Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Okunulası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Aralık 2018 Pazartesi

Atıştırmalık #45 (Uzak Doğu Edebiyatı)

Merhabalar :). Uzun zamandır kitap okuyamıyorum ve şu anda da pek okuduğum söylenemez. En son Uzak Doğu filmleri izlerken elimde kitapları da olunca hevesim arttı ve başladım okumaya. İlgim merakım daha da arttı zaten önceden beri merak ettiğim bir kültür; film ve kitaplarla destekleyip bir de içinde mutfak geçince eve soya sosu ve noodle alıp birkaç tarif denememek için kendimi zor tutuyorum :). Tabi son yıllarda çevrilen kitaplar sayesinde seçeneklerimiz de artıyor ne güzel ki. Sizin de önermek istediğiniz filmler ve kitaplar hatta tarifler varsa yorumlarda paylaşırsanız çok sevinirim :).

Vejetaryen - Han Kang 



Bir kadını ve etkilediği hayatları üç faklı gözden dinlediğimiz üç farklı öykü. Sıradan bir kadının sıradan hayatında gördüğü bir rüyadan etkilenerek vejetaryen olmasıyla değişen ve değiştirdiği hayatları okumak güzel bir deneyimdi. Beni etkiledi. Hayatındaki hiçbir erkeğin sözünden çıkmamış hayattan bir beklentisi olup olmadığı bilmediğimiz bir kadının, belki de ilk kez isteği ve kendine ait verdiği tek karar vejetaryen olmasıyla yaşadığı değişimi kocası, eniştesi ve ablasının bakış açılarıyla dinliyoruz. Ailesi sayesinde geçmişi ve şimdiki hayatı hakkında verilen ufak detaylarla fikir sahibi olduğumuz Yonğhe'nin içinde kopan fırtınaları arada okusak da daha fazlası için büyük bir merak duydum ama üzüldüm de. Birçok açıdan incelenebilecek bir kitap, nasıl yorumlamak nereden bakmak isterseniz. Güzel bir kitaptı, Kore edebiyatından daha önce bir okuma yaptım mı bilmiyorum ama son olmaz herhalde.

Mutfak - Banana Yoshimoto 



İki kısa öykü. İlki özellikle benim gibi mutfak aşığı yemek için yaşayan insanlar için daha da cazibeli bir öykü. İki öyküde de ölüm teması ciddi bir biçimde işlenmiş ve yansımaları olabilecek en naif biçimde anlatılmış. Birinci ağızdan dinlediğimiz bu öyküler samimi ve sıcak. Özellikle ilk öykü o kadar tatlı ki bir şans vermenizi tavsiye ederim.
Devamını Oku »

16 Kasım 2018 Cuma

Gerçek Arkadaşın Kim? #Mim

Sevgili Yıldız'ın blogunda görüp aşırı hoşuma giden bu mimi yapmak istedim. Bu mim basit mini bir quiz. Ben soruları cevapladım, sizler de benim cevaplarımı tahmin etmeye çalışacaksınız.


Buradaki linke tıklayıp beni ne kadar tanıdığınızı görebilirsiniz. Eğer siz de benim yapmamı isterseniz seve seve yaparım, aşağıya linkinizi bırakmanız yeterli. Bakalım sonuçlar ne çıkacak merakla bekliyorum :).

Keyifli bir hafta sonu dilerim, sevgiyle kalın :).


Devamını Oku »

14 Ekim 2018 Pazar

Sevgili Güllük #8 (Moleskine)

Merhabalar :). Destek mesajlarınız, tecrübeleriniz ve önerileriniz için teşekkür ederek bu yazıya başlamak isterim. Bir önceki yazımda inatla cevap ya da kod ya da herhangi bir sonuç alana kadar beklediğimi söylediğim yazımı yazdıktan kısa süre sonra kodu aldım güncelleme olarak söylediğim gibi. Aldıktan sonra müşteri temsilcisi sorunun çözüldüğünden o kadar emindi ki benim ne olacak şimdi nereden onaylatırım sorularıma büyük bir hevesle cevap verdi. Ben de en sonunda emin ve ikna olmadan ama yapacak daha iyi bir şey aklıma gelmediğinden tüm görüştüğüm müşteri temsilcilerine ve Moleskine'e ithafen yine fantastik bir konuşmayla görüşmeyi sonlandırdım, karşılıklı "iyi" dileklerimizi sunup umarım sonsuza dek vedalaştık. İki gün sonra da hesabıma paranın yattığını gördüm, bu sefer işlem tamam :). Beklemek bir şekilde işe yaradı sanırım :). Desteğinizden dolayı teşekkür eder, bu fantastik ama eğlenceli son sohbetimizi yine sübjektif bir özetle sizlerle paylaşmak isterim :). Para iadesini de aldığıma göre geriye kötü bir tecrübe ve birkaç trajikomik diyalogla Moleskine sitesini hayatımdan çıkarıyorum :).

- Blablala, herhangi bir sorunda bizimle iletişim kurmakta çekinmeyin.
- Ben iadeyi alayım bu siteyi hayatımdan çıkaracağım.
- Yaşadığınız sorunlardan dolayı üzgünüz, yardımcı olmak için buradayız.
- Hahah, buna ancak gülerim. Elveda (umarım sonsuza dek)
- İyi günler :).

Güncelleme: Sürpriz! Moleskine'nin defteri parayı iade etmesinden bir hafta sonra geldi. Son kazığını da atmayı ihmal etmedi, yani artık sadece gülüyorum iade almasaydım yine ufak çaplı bir sinirlenirdim ama iadeyi aldım sıkıntı yok. Olan bana karşıdan ödemeli kargo göndermesi (5 lira 10 kuruş) :/. Sorun miktarı değil sorun benim siparişimin kargosunun bedava olmasıydı :/. İzninizle bu kötü tecrübeyi en kısa zamanda unutmak istiyorum. Umuyorum ki güzel tecrübelerimiz olsun, sakin kalın :).

