3 Eylül 2017 Pazar

Bu Sonbahar da Kasımda Aşk Başkadır İzlemeyin Diye Hazırlanmış Liste

Tatilden dönüldü, bayramlar bitti, bitmek üzere. Bloglar canlanmaya başladı. Depresyon hırkaları, kalın sar sar bitmeyen şallar, bol bol yüzükler, etnik küpeler, şapkalar, kapalı ayakkabılar dedik ne izlesek onu demedik. Sonbahar bana hüznü anımsatıyor, toprak tonlarını ama güzel bir hüzün o yüzden şöyle hafif romantik, hüzünlü ama mutluluğu kıyısından köşesinden yakalayan film listesi yapayım da bu sene de "Kasım'da Aşk Başkadır" (hala izlemedi) izlemeyin diye liste yaptım :). Hadi gelin sonbaharı bu filmlerle kutlayalım. Filmlerin hepsi belki sonbaharda geçmiyor ama sonbaharda iyi gidecek içinizde buruk bir mutluluk bırakacak birbirinden tatlı 10 film :).

1. The Royal Tenenbaums - Wes Anderson (2001)




Sarının renk paleti içinde öne çıktığı, çılgın bir ailenin çılgın aşıklarının olduğu çok tatlı bir Wes Anderson filmi. Müzikleriyle de kulaklarınızı şenlendirir.

2. Midnight in Paris - Woody Allen (2011)




Sonbahar dedik romantik dedik klişe liste hazırlamadık ama klişe bir mekan seçtik yani Paris :). Zamanda yolculuk, ünlü yazarlar, aşk ve Paris manzarası, güzel gider :).

3. Chungking Express - Wong Kar Wai (1994)




Hüzün dedik hüznün babası olmazsa olmaz. Wong Kar Wai hüznü çok güzel anlatır bir de kendine bağlar. O da yetmezmiş gibi müzik keşfi yaptırır. Siz en iyisi izleyin anlatmakla olmuyor :).

4. Broken Flowers  - Jim Jarmusch (2005)




Böyle bir liste yaparız da melankolik yönetmenimiz Jim Jarmusch'u koymazsak olmaz. Bill Murray ile yola çıkalım, elimizde çiçekler. Geçmişi yad edip şöyle hüznü en derinlerde hissedelim :).

5. Happy Go Lucky - Mike Leigh (2008)




Her mevsim hüzünlü olmayı başaran İngiltere havasını almadan bu liste eksik kalırdı :). Şimdi kaç kere gittin de biliyorsun diye soranlara; hayır hiç gitmedik diye filmde mi izlemedik, hayret bir şey.

6. The Future - Miranda July (2011)




Bir ilişki, bir kadın, bir adam, bir kedi ve garip olaylar, değişik karakterler evet o bir Miranda July. Yönetmenimizden hüzünlü eksantrik bir film. Öyle herkes beğenmez :).

7. Like Crazy - Drake Doremus (2011)




Öğrenci değişim programıyla Amerika'ya giden aşkı bulup dönmek istemeyen istemeyince olayların birbirine karıştığı deli gibi aşık bir çift. Hüzünlü hüzünlü hele sonu ayrı bir hüzünlü sanki de spoylır olmasın şimdi.

8. Beginners - Mike Mills (2010)




Babasının ölümünden sonra iyice içine kapanmış bir adam ve güzel yabancı bir oyuncu. Geçmiş şimdi iç içe. Hüzünlü olduğu kadar eğlenceli de.

9. Paris, Je T'aime (2006)




Yine yer Paris ama birbirinden farklı 18 hikayeden oluşan farklı yönetmenler tarafından çekilen bu kısa filmlere bayılacaksınız :).

10. Harold and Maude - Hal Ashby (1971)




Bu filmi daha önce şu listede daha önerdim ama ne yapayım en sevdiğim filmlerden biri. Çok seviyorum :). Sadece sonbaharda değil tüm mevsimlerde içinizi sıcaklık kaplayacak hippi bir kara mizah :).

Ek Liste;

Tamam bilindik liste hazırlamayacağız diye başta böbürlendik ama demedik ki sevmiyoruz diye. Bu tür her listede denk gelebileceğiniz

Before Sunrise Serisi - Richard Linklater (1995,2004,2013) (2022'de de bekliyoruz :))
Eternal Sunshine of the Spotless Mind - Michel Gondry (2004)
500 Days of Summer - Marc Webb (2009)
When Harry Met Sally - Rob Reiner (1989)
The Lake House - Alejandro Agresti (2006)

da gayet bu listeye uygun benim de severek izlediğim filmler. Bak bir liste daha çıktı :). Bu liste de üsttekiler bana yetmedi daha fazla öner diyenlere gelsin o zaman :).

