17 Haziran 2016 Cuma

Can Güngör Sevmek

Şimdi size bu yolculuğun nasıl başladığını kısaca anlatayım. Yıllar yıllar önce günlerden bir gün ben soundcloud'da yine gezinip yeni keşifler ararken şu an kesinlikle hatırlamadığım bir şekilde "Silik Düşler" adlı bir kayda denk gelirim ve bağımlısı olurum. Öyle böyle değil her gün her saat dinlerim sesi, müziği bu kadar mı güzel olur diye diye. Sonra öğrendim ki bu adam aslında birçok sanatçının aranjörü, sahne arkadaşı o su bu su şusu. Anlayacağınız o günlerden beri takip ederim. Sonra bizim gibi bağımlısı olan dinleyicilerine bu kaydın, kayıtların yetmeyeceğini düşünmüş olacak ki geçtiğimiz yılın mart ayında böyle efsane, tüm şarkıları dinlenilesi, bayılınılası, ölünülesi çok güzel bir albüm çıkardı. İyi ki de çıkardı ve ben bu yazıyı yazabildim. Aslında maddelere gerek bile kalmadı ama hem derleyip toparlamak için hem  de biraz daha yakından incelemek için bir liste yapalım çünkü kendisinin bu efsaneliğinin hala yeterince iyi bir dinleyici kitlesine ulaşmadığını düşünüyorum ki bu çok ama çok haksızlık. O yüzden gelelim Can Güngör sevmek için beş nedene :).



1. Naif sesi ve ondan hallice güzel müzikleri, sözleri


Albümdeki şarkılar efsane diye boşuna demedik. Sesi, müziği, sözleri bir an başka bir evrene geçmeniz garanti :)

Bu da aşırı aşırı güzel, siyah-beyaz çekilmiş, içinize işleyen "Uçurumlardan" klibi.





2. Sevdiğimiz isimlerin aranjörü olması


Can Güngör zaten yıllardır müzik istelerimizde ama işin görünmeyen kısmında, bazen sahnede Göksel'e Teoman'a davulla eşlik ederken bazen de Mabel Matiz veya Ceylan Ertem'in albümlerinin yapım aşamasında.



3. Ona Kent Ozanı diyollağ


Evet, arama motorlarına Can Güngör yazınca karşınıza kent ozanı çıkıyor. Bu tanımlama ona sanırım ilk müzik yazarı Murat Beşer'den gelmiş ve öyle de kalmış.




4. Resmen müzik için doğmuş yahu!


Albümdeki tüm enstrümanları kendisi çalmış, sadece üç şarkıda Ozan Tekin klavyesiyle eşlik etmiş. Sayın Tekin artık yakın takibimde son zamanlarda nerede bir şey sevsem karşıma çıkıyor, dur bakalım :).

Bu kayıt şarkının demosu yani ilk dinlediğimiz zamanki hali <3




5. Künt Grubu


Bu grupta kimler yok ki. Bir kere birçok projede, şarkıda beraber çalıştığı Cihan Mürtezaoğlu var. Benim yine çokkk sevdiğim bir müzisyendir ve albümü çıktığında yine böyle bir yazıda görmeniz yüksek muhtemel kişidir. Çok güzel şarkıları vardır bir bakın. Zaten arada beraber konser de verdikleri görülmüştür. Tabi grupta sadece bu iki isim yok Sen Yağmur Dök'ten tanıdığımız Ezgi Altıner'de bu grupta. Yine birçok önemli sanatçıya gitarıyla sahnede eşlik etmiş Efe Demiral'da burada, kendisinin çok güzel de bir albümü vardır bu sene çıktı "Inside Out" adıyla. Diğer kulaklarımızın pasını silen üyeler; Zeynep Özkazanç, Fatih Vural. Bu grubu kendi solo kayıtları kadar başarılı bulmasam da güzel şarkıları var. Zaten bu kadar sevdiğimiz insan bir aradayken ortaya kötü bir iş çıkması imkansız. Sırf bu kadar güzel müzik yapan adamın bir araya gelmesi bile bir olay.

Şuraya https://kuntmuzik.bandcamp.com/ şunu koydum bir bakarsınız.



Devamını Oku »

16 Haziran 2016 Perşembe

Bir Yayınevi Beş Yazar/Kitap (Can Yayınları)

Bu bölümümüzün bir diğer konuğu sevgili Can Yayınları. Kendilerini çok severim. Yine YKY'de olduğu gibi Can Yayınlarında da hem klasikleri hem yeni yazarları okumak büyük bir zevk. Söz konusu klasikler olunca güvendiğim yayınevlerindendir bu ikisi. Can Yayınlarının özellikle son birkaç yıldır yazları D&R ile anlaşmalı olarak yaptıkları 5 Lira kampanyası dolayısıyla birçok yazar keşfettim. Onları sonuna kadar destekliyor ve böyle daha çok kampanya yapmalarını diliyorum. Çok güzel yazarları içinde barındırıyor. Biz de bundan ne kadar yararlansak o kadar iyi. Aslında önermek istediğim çok yazar var ama şimdilik gelelim seçtiğim beş yazar ve kitaba.

1. 1984 - George Orwell




Her yerde görmüşsünüzdür eminim hepiniz de okudunuz ama bu listede olmazsa olmazdı. Kitap hakkında ekstra bir yorum yapmayacağım ama kesinkes herkesin ama herkesin okuması gereken bir kitap. Hayvan Çiftliği de güzeldir ama bu kitap bence en iyisidir. Lütfen okuyun, okutturun.