Devamını Oku »

28 Eylül 2018 Cuma

Sevgili Güllük #7 (Özet)


Yeni mini diziler izlerken yarım bıraktığım dizilere devam etme kararı aldım ve Modern Family ilk tercihim oldu. Çerez gibi 20 dakikalık bölümlerle bu aileye gülmeyi özlemişim. Tabi kaldığım bölümü bulmak biraz zor oldu ama en azından kaldığım sezonu hatırlamışım, doğru bölümü bulana kadar da birkaç eski bölümle şenlendim. Son sezonda biri ölecek diyorlar ama sürpriz bir şekilde Jay'in köpeği Stella'yı öldürüp arkasından herkesi yaslı konuşturabilirler, röportajlarını izlerken herkes Jay olduğunu düşünürken mesela.

Eğer bu varsayımım doğru çıkarsa kendi dizimi yazacağım, haha. Çıkmazsa işte o zaman hürgürt şakırt çünkü her karakterini sevdiğim nadir dizilerden :(. 


The Big Bang Theory, Orphan Black ve Parks and Recreation da sıradaki dizilerim olacak ikisi bitti diğerinin son sezonuymuş yine sanırım. Ben de geriden gelerek bitireceğim bu çok sevdiğim 4 diziyi. 


Hayatımdan bir dönem kapanıyor gibi hissediyorum, ikisiyle kaç sezondur haşır neşirim, bir nevi benim zamanımın çok güzel komedi dizileri ve onları izlerken zaman geçti ben de büyüdüm. Yokluklarına alışmak zor olacak :(. 

2018 filmlerini izlemeye çalışıyorum buldukça. Sizin bu sene mutlaka izle dediğiniz filmler ne? Bir de nereden izliyorsunuz merak ediyorum.

Eric Rohmer ve Alfred Hitchcock'un bir sürü filmini izledim yine. Rohmer yazısı hazır, Hitchcock'a özel bir atıştırmalık düşünüyorum ama emin değilim. Ne dersiniz?

Kitap okuyamıyorum. Uzun süredir elime hangi kitabı alsam sürünüyor. Yazıyorum belki ilham gelir de elime aldığım bir kitabı bitiririm artık. Canıma sıkmaya başlayan bir süre oldu okumayalı. Kitaplardan değil tamamen benim isteksizliğimden.

Abur Cubur yazıları yazmayalı da çok oldu, güzel bir liste yapmalı.

Bu aralar kendi bloguma çok yorum ya da izlenme almasam da sizlerin yazılarını okuyup yorumlamaktan büyük keyif alıyorum. Sonbahar herkese yaramış ve ilham getirmiş. İzleme listemde yazılar sürekli değişiyor ve ben hepsine yorum yazmasam da okuyorum. Yaz rehaveti falan kalmamış çoğu kişi buralarda, mutluyum :). Hatta bazı arkadaşlarımız yazmaya döndü, birkaç blog daha var onlar da sürpriz yapıp dönse daha da güzel olur. 

Şimdilik benden bu kadar. Sizler ne alemdesiniz? Neler izliyor neler okuyorsunuz ya da neler yapmak isteyip yapamıyorsunuz? Kendinize iyi bakın, etkileşimde kalın :).
Devamını Oku »

12 Eylül 2018 Çarşamba

Sevgili Güllük #8 (Moleskine Faciası)

Böyle şeyler hep benim mi başıma gelir gerçekten bilmiyorum ama o kadar internetten alışveriş yaptım böyle sorumsuz müşterisinden ve verilen siparişin nerede olduğundan bile haberi olmayan bir site görmedim.

Bahsettiğim sitenin linki aşağıdadır.

https://tr.moleskine.com/en/

Biraz sinirliyim içimi dökeyim zira kendilerine de söylediğim gibi Türkiye Moleskine sitesinden alışveriş yapan  ya da yapmayı düşünen kullanıcılarına bu acı tecrübemi paylaşacağıma söz verdim madem yazayım.

Uzun zamandır şöyle kağıt kalitesi yüksek (öyle çok anladığımdan değil sadece en az derecede sayfanın arkasında izi kalacak şekilde olması) bir defter bakınıyordum. Deftere o kadar para verilir mi ne gerek var diyen ben biraz daha kaliteli olsun diye en sonunda limitimi aşıp hem de yüzde elli indirimle kalitesine göre ne ucuz ne pahalı fiyatıyla Moleskine'nin sitesinden alışveriş yapmaya karar verdim. Kırtasiyede ya da online sitelere göre çok daha ucuz oluyordu ki fiyatları az çok görmüşsünüzdür.

Her şey iyi güzel de o siparişi vermez olaydım zira siparişi 23 Temmuz'da verdim hala ne ürünü ne de para iadesini aldım. Bakın o kadar yurtiçi yurtdışı alışveriş yaptım, böyle sorumsuzluk ve umursamazlık görmedim. Tabi bunu Türkiye sitesi için konuşuyorum onu belirteyim.

Şimdi o günden beri yaşananları kısaca bahsederek sizi de çok sıkmadan yazacağım. Olaylar şöyle gelişiyor ben ürünü 2-3 hafta almadıktan ve sipariş durumunda (ki hala öyle gözüküyor) "işlem görülüyor" bilgisiyle kutsanmışken (alıp alabildiğim tek bilgi) müşteri hizmetlerini ürünü hala almadığıma dair bilgilendirirken (evet haberleri yoktu) bugüne kadar yaşadığımız ve halen yaşamakta olduğumuz bu fantastik konuşmalardan birkaçını sübjektif bir özetle paylaşmak isterim.

- Ürün yok.
- Özür dileriz, hata veriyor. (bu birkaç konuşmada yaşandı tekrarlamayayım)

- Ürün yok, hala işleniyor görünüyor.
- Ben de bilmiyorum ama bu demek değil ki siparişiniz gelmiyor/yolda değil.
- ?!:?!?!'

- Ürün hala yok, bilgilendirme de yok, ürün nerede?
- Bir hata var biz size mail yazacağız. (O mail gelmedi, ben sorup öğrendim)

- Ürün yok para iadesi istiyorum.
- Özür dileriz ama ürün Türkiye'de her an gelebilir.

- Ürün yok, iade yok.
- Ürün Türkiye'de görünüyor, kaybolma ihtimaline karşı iade yapılacak, araştırılıyor.
- ?