Bonus: Kasım'da Aşk Başkadır, ya ben bu filmi izlemedim ama başlık yaptım, çok görüyorum diye gına geldi izlemedim, bir ara bunu da izlesek mi :). Oyuncuları da iyi, konusunu da biliyorum gibi, pek sevmeyeceğim gibi hissediyorum ama başlığın hatırına bir ara izleyeceğim :).
Devamını Oku »

31 Ağustos 2017 Perşembe

Atıştırmalık #27 (Bozulmuş Ananaslar, Doksanlar Hiphop ve Miss Simone)

Aaa dostlar sonbahar geliyor, nedense çok heyecanlıyım. Büyük hissediyorum :). Canım depresyon hırkalarım, sar sar bitmeyen kalın şallarım, güzel şapkalarım, daha çok yüzüklerim, küpelerim, kapalı ayakkabılarım, gözlüğüm, ne çok sıcak ne çok soğuk hava. Kahvem, kitabım, kulağımda en derin indieler, shoegazeler, dream poplar, biraz da synth poplar, arada gelip giden kapalı hava, dökülen yapraklar, toprak tonları şeyler ohh miss. Her şey bir bütün, sonbaharı ayrı mı seviyorum ne :). Bir de o haber gelse var ya, off tam olacak :).

İlk iki filmi yıllar önce son filmi de haftalar önce izledim. Yıllar önce derken abartmayı severim baya oldu yani ama yıl değil tabi ki :). Üç filmden de memnun kaldım. Güzel filmlerdi.

Fallen Angels - Wong Kar Wai (1995)




Yine bozulan ananaslar, kavuşamayan aşıklar, unutulan ve hatırlanan anlar, beni beğeneni ben ben beğenmem benim beğendiğim ise beni beğenmez durumlar, patlayan silahlar ve etkileyici çekimler. Karşınızda Wong Kar Wai, bu adamı çok seviyorum ama bu film üçlemenin, Chungking Express'in veya Happy Together'ın altında bence. Kötü mü asla, gayet güzel. Müzikler, çekimler, anlatım beni çekiyor ve seviyorum Wong Kar Wai'i (Wong Kar Wai İsmail Yk sözleriyle yaptığım film açıklamasını sorguladı, beni filmlerini izlemekten sonsuza kadar men etti :/).

Dope - Rick Famuyiwa (2015)




Bu filmde dram yazıyor diye erteledim de keşke ertelemeseymişim, ağır dram diye düşünürken açıklamasını okudum ve o kadar da değildir deyip izledim. İyi ki izlemişim güldürdü baya :). Başlarda daha güzeldi sonrası nasıl desem ilk bölüm kadar güzel değildi sanki. Yine de güzel film. Tarzı olan karakterleri filmleri severim. Bu filmde de tema olarak 90'lar Hiphop seçilmiş. Kostümler süperdi, bisikletler de. Lakin daha derin olabilirdi biraz üstünkörü olmuş, o dönemin ruhunu karakterde daha çok görmek isterdim inandırıcılık açısından. Daha iyi olabilirdi ama yine de iyi film kategorisinde anlayacağınız :).

What Happened, Miss Simone - Liz Garbus (2015)




Ben belgesel sevmem çok nadir izlerim ama Nina Simone sevgim bu aralar bir kabardı hakkında belgesel film var mı kesin vardır diye araştırıp bulup izlemem bir oldu. Bayıldım. Zaman nasıl geçti anlamadım. Zaten ödül de almış. Çok güzeldi. Simone'un ikinci eşi ile evliliği ve menajerliği üzerinde en çok durulmuş, ilk evliliğinden bahsedilmiyor, çocukluk yılları ve ailesi sadece müzik ile bağlantılı olarak özetle anlatılmış. Son yılları da yine sonuç olarak özetle karşımızdaydı. Gelişme bölümü kendi röportajları, Andre Stroud ile evliliği, çocuğu ve kariyeri odak noktamız. Konuşmacılar arasında eski eşi ve menajeri, kızı Simone ve sanat yaşamında kendisine eşlik etmiş hayatına dahil olmuş insanlar var. Çok uzun bir belgesel değil. Simone şarkıları eşliğinde hayatındaki tepe noktalarını izliyoruz. En güzeli de onu dinliyoruz. Hiç kolay bir yaşamı olmamış. Irkçılığa, psikolojik ve fiziksel şiddete, ayrımcılığa, baskıya maruz kalmış bir kadın Nina Simone. Ne kadar güçlü bir kişiliği olsa da en sonunda o da bir yerde patlamış. Yazarken bile tüylerim diken diken oluyor. Severler bu belgeseli kaçırmasın, çok detaylı değil ama çok güzel bir film.
Devamını Oku »

30 Ağustos 2017 Çarşamba

Richard Brautigan Sevmek


Duyduk duymadık kalmasın, seviyorum uleeennn. Asla tanımayacağım birini, kitapları dışında iletişim kuramayacağım birini seviyorum. Başlıktan anladığınız üzere Richard Brautigan'ın imzasını alıp kitaplarınıza bayılıyorum keşke daha çok yazsanız diyemeyecek olsam bile çok seviyorum :). O zaman yayında olan tüm kitaplarını okuduğum tükenenleri okumak için elimden geleni yaptığım yazarın kitaplarına göz atalım :).