2. Şans Müziği - Paul Auster




Paul Auster bilinen postmodern yazarlardan. Bu kitabı da beni en çok etkileyen kitaplarından. "Görünmeyen" kitabı da güzeldir. New York Üçlemesi benim sıradaki Paul Auster kitabım. Eğer sizde postmodern okumayı seviyor iseniz Paul Auster'a şans verin.

3. Güvercin - Patrick Süskind




Koku kitabının yazarı Süskind'in yine etkileyici kısacık bir romanı. Karakterin iç çatışmaları, çekişmeleri okumaya değer. "Koku" en bilinen kitabı, onu da hem okuyup hem izlemenizi öneririm çünkü hem kitap hem filmi iyi olan nadir uyarlamalardan.

4. Simyacı - Paulo Coelho




Brezilyalı yazarla tanışmam bu kitaba dayanır. Birden fazla okuduğum nadir kitaplardan. Yine okumam gerektiğini hissediyorum şu aralar. Bu kitap dolayısıyla birkaç kitabını daha okudum ama "Simyacı" kadar etkileyeni olmadı. Sadece Elif kitabını çok vasat buldum. Onun dışında göz atmanız gereken bir yazar.

5. Yüreğinin Götürdüğü Yere Git - Susanna Tamaro




Çok istesemde klişelerden kaçamadım :). Hep duyulan, bildiğiniz yazarları listeledim. Eğer bir daha bu yayınevinin listesini yaparsam ki şüphesiz yaparım, daha az duyulan yazarları seçmeye çalışacağım :). Susanna Tamaro İtalyan bir yazar. Dili yumuşacık, akıp gidiyor kitap. Bir diğer kitabı "Sonsuza Kadar" da yine aynı şekilde. Birazcık dinlenmek isterseniz yanınızda bulunsun bu yazar. Özellikle bu mevsimlerde tek solukta okumak için güzel kitaplardan.


Not: Fotoğraflar yine babil.com'dan alınmıştır. Sitede seçili kitaplarda indirim var bakmanızı öneririm :). Alışverişlerinizde çok tatlı başkuşlu ayraçlar ve bez çanta gönderiyorlar <3.
Devamını Oku »

15 Haziran 2016 Çarşamba

Wong Kar Wai'den Resmi Olmayan Üçleme (Seri Filmler #3)

Bu aralar ne izliyorsun diye sorarsanız size iki yönetmenin adını verirdim. Biri Pedro Almodovar, diğeri ise Wong Kar Wai. Bu sene izleme fırsatı bulduğum bu iki yönetmenin de resmen bağımlısı oldum, şimdi her bulduğum fırsatta filmlerini izlemeye çalışıyorum. Bugün de sizlere bu yönetmenlerden ikincisini yani, Wong Kar Wai'nin resmi olmayan üçlemesini tanıtacağım ama sadece önereceğim, inceleme olmayacak :). Yönetmen Wong Kar Wai'nin "Days of Being Wild" ile başlayıp, "In the Mood for Love" ile devam edip, "2046" ile sonlanan bu üç güzel filmini sizlere tanıtacağım. Benim izlemem 2046 ile başladı çünkü üçleme olduğunu bilmiyordum :). Zaten bu filmi izlemesem de ikinci filmi izliyor olacaktım eğer bulabilseydim. Wong Kar Wai'nin adı genelde 2. film ile anıldığı için onu izlemeye çalışıyordum çünkü ilk kez yöentmenin filmini izleyecektim, ondan umudu kesince 2046'yı izledim ama gelin görün ki o aslında serinin son halkasıymış :) (Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak). Zaten karmaşık olan film benim için daha da karmaşık oldu. Tabi başlarında ama sonlarında alıştım. Hatta çok sevdim, o filmi Chungking Express izledi ki bence kesinlikle izleyin. Ardından ben şu seriyi artık izleyeyim dememle, ilk film ardından ikincisi hızımı alamayıp 2046'yı tekrar izledim :). Ve bir kez daha hayranlık. İlk izlediğimden mi bilinmez ama üçlemede 2046'nın yeri ayrı bende ama bu tabi ki demek değil diğerleri kötü. Aksine belki de benim son filmi bu kadar sevmem ilk iki filmde kurulan bu dünyanın sağlamlılığıdır, bilinmez (çünkü ben iki filmi izlemeden zaten sevmiştim 2046'yı, kendi kendimi çürütürüm, üstüme tanımam :)). Bu sadece bir yorum tabi :). Size sevmeniz için çok sebep verecek bu filmlere gelin kısaca bakalım. Bakmadan önce şunu söylemeliyim ki üç filmin de müzikleri içinize işler, etkisinden kolayca çıkamazsınız. Son filmdeki güzeller güzeli Ziyi Zhang başta olmak üzere, karizmalar karizması Tony Leung Chiu Wai'nin oyunculukları beni benden aldı. İlk filmdeki Leslie Cheung yine aynı şekilde. Ne deseler ne yapsalar içime işledi ama yine de diğer oyuncuların hakkını yemek istemiyorum. Gerçekten her şeyiyle başarılı filmler. Laf yine uzadı, hadi bakalım artık yakından :).




1. Days of Being Wild - Vahşi Günler (1990)




"Duydum ki bacakları olmayan bir kuş varmış. Sadece uçabilen, uçabilen ve yorulduğunda rüzgarda uyuyan. Kuş ömründe sadece bir kez yere inebilirmiş... öldüğünde"

"Doğumundan ölümüne kadar sadece uçabilen bir kuş olduğunu düşünürdüm. Gerçek şu ki kuş hiçbir yere gitmedi. Kuş en baştan beri ölüydü."