(En sonunda iade işlemi başlatılır)

- Paramı verin!
- Özür dileriz. Ürün Türkiye'de, 2016 (yılından bir tarih gönderir)
- ?!?!''. Şaka mı yapıyorsunuz, yılına baktınız mı?
- Özür dileriz, benim hatam.
- Eminim paralel evrende almışımdır ama günümüzde ürün de iade de yok. (paralel evren kısmını gerçekten yazdım)

- İade istiyorum.
- İade işlemi başlatıldı, finans departmanımızda.

- İade?
- Bakıyorum.
- İade?
- Finans departmanı

- İade yok bir hafta oldu.
- Finans departmanında, 7-14 gün içerisinde yatacak. Bekleyin (sanki söylediği sürede daha önce işlerini yapmışlar gibi, pehh)

- İade yok 15 gün oldu, ürün zaten yok.
- Finans departmanında, işleniyor.
- Biliyorum, iade yok, 15 gün oldu, süre aşıldı. Demek ki bir sorun var, düzeltin lütfen!
- Güncelleme için mail attım
- Gelmeyen postalardan sıkıldım, burada bekliyorum.
- En kısa zamanda gelecek, özür dileriz.
- Evet evet, buradayım ;)
- Özür dileriz sizi bu şekilde beklettiğimiz için.
- Ben iki aydır bekliyorum, sayenizde beklemeye alışmayı öğrendik, (bu hızınızla zaten) çalışma saati bitimine kadar buradayım.

Sonuç olarak evet hala bekliyorum, sitesindeyim şimdi. Kararlıyım bu sefer neler dönüyor öğreneceğim. Belki de benden kaynaklı sorun yani hiçbir bilgi yok, kimse bilmiyor, öğrenemiyor. Beni sürekli o departmanda diye bekletip hiçbir zaman gelmeyen maillerini beklemektense biraz da canlı bekleyeyim. Cidden sinirlendim. Orada beklerken de boş durmayıp buraya yazayım dedim. Belki bu sefer bir sonuç çıkar. Olur da çıkarsa zaten bilgilendiririm sizi de. Müşteri hizmetlerinin tek yaptığı özür dilemek ama o bile batıyor bana artık çünkü hiçbir şey yapılmıyor. Evet hepsi çok kibar arada yardımcı olan da oldu ama sonuç yok.

Bir de şunu not düşeyim, online alışverişlerde bu tarz şeyler normal, hep de anlayışla karşılamaya ve müşteri hizmetleriyle halletmeye çalışırım. Daha önce bir kez daha benim sabrımı sınayan bir durum oldu onu da sizle paylaştım ama o bunun yanında hiçbir şeymiş. Ürün nerede bilmiyorlar ben söyleyince sistemde hata olduğunu fark ediyorlar, geç de olsa nerede olduğunu öğreniyor bu sefer niye bana gelmediğini bilmiyorlar hadi onu da geçtim olur bunlar; bari o arada iadeyi yapın da beni her hafta en az 2 kere müşteri hizmetlerine yazmak durumunda bırakmayın, onu da yapmıyorlar. Müşteri hizmetleri çok kötü acilen geliştirmeleri lazım, finans departmanı ve yurt dışı kargo ile ilgilenenler dahil. Gerçekten sabır testi oldu ve olmaya devam ediyor benim için.

Para iadesini de aldıktan sonra bu siteye girmeyeceğim olur da zaten girersem müstahak bana artık. Moleskine alırım belki ama bu siteden alacağımı hiç sanmıyorum. Bu benim yaşadığım kötü bir tecrübe maalesef. Yorumlara baktığımda kısa sürede ürünü alanlar da olmuş sorunsuz, bana mı denk geldi bilmiyorum ama bu da bir örnek olarak dursun burada. Ürün gelmemesi ya da uluslararası alışverişlerde sıkıntılar olur iki taraf kaynaklı da ama ben ürünün nerede olduğunu da neden hala gelmediğini bilmiyorum kötü olan onlar da bilmiyor. O zaman iade bekliyorsun sorunsuz bir şekilde o da olmayınca bende yandı devreler.

Sizin daha önce böyle bir tecrübeniz oldu mu, önerileriniz var mı? Yorumlarınızı bekliyorum. Sabırlı kalın :).

Güncelleme: İade kodunu aldım ama sadece kodunu.
Devamını Oku »

1 Eylül 2018 Cumartesi

Sevgili Güllük #6 (Bir Sinema Severin Kartpostallarla Çıldırma Keyfi)

Instagram hesabımı takip edenler bilirler ki kartpostal, mektuplaşma şu aralar en zevk aldığım yaratıcılığımı destekleyen en büyük hobim. Daha önce şuradaki yazımda bu konulardan bahsettim uzun uzun şimdi anlatmaya gerek yok ama postcrossing bu maceraya atılmama sebep site. Bu siteden, mektup arkadaşlarımdan şimdiye kadar muhteşem kartlar aldım ve almaya devam ediyorum. Bir yılı aşkın süredir postcrossing üzerinden kart alıp gönderiyorum ve şimdiden duvarım kartpostallarla dolu. Bu duvar kısmına geçen kartpostallarda göz bebeklerimden biri, sinema sever olarak tabi ki film kartpostalları. Şimdi ben de size canım blogger Gürültü'nün (kendisinin harika bir blogu var, okumalara doyamıyorum ama tek kötü yanı az paylaşım yapması :() isteğini biraz geliştirerek bir sinema kartları yayını hazırlayayım dedim. İşin ilginç yanı aldığım sinema kartlarının ikisini canım Ezgi'nin yollamış olması :). Ezgi tatlısı dışında geçenlerde alıp çıldırmama sebep olan bir diğer kart ise canım Wong Kar Wai'nin bizi buhranlara sürükleyen en sevdiğim filmlerden biri, California Dreamin' diye günlerce dolaşmama sebep gereksiz yere triplere sokan soundtrackiyle; Tayland'dan gelen Chuncking Express kartı :).