Kürtaj: Tarihi Bir Aşk Romanı, 1966

Yazarın okuduğum ilk kitabı ve son olmadı :). Çok sevdim. Bu tarz kitapları seviyorum, beat kuşağını ve yazdıklarını basit ve akıcı bir dille anlatmalarını seviyorum. Bu kitap da öyleydi, hemen bitti. Baya iki üç saatte, aralarla bitti herhalde. O kadar akıcı öyle söyleyeyim. Bu hikayede anlatıcı kütüphane görevlisi ama kütüphane bildiğiniz kütüphanelerden değil. 7/24 mesaili, kitaplarda bildiğiniz kitaplardan değil kopyası olmayan dünyada tek örneği olan kitaplar. Bir de kız arkadaşı var güzellikle lanetlenmiş. İlişkilerini anlatıyor.

Karpuz Şekerinde

Çok ama çok güzel bir kitap neden yazarın enlerinde adının geçtiğini okuyunca anlıyorsunuz. Çok da hüzünlü bir hikaye sonunda gerçekten çok duygulandım. Brautigan'ın bu romanı BenÖlüm'de geçiyor. Farklı bir dünyaları var. Her gün güneş farklı renkte doğuyor ve o günler farklı renkli karpuzlar üretiyorlar. Ürettikleri karpuzun şekerinden evler, elbiseler, camlar aklınıza gelebilecek birçok şeyi üretiyorlar. Bir de kaplanların konuşabildiği ama soylarının tükendiği bu yeri hiç yadırgamadan sade ve akıcı bir dille o kadar güzel anlatmış ki yazar uzun cümlelere ya da paragraflara gerek duymadın sanki siz de karpuz şekerinde yazıyormuşsunuz gibi bir çırpıda okuyorsunuz kitabı. Yazara bu kitapla başlayabilirsiniz, ben fuara ilk gittiğimde bunu ilklerde okumamda ısrar ettiler ve nedenini okuyunca anladım ama ikinci gidişimde başka kitaplarını yine de aldım. Öyle güzel bir yazar işte :).


Babil'i Düşlemek: Bir Özel Dedektiflik Romanı - 1942

Bir dedektif hikayesi ama o bildiklerinizden değil. Kendi hayal dünyasnda ki bu dünya Babil'de yaşayan ve bu yüzden birçok şeyi kaçıran bir adam... Öyle düşlüyor ki ne kirasını ödeyebiliyor ne de yemek alacak parası var. Yani temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak kadar. Onun boş zamanları Babil'i düşlemekten kalan zamanlar. İşte nasıl olduysa onu bu düşlerden çıkaracak bir iş alır. Kim hayattan bir şekilde vazgeçmiş bu adama iş verir derseniz litrelerce bira için bir kere bile tuvalete gitmeyen yanında kalın ense şoförüyle gezen o güzel kadındır. Bu "özel" dedektifimizden bir ceset çalmasını isteyecektir. Peki bu özel dedektifimiz Babil'i düşlemekten kalan zamanlarda bu görevi başarabilecek midir işte orası kitapta :).

Ben okurken çok zevk aldım. Polisiye severim ama Brautigan'ın polisiyesi de ayrı güzel oluyormuş.

Sombrero: Bir Japon Romanı

Daha önce yazdım, ayrıntılı incelemesini burada bulabilirsiniz. Özet geçmem gerekirse siz bir hikayeye başlarsınız, bıraksanız da yazmayı hikaye devam eder. Japon sevgilisinden yeni ayrılmış umutsuz aşık yazarımızın hikayesini dinlerken bir yandan yazmayı bıraktığı hikayesinin devamını, diğer taraftan da sevgilinin rüyaları ve uykusunda geziniriz. Karışık gibi görünse de su gibi akıp giden bu romanı yine bir çırpıda okuyacaksınız :).

Çimlerin İntikamı

Brautigan'dan öykülerinin toplandığı bir kitap. Kısa kısa öyküler. Başlardaki öyküleri daha çok sevdim sanki ama diğerlerini de sevmedim diyemem. Romanlarının ben de ayrı yeri var, bu kitap romanlarına göre bir tık aşağıda ama zevkle okuyacağınız Brautigan tarzı öyküler.

Japonya Günlükleri

Böyle tadının damağınızda kaldığı bir kitap. Başlangıçta bir yazı ile başlayıp daha sonra şiir görünümlü günlüklere geçiyor. Sonunda da Brautigan hakkında bilgiler var ki çok hoşuma gitti. Japonya anıları şiir tadında.

Willard ve Onun Bowling Kupaları: Sapkın Bir Roman

Üç farklı hikaye ve hepsi aynı anda ilerliyor ama hiç zorlanmıyorsunuz okurken. Dili sade ve akıcı. Bildiğimiz Brautigan :). İki komşu evli çift ve bowlingle ve kupalarıyla kafayı bozmuş üç kardeş. Bu üç farklı hikayenin ortak yanı tabi ki Bowling Kupaları bir de Willard var tabi :).