"Bu bir gerçek, inkar edemezsin çünkü geçmişte kaldı."




"Her zaman bir dakikanın uçup gittiğini düşünürdüm. Ama bazen o gerçekten kolay kolay geçmiyor. Bir keresinde, biri saatini gösterdi ve bana sırf bu dakika yüzünden, beni hatırlayacağını söyledi. Bunu dinlemek o kadar cazibeliydi ki... Ama şimdi saatime bakıyorum ve kendime bu andan itibaren bu adamı unutmak zorunda olduğumu söylüyorum." 






Serinin ilk filmi. Kalp kırıklıklarıyla dolu bir aşk hikayesi. Kimseye bağlanamayan bir genç, ona aşık iki kadın. Oğlan gerçek annesini ararken, kadınlar onun gerçek sevgisini arar. Çok güzel çekimler, diyaloglar, hikayeler. İlk gençlik dönemi, ilk aşklar. Ama içlerinden birinin hikayesi bitmez, o başka filmin konusudur.



2. In the Mood for Love - Aşk Zamanı (2001)




"Biz onlar gibi olmayacağız."

"Eğer fazladan bir biletim olsaydı, benimle gelir miydin?"




Bir erkek bir kadın. İkisi de evli ve bir ortak noktaları var. Eşlerinin yasak aşkı var. Onların aşkı bu çiftin arasında başka bir aşka yol açar. Ama bu aşk mutlu sonla biter mi hayır. Wong Kar Wai'nin bu üçlemesinde mutlu son aramayın; ama melankoli, kalp kırıklıkları, aşk acısı ve unutamama bunlardan bolca bulursunuz. Yine yavaş çekimler, eller, süzülen sigara dumanları, vantilatör genel olarak filmlerinde görülen belli başlı semboller. Yönetmeni izlemek bir zevk. Kıyafetlerden, dekorlara ince düşünülmüş, güzel ayrıntılar.





3. 2046 (2004)



" 2046'ya herkes aynı amaçla gider, kayıp anılarını tekrardan yakalamak için çünkü 2046'da hiçbir şey değişmez. Yine de, hiç kimse bunun doğru olup olmadığını bilmiyor çünkü hiç kimse geri dönmedi."




"Aşk zaman işidir."




"Bir keresinde birine aşık oldum. Acaba o da beni sevdi mi diye merak etmeden duramıyorum."

"Eğer doğru insanı bulduysan neden diğerleriyle zaman harcayasın ki?"

"Neden önceki gibi olamıyor? Lütfen gitme. Bu gece benimle kal. Seni ödünç almama izin ver."




Her kalp kırıklığı başkasının kalbine mal oluyor. Mutluluk, karşılıklı aşk çok uzakta. Bu sefer Su Li Zhen in acısını unutamamış Chow' un ondan sonraki hayatını izleriz. Geçmiş hep orada; ne yakasını bırakıyor ne de mutlu ediyor. Geçmiş belirsiz. Bu sefer güzeller güzeli Bai Ling var. Hüzün, kalp kırıklığı, karşılıksız aşk, vazgeçememe, unutamama, nefret ve acı acı acı. Chow'un kalbi kırıktır ve o da kalp kırar. Dedik ya mutlu aşk yok bu filmlerde varsa da adı var, görünen yok.


Not: Eğer bu yayındaki gifleri ve fotoğrafları sevdiyseniz daha fazlası için tumblr hesabımı takip edebilirsiniz :).

http://mubblr.tumblr.com/

Devamını Oku »

14 Haziran 2016 Salı

Abur Cubur #30

Vayy!! Bakın otuz olmuşuz. Nice otuzlara inşallah demek istiyorum. Şaka maka bu abur cuburlarda ciddi bir müzik arşivi oldu, bence bir bakın. Eminim en az bir liste kalbinizi çalacak ve bütün gün dinleyeceksiniz :). Kendimi birazcık övdükten sonra gelelim bugünkü listemize. Bilirsiniz ki artık dinlediğimiz şarkılar tek bir versiyonuyla kalmıyor hele ki beğeniliyorsa illa ki o şarkı coverlanır, akustik versiyonu ya da remixi yapılır. Hıh, işte ben de bugün sizler için orijinalı kadar güzel, dinlemeye değer remixleri paylaşacağım. Her ne kadar orijinal cover toptancısı olsam da arada beğendiğim hatta bazılarını çok sevdiğim remixler de oluyor. Özellikle son zamanlarda o kadar güzel yapıyorlar ki orijinalından daha dinlenilebilir oluyor. Burada genelinde orijinalı de güzel olan şarkılar var. Lafı yeterince uzattım, hadi başlayalım.


1. Kid Cudi - Pursuit of Happiness (Steve Aoki)





2. Blue Foundation - Eyes on Fire (Zeds Dead)





3. Tom Odell - Another Love (Zwette)






4. Lana Del Rey - Summertime Sadness (Cedric Gervais)






5. Vance Joy - Riptide (FlicFlac)





6. Ornette - Crazy (Noze)






7. Ace of Bace - All She Wants (SNBRN * KLATCH)





Devamını Oku »

11 Haziran 2016 Cumartesi

Bir Yayınevi Beş Yazar/Kitap (Yapı Kredi Yayınları)