Öneri Makinesi

Diğer kartlara gelirsek;

Ezgi nasıl hissetti ya da öğrendi bilmiyorum ama Jim Jarmusch'u çok severim. Tüm röportajlarını okuyup biraz daha tanıdıkça daha çok sevdiğim bir yönetmen oldu kendisi. Filmlerinin hepsini çok severim ama iki tanesi var ki ayrı severim; onlardan biri blogda defalarca başınızın etini izleyin diye yediğim siyah beyaz kısa filmlerden oluşan bir şaheser Coffee and Cigarettes bir diğeri ise muhteşem John Lurie soundtrackiyle Stranger Than Paradise'tır ki, fotoğrafı görüyorsunuz anlatmaya gerek yok <3. Bir kez daha teşekkürler can kız Ezgi <3.

Öneri Makinesi


Sıradaki kartpostal bir illüstrasyon, filminden daha çok sevdiğim hem de :). Tarantino'ya bir türlü ısınamadım ama bu kart filminden daha güzel, kusura bakmayın fanlar :).

Öneri Makinesi


Bu bir tiyatro oyunu ama benim her sene en az bir kere seriyi hatim ettiğim, canım sıkıldıkça açıp filmlerini izlediğim çocukluğum, ilk sinema deneyimim Harry Potter :). Sinema hali olmasa da torpilli olarak girdi :). Bir başka Harry Potter hayranı mektup arkadaşımdan geldi bu kartpostal. HP sergisinden almış.

Öneri Makinesi


Son olarak yine canım Ezgi'nin bana yolladığı bu siyah beyaz kartı da paylaşmak istedim. Filmden olmadığını düşünüyorum ama Monroe var madem bu kart da bu listede olmalı dimi :).

Öneri Makinesi

Sizin bugüne kadar aldığınız en güzel kartpostal nasıldı ya da bu listede en sevdiğiniz hangisi?
Devamını Oku »

30 Ağustos 2018 Perşembe

Bir Yayınevi Beş Yazar/Kitap (Jaguar Kitap)

Merhabalar, uzun bir aradan sonra bir yayınevi beş yazar/kitap köşemize Jaguar Kitap ile devam ediyoruz. 2012 yılında yayın hayatına başlayan taptaze ama yayınları ile ilgimizi çokça çeken bir yayınevi Jaguar.

Mottosunu Stendhal'ın  "Mutlu azınlığa" sözlerinden alan yayınevinden ben de sizlere okuduğum beş güzel kitabını önereceğim :). Eklemem gereken önemli bir not şu ki yayınevinden okuduğum tüm kitaplar bunlar ve hepsini sevdim. Bu kitaplardan edindiğim ortak izlenim ise kitapların hepsinin akıcı olması ve basit bir dil ile yazılmasına rağmen anlattığından daha fazlasını çıkarabileceğimiz güzel romanlar olması. Tabi bir de içeriğiyle adıyla güzel bir uyum sağlayan kapakların hepsi çok başarılı. Umarız ki yayınevi birçok güzel yazarla kitaplığını geliştirir ve bizi ülkemizde yayınlanmamış yeni yazarlarla bolca tanıştırır :). O zaman hadi başlayalım :).

Öneri Makinesi

1. Kağıt Ev - Carlos Maria Dominguez


Orijinal adı La casa de papel olan (bir yerlerden tanıdık mı, bu sefer biraz farklı :)), Kağıt Ev uzun bir öykü aslında. Bir iki saatinizi alacak güzel çizimleriyle gönlünüzü hoş edecek okumayı, kitapları ve kitap almayı sevenleri ayrıca etkileyecek güzel bir kitap. Vefat eden arkadaşına gelen ilginç bir postayla, başka bir hikayenin peşine düşen bir adamın ağzından kitaplara dair nefis bir öykü okuyoruz. Kapağını ayrıca bayıldığımı söyleyerek bu güzel kitabı okumanızı öneririm :).

2. Hawthorn ile Child - Keith Ridgway


Bir İngiliz postmodern polisiyesi :). Okuduğum bölümden midir nedir, ders kitabı gibi okudum, hoşuma gitti :). Bildiğiniz detektiflik romanlarına asla benzemiyor, bir cinayetin peşinden sayfalarca koşmadık ama bazen kurban bazen evlat bazen suçlu gözünden bu kitaba da ismini veren dedektiflerimizi gördük ya da görmedik :). Farklı bir polisiye okumak isteyenlere :). Ayrıca yine kapağına bayıldığımı ve içeriğine çok güzel bir şekilde yakıştığını söylemeliyim.

3. Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın - Cuniciro Tanizaki


Japon edebiyatının önemli isimlerinden biri Tanizaki'den yalın ama çok güzel bir kısa roman. Adından da anlaşılacağı gibi; hikaye bir kedinin odağında, iki kadın bir adam arasında geçiyor. Çokça bahsedip kitabın tadını kaçırmak istemem lakin kedi sahibi olmak üzerinden kadın erkek ilişkileri, bağlılık, sevgi, kıskançlık gibi birçok temanın işlendiği elinize aldığınız gibi bitireceğiniz bu kitap Japon Edebiyatı'nı sevenler ya da bir yerden başlasam diyenler için okunulası hoş bir roman.

Öneri Makinesi


4. Hızlandıkça Azalıyorum - Kiersti Skomsvold 


Norveç'e gidiyoruz bu sefer. İskandinav soğukluğu hep aklımızda ama yine de Matea'ya ısınıyorum ve anlıyorum. Ölüme takıntılı bir kadın, eşi Epsilon ile mutlu hatta çok mutlu ve başka kimseye ihtiyacı yok. Ölüm ile bu kadar iç içeyken ister istemez yaşam ve ölüm hakkında da birçok sorgulamasına ortak oluyoruz. Naif bir hikaye. Kitabın adını çok sevdiğim ve blogda da yazdığım "İşe Yarar Bir Şey" filminde karakterin ağzından "Ben turuncuyum ve hiçbir şey turuncuyla kafiyeli değil" sözlerinin ait olduğu kitap olarak öğrendim (Başak Köklükaya, ne de güzel oynar filmde, izlemediyseniz izleyin hemencecik :)). Yine kapağının ne kadar başarılı olduğunu belirtmeme gerek olmasa da ben belirtmek istiyorum, çok güzel :).