Big Sur'un Güneyli Generali

Yazarın yayınlanan ilk romanı. Tam olarak nasıl tarif edeceğim bilmiyorum ama diğer kitaplara göre daha uzun bir kitap. Bölümler kısa ama genel olarak diğer kitaplara göre uzun. Yazar bundan sonraki kitaplarda iyice sadeleştirmiş kitapları ve bence çok daha güzel olmuş. Bu kitapta da Jesse olayları anlatıyor ve kendisi Big Sur'un Güneyli Generali (ve/veya onun torunu da diyebiliriz) Lee Mellon'un Jesse ile toplum dışı yaşamlarını okuruz. Bu kitabı diğer romanlara göre daha az sevdim yüksek ihtimal Lee Mellon karakterinin antipatikliğinden ötürü. Sevemedim  kendisini ve kitap da onun hakkında bir kitap olduğundan notum bir yıldız düşük oldu. Lakin yine de zevkle okudum özellikle sonlara doğru yine diğer kitaplarda aldığım tadı aldım.




Bu okuduğum kitapların hepsini sevdim ama en çok hangileri bende yer etti diye sorarsanız Karpuz Şekerinde, Kürtaj ve Babil'i Düşlemek derim. Diğerlerini de sevdim ama bu üçünün yeri ayrı :). Kitabın başlığındaki o açıklayıcı yazıları da çok seviyorum. Yukarıda da yazdım, kitabı daha ilgi çekici yapıyor.

Maalesef Brautigan'ın her kitabı çevrilmemiş ve çevrilenlerden bazıları da tükenmiş durumda. Eğer olur da o kitapları okuma şansım olursa bu listeyi güncellerim. O kitapları bulmamda da bana yardımcı olacak bir yorumunuz varsa seve seve okurum. Nadirkitap, yabancı siteler, ukitap benim bildiklerim. Hatta Altıkırkbeş yayınlasa tekrardan daha da güzel olur, şöyle hiç yayınlanmayanlarla beraber :).

Bir de 6:45 yayınevinin kitaplarında genel olarak görülen yazım hataları var bazı kitaplarda. Babil'i Düşlemek de bir iki bölüm tekrardan basılıp iki kez konmuş, eksik paragraf ile. Benim elimdeki baskısında öyleydi en azından. Bir de samimi dili var yayınevinin kitaplarında da görülen onu seviyorum :). Aslında yayınevinin beş kitap/yazar yazısını yazıyorum, güzel kitaplar çeviriyorlar.

Brautigan'ın kendine has tarzını, anlattıklarını okumayı çok seviyorum. Eğer siz de hiç okumadıysanız yazarın kitaplarına bir şans verin hem de hemen. Keşke böyle trajik bir şekilde aramızdan ayrılmasaydı :(. RIP Richi, seni seviyoruz ve unutmayacağız <3
Devamını Oku »

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Öneri Makinesi 4 Yaşında! 2017 Çekiliş Sonucu!

Merhaba arkadaşlar :). Nasılsınız keyifler yerinde mi :). Bildiğiniz gibi çekiliş için bir aylık süremiz doldu. Ben de şeşbeş olarak listeyi hazırladım ama hiç şikayetim yok çünkü katılım diğer çekilişlere göre kat kat fazlaydı ve çekiliş gibi çekiliş oldu :). Tabi ki sayenizde, katılanlara çok teşekkür ederim :). Güzel dilekleriniz için de çok teşekkür ederim, okurken o kadar mutlu oldum ki anlatamam, güzel dilekleriniz katı katınca sizin olsun umarım şansınız hep gülsün :).


Biliyorum bu kısımları kimse okumuyor direkt sonuca bakıyor genelde :) ki çok normal sonucu gördükten sonra birçoğunuz okuyor biliyorum :). Tekrardan merhabalar :). Lafı uzatmayacağım zaten sadece birkaç kişi katıldım demesine rağmen gfc'de adı olmadığı için katılamadı ve paylaştım deyip link paylaşmayan arkadaşların da ek hakkı geçerli olamadı. Birçok kez belirtilmişti bu konular hem çekiliş hem sonraki yazılarda. Adı tutmayan arkadaşların resmi varsa tek tek baktım adını yazmayanlara bile hakkı geçersiz olmasın diye ama ne fotoğraf ne adı olmayanları bulmam imkansız o yüzden o kişiler katılamadı. Bir de ben herkesi katıldı yaptım takip edenlerden, olur da sadece doğum günü kutlamak için yazdıysanız üzgünüm siz de çekilişe katıldınız belki de kazandınız :):).

Bu kadar gevezelik yeter sabırlı birkaç kişi, işte bu güzel kitapları kazanan :).

Sevgili İrem Yagizel :).



Kendisini tebrik ediyorum :). Güle güle okusun. Umarım keyifle güzellikle okur. Kitapların hepsini sever, ayraçları kullanır :).

İletişim bilgilerini sağ alt köşedeki iletişim kutusundan bana gönderirse en kısa sürede kendisine kitaplarını göndereceğim. Olur da iki gün içinde göndermezse yeni bir çekiliş düzenlerim.