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlerle yeni bir bölüme merhaba diyeceğiz. Bir yayınevi beş kitapta düzenli olarak daha önce üstünde durmadığım yazarlar, yayınevleri ve kitaplarından bahsetmeye çalışacağım. Böylece sizlerle daha çok kitap öneri alışverişinde bulunacağımızı düşünüyorum. Bu haftanın konuğu benim kitaplığımda kitaplarının bolca bulunduğu Yapı Kredi Yayınları. Bunun tabi ki birkaç sebebi var. Bunlardan ilki çok güzel ama çok güzel yazarları barındırması (hem klasikler hem yeniler), ikincisi ise Ankara'daki bayisinde her zaman %25 indirim olması. Yani öyle bir şey ki öylesine bir bakayım diye girsem bile elimde en az iki kitapla çıkıyorum bir de kitap alacağım diye gittiğimde düşünün :). Baya bütçe düşmanı bu indirimle. Kapaklarının güzelliği de cabası. Elimden geldiğince blogda daha önce bahsetmediğim yazarlardan, kitaplardan bu listeyi oluşturmaya çalıştım. Umarım seversiniz. Lütfen yorum yapıp yeni yazarlar kitaplar önermeyi unutmayın. Bir daha ki listeyi beraber oluşturalım :).


1. Hoşgör Köftecisi - Orhan Veli Kanık




Yazarı ortaokul ve lise dönemlerinizden hatırlamanız muhtemel :). Melih Cevdet, Oktay Rıfat gibi isimlerin yanında görmeniz ve Garip akımının kurucularından olduğunu hatırlamanız da mümkün :). Bu kısacık kitapta hemencecik okursunuz. Bence bir göz atın. Yıllar önce okumama rağmen hala aklımda kalan hikayeleri var.

2. Bütün Şiirler - Sabahattin Ali




Bu bloggerda hem şiir sevmem diyor habire de şiir kitabı öneriyor (blogger kendi güvenirliliğini kendi yitirtti) diyor olabilirsiniz ama çok sevmiyoruz diye de okumuyor değiliz yani (dengesiz blogger). Sabahattin Ali'nin üç romanını okudum ama neden bunu önerdim? (yazıyı bırakırsanız hakkınız var artık) Çünkü okuduğum üç romanı da artık çok bilinen sevilen romanlar. Ben her ne kadar birine pek düşkün olmasam da genel anlamda hepsi güzel. Şu aralar hikayelerini merak ediyorum ve o da okunacak listemde fakat buradaki şiirlere de bir bakın derim. Özellikle daha önce şurada ve şurada da paylaştığım gibi şiirleri çokça bestelenmiş şairlerden. Benim de en sevdiğim şiirlerden biri olan "Ben sana vurgunum" bu kitaptadır tabi ki. Her ne kadar artık "Grinin Elli Tonu" (izlemedim şarkı da fena değil merak edenler buraya) filmi ile bu şarkı dolayısıyla şiir anılsa da yine güzel en güzel şiiri olabilir benim için. Bu ve bunun gibi birçok güzel şiiri içinde barındıran bu kitabı listeye almamı açıkladım herhalde. Hem klişeden de biraz da olsa kaçmak istedim, dur bakalım oldu mu :).

3. Tek Başına Bir Adam - Christopher Isherwood




Hala filmini izlemediğim güzel kitap. A Single Man, A Serious Man sinemada seviyor hani bu başlıkları. Ahh ah çok şey yazılır da şimdi uzatmayacağım. Malum üşengeçlik kolay iş değil. Kısacık kitap alın okuyun kendi fikriniz olsun (okuyucusunu azarlayan blogger da görülmüş şey değil hani, üşengeçlik zor zanaat).

4. Dokuz Öykü - J. D. Salinger




Daha önce "Çavdar Tarlasında Çocuklar"'dan bahsetmiştim bu sefer de bu öykü kitabından bahsedeceğim. Neden mi? Çünkü en sevdiğim kitaplardan birinin yazarı (Tabi ki ÇTÇ) bu kitabı da yazmış. Adından anlaşılacağı üzere dokuz öykü içeriyor. Yine diğer kitaptan aldığınız tadı bulabilirsiniz az çok (öbürü en sevdiklerimden anlayın işte :)).

5. Kapan - Vüs'at O. Bener




Geldik son kitabımıza. Bu kitabı Özge'yi yine bir sınavda beklerken bitirdim. Kısacık, soğuk Ankara havalarına müthiş giden, içinize işleyen, altını çok çizdiğiniz yani yine bir okuyun, okutturun kitaplarından.

Not: Kitapların resimleri YKY'nin sitesinden alınmıştır bilginize :).

Devamını Oku »

9 Haziran 2016 Perşembe

Kitaplık Kedisi Reading Challenge 2015 (2/4)

İyi ki bir reading challenge'a katılmışım sene olmuş 201878446 ben hala 2015 challenge'ımı paylaşıyorum :). İyi bari ben böyle böyle iki üç sene meydan okuma yapmam, bu beni idare eder :). Buradan Kitaplık Kedisine selamlarımı yolluyorum :), ne güzel liste yapmış ki seneye de okuyalım diye :). Tabi ki bunun benim üşengeçliğimle çokça alakası var, liste gayet yerinde ve çok güzel. Kendisinin 2016 yılı için hazırladığı güzel meydan okuması için buraya tıktık.  Ee dostlar, dünyanın önde gelen üşengeç markası kolay olunmuyor. Emek, azim, kararlılık işte bunlar yol haritam :). Listemdeki kitapların beşini önceden paylaştım şuradan bakıverin :). Tamamı için ise buraya tıklayın.

