2 Temmuz 2017 Pazar

Sinema Güzeldir #3 (Karayip Korsanları + Transformers)

Merhaba arkadaşlar :). Geçenlerde üst üste iki filme girdim, onlardan ilki Karayip Korsanları Salazar'ın İntikamı 5 diğeri de Transformers Son Şövalye 5. Sinemalarda özellikle ana akım sinemada şu aralar pek de ilgimi çeken film yok bunlara da yokluktan girdim aslında :). Yine de iki serinin ilk üç filmini severek izlediğimi hatırlıyorum. Bu cuma vizyona giren "Baby Driver" ise filmlerini blogumda da önerdiğim Edgar Wright filmi. Önümüzdeki hafta ona da kesin gideceğim ama onu ayrıca yazmayı düşünüyorum. Genel olarak yorumları güzel benim de beklentim yüksek :). Şimdi gelelim bu filmlere ama önce ikisinin de ortak özelliklerine :).

Ortak yönler;

İkisi de çerezlik, seyirlik filmler
İkisi de serinin 5. filmi
İkisinin de 3 filmini izlememe rağmen 4. filmini izlemedim
İkisi de aksiyon ve komedi özellikleri barındıran belli bir karakter üzerinden ilerleyen filmler
İkisinin de serisini hiç izlemeseniz veya karışık izleseniz de bu filmleri izlerken zorlanmayacaksınız
İkisini de yokluktan izledim :)

Karayip Korsanları: Salazar'ın İntikamı 5



Johnny Depp'in efsane karakteri Kaptan Jack Sparrow'un bu beşinci filminde ilk üç filmin yolundan giden güzel bir seyirlik. Komedisi güzel, efsane ve mitlerle örülmüş hikayesi yine kendini izlettiriyor. Orlando Bloom ve Keira Knightley dönüyor diye bir reklamı oldu ama yani iki sahne için utanır insan döndü demeye :). Bloom'un karakterinin oğlu sahneye girince babasının lanetini bozmak için onlarda geçerken anne baba olarak uğramışlar :). O değilde Keira neyse ki bir sahne de dönmüş kendisiyle şahsen hiç hoşlaşmam :). Bloom'u daha çok görmek isterdik ama bana Depp bile az göründü gibi geldi filmde :).

Sparrow yine aynı Sparrow ama Johhny yaş ve kilo almış o belli. Ben onu her haliyle seviyorum ve bence yaşayan en karizmatik erkek. Aynı zamanda başarılı ve yetenekli her oyuncuya nasip olmayan birçok karaktere girebilmiş, oynamış çok iyi bir oyuncu. Benim onu sevmem bu filmle değil gazetede okuduğum bir röportajıyla başlamıştır bu arada, onun samimi ve gerçekçi cevapları beni kendisini takip etmeye yöneltmiştir. O zamanlarda bu serinin çıkış zamanına denk geliyor olabilir. Çok eski zaman tam hatırlamıyorum ama o röportajdan sonra ne yapsa bakmışımdır, çok severim. Son evliliği ile ekranda pek alışık olmadığımız Depp görüntüsü oluşsa da yeni çıkan filmleriyle birlikte eski Depp'i göreceğiz gibi geliyor :). Bu filmin başarısında kesinlikle kendisini büyük bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Onun karaktere katkısı ve ismi geçince akıllarda bir imaj oluşturması bence kendisinin yeteneği. Hala birçok kostüm partisinde ya da etrafta korsan lafı geçince aklımıza bu sevimli korsanın gelmesi Depp'in yeteneği. Sparrow yine aynı Sparrow bencil, ayyaş, çapkın, ama vicdanlı bir korsan :). Kendisi arada bizi gıcık etse de sevdiğimiz bir anti kahraman. Ben anti kahramanları filmlerde izlemeyi severim, Deadpool'un abartıldığını düşünüyorum, hele ki Jack Sparrow varken :). Tabi şimdi karşılaştırma yapmayacağım ama en bilinen ve sevilen bir diğer anti kahraman o olunca aklına geliyor insanın :).

Bu arada uzun zaman sonra bilmeden dublajlı film izledim :). Hiç özlememişim mizahından çokça çalındığını düşünüyorum. Bunun dışında sanırım 4. filmde Penelope Cruz vardı şimdi de Javier Bardem var :). Ailecek Karayip Korsanları'nı seviyorlar herhalde :). En son No Country for Old Men'i izleyen ben Bardem'i bu rolde görünce aklıma o film geldi hep. Çok çok iyi oyuncu <3. Bu filmdeki karakteri de güzeldi. Genel olarak güzel bir filmdi ilk filmleri izleyip sevdiyseniz buna da gidin güzel zaman geçirirsiniz :). Ben bu filmi dördü izlemeden gitmezdim de dedim ya bir anda oldu :). Serileri karışık izlemeyi sevmem. Yoksa sevdiğim bir seri dördüncüsünü izleyip giderdim. Yine de her filmde ayrı bir hikaye anlatıldığı için serinin tüm filmlerini izlemeseniz bile anlaşılır bir film.


Transformers: Son Şövalye 5



Ayyy başrol değişmiş, Mark Wahlberg olmuş. Ee tabi o gelince de filmin havası o komedi aksiyon filminden daha çok aksiyona kaymış. Sam karakteri filmi bence güzelleştiriyordu ama o meğersem dördüncü filmde zaten yokmuş hatta filmin dördüncüsü varmış :):)). Baya fragman bile izlemeden girdim filme anlayacağınız. Yokluktan en azından ilk filmleri izledim diye gittim ama arada bir film daha varmış :).