Kaybedenler hiç üzülmesin çünkü yeni bir mevsime yaklaşırken ben de buna kayıtsız kalmayıp sizlere daha kısa süren sonbahar temalı küçük bir çekiliş hazırlamak istiyorum :). Benim çekilişlerde pek şansım olmuyor (aslında genelde hayatta olmuyor ama konumuz o değil :)) ama çekiliş yapmak da çok güzel. O yüzden beklemede kalın, sevgiler :).
Devamını Oku »

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Sevgili Güllük #48 (New York'un Melankolik Delikanlısından Gizemli Bir Tren/Görselli Öneri)

Mystery Train - Jim Jarmusch (1989)

Far From Yokohama

@Mephis







Daha fazlası için Öneri Makinesi Tumblr Hesabı


Dipnot: Görsellerin hepsi tarafımdan hazırlanmıştır.
Devamını Oku »

22 Ağustos 2017 Salı

Sevgili Güllük #47 (Eganba Son Durum, Mimler ve ÇEKİLİŞ Hakkında)


Daha önce "Sen de herkes gibisin Eganba" yazımda içimi döktüm, hatırlarsanız, hatırlamadıysanız üzerine tıklayıp göz atabilirsiniz. Bu bölümde de nasıl bilgilendirilip uzun vadede hala kitap kargosu beklediğimi anlatacağım. Pazartesi günü (21.08) mail aldım, hani iki günde temin olan kitap ön siparişi 21.08'e çevrildi ya siparişten sonra, tahmin edin noldu o gün mail geldi tedarikçiden kaynaklı sıkıntılar olmuş, gecikmeden dolayı özür diler, daha "fazla bekletmemek için" diğer kitapları göndereceklermiş. O kitabın durumu ise yeniden 2 günde temin, hatta şimdi son kez bir daha bakayım dedim ön sipariş 25.08 olmuş (error verdi). Eee günaydın. Olmuş zaten siparişi vereli 6 gün bir kitap için bekletmişsin sekiz kitabı şimdi göndermeye karar veriyorsun. Baştan beri gönderse sıkıntı olmayacak zaten. Kitabın da gelesi yok herhalde öyle göndermeye karar verdi. Yakında bir iptal durumu da bekliyorum yoksa göndermezdi gibi ama dediğim gibi yine tarihler bilgiler değişmiş. Olacak iş değil yok yok değil. Banu Alkan Ohh may gadından bir nida çeker sonra Safiye Soyman gibi ay em orınç diye diye muhtemelen bir üç dört gün de kargo beklerim ki dün öğleden sonra göndermişler.

Bir de Twitter ve Instagram'da hızlı kargolama diye Eganba'yı paylaşmıyorlar mı bağırasım geliyor hani benim kitaplarım nerde hanımmm diye de sonra susuyorum elitliğimden ödün vermeyeyim diye, ama elitliğin de bir sonu olabilir canlarım zira ben kitaplarımı istiyorum :(. Yine de iyi yanından bakarsak en azından geç de olsa haber veriyorlar, özür diliyorlar. Bu da bir şey. Ben neler gördüm, kitap yok diye kendi kendine iptal edip göndermeyeni de vardı en azından biraz daha bir ilgili durum var gecikmeli de olsa. Yani Eganba ideal olacak sitesinde işte yıldızlar düştü düşüyor, daha çok yolun var. Umarım herkes gibi değil de yine temin durumunda olmasa bile  hızlı kargolama yaparak bu okuyucu yorumlarını dikkate alarak ilerlersin de bu durumlar düzelir. Dur bakalım zaman ne gösterecek. Yalnız fark ettiyseniz biraz yumuşadım, hem özür diledikleri hem haber verdikleri için :), bir de kitaplar kargoda ama yine de affetmiyorum seni Eganba öyle kolay değil nokta.



Sevgili Aysel, Blue Things blogunun tatlı sahibesi beni son yaptığı yaratıcı miminde mimlemiş ama ben, özür dileyerek pas geçtim çünkü çok zor bir mim :(. Bildiğiniz gibi normalde mimleri pas geçmem ama cidden yapması zor bir mim lakin okuması bir o kadar da keyifli. Hem keşif yapıyorsun hem de bazı cevapların senin vereceğin cevaplara nasıl benzediğini görüyorsun :). İşte bu mimde sevgili Aysel ve Her Telden Şef benim için o kadar güzel şeyler yazmış ki dayanamayıp hüngürt şakırt ağlayacaktım :). Çok ama çok mutlu oldum, bana blogunu tanımla deseniz hayatta aklıma gelmeyecek şeyler yazmışlar. Ben bir kez de buradan teşekkür etmiş olayım güzel yorumları için :). Onların mimlerinde yeni bloglar keşfetmek için hatta dahası ben de yapmak istiyorum derseniz yukarıda isimlerine tıklamanız yeterli :). Bana da yorum atarsanız yaptığınız mimleri severek okurum hani :). Müthiş bir blog keşif etkinliği gibi bir şey olmuş kategorili, süper mim fikri bulmuş Aysel valla bravo :).