9. Cemal Süreya - Üstü Kalsın





Daha önce de bangır bangır dediğim gibi pek şiir insanı değilim ama arada gelir öyle. Liste dolayısıyla da bu kitabı okudum. Daha önceden birkaç şiirini okuyup sevdiğim şairlerdendir Süreya. Bu kitapta seçme şiirlerden oluşturulmuş bir kitap. Böyle benim gibi çok bilgili değilseniz şiir kitabı seçmede YKY'nin bu kitaplarına bakmanızı öneririm. Birçok şaire en azından aşina olup diğer kitaplarını da bakmanızı sağlayabilir. Buyurun hatta bu da listesi seçme şiirler.

10. İlhami Algör - Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku




Kitabın şiir gibi adı var ister istemez çekiyor sizi, e filmi de var. Ben önce filmine gittim sanırım sonra da okudum. İncecik bir kitap hiç sıkılmazsınız, hemencecik bitiverir. Öyle aşık oldum kitaba diyemem ama kötü değildi. Güzeldi aslında :). Benim gibi kahve severseniz sizin de şu paragraf dikkatinizi çekebilir.

"Soğuk suya kahve, her babayiğidin harcı değildi. Yüksek hatırlılar ve ağır bitirimler dışında, semte yabancı birinin kahveyi böyle istemesi için bir ayrıcalığı olması lazımdı. Ayrıcalığımı az önce tezgâhın üzerine, ikna edici ölçü- de sermiştim." *

11. Frank Baum - Oz Büyücüsü




Üçüncü gözüm çıktı o yüzden daha fazla yorum yapmak istemiyorum.

14. Ray Bradbury - Fahrenheit 451




İşte benim sevdiğim türlerden biri, distopya örneklerinden. Konusu çok güzel ve orijinal amma anlatımı zayıf. Sıkıcı, dümdüz bir anlatım. Okuyun kesinlikle okuyun ama burası da böyle.

15. Hermann Hesse - Klingsor'un Son Yazı




Daha önce şurada azıcık bahsetmiştim. Ek olarak söyleyebileceğim diğer kitaplarını okumak kesinlikle istiyorum. Bozkırkurdu ve Siddhartha ön sıralarda.

Evettt bu seferlikte bu kadar seneye devamında görüşmek üzere :). İnsanlar bir iki challenge daha bitirsin ben de bunu bitireceğim :). Şaka şaka. Yani umuyorum şaka olur çünkü bende bu üşengeçlik varken olur mu olur. Şimdilik hoşça kalın :).

*Yine kitaplar yanımda değil o yüzden kendi fotoğraflarımı koyamadım. Bu seferde babil.com' u seçtim. Tüm fotoğraflar oradandır. Kendileri çok tatlı bir sitedir bakmadıysanız da öneririm.

* http://www.iletisim.com.tr/images/UserFiles/Documents/Gallery/2093%20MUZEYYEN.pdf

Devamını Oku »

8 Haziran 2016 Çarşamba

Abur Cubur #29

Dans şarkılarıyla devam. Her ne kadar pek dans edecek havamız olmasa da, çokça mutsuz da olsak dinleyip birazcık da olsa kafa dağıtmak için güzel şarkılar. İlk liste burada.

İyi ki müzik var, sanat var.


1. Raving George feat Oscar & The Wolf




2. Jessie Ware - Imagie It Was Us




3. Equal - In the Evening




4. SBTRKT feat Denai Moore - The Light





5. Grimes - Vanessa




6. Nu - Man O To





7. CFCF - Cometrue



Devamını Oku »

5 Haziran 2016 Pazar

Son Zamanlarda İzlediğim İzlenilmeyesi Filmler


Merhaba arkadaşlar :). Nasılsınız? Keyifleriniz yerindedir umarım. Ben de durumlar yoğun. Günler o kadar hızlı geçiyor ki anlayamıyorum. O yüzden buraları ihmal ettim. Şimdi sizlere kendimi affettirmek biraz da sizleri eğlendirmek için bir liste hazırladım. Biliyorsunuz ki en son yaptığım Son Zamanlarda Okuduğum Okunulmayası Kitaplar listesi ilgi görünce ben de neden bir de bunun film versiyonunu yapmayayım dedim. Aslında şanslıyım izlediğim filmlerden kesin olarak beğenmediklerim o kadar az ki liste çok uzun değil ama yok da değil :). O yüzden son zamanlarda keşke izlemeseydim dediğim ama izlemeden de böyle olduklarını anlayamayacağım filmleri listeledim. Bana meydan okuyup sen ne anlarsın filmden çok güzel bir film o bir kere demek serbest :). O zaman başlayalım.







1. Good Will Hunting - Gus Van Sant (1997)


Bu film iki listeye giriyor. Biri bu zamana kadar hala izlemediğim filmler listesi (artık izledim) iki izleyip de beğenmediklerim listesi. Yani o kadar klişelerle dolu ki uzun uzun yazmak istemiyorum. Başından sonuna ne olacağı belli, sizi ne şaşırtan ne de  hayranlığınızı uyandıran bir film. Tek olumlu yanı Elliott Smith şarkılarının olması ama o güzelim şarkılar ziyan olmuş. Kısacası kötü. Özür dilerim Robin Williams, Stellan Skarsgard.

2. Mustang - Deniz Gamze Ergüven (2015)


Oscar benim pek de önemsediğim bir ödül değil ama güzel filmler de çıkmıyor diyemeyiz ama bu film onlardan biri mi hayır. Zorlama, başarısız bir senaryo, Emin olun çok daha güzel Türk filmleri var, her açıdan. Olmamış, sorryyy :(.

