Matiz Sevmek

Seveni de çok sevmeyeni de. Ben bilmeyenlere hitap edeyim. Son zamanlarda çıkan en güçlü söz yazarlarından aynı zamanda seslerden. Acaba ikinci albümde de aynı başarıyı yakalayacak mı derken ilk albümü sevenleri üzmeden ama üzerine ekleyerek müthiş bir albümle bizi sevindirdi. Hazır yeni albüm gün sayarken gelin hep beraber Mabel Matiz sevmek için 5 neden sayalım.



1. Güçlü bir söz yazarı olması.

Şarkıları zaten güzel ama bizim beğenmemiz dışında Türkiye'nin en iyi şarkıcıları olmalarının yanı sıra en güzel söz yazarlarından Teoman ve Göksel'in de ilgisini çekmiş olacak ki Mabel Matiz imzalı şarkılara albümlerinde yer verdiler.

Bu bestelerden bazıları:




2. Orijinal sesi.

Kimine göre çok tiz ve katlanılmayan bir ses iken biz sevenler için kesinlikle orijinal. Ne söylerse söylesin kendi yorumunu katması kaçınılmaz oluyor.




3. Coverları.

Kesinlikle Türkiye'de en güzel cover yapan adamlardan. Siz de cover seviyorsanız bir göz atın derim. Kendisi eski coverlarını ses kalitesi açısından beğenmese de ona rağmen müthiş söylemiş. Yıldız Tilbe, Nazan Öncel, Sezen Aksu coverladığı sanatçılardan bazıları. "Sultan Süleyman", "Aşk Yok Olmaktır" en bilinenler ama onlar dışında işte favorilerimden bazıları:




4. Ceylan Ertem, Gaye Su Akyol, Göksel vs gibi sevdiğimiz isimlerle kanka olması.

Yani tabi ki müziğini sevmemizi etkileyecek bir unsur olmasa da aynı isimleri dinlediğini, sevdiğini bilmek de artı bir özellik olmuyor değil .Bakınız: Aşk yok Olmaktır klip :), bir de kamera arkası var ki onun için buraya.



5. Onu bir çoklardan ayıran kendi ismini kullanmayışı.

Yine bir Mabel farkı. İlk yazmam gereken sona kaldı sanırım :). Daha hiçbir fikriniz yokken kimmiş bu diyebilmenize sebep olan adıdır. Bir nevi marka. Bir de en sevdiğim yanıdır ki Mabel dinlemek sadece müziğini dinlemek değil. Donanımlı ve dolu bir insan olduğu her halinden belli. O yüzden onu dinlerken bir anda başka şeyler araştırabilirsiniz. Misal Yalçın Tosun gibi favori yazarlarımdan birini onun sayesinde keşfettim. O yüzden Mabel dinlemek ayrıcalıktır diyor ve sizin için o şarkıyı da şuraya bırakıyorum. Ve sizi Matizin şarkısıyla coşmaya davet ediyorum :).


Takip etmek isterseniz iletişim adresleri :)

http://mabelmatiz.com/
https://twitter.com/mabelmatiz
https://www.facebook.com/MabelMatiz
https://soundcloud.com/mabelmatiz
http://instagram.com/mabelmatiz
Devamını Oku »

19 Ocak 2015 Pazartesi

Meriva Sevmek

Ülkemizde güzel alternatif müzik yapanlardan, albümleri yeni olmasa da benim için yeni 2013 yılında çıkardıkları "Hepberaberyalnız"  albümüyle kulaklarımızı şenlendiren Meriva grubunu sevmek için sizlere 5 neden vereceğim. Bu güzel gruba siz de bir şans verin zira popüler olmaları yakındır.




1. 2. Be The Band müzik yarışması birincisi olmaları.

Çok sevdiğimiz birçok güzel grubun çıkma sebebi yarışmanın birincisidir. Misal Yok Öyle Kararlı Şeyler, Son Feci Bisiklet, Rehber, birinci yarışmanın birincisi Neyse ve daha önce yazdığım Sapan gibi kaliteli gruplarla tanışma sebebimiz olan bu yarışmanın sebebi onlarla da tanışmamıza vesile oldu.



2. Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku filminde aynı zamanda çıkış şarkıları olan "Hep Beraber Yalnız" ile soundtrack albümünde yer aldılar.

Be The Band jürilerinden Harun Tekin tarafından hazırlanan soundtrack listesinde ve filmde de şarkılarını dinlemek mümkün.



3. Güzel mi güzel albüm kapakları.

Sevmek için bir kriter midir bilmem ama orijinalliklerini yansıtan çok başarılı bir kapak.