5. Yaşamak - Yu Hua 


Çinli yazar Yu Hua'nın ülkesinde uzun süre yasaklanan ama her yasaklanan kitap gibi artan bir okuyucu kitlesiyle yeniden dağıtımı yapılan ve sevilen bir kitap Yaşamak. Hikayeler anlatan bir adamın öküzüyle beraber tarlasını süren Fugui ile karşılaşması ve Fugui'nin hikayesini bu yabancıya anlatmasıyla Fugui'nin nasıl "yaşayarak" yaşlandığını basit ve sade bir anlatımla okuyoruz. Hikayesi ise hayat gibi hem mutlu hem hüzünlü; ama benden uyarı mendilleri hazırlayın :).
Devamını Oku »

29 Temmuz 2018 Pazar

ÖNERİ MAKİNESİ 5 YAŞINDA!!!

Öneri Makinesi

Merhabalar, nasılsınız? Öneri Makinesi 1 yıl daha sizlerle güzelce yaşlandı :). İstikrarlı olduğum üşenmediğim nadir belki de tek şey olan blogumun yeni yaşı kutlu olsun :). Adet bozulmasın bir çekiliş yapayım ama ne yapayım diye düşünüyordum ve bu sefer kendi aramızda bunca yıldır beni okuyan takip eden ve yorumlarını esirgemeyen arkadaşlarımdan isteyen ilk üç kişiye kartpostal atayım dedim. Kartpostal almayı çok seviyorum belki aranızda benim gibi sevenler vardır. Tek yapmanız gereken istediğinize dair bir yorum bırakmak :). Hatta bana biraz yardımcı olmak adına ne tür kartlar sevdiğinizi yazarsanız elimdeki kartlardan ona göre seçmeye çalışırım :). İstemeseniz bile yorum yaparsanız sevinirim tabi :).  Mesela en ilginç ya da güzel bir anınız varsa blogla ilgili güzel olur :). Kötü bir anı olmadığını umuyorum tabi, hahaha :).

Öneri Makinesi


Bu sene de böyle bir çekilişle kutlamak istedim, umarım nice beş yılları kutlarız beraber :). 

Kendinize iyi bakın, öneri makinesiyle kalın :).

Öneri Makinesi
Öneri Makinesi
Öneri Makinesi
Öneri Makinesi

Dipnot: Fotoğrafların hepsi bana aittir. Bana gelen veya gönderdiğim kartpostal fotoğraflarını içerir. 
Devamını Oku »

1 Temmuz 2018 Pazar

Her Şerde Vardır Bir Hayır (HP Yazı Serisi)

Öneri Makinesi

Harry Potter ve Sırlar Odası'nda, dönemin başında Dobby, Potter'a Hogwarts'a gitmesin diye etmediğini bırakmadı. Tabi ki iyi niyetinden ve Potter sevgisinden lakin bu Potter'ın başına işler açılmayacağı ya da kötülüklerden korunduğu anlamına gelmedi. Nitekim, okula gitmek için babasının arabasını kullanan Ron ile beraber birçok muggle tarafından görülmeyi, cezaya kalmalarını ve Mr. Weasley'i işinde zor duruma sokmanın dışında şamarcı söğütten birkaç şamar yemeyi de ihmal etmediler bu Hogwarts yolunda. Bu şamar oğlanlarına dönme yolunda Ron, Harry'den biraz daha fazla şamar yemiş olacak ki asasını da bu şamarların birinde bir şekilde kırar. Arkadaşlarından ödünç aldığı seloteyp ile ne kadar bantlamaya çalışsa da zaten pek parlak olmayan ama kötü de diyemeyeceğimiz öğrencilik hayatı bu kırık asayla hiç de kolay olmamaktadır. Bütün sene boyunca hem arkadaşlarını hem kendini bu asayla çokça yoran (Malfoy'a yapacağı sümüklü böcek büyüsünün kendin ettin kendin buldun gibi ters tepmesi) Ron'un asası dönem boyunca şer gibi görünse de Malfoy ile olan olayda bize ipucunu verir ve bizi farklı olaylar bekler.

Öneri Makinesi

Şöyle ki en iyi tebessüm ödülünü kazanmış (diğer ödüllerini uygun saymayı görmedik ama bir büyü var ki o konuda hakkını yazımızın ilerleyen bölümlerinde vereceğiz) KSKSD öğretmenlerinden (ki o öğretmenler konusunda da şurada gerekli bilgileri vermiştik) Gilderoy Lockhart ile açılan sırlar odasına olan profesörün gönülsüz yolculuğunda Ron ve Potter, Profesör'ün hem tüm üçkağıtlarını öğrenir hem de bu küçücük ikinci sınıf öğrencilerine de bulduğu ilk fırsatta, buluşlarını ve maceralarını çaldığı diğer büyücülere yaptığı aynı büyüyü yapmaya niyetlenir. Niyetlenir niyetlenmesine de o hengamede Profesör Ron'un asasını ele geçirir. Eh tabi siz hemen anladınız neler olabileceğini, lakin Lockhart birçok şeyden habersiz yapacağı büyünün ve elde edeceği süksenin ışıltısıyla büyülenmişken Ron'un asasıyla yaptığı unutturma büyüsü ters teper ve bir kez daha başka büyücülere yaşattığı o büyüyü ömrünün sonuna kadar kendisi taşır (bakınız ikinci kendin ettin kendin buldun vakası, Ron'un kırık asasının gizli görevi bu herhalde). Ya işte böyle, kimse ne kibre kapılsın elde ettiği güçten ne de diğeri üzülsün şer gibi gelenden, zamanın daima farklı bir yorumu vardır :).

Öneri Makinesi
Devamını Oku »

10 Haziran 2018 Pazar

Kitaplar Kalbimden Vurur #mim

Uzun bir aradan sonra bir mim yazısından herkese merhabalar :). Sevgili Eslem ve İlkay blogdaşlarım beni de unutmamış ve bu tatlı mime davet etmiş, sorular da çok güzel ben de ilk fırsatta yapıverdim :). Bu arada ilk kez iki kişi tarafından bir mime davet edildim, aşırı mutluyum. Ekstra motivasyonla yaptım mimi :). Bu aralar çok yoğun olduğumdan birçok konuda birçok şeyden uzak kaldım, yazılarınızı da pek okuyamadım ama çok güzel de bir maraton başladı, onun için de liste hazırladığımı ve yakında paylaşacağımı belirteyim :). Hadi başlayalım :).