3. Hamam - Ferzan Özpetek (1997)


Ferzan Özpetek filmlerini severim ama bu film onlardan biri değil. Hem de Mehmet Günsur'a rağmen :/

4. Dead Man - Jim Jarmusch (1995)


Şimdi Jim abimiz kızmasın; kendisini, tarzını severim (bknz. Coffee and Cigarettes) Johnny Depp'i zaten severim. Ama bu filmde sanki bir şey varmış da anlamak veya sevmek için ben onu kaçırmışım gibi hissediyorum çünkü baya sıkıldım izlerken. Hani çok kötü de diyemiyorum ama beklentim o kadar yüksekti ki kendimde sorun aradım. Hala sevmek için neden arıyorum yardımcı olun :(.

5. Kara Bela - Burak Aksak (2015)


Burak Aksak'ın en kötü işi olmaya aday bir film. Ara ara tebessüm ettirse de Bana Masal Anlatma filmindeki gibi başladığı andan itibaren sizi saran, güldüren bir film değil. Aksak'ın neler yapabildiğini Leyla ile Mecnun'da gördük hala sezonu başa sarıp izliyoruz. Yukarıda bahsettiğim ilk uzun metraj filminde de neler yaptığını gördük o yüzden bu filme rahatlıkla kötü diyebiliyorum. Abbas Bozkurt'un Altyazı dergisinde Ocak 2016 dayısında yayınlanan 'Toplu Kahkaha' yazısını okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Genel olarak doğru tespitler ortaya koyan Bozkurt, Burak Aksak ile ilgili olan kısımda da çok haklı.

Son beş ayda izlediğim kötü filmler bunlardı. Bence hiç de fena değil ortalamanın üzerinde film izleyen ben için:). Siz de yorum yapmayı, sevdiğiniz sevmediğiiz filmleri bizimle paylaşmayı unutmayın. Filmle kalın :).

Devamını Oku »

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Sevgili Güllük #7 (Dance)

Dance dance dance









Devamını Oku »

Sevgili Güllük #6

Everything is blurred but you/ Her şey flu ama sen ...


















Devamını Oku »

29 Mayıs 2016 Pazar

Son Zamanlarda Okuduğum Okunulmayası Kitaplar

Başlıktan da anlaşılacağı gibi bu sefer tüm yayınlarım boyunca yapmaya çalıştığım şeyin tersini yapıp okunulmayası (tabi ki bence) kitapları paylaşacağım :). Eksik fazla son üç dört ayda ders için okuduklarım dışında okuduğum kitaplardan kısaca bahsedeceğimi düşünüyordum ama dolmuşum baya yazıvermişim :). Önerilerimde bu kadar yorum yazmıyorum :). Bazıları fena olmasa da öyle tekrardan elime alıp okumak istemeyeceğim, hatta çoğunu da elden çıkardığım kitaplardan bahsedeyim sizlere ama müziksiz asla :).







1. Ariel ve Seçme Şiirler - Sylvia Plath



Geçtiğimiz kitap fuarından alarak hayatımın en büyük kitap alma hatalarından birini yaptığım kitaptır. Kırmızı Kedi Yayınları çok sevdiğim bir yayınevi olmasına ve önceki fuarlardaki güler yüzlü ve ekstra indirim yapmaktan kaçınmayan o güzel insanlar yerine; çok da bir şey bilmeyen, gülmekten aciz insanlardan aldığım için ve bir an gaza gelip yazarın şiir kitabının çevirisini aldığımdan dolayı iki kez pişmanım. Nasıl böyle bir hata yaptım bilmiyorum. Gerçekten şiir çevrilmesi çok zor bir iş. Çevrilmesin demiyorum ama her zaman da çevrilmiyor işte. Hiç tat alamadım. İçinde hoşuma giden altını çizdiğim şiirler oldu ama keşke almasaydım :/


2. Ruhi Mücerret - Murat Menteş


İlk çıktığında çok heyecanlanmıştım. Öyle ki hemen almak istiyordum özellikle kapağı nedeniyle amma ve lakin taa bakın bu zamanlar okuyabildim :). Gerçi okumasam bir eksiklik hissetmezdim ama okumadan da böyle düşüneceğimi bilemezdim :). Çıkmaz bir kısır döngü, anlayacağınız okuyun güzel şey okumak :). Kitaba gelecek olursak "Dublörün Dilemması"'nı yıllar önce severek okudum, bu kitap için heyecanlanmamı sağlayan neden o kitaptır. Yalnız anlamadığım bir şey var, acaba ben o zamanlar kitap yine bu tarzdı ve ben okumayı seviyor muydum yoksa bu kitap diğer kitaba göre daha mı vasat. Bir bilen yorumu olan cevaplasın, iki kitabı da okumuş olan :). Belki de benim tarzım değişti bilemiyorum ama bu kitap baya vasattı. Baya zor bitirdim çok akıcılık sorunu olmasa da baya sıkıldım. Daha çok eğlenmeyi beklediğim bir kitaptı ama olmadı. Yine altını çizdiğim yerler olmadı değil ama kitap yine elden çıkarıldı güzel kapağına rağmen :/

3. Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları - Ransom Riggs


Tim Burton'ın film fragmanını izledikten sonra kitabı olduğunu öğrendiğim bu kitabı, film çıkmadan alıp okumak istedim. Fragman beni o kadar heyecanlandırdı ki kitabın konusunu, kapağını ve içindeki fotoğrafları da görünce baya heyecanlandım ve hemen okumak istedim. Ama maalesef yine ve yine hayal kırıklığına uğradım. Öyle böyle değil. Yine çok sıkıldım. Bazı kitaplar vardır bitirmek için okursunuz bu da onlardan biriydi. İlginç konusunu destekleyen bir içeriği ya da anlatım tarzı yoktu. Heyecanlandırmıyor daha çok düz betimleme demek istemiyorum ama anlatımı vardı. Aslında o fotoğraflardan dolayı biraz daha gotik, karanlık bir kitap beklerdim ama olmadı. Serinin devamı varmış belki iyi devam ediyordur, olaylar gelişiyordur. Bu karakterleri tanımamız içindir falan filan ama benden bu kadar. Eğer bir yerde denk gelirsem ya da müthiş överse güvendiklerim bir bakarım ama pek sanmıyorum.