Benim kardeşimin çok sevdiği bir seri bu, ben de severdim ama artık sevmiyorum :). Yani bu film bence olmamış. Wahlberg'in bazı aksiyonlarını sevsem de Transformers dünyası içinde sevmedim. Gözüm çok alışmış herhalde Shia Labeouf'a başka baş karakter sevemedim. Bu film başlarda iyiydi ama sonunda 45 dk civarında aksiyon sahnesiyle uykumu getirdi. Gereksiz uzatıldığını düşünüyorum. Aksiyon film sevmediğim düşünülmesin iyi aksiyon severim, ben aksiyon polisiye filmleriyle büyümüş bir insanım ama bu filmin sonu off ki off. Çok uzatılmış, bir oraya bir buraya dön dön öldüm sıkıntıdan. Sevenler için problem yok ama sevmiyorsanız gitmeden önce bir kez daha düşünün. Zaten o Transformers komedisi ciddi azalmış, birkaç yerde güldüm ama en çok Antony Hopkins'in evinde güldüm, izleyenler hatırlayacaktır. Öfke kontrol sorunu olan ev robotumuzun halleri çok güzeldi :). Onun dışında ise başı ortalama sonu ortalamanın altı bir filmdi. Hatta şöyle söyleyeyim bir sahne var, Suicide Squad'ı Transformers'a çevirelim bakalım nasıl oluyor demişler. Bu kadar olur yani. Cık olmamış beğenmedim :/. Film üç boyutlu not düşeyim, izlemek isterseniz gözlüklerinizi alın da gidin :).


Siz bu aralar neler izlediniz sinemada? Bu filmleri izlediyseniz nasıl buldunuz? Hangi filmleri bekliyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum :). Sevgiyle :).
Devamını Oku »

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Sevgili Güllük #41 (Anket Sonucu)



Merhabalar :). Anketimiz kapandı, 28 kişi katıldı ve Öneri Makinesi'nde katılanlar arasında en sevilen yayınlar Film Listeleri oldu hem de açık ara  :). Bir de katılanların yarısından fazlası bu yayını seviyormuş, ben de öğrenmiş oldum :). İkinci olan ise anı, mim ve kişisel yazılar oldu :). Aslında bu yazılar genelde biri beni mimlerse yazılıyor ya da ben etkinlik anılarımı anlatıyorum, çok da düzenli bir bölüm değil ama fark ettiyseniz etkinlik duyuruları yapmayı sevdiğim, benim de katıldıklarım olunca kendiliğinden bir "Gidilesi" ana etiketi oluştu :). Uzun zamandır da düşündüğüm istediğim bir bölümdü umarım daha çok güzel yazılar olur bu bölümde de :). Zaten yine üzerine tıklayarak önceki etkinlik, gezi yazılarını okuyabilirsiniz :). Üçüncümüz Kitap Listeleri oldu :). Demek ki neymiş liste seviyormuşuz :). Yakında hazırladığım kitap listeleri var, şu aralarda okuyorum hep, bu seçeneği seçenlerde fazla uzun beklemek zorunda kalmayacaklar :). Bir oy farkla dördüncü olan İncelemeler oldu :). Bu bölümü seçenler için de yarıyıl reading challenge yazılarımı inceleme olarak yazıyorum ayriyeten yine film incelemeleri, albüm incelemeleri de devam edecek :). Beşinciliği paylaşan Meydan Okuma ve Sevmek Yazıları  seçenler için ise güzel haberim şu an devam eden bir meydan okumamız var, katılmak ve katılanların listelerini görmek için tıktık, yeni sevmek yazıları geliyor :). Evet yazısı değil yazıları :). Sürpriz isimler var, heyecanlıyım :). Son olarak beni azıcık üzen durum Abur Cubur ve Atıştırmalık yazılarının sonuncu olması oldu :(. Abur Cubur'da temaya göre müzik listeleri paylaşıyorum ama en az oy ona gelmiş, isimden kaynaklı bir sorun olduğunu düşünüyorum, müzik listesi isteyenler sanırım ikisini bağdaştıramadı, o yüzden böyle bir sonuç oldu diye düşünmek istiyorum :).

Bu ankete katılım çok değildi ama yine de bir fikir verdi bana, katılanlara çok teşekkür ederim :). Şimdilik bu anket bitti ama yine bu anketi tekrarlamayı düşünüyorum. Şimdi yeni bir anket açıldı, sağ üst köşede bakalım sonuçlar ne olacak :). Belirtmeliyim ki öneren üç arkadaşımızın tüm isteklerini yazdım; sevgili Ezgi, Deeptone ve Gözde bana kitap öneren arkadaşlarım oldu. Deeptonecuğumun Berlinli Apartmanı hariç hepsini yazdım, çünkü o kitap tükenmiş :(. Bunun dışında seçenekler bunlar; siz de Yarıyıl Reading Challenge için hangi kitabı alıp okumamı istiyorsanız, oy kullanmayı unutmayın :). Birden çok seçebilirsiniz, kararsız kaldıysanız :). Bir ayın sonunda birinci olan kitabı alıp okuyacağım :).

Bol katılımlı anketlere diyor, yenilerinde görüşmek üzere sizleri sevgiyle kucaklıyorum :) <3.

Bu aralar en çok dinlediğim şarkı, şiddetle öneriyorum :).

Deeperise - Raf ft Jabbar

Devamını Oku »

30 Haziran 2017 Cuma

Okulsuz Büyümek - Ben Hewitt

Sinek Sekiz Yayınlarına kaldığım yerden devam ediyorum :). Bu yayınevini gerçekten çok seviyorum ve kitaplarını okudukça daha da çok sevgim artıyor. Okulsuz Büyümek kitabı şu ana kadar okuduğum yayınevinin üçüncü kitabı ve en akıcı olanı. Çok rahat bir şekilde okunan bu kitap yazarın çocuklarını okula göndermeyip evde okulsuz nasıl bir eğitim verdiğini kendi deneyimleriyle anlattığı tamamen öznel alternatif bir eğitim süreci.

Kitabın kapağında başlığın altında şöyle bir açıklama var ki kitap hakkında size yeterli özet bilgiyi veriyor;

"Okulsuz eğitim, kırsalda yaşamak, doğa ile bağ kurmak ve yaşarken öğrenmek hakkında sıradışı bir ebeveynlik macerası".