Kitaplar Kalbimden Vurur Mim
Bu resim sizce de çok güzel değil mi?


Eslem'in yazısı burada.
İlkay'ın yazısı burada. 
Mimi başlatan blogdaşımın yazısı da burada :).


1. Okumayı size sevdiren ne oldu?


Aklımda kalan en belirgin anı, 13 - 14 yaşlarımda bir yaz günü annemin elime Robinson Crusoe'yu tutuşturup oku demesiydi. Ben de kitabı okumaya başladım ve annem önlenemez bir kitap kurdu yarattı :). O günden sonra geceleri yeter artık uyu gözlerin bozulacak dediği çok oldu tabi :).

2. Hiç bir kitabı sayfalarını çevirerek biriyle okudunuz mu?


Okul sıralarında hayal meyal hatırlıyorum ama hoşlanmadığımı da hatırlıyorum :). Karşıdaki ya önce bitirir ya da sen önce bitirirsin falan sıkıntı :).

3. Yolculuğa giderken yanınıza kaç kitap alırsınız?


Çantamda nereye gidersem gideyim okuyacak fırsatım olsun olmasın mesafe kısa da olsa bir kitap olur. Yeni yeni de otobüs veya sıra beklerken bile okuma alışkanlığı edinmeye başladım. Kısa veya uzun mesafe olsun otobüste kitap okuyamam, midem bulanır. Yolculuğa çıktığımda da çok fazla kitap almıyorum gideceğim yerde genelde kitap okumaktansa gittiğim yeri dolu dolu yaşamak için genelde götürdüğüm kitaplar okunmamış olarak geri dönüyor. O yüzden az kitap alırım ve eğer okuyacak fırsatım olursa elimdeki kitap bitsin bitmesin zaten oradan da güzel bir sahaf ya da kitapçı gördüm mü illa ki kitap alıyorum :).

4. Asla okumam dediğiniz kategori nedir?


Asla dememek lazım, büyük konuşmaktan da elimden geldiğince kaçınırım. Hiç olduğu tarafa bakmadığım kitaplar var ama akıcı olan her kitabı okurum :).

5. Kitaplarınızı renklerine göre mi alfabeye göre mi sıralarsınız?


Yazarlarına ve yayınevlerine göre sıralarım. Mesela sevdiğim yazarlar; Alper Canıgüz, Richard Brautigan, Yalçın Tosun gibi her kitabını okuduğum yazarlar tek bir sıradadır. Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Kara Kule gibi seriler de aynı şekilde. Onun dışında kendi tarzı olan yayınevleri mesela Can Yayınları ve YKY kitapları hep yan yanadır onları tek sıra halinde görmek hoşuma gider :). Can Yayınları'nın beyaz kapaklarını çok ama çok severim, onlar eski yeni hep yan yanadır :). İngilizce kitapları da beraber dizerim, takas için ayırdığım kitapları da ayrı koyarım. Onun dışında okuduğum ve okumadığım kitaplar sıram da var, böylece moduma göre okumak istediğim kitabı rahatlıkla seçip okuyabiliyorum :). Biraz karışık olsa da kendime ait bir sistemim var kitaplığımda :).

6. Okurken size eşlik edecek bir hayvan ister miydiniz?


İstemek ne kelime bayılırdım, köpeğim olsaydı. Hatta ona bile okurdum anında sevdiğim alıntıları :). Canım gelecekteki köpeğim şimdiden çok seviyorum seni :)<3.

7. Bookstagram olarak kendi özgün stilinizi oluşturduğunuzu düşünüyor musunuz?


Hehehe, ben bookstagram olarak paylaşımdan çok snailmail (snailmail nedir bakınız) veya el işlerimi paylaştığım için öyle bir stilim de yok :). Çok nadir kitap paylaşıyorum, sadece hikayelerde okuduğum kitapları paylaşıyorum ama onu da unutuyorum bazen :). Okuduğum kitapları en güzel Goodreads'te paylaşıyorum beni oradan takip edebilirsiniz, tıktık :). Instagram'da da çoğunlukla kağıt işleri paylaşsam da okuduğum kitapları da paylaşmaya çalışıyorum beni oradan da takip etmek isterseniz tıktık.

Mimliyorum bu mimi yapmayan ama yapmak isteyen herkesi :).
Devamını Oku »

20 Mayıs 2018 Pazar

Avcısını Taşıyan Ceylan - Erkan Aslan

Uzun uğraşlar sonu alabildiğim ve geçtiğimiz günlerde okuduğum bu kısacık öykü kitabı gerçekten uğraştığıma değdi. Hem yazarıyla tekrardan sohbet etme şansı yakaladım hem de güzel bir öykü kitabı okudum :). Yazarın ilk ve şimdilik tek kitabı Avcısını Taşıyan Ceylan, ne anlattığından çok nasıl anlattığı ile okuyucuyu etkisini alan kitaplardan. Tabi boş şeyler anlattığı izlenimi vermesin size aksine anlattığı şeyi o kadar güzel anlatıyor ki yazar, öyküler sizi sadece hikayesiyle değil anlatım şekliyle daha da çok etkiliyor.

Öneri Makinesi


Bu kitapta beni en çok etkileyen öyküler; Avcısını Taşıyan Ceylan, Esirgenen ve Annem Harikalar Diyarında oldu sanırım. Diğer öyküleri de çok sevdim ama bu bahsettiğim öyküler özellikle beni çok etkiledi. Aynı zamanda kitaba adını veren ilk öyküde bir insanın en temel ihtiyaçlarından olan beslenmenin bir çocuğun, yoksulluğa bir de annesinin çaresizliği eklenecek diye duyduğu utanca; göç sebebiyle "uzak"ta yaşayan babanın yokluğu eklenince öykünün sizi hüzünlendirmemesi elde değil. Yazar da bunu o kadar güzel anlatıyor ki öykü sizi alıp başka yerlere götürüyor.