4. Basit Bir Es - Enis Batur


Kitap çok kısa o yüzden bitirmek için çok çaba sarf etmenize gerek yok. Her ne kadar ilk başlarında postmodern olmasından dolayı heyecanlansam da devamında bu heyecan sürmedi. Sıkıldım ama bir iki metro boyunca merak ediyorsanız hemen okunur, biter. Yine altını çizdiğim yerler oldu ama bana göre vasat :/ Yazarı bu kitapla yargılamayacağım ve kesinlikle bir şans daha vermek istiyorum. Önerilerinizi bekliyorum.

5. Budalalar Takvimi - Ermanno Cavazzoni


Kitabın tanıtım yazısında Ferhan Şensoy'un yazısını okuduktan, yazarın İtalyan olduğunu öğrendikten ve öykü kitabı olduğundan beğenmememin ihtimal dışı olduğunu düşünüyordum lakin yanılmışım. Gerçekten metroda okudum, uyumadan önce okudum, sabah kalktım okudum anlayacağınız okumadığım yer ve zaman kalmadı fakat 171 sayfacık kitabı kaç hafta oldu zar zor bitirdim. Bir de ben bir kitabı sevmeyince çabuk da bitiremiyorum başka kitaplara geçişim zorlaşıyor, okuma hızım düşüyor. Bu kitap da beni birçok kitabı okumamı baya engelledi. Ne yapalım Ferhan Şensoy'la da zevklerimiz uyuşmadı, anlayacağınız bugün de elit olamadım :(.



Devamını Oku »

28 Mayıs 2016 Cumartesi

Abur Cubur #28

Merhabalar, nasılsınız görüşmeyeli :). Bugün havanın suratsızlığına rağmen (son zamanlarda genelde hep böyle) düşünelim ki evden çıkmıyorsunuz ve neden bunu bir partiye dönüştürmeyesiniz. Yani en azından kendinize ufak çaplı bir parti verebilirsiniz çünkü müzik atıştırmalıkları, abur cuburlar Öneri Makinesi'nden. Popüler müzikten sıkılıp farklı dans parçaları arayanlar için en cool şarkıları ben sizin için bu listede oluşturdum, sırasıyla dinlemeniz veya çalmanız önerilir. O zaman hadi dans edelim! :).

1. Tame Impala - Let it Happen


Biraz ısınalım.



2. Yeasayer - Silly me





3. Chela - Romanticise





4.  Crystal Castles - Crimewave


Artık yavaş yavaş havamızı bulalım :).





5.  La Roux - In for the Kill (Skream remix)




6.  Breakdown Valentine - Silver Sunlight





7. Trust - Bulbform 




Devamını Oku »

16 Mayıs 2016 Pazartesi

Ankara Uluslararası Film Festivali




Merhaba arkadaşlar, nasılsınız, keyifler yerindedir umarım. Bir film festivali yazımıza daha hoş geldiniz :). Biliyorsunuz ki artık festival demek ben demek :). Bu sefer çok az filme gidebildim :( Sadece dört tane ikisinde de söyleşiye denk geldim bilmeden :). Kısaca yorumlarımı, önerilerimi paylaşıp usulca çekiliyorum kenara. Tabi ki okurken festival temamıza uygun olarak Erik Satie ustamızın en sevdiğim eserini size eşlik etmesi için buraya bırakarak.




Kaili Blues






Ben bir işte varsam o gün olaysız geçmez bu konuda anlaştık artık sanıyorum. Ben demek olaylı geçen etkinlikler, günler demek :). Gelelim filmimize. Ben filme geç kaldım arkadaşlar, hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri başıma geldi ve filmin ilk 10-15 dakikasını kaçırdım. Ben ki saniyesi geçse kaydı başa sararım ama bu filme kaç dakika sonra girdim. Hayır yetmezmiş gibi karanlık sahnelere denk gelip koltukları da göremedim. Baya bildiğiniz zifiri karanlıkta el yordamıyla oturacak bir yer aradım ve ilk elime gelen kara parçasına oturdum. Aydınlık sahnelere gelince ikinci sırada olduğumu fark ettim ki bu da demektir ki şiddetli boyun ağrısı yolda.  Evet, filme geçemedim ama geçeyim artık. 