Ayrıyeten belirtmeliyim ki kağıt dokusu, kapakları okurken gerçekten sizi mest ediyor :). Bu kitabın zaten kapak rengi ve resmiyle ayrıca bir albenisi var :).






Ben Hewitt iki oğlu ve eşiyle köyde yaşayan çocuklarını okula göndermeyen evde eğitim veren bir aile. Bu okulsuz büyüme tecrübelerini aktarırken önemli ayrıntı şehirde değil bir kırsal yerleşim yerinde yaşamaları. Hewitt lisede okulu bırakmış akademik kariyerleri olan bir anne babanın oğlu, karısı Penny ise üniversite okumuş, sanırım sonradan terk etmiş. Yani aslında ikisi de okulda büyümüş insanlar. Bu kararı vermelerindeki etkende birinci elden bu tecrübeyi yaşayıp ne kadar mutsuz olduklarını keşfetmeleri ve asıl ilgi duydukları şeyler için harcayacak zamanı nasıl bu sıralarda kaybettiklerini keşfetmeleri. Kendi yaşadıkları bu tecrübeyle çocuklarını okula göndermeme kararı alıyorlar ve kırsalda kendi inşa ettikleri evde, ormanın içinde, güzel komşularıyla iletişim içinde, yardımlaşarak beraber yaşıyorlar.

Kitap benim aklımdaki birçok merak ettiğim soruyu cevapladı, çocukların nasıl okuma ve yazma öğrendikleri, nasıl zorluklarla karşılaştıkları veya bu konuda neler düşündükleri gibi. Kitabın biraz daha ayrıntılı ve örnekli olmasını daha iyi yaşamlarını anlamak amacıyla isterdim ama kitap yine de çok yüzeysel değil. Okurken aklıma sürekli "Kaptan Fantastik" filmi geldi. Birçok benzerlik olan bu kitap ve film acaba film bu kitaptan mı uyarlama diye düşündürttü bile :). Baktım böyle bir durum bulamadım :). Lakin yine de ikisi arasında birçok benzerlik var :).

Kitabı genel olarak çok sevdim. Benim gibi böyle alternatif eğitim fikirlerini merak ediyorsanız bu kitap güzel bir okuma olacaktır. Ben yazara her konuda katılmıyorum, bazı soru işaretlerim var bazı konularda lakin genel anlamda beni okurken bilgilendiren ve bu konuda merakımı biraz da olsa gideren bir kitap oldu. Okulsuz eğitimin sadece bir hayal olmadığını ve okulun öğrenmek için tek seçenek olmadığını yaşayan birinden okumak ve fikirlerini onun gözünden dünyaya bakacak şekilde görmek için güzel bir kitap.  Yazar gibi ben de okulun tamamen boş bir yer ve tamamen gereksiz bilgiler öğreten bir yer olarak görmüyorum ama alternatif seçenekler de ilgi çekici. Bu konuda meraklıysanız ve bir örnek okumak isterseniz bu kitabı sizlere öneririm :).

Kitabı ben hiçbir internet sitesinde bulamadım, tükenmişti. Bir kitapçıda buldum. Siz de eğer okumak isterseniz, Sinek Sekiz Yayınevi kitaplarını satan kitapçılara bakabilirsiniz. Belki hala satılmamış birini bulup okuyabilirsiniz :). İnternette okumadığım tek kitabı kaldı ve lütfen hemen yeni basımları yapılsın tükenen kitapların, bulmak çok zor :(.

Yine her zamanki gibi birçok yerin altını çizdim, hepsini yazamayacağım işte bazıları :). Alıntıların altında da ilgili linkler var bir bakın :).

Alıntılardan bazıları;

"Doğuştan gelen merakını ve öğrenme isteğini bastıramadı. Tıpkı yürümeyi, konuşmayı veya akıllarına koydukları herhangi bir şeyi öğrenmelerine engel olunamayacağı gibi.

İşte bu yüzden ben öğrenmenin, diğer bütün çocuklarda olduğu gibi, çocuklarımın doğasında olduğunu söylüyorum."

"Onlara yargılanma veya başarısızlık korkusu olmadan gerçek tutkularının peşinden gitme özgürlüğü, keşif ve ifade özgürlüğü verildiğinde neler öğrendiklerini gördüm ve bu resmi eğitimin onlara verebileceğinden çok daha fazla."

"Hayatımız mükemmel değil çünkü biz mükemmel olmayan bir dünyada yaşayan kusurlu insanlarız."

"Kendimi eğitim, zenginlik tutku veya başarı gibi kültürel beklentilerden ne kadar azat ettiysem o kadar özgürleştiğim gerçeği her geçen gün daha sık yüzüme çarpıyor."

"Bize emredilen eğitimin öz güvenimizi geliştirmek yerine tamamen yok edeceğini kimse fark edemedi."

"Ana akım ekonomi ve onun destekçileri bizim seçtiğimiz yaşam tarzını desteklemiyor bunun çok az getirisi olduğu zannediliyor."

"Önceleri bana fısıldanan hikayeleri duyamazdım. Çünkü kendimi diğerlerinden ve doğadan ayrı tutardım. Elbette ayrı değildim, hiçbirimiz değiliz. Hepimiz birbirimizle bağlantıdayız ve birbirimize ihtiyaç duyuyoruz. Bu yüzden biz sadece etrafımızdakileri zenginleştirdiğimiz kadar zenginiz. Ve ben bunu okuldan değil çocuklarımdan öğrendim."


Öneri Makinesi'nde yayınlanan Sinek Sekiz Yazıları için ilgili yazılara tıklamanız yeterli :).