4. Albüme adını veren ve ilk klibin sahibi "Hepberaberyalnız" şarkısı.

Gerçekten çıkış şarkısı olmayı hak eden ve albüm hakkında genel bir fikre sahip olmamız için doğru bir seçim olan. güzel mi güzel şarkı. Bu şarkıyı dinleyip sevdikten sonra başka hangi şarkıları var demeniz işten değil.



5. Enerjik şarkıların güçlü olması.

Tabi ki birçok grubun hareketli şarkıları vardır ama bu grubun enerjik şarkıları gayet başarılı şarkılara eşlik etmeden duramayacaksınız :).

Benim albümdeki en sevdiğim şarkılardan "Yapabilirsin".


Meriva'yı takip etmek ister veya ben çok sevdim başka hangi şarkıları var derseniz işte bazı linkler :).

https://www.facebook.com/merivaband

https://twitter.com/merivaband

http://www.youtube.com/user/merivaband

https://soundcloud.com/merivaband
Devamını Oku »

18 Ocak 2015 Pazar

Abur Cubur #5

Pazara yakışır kulağı yormayan, bağırmanın en az seviyede tutulduğu, müzikleriyle kalbinizi çalacak 7 şarkı.

1. Şarkı güzel, klibi ayrı güzel. Bu grupla alakalı kafamda çok başka listelere de almak var ama biraz sabır :).


2.Çok sevdiğim Hafif Müzik sitesinde keşfettiğim, müthiş bir şarkı.


3. Kulaklarınızı şenlendirecek müziği güçlü  Warpaint şarkısı.


4. Jessica Lea Mayfield - I wanna love you


5. Sesi güzel, müziği güzel ne yapsa dinlenir James Blake.


6. Featherstone tam bir yabancı dizi şarkısı; One Tree Hill olur, HIMYM olur, Chuck olur. Nereye koysan olurmuş gibi geliyor :). Belki de vardır öyle bir geçmişi :).


7. Alt- J - Breezeblocks


Devamını Oku »

11 Ocak 2015 Pazar

Abur Cubur #4

Şu karlı soğuk havalara yaraşır 7 şarkı :)

1. Karizmatik sesin tanımı The National ve St Vincent'dan Crooked Fingers coverı.

Cold ways kill cool lovers
Strange ways we use each other
Why won't you fall back in love with me?


2. En favori gruplarımdan Belle&Sebastian'dan "Waiting for the moon to rise"

If there's a place I want to go
Then, I'll be there with you


3. Coldplay - In my place


4.Massive Attack - Psyche (Aramızda kalsın en sevdiğim şarkıları olur)


5. Morphine - The saddest song



6. Lana Del Rey - West coast


7. Cocorosie - Good friday

I once fell in love with you 
just because the sky
turned from grey into blue


Devamını Oku »

9 Ocak 2015 Cuma

Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2015

Merhaba :). Bugün tatlı mı tatlı, orijinal bir listeyle karşınızdayım. Yeni keşfettiğim ama okumalara doyamadığım bir blog buldum. Adı da Kitaplık Kedisi :). Kendisi Domingo Yayınevi'yle beraber çok şirin bir proje hazırlamış. Yeni yazarlar keşfetmek ve farklı türlerde okumak için güzel bir liste olmuş. Kendisi bencil davranmamış ve bizimle de paylaşmış ki çok iyi yapmış. Bu sayede farklı listelerden farklı türde birçok kitap önerebilir ve okuyabiliriz. Listenin bir diğer güzelliği kitapların bu yıl içinde okunması. Yani baya geniş bir aralığımız var. Ben de katılmaya karar verdim. Finallere çalışırken böyle şirin bir liste görünce resmen atladım :). Benim için de blog için de bir ilk. Elimde seçtiğim kitapların hepsi olmasa da yeni kitaplar almak için bahanem olacak :). Ayrıca birkaç senedir elimde olan ama okumaya cesaret edemediğim ya da ertelediğim kitapları okumak için de iyi oldu. Kısaca, bu yıl okuyacak listemin bir kısmı şimdiden belli. Eğer sizde katılmak isterseniz ve o listeyi indirmek isterseniz buraya tıktık. İşte benim listem.