Bu tadımlık özetten sonra size tabi ki bu kitabı önerir, özellikle öykü severlerin şiddetle bu kitabı okumasını tavsiye ederim. Benim gibi Alakarga'dan bulmanız zor olabilir ama Dedalus'tan yeniden yayınlandığını belirteyim. Edebiyatla kalın :).
Devamını Oku »

16 Mayıs 2018 Çarşamba

500 Kitap Meydan Okuması

Öneri Makinesi


Kitap almaya bayılırım :). Son paramı kitaba verecek kadar çok severim :). Sahaflardan, kitapçılardan, internetten her yerden kitap alabilirim :). Takas da yapıyorum, kütüphaneyi de kullandığım oluyor :).

Sevgili Mutlu Anlar Koleksiyoncusu yeni bir meydan okuma başlattı. Kitap alma ile kitap okuma orantısızlığını gidermek için 500 kitap meydan okuması başlattı, ben de katıldım :). Muhtemelen aldığım tüm kitapları bitiremeyeceğim, 500 kitabı bitirmek de yıllarımı alacak, zaten kitap almayacağıma söz veremem daha yeni sipariş verdim ve hala almak istediğim birkaç liste var, haftada üç kitap da bitirmem zor.

Eee sen bu meydan okumaya niye neden katıldın diye sorarsanız da eğer daha çok okumak beraber okumak için bir meydan okuma varsa ben de varım demek için :). O yüzden sevgili arkadaşlarım 500 bizim hedefimiz, hayalimiz olsun biz yine bu yıl okuyabildiğimiz kadar çok okuyalım, paylaşalım :). Siz de bu meydan okumaya katılmak, almadan daha çok elden tüketmek isteyenlerdenseniz buyrunuz Mutlu Anlar Koleksiyoncunun yazısına :). Edebiyatla kalın.
Devamını Oku »

13 Mayıs 2018 Pazar

Blog Muhasebesi #mim

Merhabalar :), nasılsınız görüşmeyeli :). Ben fena sayılmam. Merak eden arkadaşlarım oldu sağ olsunlar, bu hafta hastaneye gittim, buradan toplu bilgilendireyim sonuçlar iyi geldi :). Çok teşekkür ederim soran yardımcı olmak isteyen arkadaşlarıma, düşünmeniz yeter. İyi ki varsınız <3.

Öneri Makinesi


Yalnız çok ilginç bir şey anlatacağım bu temiz sonuçları aldıktan sonra yolda giderken trilyonda bir olacak bir şey başıma geldi ki böyle şeyler anca beni bulur zaten, beterinden korusun, bildiğiniz sonuçları aldım yolda gidiyorum ayağıma çivi battı! Evet, yolda ayakkabım varken, ayakkabıyı deldi!!! Ve ben bunu çok geç fark ettim, yuh yani. Ayağımda çiviyle yürümüşüm gezmişim bir süre. Dur bir bakayım da şu taşı çıkarayım dememle çevremde küçük nidalara sebep olmam bir oldu ben dahil, evet taş sandım. Ayakkabıya çivi çakılmış ve ayakkabı çorap ikilisini aşıp topuğumu vurmuş. Topuğumdan vuruldum, a dostlar. O çivinin dik durumda durmasını ve benim onu basmamı geçtim, geç fark etmem cabası oldu. Tahminime göre o önceden çiviye çakılmış ve ben bir şeye basınca fark ettim. Gevezeliği bırakırsam sonuç olarak yine soluğu acilde kendimi tetanoz aşısı olurken buldum :/. Yine de gelecek ay acile gitmediğim bir ay olmasını ve süpper bir doğum günü hediyesi almayı umuyorum ki o da uzun zamandır istediğim bir hayalim olur :). 

Konumuz mimdi ben ne anlattım, hahaha :). Canım Her Telden Şef beni mimlemiş ki bilirsiniz mim hazırlamayı da yapmayı da çok severim :). Davete icabet etmek gerektiğinden çok kişisel olmaması kaydı ile her mime de katılmaya çalışırım, o yüzden canım arkadaşımı kıramazdım :), hemen yazdım :).

Şefin yazısı için tıktık.
Mimi başlatan Blogcu Sultan'ın yazısı için tıktık.

Blog alemine nasıl girdin?


Öyle kendi kendime :).

Hangi blog sana ilham oldu?


Bunu daha önce yine bir mimde anlattım ama yine bahsedeyim. Blog okuyucusuydum ve yazmadan önce de baya senelerdir blog açmayı düşünüyordum. Bir de blog açmayı düşünürken ad da düşünüyordum ve adı blogdan çok önce hazırdı :). Her zaman olduğu gibi bir anda karar verip açıverdim yıllarca istedikten sonra bir cesaret. En iyi hatırladığım, Kediler ve Kitaplar diye o zamanlar daha aktif harika bir blog var, her yazısını tekrar tekrar okuyor, çok zevk alıyor, keşke daha çok böyle olsa da okusam diyordum. Sonuç olarak benim de kendime özgü farklı bir kültür sanat blogum oldu :). Umarım bir kişi bile olsa blogumu tekrar tekrar okuyacak kadar seviyordur :). 

Bloga yazdığın ilk yazı ile son yazı arasında fark var mı?


Oooooo, olmaz mı! Yalnız bir şey itiraf edeyim, hala ilk tanıtım yazımı okuyamam, çok utanırım. Güncellemek için bile okuyamıyorum ama okuyacağım :). Onun dışında arada eski yazılarıma yorum gelince ya da başka bir yazıda bahsetmem gerekirse tekrardan okuyor, güncelliyorum; ben de çevrem de değişmiş doğal olarak yazılar da. Değişim iyidir hele ki üstüne katılırsa, umarım ben de bir şeyler katarak ilerlemişimdir. 

Yakın çevrendeki insanlar blogunu biliyor mu?


Benim ilk takipçilerim arkadaşlarımdı :). Okumasalar da takip ediyorlar :), lakin arada bazı yazıları diğer sosyal medya hesaplarımda da paylaşıyorum, herkes benim yazdığımı biliyor mu bilmem :).

Blog yazmak yaşantına ne kattı?


TDK :), şaka değil. Daha dikkatli düzgün yazmaya çalıştığımdan sürekli kelimelerimi TDK onaylı seçmeye çalışıyorum. (Ve tabi ki bir sürü şey ama kaçamak kısa cevap vermek bunu gerektirir, ha bir de üşengeçlik :))

Şu an bu mim ile birlikte blogda kaç yazın ve kaç sayfa görüntülenmen var?