Sinek Sekiz Yayınevi
Bizim Dünyamız
Petrol Değil Toprak

Öneri Makinesi Instagram Hesabı
Ben Hewitt Instagram Hesabı
Devamını Oku »

29 Haziran 2017 Perşembe

Bir Sahaf Gezisi (Antalya) #1

Merhaba arkadaşlar nasılsınız görüşmeyeli :). Gerçi Instagram'da olanlarla hiç ayrılmadık gibi hissediyorum iletişimde olduğumuz için :). Bu arada artık Instagram'dayım ve ilk kez video çektim :). Hikayeler balkabağına dönüşmeden umarım izlemişsinizdir :). Öneri Makinesi'ni Instagram'da takip etmek için tıktık. Yorumlarınızı merak ediyorum ama kimse yorum yapmadı, bunu bir daha çekme sakın olarak mı algılamalıyım acaba :)? Bir de bir haftada anket kızışmış, dengeler değişmiş :). Hala oy kullanmadıysanız son saatler, hemen sağ üst köşede :).



Bugün Antalya'da gezdiğim sahaflardan sizlere bahsedeceğim. Keşke daha çok gezsem de bu bir bölüm olsa blogda ama ikincisi şimdiden kesin :). Sonrasına bakarız. Sahafları seviyorum, Antalya'da boş günüm de olunca gittik. Tabi Antalya'da sanmayın ki tatile gittim,bir işim vardı doğum günümde apar topar gittim ama o iş de olmadı bir hafta kaldım ama olaylar olaylar :). Doğum günü yazısı yazdım gitmeden gideceğimi bilmeden yazmışım o yazıyı ama gün gerçekten olaylı oldu. Şimdi hepsini anlatacağım ama yazı çok uzayacak yine bir yazıda anlatırım ama şu kadarını söyleyeyim ben trajikomik olaylar yaşamıyorum benim hayatım trajikomik :). Çoğu zaman komik bile değil ama idare ediyoruz :).

Doğum günü mesajlarınız için çok ama çok teşekkür ederim beni çok mutlu ettiniz :). Bir blogda okumuştum aranızdan, hangisi hatırlamıyorum kusura bakmayın ama sosyal medyada en samimi olan demişti blog dünyası için gerçekten o yayınımla bana bunu hissettirdiniz, kişisel yazmama rağmen destek yorumlarınız, anladığınızı gösteren yorumlar beni çok ama çok mutlu etti :). Bir de en güzeli akranlarımı keşfettim :). Kendimi hep büyük görüyordum bloglar arasında ama akranlarım varmış, onlarında az çok benim gibi hissedip düşüncelerini benle paylaşmaları bana yalnız olmadığımı hissettirdi :). İyi ki yazmışım iyi ki yazmışsınız :). Kısaca lafı daha fazla uzatmadan hepinizi çok seviyorum, iyi ki varsınız :).

Gelelim sahaf keşfimize :). Kışla ve Elmalı Mahallelerinde olan sahaflar hep aynı sokakta yan yana dip dibe :). Bir girdiniz mi art arda birçok sahaf uğrak yeriniz olabilir. Ben 2 veya 3 saat full gezdim ama hepsinde çok uzun kalamadım maalesef, bazılarında sadece Richard Brautigan'ın kitaplarını sordum ve çıktım :). Şimdi ben de baktığım gezdiğim sahafların birkaçını burada anlatacağım bir fikriniz olsun, yolunuz düşerse uğrayın ve bakalım kimler gezdi buraları ve zaten adı gibi biliyor :)

Nabu Artemis




İlk uğrak yerimiz bu sahaf oldu. Sanırım iki dükkan yan yana ve birbirine bağlı. İlgilenen iki sahibi de çok tatlıydı, bana çok yardımcı oldular :). Ben birinci dükkana ilk, ikincisine daha sonra girdim. İkinci dükkanda anladığım kadarıyla başka bir yere taşınıyor bina yıkıldığı için. 15 yıldır işletiyorlarmış burayı ve artık siz düşünün nasıl bir birikim tarih var orada. Bu sahaflar gerçekten çok güzel. Birçok kitap bulabilirsiniz. Yeni kitaplar da var ama ben ikinci el olanlara baktım. Fantastik, bilim kurgu ya da genç kurgu da baya vardı. Bu sahaftan Yüzbaşının Kızı adlı kitabı Varlık Yayınlarından 2 liraya aldım ve okudum bitti bile :). Buradan da Instagram sayfalarına uğrayabilirsiniz. Bu ilk ziyaretimden sonra bir sonraki durağım Kitap Kurdu oldu.

Kitap Kurdu




Bir kere mekan olarak çok güzel düşünülerek dizayn edilmiş iki katlı bir yer. Hem yeni hem ikinci el kitap satıyorlar ama ilki daha çok. Karışık şekilde raflara dizilmiş ikinci el olanlar için iyice karıştırmanız gerekiyor. Buradan iki kitap ve bir defteri sembolik bir indirimle alınca başka kitap da alamadım zaten :). Bir de beni evde bekleyen kitaplar da vardı. En çok zamanım burada geçirdim herhalde. Zaten genç yaşlı birçok müşterisi var. Belli ki Antalya'da sevilen uğrak bir yer, kitapları incelerken hiç durmayan kapı açılınca çınlayan kapı sesinden biliyorum. Ad ve mekan insanı çekiyor.

Tek sevmediğim olay indirimin az olması hem de heyecanla Sinek Sekiz yayınlarını görüp "aa bu kitap tükenmiş siz de var" diye sevinçle dediğim için :(. Aslında Sinek Sekiz kitapları şu an yeniden basılmıyor ama tükenen ve internetten alınamayan bazı kitapları önceki basımdan kitapçıların elinde kalmış olabiliyor, Kitap Kurdu'ndaki Okulsuz Büyümek gibi. Keşke baştan böyle demeseydim dedim belki daha çok indirim alırdım çünkü başta ,Sinek Sekiz'e indirim yaparım demişti ama sanırım tükendiğini ben diyene kadar bilmiyordu ve ödeme yaparken iki lira indirim için aslında indirim yapmayabilirdim tükenmiş bu kitap demesi düşündürttü :/. Tekrardan basıma gireceğini İrem Çağıl Instagram'da söyledi, umarım olabilen en kısa sürede tükenen kitaplara ulaşabiliriz.