1.Bir biyografi ya da anı kitabı

- Bir Dinozorun Anıları - Mina Urgan

2.Kapağında "deniz" olan bir kitap

- The Tempest - William Shakespeare

3.Başlığında renk adı olan bir kitap

- Yeşil - Yeni Yalan Zamanlar 1 - İnci Aral

4. Başlığı tek kelime olan bir kitap

- Suskunlar - İhsan Oktay Anar

5.En az 20 yaşında olan bir kitap

- Ekmek Arası - Charles Bukowski

6.Gitmek istediğiniz ülkede geçen bir kitap

- Senin Köylerin- Cesare Pavese

7.Kurgu dışı bir kitap

- Her Şey Seninle Başlar - Mümin Sekman

8.Arkadaşınızın çok sevdiği bir kitap

- Grapon Kağıtları - Didem Madak

9.Şiir kitabı

- Üstü Kalsın - Cemal Süreya

10.Filme uyarlanmış/uyarlanan bir kitap

- Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku - İlhami Algör

Kitaplardan bazıları :)

11.Bir çocuk kitabı

- Oz Büyüsücü - Frank Baum

12.Başlığında rakam olan bir kitap

- 30 Şubat - Şebnem Şenyener

13.Klasiklerden bir kitap

- Çanlar Kimin İçin Çalıyor - Ernest Hemingway

14.Bilim kurgu türünde bir kitap

- Fahrenheit 451 - Ray Bradbury

15. Nobel ödülü kazanmış bir yazarın kitabı

- Klingsor'un Son Yazı - Hermann Hesse

16.Daha önce hiçbir yazarını okumadığınız bir ülkenin yazarlarından bir kitap

- Yavaşlık - Milan Kundera

17. Pulitzer ödülü kazanmış bir kitap

- Age of Innocence - Edith Wharton

18.Soyadı "L" ile başlayan bir yazarın kitabı

- Türkü Söylüyor Otlar - Doris Lessing

19.Daha önce okumadığınız bir yazarın öykü kitabı

- Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri - Yekta Kopan

20.En az 700 sayfalık bir kitap

- Rüzgarın Adı - Patrick Rothfuss

Not: Bazı sebeplerden ötürü bazı kitaplar değiştirilmiştir.
Devamını Oku »

6 Ocak 2015 Salı

Abur Cubur #3

Biraz eskiler, biraz rock, azıcık grunge ama bolca gitar. O zaman Rock Forever!


1. Audioslave - Like a Stone


2.Foo Fighters - Learn to Fly



3. Garbage - I Think I'm Paranoid


4.Pearl Jam - Jeremy



5. Richard Ashcroft - Song for the Lovers


6. Soundgarden - Black Hole Sun



7. Muse - Supermassive Black Hole


Devamını Oku »

2 Ocak 2015 Cuma

Abur Cubur #2

Yeni yılın ilk yazısı yine yeni atıştırmalık "abur cubur"dan olsun. İşte Türkiye'deki alternatif seslerden oluşan 7 şarkılık liste :)

1. Bartu Küçükçağlayan'ın solistliğini yaptığı Büyük Ev Ablukada'dan Ben en çirkini güzellerin.



2. Sanki bu kadar bilinmemiş, duyulmamış gibi yapalım ve şarkının tadını çıkaralım.


3.Yok Öyle Kararlı Şeyler bir sarılsan tüm gücünle geçer bir günde diyor :).



4. Bubituzak'tan pervanesi küççük tayyareee :)


5. Anlarım ki sonbaharsın.





6. Belki - Erdem Yener


 7. Bir tek sen anlarsın - Acil Servis



Devamını Oku »

31 Aralık 2014 Çarşamba

Abur Cubur #1

Ve 2014 yılının son önerisi.Umarım yeni yılda daha kalabalık ve bol önerili bir yıl geçiririz :) <3.

Eski "Son Keşifler" yeni "Abur Cubur" oldu. Zaten o bölüm sadece yeni şarkılar ya da daha önce bilmediğim şarkılardan oluşmadığı için bu daha iyi oldu :D. Şimdi gelin yeni bir başlangıç yapalım ve 7 şarkılık listeyle bu bölümü kutlayalım :D.