Son olarak, bazılarınıza gına geldi biliyorum ama çekilişe son günler kala bir kez daha duyuru yapmak istiyorum çünkü birkaç kez belirttiğim halde bir göz attığımda yorumlara ek hakların ya da katılma şartının olmadığını gördüm ve içim elvermedi. Son kez bir duyuru yapayım, eğer katıldıysanız lütfen bir kez daha şartları okuyun ve kontrol edin çünkü;

*Katılmanın tek şartı olan GFC takip bölümünden takip etmeyip yorum yapanlar olmuş, belki yorum yaptığınız adla takip etmiyor olabilirsiniz eğer öyleyse yorumlarda belirtin lütfen. Takip etmeden yorum yapanların maalesef katılımı geçerli değil :(. Tek zorunlu şart bu.

*Şu sosyal medyada paylaştım burada paylaştım yazıyorsunuz ama linkini vermediğiniz sürece benim bulmam çok zor o yayını o yüzden lütfen paylaştığınız linki yorumlara ekleyin yoksa ek hakkınız üzülerek geçerli olmayacak.

Bir tek Instagram ve Twitter'da paylaşırsanız beni etiketlerseniz görebiliyorum o yüzden o sosyal medya hesaplarında beni etiketlediğiniz ve çekiliş sonuna kadar silmediğiniz sürece ona da tamam ama paylaşsanız linkini sevinirim :).

Tek zorunlu şart var takip etmek diğeri de ek hak için paylaştığınız linki yorumda paylaşmak :). Tabi takip ettiğiniz ad ile yorum adı farklıysa belirtmeniz. Bu kadar basit :). Bir de sonradan yok ben duymadım, görmedim olmasın işte burada yine paylaşayım linkini, katılanlar da bir baksın eksik gedik var mı diye hem belki ek hak ister link paylaşırsınız aklınızda olsun :). Katılan herkese şimdiden çok teşekkürler :).

İyi Ki Doğdun Öneri Makinesi/ÇEKİLİŞ 2017



Son olarak güzel bir haberle kapatayım :). Telefonum geldi arkadaşlar ve başka olaylar oldu ama hiç anlatıp canınızı sıkmak istemiyorum şimdilik halloldu gibi zaten. Instagram'da takipleştiğim arkadaşlarım zaten biliyor artık kaldığım yerden fotoğraf ve hikaye paylaşmaya devam ediyorum :). Güzel fotoğraflarınızı beğeniyorum. Güzel yayınlar da geliyor, beklemede kalın. Ayy çokkk uzun yazı oldu, sıkılmadan buraya kadar geldiyseniz bir selam verin :). Seviliyorsunuz :).

Dipnot: Görseller tumblr'da "gracedraws" hesabından alıntıdır. Görsellerin üzerine tıklayarak kaynağına ulaşabilirsiniz :). Benim çok hoşuma gitti hesabı ve illüstrasyonları :).
Devamını Oku »

20 Ağustos 2017 Pazar

Sevgili Güllük #46 (Siyah Beyaz Bir Şiir/Görselli Öneri)

Stranger Than Paradise - Jim Jarmusch (1984)


"You know, it's funny... you come to someplace new, and everything looks just the same."





Daha fazlası için;


Dipnot: Görsellerin hepsi tarafımdan hazırlanmıştır.
Devamını Oku »

18 Ağustos 2017 Cuma

Sevgili Güllük #45 (Sen de herkes gibisin Eganba, yeni keşif bloglar ve şarkılar)



Sevgili Eganba,

Her yerde övdüğüm, hızlı kargosu ve kitaplarla gönderdiği küçük hediyelerle mutlu eden eganbadan bir hüsran. Güvendiğim dağlara karlar yağdı :(. 15 Ağustos'ta verdiğim 9 kitaplık siparişin 8 kitabı paketleniyor, bir tanesi temin aşamasında üç gündür. Bugün mail alıyorum kendilerinden iki günde temin yazan kitabın ön siparişinin 21 Ağustos olarak değiştirildiğini ve üç gün sonra gelen maille bunu bildirdiklerini. Zaten her zaman neredeyse gününde kargoya giden kitapların bu sefer hala paketlenmesi beni işkillendirdi dedim herhalde iki gün temin yazıyor hepsini gönderecekler, onu bekliyorlar ama kitaba bakmamla ön sipariş 21.08 diye değiştirmişler çoktan. Ee eganba şimdi senin diğer sitelerden ne farkın kaldı? Hızlı gönderim yapmanı her yerde öven ve tavsiye eden beni alışverişten soğuttun. Bari bir kitap için sekiz kitabı bekletme gönder, onları da göndermiyor bekletiyor. Beğenmediğimi söylediğim siteler bile geç kargoya verse ikiye bölüp gönderiyor sen geri kalan kitapları kaç gündür bekletiyorsun. Yakışmadı. Bu gidişle o kitap için diğer kitapları da daha çok bekleyeceğim anlayacağınız. Hep bana mı denk geliyor böyle şeyler, bilmiyorum. Valla hevesle alıyorsun sonra hüsran. İyisine iyi kötüsüne kötü, eganba böyle bir durumda kriz yönetimi yapamadı ya da usulleri böyle. Senin de pek farkın yokmuş diğer sitelerden Eganba ya da ben gözümde büyütmüşüm, sana bir şiirle cevap vermek istiyorum, yani bence artık sen de herkes gibisin. 