Yine de güzel bir yer, gidin görün. Onları da anlıyorum aslında kolay değil internetten alışveriş, D&R gibi şubeleri olan kitabevleri, mekan kirası, vergiler falan filan derken onlarda ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ben de diğer seçenekleri tercih ediyorum çoğunlukla, bir kitap sever olarak. Bütçemiz kısıtlı ve okunacak çok kitap var. Yukarıda bahsettiğim olay beni biraz üzse de baya zaman geçirdim orada. Şimdi de Okulsuz Büyümek kitabını okuyorum ve gayet güzel gidiyor :).

İltem Sahaf




Yani kendilerine Türkiye'nin en büyük sahafı diyorlar, inanırım. Böyle bir yer yok. Labirent ve her yol kitaplara çıkıyor. Muhteşem bir yer, bayıldım. Resmin tümüne bakmaktan tek tek kitap inceleyemedim. Bir de sisteme kaydetmişler kitapları nasıl etmişler hayret. Öyle bir birikim öyle bir tarih kolay değil. Bir de antika eşyalar da vardı, değmeyin keyfime ağzım açık bakakaldım, aradığım kitapları sordum çıktım. Aslında öyle bir yer ki kütüphane gibi, sanki her basılan kitabın bir nüshası oradaymış gibi :). Aradığınız kitabın olmaması imkansız gibi geliyor :). Muhteşem bir yer, zamanım olsa tüm günümü o labirentte kaybolarak geçirmek isterdim, kim bilir neler keşfederdim ama bir dahakine. Yolu düşenler mutlaka ama mutlaka bu sahafı ziyaret etsin :). Pek etkin olmasalar da bu da Instagram hesapları buyurun :).



Daha birçok sahafa aradığım kitabı sordum ama zaman sıkıntısından dolayı inceleme fırsatım olmadı :(. Brautigan'ın tükenen kitaplarını bulamadım ama çok güzel zaman geçirdim. Antalyalılar çok şanslı böyle sahaflarla dolu şehirleri olduğu için bir de plajları tabi ki :). Antalya'ya gitme şansınız olursa bu kitap kokan mekanları es geçmeyin, ben gezemediğim tüm sahaflar adına da yazdım bu üç sahafı, siz hepsini gidin görün. Çok güzel kitaplar keşfedeceğinize eminim. Bir iki de hoş sohbet etmiş olursunuz. Daha çok sahafları gezelim daha çok sahaf olsun :). Bu güzel nesilden nesle aktarılan güzellikler bitmesin :). Sevgiyle :).



Devamını Oku »

21 Haziran 2017 Çarşamba

Sevgili Güllük #40 (Doğum Günü)


İyi ki doğdum la la la la, gördün mü 25 oldum, oldum valla :). En önemsediğim gün doğum günü bir şeyleri kutlama babında. Çok mutlu hissettiğimi söyleyemem, biraz kompleks de oluyor sanırım istediklerimi yapamadığımdan ve hayatı yeterince dolu yaşayamadığımdan çokça endişelendiğimden ki öyle aslında. Şanssızım dediğim zamanlardan tek farkım şu an o zamana göre daha da çok şanssız olmam :/.






Bir şeyler öğrendim hayatta ama bazılarını kabullenmeyi öğrenemedim sanırsam. Mutsuzluğumun bir kısmından sorumlu o da olabilir. Kabullenmek istemiyor muyum yoksa zaten kabullenmemem mi gerekiyor emin değilim ama daha çok şey öğreneceğim onu da biliyorum.  Şu aralar ruh halimin en üst düzey olduğu bir dönem olmadığından en güzel geçirdiğim günlerden biri değil ama yine de kötü de değil, yazı karamsar olsa da :). Sadece ben uzun zamandır iyi hissetmiyorum. Yine de yaşıyoruz, bak yaş bile alıyoruz :). Yeni yaşımdan istediklerim var ama ne istersem isteyeyim şu şekilde istiyorum :). Bu sene mutluluğun ve huzurun doruk noktasına ulaşıp hep artarak devam etmesini istiyorum :). Bir de köpek :).




Umarım bu yaş iyi bir şekilde güzel bir dönüm noktası olur ve daha nice güzel yaşlar sevdiklerimle beni bekler :). Fon müziğimiz ne olsun, sahi ne olsun? Hadi siz önerin, bana hediyeniz olsun :). Ben de keyifle dinleyeyim :).



Dipnot: Giflerin hepsi tumblrdan alıntıdır, üzerine tıklayarak kaynağına ulaşabilirsiniz.
Devamını Oku »

20 Haziran 2017 Salı

Sevgili Güllük #39 (25. İstanbul LGBT-İ Onur Haftası 2017)

19-25 Haziran arası gerçekleşecek, 25. İstanbul LGBT-İ Onur Haftası 2017 dün başladı. Aramızda Ne Var? temasıyla bu sene yola çıktılar. Bu hafta boyunca dolu dolu bir etkinlik programı sizleri bekliyor ve hepsi ücretsiz. Akademisyenlerin katıldığı paneller, tiyatro oyunları, sinema gösterimleri, sergiler, atölyeler ve birçok etkinliğin olacağı bu haftada etkinlik programı için buraya tıklayabilirsiniz :). Etkinliklerin de duyurulduğu resmi Facebook hesabı için de buraya :). Son gün ise LGBT-İ Onur Haftası Onur Yürüyüşü ile kapanacak.

Ben de kendi çapımda bir Queer Sinema listesi hazırladım, bakmak isterseniz o da burada.