Bu filmi seçmemin yegane sebebi görüntü kalitesiydi gerçekten hakkını verdi, o doğa manzaraları ve enfes çekimlerle ki her ne kadar kıyıdan köşeden kaçak gibi izlemiş olsam da baya güzeldi. Tabi ekranın tamamını da her zaman göremedim tahmin edersiniz. Ama buram buram sanat filmiydi. Yönetmen resmen kamerayla oynamış. Sanıyorum ki steadicam ile çekilmiş sahneler var. Ben Kaili'den çıktıktan sonra fark ettim ama daha öncesinde de var mı emin değilim malum sebeplerden ötürü. Gerçekten kamerayla oynamış yönetmen, bir başka olay olan sahne ise (sinemadan erken çıkanlar dertlerine yansınlar, hiç bu kadar insanın bir filmden çıktığını görmedim bu arada) motorla kahramanımız giderken onu takipten ayrılan kameranın kestirmeden karaktere yetişmesini izlemek çok güzeldi :). Baş karakterimiz Chen'in motoru kullanan Weiwei'e sürekli yavaş gidelim demesi de güzel bir ayrıntıydı :). Son olarak da bu konuya alakalı yolculuk sahneleri yabancı bir siteden öğrendiğim kadarıyla kırk dakika imiş, Chen araba kullanırken biz de kullandık ve o hangi araca binse biz de onunla gittik. Yönetmen çok güzel başarmış o hissi bize vermeyi.

Müzikleri o kadar güzel ki her sahneye kulağı yormayacak şekilde güzelce işlenmiş. Tabi asıl önemli kısım başından sonuna kadar ara ara dinlediğimiz o nefis şiirdir. Şiirsel bir anlatım, enfes çekimler ve içi boş olmayan senaryo ile bence bu film izlenmeli. Hatta ben kesinlikle başından itibaren bu filmi izlemek istiyorum. Eminim yarım yamalak görmem ve ortasından başlamadığım zaman daha çok şey çıkarıp yorum yapabilirim :). Yandık dediğinizi duyar gibiyim :). Şimdiden bu kadar yazmışken :).

Toz Bezi



Bilmeden söyleşili bir filmi de seçmişim :). Çok merak ettiğim filmlerden biriydi. Oyunculuklar çok güzeldi. Ve yönetmenin röportajına denk gelince filmden önce duyduğumuz cümle aslında film için önemliydi o cümle de şuydu; bu insanlar toz bezi değil.

Saklı



Çok merak ettiğim bir filmdi, ve yine oyunculu yönetmenli bir söyleşiye denk geldik. Film kötü değil ancak nedense tam beklediğim gibi değildi. İşlediği konu tabi ki önemli, özellikle ikiyüzlülük teması sizi sizden alabilir.

Ben ve Kaminski



Bu filmi izlerken nedense aklıma Hermann Hesse'nin "Kilingsor'un Son Yazı" kitabı geldi. Orada da son demlerini yaşayan bir ressamı okuyorduk burada da görüyoruz. Renklerin tasviri, resmin anlatımı ikisinde de güçlü. Hesse'nin renk tasviri o kadar güçlüydü ki o renkleri hissedip görmemeniz imkansız. Resmin başka sanat dallarıyla böyle iç içe geçmesini çok seviyorum. Ben ki çöp adam bile çizemeyen ben hayranlıktan başka bir şey beslenemiyorum ressamlara ve eserlerine karşı.

Bu filmin konusu ilgimi çektiği için ve "Goodbye Lenin" filminin yönetmeni ve filmin başrol oyuncusunu bu filmde tekrar bir arada görünce gitmek istedim. Komik ögeleri ve güzel görselleriyle bu filmi de izlemenizi öneriyorum.

Devamını Oku »

11 Mayıs 2016 Çarşamba

Abur Cubur #27

Yine bir Sofar keşifleri turumuza hoş geldiniz :). Malum güzel sesler, şarkılar birikince liste yapmak şart oluyor. Önceki listemde de bahsettiğim gibi sofar güzel bişi :). Yani şöyle ki hem sevdiğiniz grupların canlı kayıtlarını dinleyebildiğimiz gibi bir yandan da yeni keşifler yapmak için bir cennet. Hal böyle olup son zamanlarda da aşağıdaki listede olan isimleri keşfedince listenin ikincisi kaçınılmaz oldu. Benim yeni keşfettiğim ama zaten müziklerini güzelce yapan bu insanlara buyurun bakalım.Bir önceki Sofar keşifleri listeme şuradan ulaşabilirsiniz :). Müzikle kalın.

1. Merve Çalkan


İşte son zamanlarda üst üste psikopat gibi dinlediğim iki şarkının sahibesi Merve Çalkan. Diğeri de hemen burada.



2. Emre Temiz




3. Emre Akbay 





4. İsmira




5. Yiğit Seferoğlu




6.  Kahraman Deniz 




7. Sedef Sebüktekin





Devamını Oku »

6 Mayıs 2016 Cuma

Koş Sevim Koş

Merhaba kitap severler, bugün yine sitelerin indirimlerinden bir derleme yaptım. Ankara Uluslararası Film Festivali yazım yolda, filmler bitince gelecek. Bol sanatlı günler :)

http://www.idefix.com/vitrin/ İdefix'in bahar kampanyası devam ediyor.

http://www.babil.com/Main/Home/PageContent/nisan-kampanyasi Babil'de boş durur mu :), nisan kampanyası devam ediyor. Ve seçili kitaplar 9.90. Süper İyi Günler özellikle okumanızı tavsiye ettiğim çok güzel bir kitaptır.

http://www.dr.com.tr/LP_yayinEvleri-mayis D&R da boş durmamış ve mayıs indirimi yaparak bana da bakın demiş.

http://www.eganba.com/ Eganba bu hafta her alışverişinizde şu kitabı hediye ediyor. Ayrıca James Joyce'un Ulysses'i %50 indirimde.

http://www.pandora.com.tr/ Burada da günün fırsatları ilginizi çekebilir.

https://www.ilknokta.com/ Bahar kampanyası için yarın son gün, ayrıca çeşitli temalarla seçilen kitaplarda da ilginizi çekecek kitaplar ve güzel indirimler var.

Devamını Oku »