Yeni keşfedilen bloglar

Bu aralar yeni bloglar keşfediyorum ve içinden çıkamıyorum :). Bazen öyle bloglara denk geldim ki yerli yabancı blog gibi blog diyorum :). Eskiler darılmasın tabi ki :). Sizler zaten benim canımsınız canım. Bir de güzel bloglar keşfedince mutlu oldum, habire eski yazılarını karıştırıyor bazen yorum yapıyor bazen sadece geziniyorum mutlu mutlu. Bu aralar suyuna düştüm gerçekten çok mutluyum bu konuda.


Yeni gruplar, şarkılar

Tabi gruplar ya da şarkılar yeni değil ama benim son keşiflerim olduğundan bana yeniler :). Şimdi hepsini paylaşmak vardı da içimden yazmak gelmiyor bir de biraz bana kalsınlar ben doyuncaya kadar dinleyeyim istiyorum :). Bencillik dimi ama yapacak bir şey yok :). Yine de bir ara paylaşırım kesin, abur cubura da ara verdik baya.


Milka Tucum bitti, stoklar tükendi arkadaşlar ve hayat ışığım söndü resmen :(. Herkes kitap alışverişi yazısı yazarken ben süt dökmüş kedi yavrusu misali okuyorum yazılarınızı. Eganba yaktı beni ama diğer alışverişimin ilk kısmı yolda. Tesadüfün böylesi ama onlar geç gönderdi yine (aynı gün verdim) ama geç olmasına rağmen ikiye bölmüş ve öbürü temin durumunda, yakında gelir. Hatta beğenmediğimi söylediğim site hafta sonuna girmeden kargoyu vermiş, bekletmemiş. Üç kitap aldım düşünün ikisi geliyor, diğer üç buçukluk kitap için bekletmiyor gönderiyorlar o da yakında gelir ya da iptal olur. Gerçi o da iptal olursa haber bile vermez yani al birini vur ötekine :). Yine de o da gelecek gibi yoksa direkt iptal ederlerdi o da pazartesi temin olur gibime geliyor. Yok bulamadım o ideal kitap alışveriş yapacağım sitemi. İndirim olsa kargosu problem olur kargosu olmasa o kadar alışveriş yaparsın çöp göndermez, öbürü hediye gönderir indirimi olmaz, indirimi olur hasarlı gönderir. Kavanozların dibi göründü çörek otu ve susam sam sam sam.....

Benden de bu kadarsam. İki mutlu iki mutsuz bazı güncellemeler ve ben. Telefonum gelirse bu geç gelen kitap alışverişlerini hikaye dizisi olarak yayınlarım. Gerçi hevesim kaçtı o da pek içimden gelmiyor. En erken kargo pazartesi gelir, diğerleri tahminen pazartesi en iyi ihtimal yola çıksa buraya gelmeleri iki üç gün kargonun keyfine göre değişebiliyor bazen, telefonun da gelmediğini düşünürsek ada sahillerinde bekliyor yollarını gözlüyor kendime kitap sitesi istiyorum. Sağlıcakla kalınız efem. İçimi döktüm biraz kusura bakmayın, esenlikler dilerim :).

Şu şarkıyı dinlerken okumanızı isterdim de yazının sonuna geldik, şimdi dinleyin de yazının etkisi sürsün bari :). Ya da sürmesin sadece şarkının keyfini sürün.
Devamını Oku »

17 Ağustos 2017 Perşembe

Atıştırmalık #26 (Citizen Kane, 8 Femmes, İtalyan Usulü Evlilik)

Halo :). Şu aralar hayata tutunma sebebim tuc ile çikolatayı bir araya getirme dahiliğini gösteren o yegane insan ve bu güzel şeyi yarı fiyatına düşürüp stoklamamı sağlayan market (stokta yok). Gerçekten tuc ile çikolata sayesinde tanıştım ama bildiğiniz tuzlu kraker bir de milka çikolatasıyla birleşince hayata tutunmak için adeta bir neden sunuyor :). Uzun zamandır sevdiğim bu çikolatayı indirime sokan o market senin de güzel yüreğini öpüyorum. Tuc-çikolata fikrini ortaya atan güzel insan buradan her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan tebrik ederim. Evet, bu sevimsiz yaz günlerime bir ışık tuttuğu için bile sevilir :).

Bu aralar milka tuc işbiliği dışında da çok şey atıştırıyorum da hepsini yazasım gelmiyor ama yazsam kendime not olur iyi olur ama üşengeçlik geliyor vazgeçiyorum ya da ayrı yazısını yazarım diyorum sonra kalıyor ama not aldıklarım da var henüz yayınlanmamış. Bu üç film de seçilenler gibi bir şey ama aslında üst üste izlediğim üç güzel film. Not düşmemek olmazdı. Onun dışında Goodreads'ten takip edenler bilir sinema kitaplarına sardım bu aralar, elimdekileri eritiyorum gayet memnunum. Yeni kitaplar da sipariş ettim gelsinler bekliyorum. Telefonum gelirse o zamana bir hikaye serisi de yaparım Instagram'dan, güzel alışveriş oldu gibi :). Onları da hemen okur yorumlarını yazarım hatta belki bir sinema kitapları listesi yaparım bilinmez :). O zamana kadar gelelim üç güzel filme;