1. Yine bir önceki listemdeki ilk şarkının sahibi Azealia Banks'ten güzel bir Interpol coverı geliyor "Slow Hands".


2. Mos Def - Six Days ile yürekleri dağlıyor.


3. Michael Jackson eşliğinde "Somebody's watching me".


4. Moby ""In This World" ile kulaklarınızın pasını silsin.



5. Lana Del Rey saltanatına yaraşır bir şarkıyla "West Coast" diyor.


6. Canım arkadaşım Sinem'in önerdiği güzel bir Peppermoon şarkısı.


7. Son keşiflere yaraşır bana yeni olan bir şarkı "Kimileri Birileri".


Devamını Oku »

27 Aralık 2014 Cumartesi

İki sınav arası Morrissey



Bu yazıyı açanlar sanmasınlar ki güzel ve sakin bir şekilde Morrissey konserine gittim, konseri anlatacağım. Yok öyle bir dünya. Bir kere o konsere ben gidiyorum ben. Nerede görülmüş kolay olduğu. Bol olaylı az biraz maceralı zaten unutulmayacak konsere bir de kendi özel yeteneğim olan şanssızlığımla geceye damga vurdum. Öyle konsere en öne bilet almakla, İstanbul'dan konsere gitmekle olmuyor Morrissey hayranlığı. Bir de benden dinleyin nasıl gittiğimi sonra karar verin öyle mi oluyormuş böyle mi :).


Trajikomik hikayeme bundan yaklaşık olarak bir ay öncesinde konseri öğrenmem ve canım arkadaşım Özgecan' ıma mesaj atmamla başladı. Her şey Özge'ye 'Beni Morrissey konserine götürsene' mesajımla ve Özge'nin de en sonunda tamam hadi yapalım artık şu işi demesiyle olaylara giriş yaptık. Bizim geçmişimizden de şöyle azıcık bahsedeyim de bu konserin bizim için ekstra önemini bir kavrayın. Biz liseden beri (aynı üniversitedeyiz) hep Rock'n Coke olsun, diğer festivaller, başka konserler olsun öyle uzaktan uzaktan içlenir üniversiteye gittiğimizde hiçbiri kaçmayacak uzaktan değil yakından dinleyeceğiz diyen, hayalleri olan gençlerdik. Hahaha ne hoş. Özge kuzumun bu sene son senesi biz bırakın Ankara dışındaki festivallere gitmeyi, Ankara'daki konserlere gidemedik. Yani gittik de çok değil. Karşımıza böyle bir fırsat çıkınca kaçırmak istemedik. Tarih 7 Aralık Pazar olunca da bizim için mükemmeldi. Tek sıkıntı benim ertesi gün öğlen 13.45'te sınavımın olmasıydı ama sonuçta söz konusu Morrissey'di, öyle vazgeçilemezdi hemen. Zaten sınav öğlendi biz günübirlik gidip döneceğimiz için haydi haydi yetişirdik. Hatta ileri zamanlarda öğrenecektim ki sınav bir hafta sonrasına ertelenecekti, mükemmeldi. Şanssızlığım şansım mı olmuştu, inanamadım, Morrissey aşkına. Ertesi gün sınav stresi olmadan Morrissey sarhoşluğu içinde dönecektim güzelim Ankara'ma.