Bu fotoğraflar da benim katkım olsun, kitaplarla gökkuşağı :). İkisini de Instagram'da paylaştım. Üzerilerine tıklayarak hesabıma ulaşıp, Öneri Makinesi'ni Instagram'dan takip edebilirsiniz :).



Devamını Oku »

Sevgili Güllük #38 (Açık Hava Sinemalar)

Yaz mimimde bahsettiğim açık hava sinemaların 2017 yılı toplu bir listesi yayınlanmış Artful Living'de aşağıdaki ilgili yazıya tıklamanız yeterli, bakabilirsiniz :). İstanbul ve Ankara'dan açık hava sinemaları paylaşılmış.

Off hep zaten böyle güzel şeyler İstanbul'da, Ankara'da olur diyenler; İzmir, Muğla, Adana, Mersin şehirlerinde de geçen sene bu tarz etkinliklerin olduğu bir liste buldum, aşağıdan bakabilirsiniz. Bu sene de devam ediyorlar mı bilmiyorum ama bu şehirlerde yaşıyorsanız, bir kontrol edin derim :). Eğer ben de diğer şehirlerde yapıldığını görürsem hem blogda hem de Twitter'da paylaşırım :).

Yaz önerilerimi okumadıysanız orada da paylaştım bu listeyi, başka öneriler de var :). Ödüllü başka sinema filmleri gösterilecek, fırsatınız varsa koşun gidin. Tadından yenmez yani :).

Mim: Yaz önerileri
Açık Hava Sinemalar
2016 Yazlık Sinemalar

Burada da manzarayı mı izlesek filmleri mi kararsız kalacağınız dünyadan 13 açık hava sineması listelenmiş. Keyifle okuyun, izleyin :).

Dünyadan 13 Açık Hava Sineması

Bu fotoğraf da geçen yaz doğum günümde gitmiştik yani 21 Haziran'da, şu anki tarihe çok yakın tam bir sene olmuş. o zamandan :). Cermodern'de izlediğimiz Son of Saul filminden benim çektiğim fotoğraf :). Çekirdek veriyorlardı ve insanlar köpekleriyle gelmişti. Açık barı vardı, çeşit çeşit içecekli. Fotoğraf karanlık, çok belli olmuyor ama orta derecede bir kalabalık vardı. Öyle güzel oluyor işte, kaçırmayın :).


Devamını Oku »

En Çatlağından 10 Tatlı/Komik Film

Merhabalar, merhabalar :). Sağ üstteki anketten yola çıkarak film listelerine ağırlık vermeye başladım :). Şimdilik açık ara öne geçen o :). İtirazınız var ise ankete bekleriz :). Tabi bu demek değil ki diğer yazılar olmayacak, olacak ama öncelik en çok talepten yana :).

Gelelim bugünün listesine. Komedi olarak sunulan en çok paylaşılan filmlerden sıkıldınız mı? Artık o filmlere gülmüyor ve sıkılıyor musunuz? O zaman doğru yerdesiniz (yine içime overlokçu kaçtı). Benim de izlemekten en zevk aldığım bu tarz komedilerdir not düşeyim :). Bu alışılmışın dışındaki hiçbir kalıba sığmayan karakterlerin olduğu filmler moralinizi düzeltip enerjinizi yükseltme garantili. İşte popüler komedi filmlerine alternatif en absürt en kara en romantik ve en tatlısından 10 çatlak film burada :).


1. Little Miss Sunshine - Valerie Faris/Jonathan Dayton (2006)



Bu film listede olmazsa olmazdı herhalde. Tüm üyelerin hasarlarla dolu olduğu aileyi bir araya getiren ailenin en küçük bireyinin dans yarışmasına gitme isteğidir. Yolda birçok engelle karşılaşan ailemiz bakalım dans yarışmasında başarı elde edecek midir? Biraz ipucu vereyim, başarı sadece bir derece değildir :).

2. Me You and Everyone We Know - Miranda July



Yine absürd, eksantrik bir romantik komedi. Ana karakterimiz Christine para kazanmak için yaptığı iş dışında bir sanatçıdır. Bir adama aşık olur ve bu ikilinin dokunduğu iletişime geçtiği insanların başka hikayelerini de izleriz. Çok katmanlı iç içe geçen bir çok hikayenin olduğu bu film bağımsız severleri oldukça memnun edecek :).

3. Welcome to the Doll House - Todd Solondz (1995)



Evin ortanca çocuğu Dawn birçok açıdan kendini şanssız görmektedir. Üniversiteye hazırlanan abisi ve küçük sevimli annesinin göz bebeği kardeşi arasında pek göze çarpmadan yaşar. Okul hayatında da zorluklarla karşılan Dawn'un işi hiç de kolay değildir. Büyümeyi anlatan bu ödüllü kara komedi film hem güldürüp hem hüzünlendirenlerden :).

4. Toni Erdman - Maren Ade (2016)



Bu üç saate yakın süren komedi dram filmi en olmadık yerlerde kahkaha atmanıza sebep olacak :). Yurt dışında yaşayan kızını tatilde ziyarete giden babanın kızının hayatına nasıl ve ne şekillerde dokunduğunu izliyoruz.

5. Eagle vs Shark - Taika Waititi (1998)



Son dönemlerde filmlerine ağırlık verdiğim yönetmen favorilerime girdi bile :). Bu absürd çatlak filmde bir kartal ile köpek balığının aşkından çok daha fazlası var :). Müzikleri ile de ayrıca sizi mutlu edecektir. Sıradan aşk hikayelerinden sıkılanlara da güzel bir alternatif :).

6. Sideways - Alexander Payne (2004)



En yakın arkadaşının evlenmeden önceki son haftasında onu şarap evlerinde yolculuğa çıkaran kitabı yayınlanmayan İngilizce öğretmeni Miles'ın ve Jack'in bir haftalık bol şaraplı yol hikayesi. Eğer şarap seviyorsanız dikkatle izlemenizde fayda var, bir anda krize girebilirsiniz :), çünkü şarap hakkında bilgilenirken o üzüm bağlarının arasında canınız çokça çekebilir, uyarmadı demeyin :). Posteri de ayrı bir güzeldir.