Citizen Kane - Orson Welles (1941)




Bu filmi aslında izledim sayılır hakkında çok fazla şey de okudum izledim ama baştan sona böyle hiç izlememiştim. Tabi ki zamansız çok güzel bir film. aklınıza gelebilecek tüm sinema kitaplarında bu filme rastlarsınız zaten. Hepsi de ne kadar önemli ve güzel bir film olduğunu anlatır. Hatırlarsanız "Ed Wood" filminde de Ed hayrandı Welles'e, hatta sahnesi var onunla :). Bir yayımcı devinin hayatı; enleri dipleri. Güzel detaylar var; teknik ve hikayede. Çok güzel film, sinemayla ilgilenen ilgilenmeyen herkes izlesin :).

8 Femmes - François Ozon (2002)




Ozon'dan bir film izledim hem de Isabelle Huppertlı bir taşla iki kuş :). Güzel film güzel. İzlerken bana birçok yönden tiyatroyu anımsattı; müzikal olması, tek mekan, kameraya (seyirciye) oynanan oyun, kıyafetler gibi ki gerçekten oyundan uyarlama. Güzel mi çok güzel. Bir değil iki değil üç değil tam 8 kadının önemli rollere sahip olduğu bu filmin katmanları da anlattığı da tabi ki çok. Filmdeki odak tek erkeğin yüzünün görünmemesi de ayrıca güzel çünkü bu kadınlar hakkında bir film. Bu tarz bir durum Meg Ryan'ın "Kadınlar" diye romantik komedisi vardı o filmde de vardı bu durum, yine güzeldi :). Filmi pek hatırlamıyorum ama ortalama bir romantik komediydi sanırım ki kendisinin çoğu filmini de severek izlemişimdir :). Güzel kafa dağıtmalık filmler :). Neyse "8 Femmes"'e gelirsek, müzik, komedi, suç, gizem hepsi bir arada, bir bakın derim :). "Mon amour Mon Ami" şarkısına özellikle dikkat, benim gibi bu tatlı şarkıyı nereden hatırlıyorum diyenleri yorumlara bekleriz :).

İtalyan Usulü Evlilik - Vittorio De Sica (1964)




Tatlı bir romantik komedi. Bizim eski Yeşilçam romantik komedileri tadında :). Bazı yerlerde kahkahayla güldüm, komedisi de dramı da yerindeydi. Bir çiftin 20 yıllık hikayesi. Adamı seven bir kadın, kadına değer vermeyen bir adam ve kadının intikamı :). İzledikçe zaten kadın karaktere sempati duyuyorsunuz ve içinizden her seferinde kocaman bir oh olsun demek geçiyor adama :). Kafa dağıtmak biraz eğlenmek için güzel bir film.
Devamını Oku »

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Cube - Vincenzo Natali (1997)



Yaşadığımız dünyanın mikrokozması (microcosm) olarak tanımlayabileceğimiz gerilim dolu güzel bir bilim kurgu. Yine çok fazla bütçe gerektirmeden güzel seyirlik sunan filmlerden biri.

Nasıl ve neden tuzaklarla dolu küpün içinde oldukları bilinmeyen sayıları sürekli değişen küpten çıkış yolunu arayan bir grup insanın dramı. Farklı meslek ve sosyal sınıflardan bir grup insanın rastgele değil bir nedenle kendilerini küpte bulmalarını fark etmeleriyle çıkışı aramaya başlayacaklardır.

Küpün içinden çıkmak için bir savaş verirken bir de kendi içlerinde savaş veren grubumuzun işi hiç kolay değildir. Toplumun farklı kesimlerinden olan bu insanların bazı nedenlerden ötürü seçilip bu sorunun yanında çözümle birlikte küpün içinde beraber olduklarını anlamaları kurtulmaları için önemlidir. Lakin insanoğlu kendinden olmayanı dışlama konusunda uzman olduğundan bir olmadan önce çokça kayıp vermesi gerekecek. İnsanın asıl düşmanı yine insan.

Bunun dışında birkaç diyalog ile de dolaylı yoldan Tanrı var mı ve dünyada ne için bulunmaktayız sorusunu sorarken bu soruların bazılarına film içinde cevap verildiğini söyleyebiliriz. Sonundan da anlaşıldığı gibi sonuç değil alınan yol önemli; hayat bir çember, döngü; ne kadar yol katedersek edelim ulaşacağımız yer yine başlangıçtır ama biz aynı kişi değilizdir, bu yolda ne kadar insan kalabildiğimiz de önemlidir; değersiz gördüğün insanlara bir gün bir bakarsın muhtaç olursun gibi birçok açık mesajı da söyleyebiliriz.

Sonuç olarak oyunculuk konusunda iddialı olmayan gerilimi oldukça başarılı hatta korkuya kayan güzel farklı çok bilinmeyen bir bilim-kurgu izlemek isterseniz 1997 yapımı "Cube" filmine göz atmanızı öneririm :). En iyisi değil ama izlemeye değer bir film, meraklılarına önerilir :).


Devamını Oku »