Ve başladık beklemeye ön satış çıksın da öğrenci kısmından alalım. Biz gece gündüz çıksa da alsak diye beklerken bakmadığımız bir an açılmış hatta tükenmişti. İşte orada başladı olaylar anlamalıydık, bu konsere gitmek tahminimizden zor olacaktı. Biz inatçı gençler olarak yılmadık. O konsere gidilecekti. Ve gözümüzü karartıp, ay içinde biraz sıkıntı çekmeyi göze alıp kıydık paramıza ve tribünden bilet aldık. Hatta Hızlı Tren uygulamasından yararlanıp erkenden iade edilemez gidiş biletlerimizi de aldık. Erken gidip oradaki canım arkadaşım Yonca ile buluşup İstanbul'u gezip, sohbetimiz edip, akşamı da Morrissey konseriyle şenlendirecektik. Elimizde biletler başladık beklemeye. Kimselere de son güne kadar söylemiyoruz, aman bir şey olur gidemeyiz diye olur ya bi aksilik olur üzülürüz diye. Sonuç olarak son gün geldi çattı. Biz arkadaşlarla tiyatro dönüşünde artık rahatız. Daha önce de bahsettiğim Anıl arkadaşım konsere gelemedi ve bizden istek yapıyor. 'I know it's over çalarsa mutlaka beni arayacaksınız' diye. Biz de ne demek genç tabi ki deyip, hep beraber oturup gülüyoruz. İşte mükemmeliyetin son zamanları. Biz böyle planlar yaparken, hayat bize gülmedi resmen kahkaha attı. Odama gelip aman da şu mesajlarıma bakayım diyen her şeyden habersiz ben, 9 saat önceki bir maille donakaldım. Neden mi çünkü konser 'lojistik nedenlerden' dolayı ertesi gün yani 7 Aralık'ta değildi, 17 Aralık Çarşamba gününe ertelenmişti. Biz bütün gün gideceğimiz için hazırlıklar yaparken, ertesi gün Morrissey'i göreceğimiz için heyecanlanırken olmayacak şey olmuş konser ertelenmişti. Hemen Biletix'ten kontrol edip Özge'yi aradım. Ve biz o arada ayrılığın o 7 aşamasını şoktan kabullenmeye en son çözüm önerilerine kadar yaşadık. Çünkü sıkıntı konserin ertelenmesi değil ertelendiği tarih 17 Aralık günüydü. Zira 17 Aralık Çarşamba günü sabah 9.30'da ve 18 Aralık Perşembe günü saat 10.00'da yine sınavım vardı. Evet, işte boşuna demiyorum şanssızlıkta dünya markasıyım diye. Benim için mükemmel olan tarih bir anda en olmaması gereken zaman aralığındaydı. Yani benim için şanssızlıktan ve bahtsızlıktan öte bir şeydi. Ne yani neden hafta içine alınmıştı, neden başka çarşamba değil de ille o çarşambaydı? İşte ben bunlarla üzülüp kendimi harap ederken bir yandan da olayın imkansızdan bir tık eksik olduğunu fark edip hemen plan yapmaya başladım. Ve bol yolculuklu, koşuşturmalı istemeden oluşan B planımızla hareket etmeye karar verdik. Özetle şöyle olacaktı. Biz, ben sınavdan çıktıktan sonra uçakla gidip, otobüsle hemen dönecektik ki ben sabah sınavıma yine yetişebileyim. Tabi bu arada hem hazırlanıp hem sınavlara çalışmam gerekiyordu çünkü ikinci sınavımdan önceki gecenin başında konserde sonrasında da yolda olacaktım. İşte bu tempoyu göze aldım ve bu sefer sabırla ve heyecanla 17 Aralık'ı bekledik. Sonuç mu? Tabi ki konsere gittim. Ve hiç pişman olmadım. Konser dışında İstanbul'daki tüm zamanım yolda geçti. Bu arada orada yaşayan canım arkadaşım Yonca'yı az da olsa gördük. Ve muhteşem bir gece geçirdim. Her ne kadar 7-8 saat kadar aç kalmış olsak da Morrrissey harikaydı. İstedim ki hiç bitmesin. O hep söylesin. Benim için efsanedir kendisi zaten. Zamanında Speech dersimizde sınıfıma onu tanıtmıştım. Onun şarkılarını sanki ben yazdım. Benim elimden, aklımdan çıkmıştı o sözler. Şimdi ben bu bir iki engeli ve şanssızlığı önemseyip nasıl elimde bilet varken gitmemezlik edebilirdim ki. Gittim ve sonuna kadar hak ettim. Onun o albüm kaydı kalitesindeki sesi, sempatikliği, mütevaziliği ve hayranlarına ilgisi görülmeye değerdi. Biz olaya zaten anı biriktirmek olarak baktık. Tüm bu yollar, aksilikler muhteşem konsere aksiyon ve heyecan kattı. Yine olsa yine giderim. Hatta umarım bu son Morrissey konseri değil de  ilk Morrissey konseridir benim için. Burada tek tek hangi şarkılar söylendi yazmayacağım genel olarak söylediği şarkılar "World Peace Is None Of Your Business"albümündendi . Kapanış şarkısı "Everyday is like Sunday" idi, yukarıdan okurken dinleyebilirsiniz. Ve sahneye çıkar çıkmaz arkasında hiç hoş olmayan (:P) bir el hareketi yapan Queen Elizabeth resmi (ki gördüğüm an benim kahkaha atmama neden olan resim) ve"The Queen is Dead" şarkısıyla da açılış yapıldı :). Zaten Morrissey' den de öyle bir şey beklenirdi. Monarşi hakkında ne düşündüğünü bilmeyen yoktur herhalde. Ve tabi ki sanırım konser klasiği 'Meat is Murder' eşliğinde video izletildi. Zaten konser alanında kesinlikle et ve et ürünleri yemek yasaktı çünkü bilirsiniz ki kendileri aynı zamanda koyu bir hayvan hakları savunucusudur.

Sonuç olarak benim ölmeden önce yapılacaklar listemin rahatlıkla ilk beşinde yer alan Morrissey konserine git maddemin üstü çizildi. Umarım sizin maddeleriniz daha kolay silinir. Şimdi siz karar verin öyle mi Morrissey hayranlığı oluyormuş böyle mi :).

Not: Sınav sonuçların ne alemde diye sorarsanız, ikisi de daha açıklanmadı :).

Konserden birkaç fotoğraf :).




Devamını Oku »