7. Dawn By Law - Jim Jarmusch (1986)



Jim Jarmusch'u seviyorum. Siz de seviyorsanız ve bu filmi izlemediyseniz hemen izleyin :). Eğer Jarmusch hiç izlemediyseniz de bu filme bir şans verin. Siyah beyaz çekilen bu komedinin başrollerinde yönetmenin sevdiği oyunculardan şarkıcı Tom Waits, ünlü İtalyan oyuncu Roberto Benigni ve John Lurie'nin aynı koğuşu paylaştığı bu film güzel bir seyirlik :).

8. Bottle Rocket - Wes Anderson (1996)



Wes Anderson'ın ilk filmlerinden. Diğer filmleri kadar renk skalası göze çarpmasa da (ki çarpıyor:)), sonraki filmlerin nasıl olacağına dair bu konuda güçlü sinyaller veren bir film. Akıl hastanesinden taburcu olan Anthony'i kurtarmaya gelen arkadaşı Dignan'ın küçük bir soygunla başlayıp işleri büyütmesiyle sizi kahkahaya boğacak :). Özellikle son soygunlarında bir ekip var ki evlere şenlik. Bir de yan rol var Kumar, benim favorim onun sahnelerinde kahkahaya hazırlıklı olun :).

9. Beterböcek - Tim Burton (1988)



Tim Burton'ın gotik dünyaları meşhurdur. Onun tatlı dünyası da ancak Beterböcek ile olurdu herhalde :). Evini bırakmak istemeyen sevimli hayalet çiftimizle ona yardım amacıyla kandırıp başlarına türlü işler açan çeşit çeşitli deforme olmuş yaratık insan gördüğümüz bu film çok eğlendirecek. Özellikle sonundaki Winona Ryder dansı filmin şekeri :).

10. Scott Pilgrim Dünyaya Karşı - Edgar Wright (2010)



Sevdiğiniz kızın kalbini kazanmak hiç bu kadar zor olmamıştı :). Sevdiği kızla beraber olmak için dünyaya karşı gelen Scott Pilgrim günlük yaşamda olan olaylara fantastik bir açıdan bakarak betimlemeleriyle sizi hem güldürecek hem de olaya farklı bir açıdan bakmanızı sağlayacak.
Devamını Oku »

18 Haziran 2017 Pazar

Mim: Yaz İçin Öneriler

Merhabalar, nasılsınız? Benim ruh halimin en iyi olduğu, dünyanın en mutlu en şanslı insanı olduğumu hissettiğim bir dönem olduğu söylenemez ama idare ediyorum. Okuyorum, izliyorum, notlar alıyorum, listeler hazırlıyorum ama günün sonunda yazıya geçirip yayınlayacak enerjiyi bulamıyorum kendimde. Bu yaz temalı mim iyi geldi, hem yavaş bir giriş olur hem de diğer yazılar için enerji verir diye düşünüyorum :). Beni mimleyen Meczup'a teşekkür ediyorum :). Ben de onu ilk hazırladığım mimimde mimlemiştim o da burada okumak isteyeniniz olursa mimi, hatta mimlediğim arkadaşlarım çok güzel yazılar yazdılar onlara da bakın :). İade-i ziyaret gibi oldu bir nevi yani :).

Blog zaten öneri makinesi hani işim bu, öneriyorum :). Daha önce de belirttiğim gibi yaz mevsimi bizim için güzel bir tema, ben de blogumda yazılarımda ve temada kullandım, kullanmaya da devam ediyorum. Bu mim için ise özel bir şeyler yapmak istedim. Sadece kültür sanat değil (ama olacak kaçış yok :)) genel olarak yaz mevsimi için içimizi serinletecek ferah güzel kısa öneriler yapacağım. Yazın da çok gezme şansım olmadığından; deniz, kum, güneşten uzak olanlar ve özellikle öğrenciler için ekonomik maddeler olacağından yazlarınızı hem faydalı hem de eğlenceli geçirmenize olanak sağlayan öneriler olmasını umuyorum. Umarım sıkılmadan okursunuz :).


Serinletici Kokteyller




Yazın en çok ihtiyaç duyulan şey sıvı içecekler herhalde. Yazın güzel meyveleri de devreye girince tercihinize göre alkollü alkolsüz birçok yeni keşif yapabilirsiniz :). Hazır almak yerine evde yapılan naneli limonatalar, ayranlar, karpuzlu çilekli meyve kokteyleri, meyveli buzlu çaylar, soğuk kahveler ve bilimum yaratıcılığınıza kalmış çeşitli içecekler için yaratıcılığınızın yanına elinizi korkak alıştırmayacağınız sınırsız buz küpleri yeterli olacaktır :).

Meyveler ve Dondurma




Yazın meyve çeşitleri çok hatta benim en sevdiğim meyve çilek ve favorilerimden karpuzun mevsimi :). Bir de bunların yanına üzümler, kayısılar, kirazlar, dutlar, kavunlar, şeftaliler onlar bunlar da gelince yazı özel kılıyorlar :). Hele bir de kaynağından yeme şansınız varsa daha da güzel :).

Dondurma ayrı bir başlığı hak ediyor ama diğer soğuk yenen tatlıları da kırmamak lazım :). Meyveli, fıstıklı, soslu, kurabiyeli, çikolatalı, sütlü yazın vazgeçilmezi ferahlığın adresi dondurma :). Benim gibi yaz kış yiyenleri tenzih ediyorum tabi ki :)

Etekler, Elbiseler, Şortlar




Yazın güzelliklerinden biri de tiril tiril elbiseler, etekler ve şortlardır herhalde. İncecik, bol desenli, renkli kumaşlar veya keten, denim kumaşlar da yine yazın en güzel yanlarından. Yine bunların en güzel arkadaşları tişörtler, bluzlar ve gömlekleri de unutmamak lazım. İçimizi açan güzel ayrıntılar. Siz de spor ayakkabılar, kumaş ayakkabılar, babetler veya sandaletlerle kombininizi tamamlayıp kendinizi güneşli günleri hazır hissedebilirsiniz :).

Aksesuarlar




Kıyafet önerdik, aksesuarlar eksik kalmasın. Ben aksesuarlara bayılırım. Hem de her türlüsüne, yaz kış kullanırım. Gözlük, şapka, yüzükler, bileklikler, bandana, kolyeler, saat, broşlar, halhallar, küpeler; aklınıza gelebilecek her tür aksesuar yazın size ayrı bir hava katacak, en basit kombinizi bile size özel kılacaktır :).

Açık Hava Sinemalar




Yazın en güzel yanlarından biri de bu nostaljik olayın yeniden hayat bulması herhalde :). Elinize buzlu içeceğinizi, çekirdeğinizi alın ve filmin keyfini akşamın tatlı esintisiyle çıkarın. Başka Sinema'nın büyük şehirlerde bu etkinliği yaptığını biliyorum, birkaç özel mekan da yapıyor. Kendim de deneyimleyen biri olarak söylüyorum eğer böyle bir şansınız varsa şehrinizde bu fırsatı kaçırmayın :). Burada da bir liste var nerede diye, bir bakın :).

Mini Diziler




Açık hava sinemamız yoksa biz ne yapalım diyenlere ilk sezonu size unutturacak zamanı tanımayan mini diziler ne güne duruyor. Al bak önerdim burada, aç izle bir tanesini keyfine göre :).

Hikayeler ve Kolay Okunan Kitaplar




Yazın havalardan dikkatimiz azalıyor ve güneşin tadını çıkarmak istiyoruz haliyle. Bol bol hayallere dalıp odak noktamızı sık sık değiştiriyoruz. O yüzden öykü kitapları veya kolay okunan akıcı, mizahi yönü güçlü kitaplar benim de tercihim oluyor. Bu kısa öyküler özellikle aniden gelen dikkat dağınıklığına birebir :). İsterseniz şöyle hikaye önerileri de yaptım, bir fikriniz olsun :).

Şarkılar Seni Söyler




Müziğin yazı kışı yok, her daim dinliyoruz ama kendi müziğinizi yapmak istemez misiniz? Piknik yaparken, arkadaşlarınızla kalabalık bir grupken veya evde kendi kendinize şöyle tıngırdatacak bir müzik aleti edinin. Yeni bir şey öğrenmenin  ve bir aleti çalabilmenin verdiği keyif paha biçilemez olacaktır. Bu ister ukulele, melodika olsun ister bir darbuka veya mızıka sonuç aynı. Bütçenizin el verdiği bir çalgı edinin ve öğrenin. Teşekkür edeceksiniz :).

Retro Fotoğraf Makineleri


Tarkovsky'nin Polaroid Fotoğraflarından


Benim henüz elimde olmayan çok ama çok isteğim makinelerdir. Polaroid olsun, Lomography'nin makineleri olsun bayılıyorum ve hepsini istiyorum :). Yazın bu makinelerle çekilen fotoğraflara da bakmaya bayılıyorum :). Eğer sizin de yoksa telefonunuzu biraz kurcalayın, çok güzel programlar keşfedeceksiniz :). Anılarınızı bir de bu gözle kaydedin :).

Parklar, Çimler ve Piknik




İşte yazın en güzel yanlarından biri çimlere yayılmak :). Elinizde kitap, yanınızda kendi ellerinizle hazırladığınız atıştırmalıklar tek başınıza veya sevdiklerinizle bir ağacın altında güzel temiz bir örtünün üstüne kendinizi bırakın ve mümkün olduğunca kalkmayın :). Yukarıda önerdiğim her şeyi açık havada, piknik yaparken uygulayın :).Güneş kemiklerinize nüfuz etsin ve siz bu anların tadını çıkarın :).

Valla yazarken içim açıldı, bu yazıyla da blogda başlayan yaz esintileri devam ediyor :). Sizin yaz için önerileriniz neler, bunlardan hangileri sizin de vazgeçilmeziniz? Yorumlarınızı bekliyorum :).


Dipnot: Fotoğrafların hepsi aksi belirtilmediği takdirde tumblrdan alıntıdır. 
Devamını Oku »

12 Haziran 2017 Pazartesi

Sevgili Güllük #37 (Doğu Ekspresinde Cinayet 2017)

Biraz geç oldu ama paylaşmasam olmaz :). Kenneth Branagh hem yönetip hem en sevdiğim dedektiflerden Hercule Poirot'u oynayınca bir de yetmezmiş gibi canımın içi gözümün nuru Johnny Depp olunca bu ikisinin döktürmesini bekliyorum. Gerçi tahminimce Johnny Depp baştan ölecek, belki konuk oyuncu gibi bile olabilir lakin napayım seviyorum oynadığı karakterleri, filmlerini (kendisini:)).

Branagh'ın Hamlet'ini hala izlemediyseniz çok şey kaçırıyorsunuz. Bu film de Agatha Christie uyarlaması bir de en güzel romanlarından. Yine hem yönetip hem başrolü kimselere vermiyor. Sarışın Poirot diğer Poirot tiplemelerine veya benim kafamda oluşturduğum Poirot figürüne uymuyor ama kendisi muhteşem bir oyuncu, tiyatrocu o yüzden güzel şeyler yapacağını biliyorum :). Yani bir de hem de ile oluşan bir yazı oldu ama çok heyecanlandıran bir film :). Kadro süper, merakla bekliyorum. Tesadüfe bakın uzunnn yıllar sonra tekrardan şu an Agatha Christie okuyorum, hem de (<-bknz.) Poirotlu bir roman, o yüzden de baya bir heyecanlıyım :).


Devamını Oku »