Gerek yok, ama mesela bu yazı ile kaç blog tanıdım, tanıyacağım diye sorarsan bence sınırsız :). Mimler yeni bloglar keşfetmek ve bloggerları tanımak için çok güzel fırsatlardan biri. O yüzden ben bu tatlı keşifleri numaralandırmıyor hepinizi koccaman öpüyorum. Sevgiyle kalın <3.

Mimliyorum,

Devamını Oku »

5 Mayıs 2018 Cumartesi

2. Hatay Kitap Fuarı Günlüğü

Öneri Makinesi

Bir fuar günlüğünden herkese merhabalar :). 20- 29 Nisan tarihleri arasında olan fuar genel anlamda hayal kırıklığı olsa da olan güzellikleri es geçmek olmaz. Bu fuarda bir ilk yaşadım ve çok mutlu olduğum anlar yaşadım. Onun dışında üç kere ziyaret ettiğim fuarda gün gün neler yaşadım hepsini aşağıda yazdım. Uzun bir yazıya uzun bir giriş olmasın, aşağıda görüşmek üzere :).

21.04


Merhabalar, hemen sıcağı sıcağına bir fuar yazısı yazmak istedim ama maalesef çok mutlu bir yazı olmayacak çünkü ne Alper Canıgüz geldi ne de fuar dolu dolu bol kitaplı indirimli bir fuardı. Fuara gittiğimde cumartesi olmasına rağmen kalabalık normaldi. Hafta içini düşünemiyorum. Yine de ben gideceğim bir kez daha. Geçen seneye göre hem yayınevi az hem de hiç sahaf yok :(. Geçen seferki sahaflar öyle memnun kalmamışlar ki tercihlerini sanırım diğer fuarlardan yana kullandılar, haklı olarak. Onun dışında yayınevleri de çok az ve indirimler %25'i geçmedi maalesef :(. Bu sefer kuzenim bana eşlik etti fuarda ve en çok onun için gezdik çünkü ben bir daha gideceğim ama yine de bir iki kitap aldım.

Fuardan hiç fotoğraf çekmedim, o yüzden sadece kitap fotoğraflarını paylaşacağım.

İş Bankası modern klasikler dizisinden merak ettiğim iki kitabı fuar vesilesiyle aldım. Özellikle Dr. Jekyll ve Mr. Hyde en merak ettiğim.

Öneri Makinesi

Doğan Kitap standında merak ettiğim bir diğer kitap Muhterem Nur'un kitabını da 10 lira standında görünce alıverdim. Bu tarz biyografi/anı kitapları okumayı seviyorum. Kitapta Muhterem Nur'un ağzından değil bir hikaye gibi hayatlarını Müslüm Gürses ile beraber okuyoruz. Bu kitabı da merak ediyordum, "Müslüm" filmini de merak ediyorum. Kitap 5. baskıyı yapmış. Dün okuyup bitirdim bile, çok akıcı bir kitaptı.

Öneri Makinesi


Fuarı ilk ziyaretimden aldığım kitaplar ve izlenimlerim bunlardı.

23.04


Fuardaki ikinci günümde bana arkadaşım eşlik etti. Beraber gezelim dedik ama dediğim gibi pek bir yayınevi ya da sahaf olmadığı, indirimler de pek iç açmadığından gezimiz yine kısa sürdü. Lakin bu sefer şöyle bir güzellik oldu.

Yanlış hatırlamıyorsam Ankara'daki bir fuarda Aylak Adam Yayınları genel yayın yönetmeni ve kurucularından Erkan Aslan ile dolaylı olarak tanışmıştık. Dolaylı olmasının sebebi ilk başta adının söylemeyişi daha sonra bana önerdiği kitaplardan biri Minimalist Öyküler'de öyküsünden adını keşfetmemdi :). Ben o kitabı okudum bitirdim, içindeki öyküsünü okudum ve yarım kalan o öyküyü ve diğer öyküleri okumak için yazarın kitabını sipariş ettim ki siz şu yazılardan (yazı 1, yazı 2, yazı 3) nasıl kitabı aldığımı biliyorsunuz :).

Öneri Makinesi


Peki bunları neden anlattım? Çünkü kendisi Hatay Kitap Fuarındaydı ve ben de kitabını alıp okumaya başladığımdan bahsettim ve çok mutlu oldu. Ben de mutlu oldum, sohbet ettik ve kendisi beş güzel öykü kitabı hediye etti <3. Hiç beklemiyordum o yüzden benim için güzel bir sürpriz oldu. Kitaplardan birine başladım bile tabi yazarın öykülerini de bitirdim. Fuar bitmeden bir kez daha gidip bu sefer kitabı imzalatacağım umarım :). Şurada söz verdiğim gibi size zaten kitabı inceleyeceğim.

Öneri Makinesi

Fuarın bu büyük sürprizi dışında İş Bankası'ndan uzun zamandır okumadığım Moliere'in Hastalık Hastası'nı (daha önce okumuşum ama yine okudum :)) da son zamanlarda özellikle okuduğun oyunlara bir yenisi eklemiş oldum. Eğer gelirse serinin okumadığım tek kitabı Oedipus Kolonus'tayı da bir daha ki sefere alacağım :).

Öneri Makinesi

Fuarda maalesef tatil olmasına rağmen talep çok azdı. Azalarak bitecek gibi bir hava var bu fuarda ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Umarım bu hafta sonu gerçekten yoğun bir fuar olur. Ben bu güzel etkinliğin her sene bol katılımlı olmasını her iki taraftan da yürekten istiyorum.

29.04


Fuarın son günü de canım kardeşim ile oradaydık. Maalesef yukarıda bahsettiğim kitabı imzalattıramadım çünkü Erkan bey gitmişti :( ama burada söyleyeyim kitabı çok sevdim. İnceleme yazısını da yazdım zaten. Ben de yayınevinin beş ve on liralık bölümlerinden aşağıdaki kitapları aldım. Fuarda en eli yüzü düzgün indirimde tabi ki her zaman olduğu gibi Aylak Adam Yayınları'ndaydı bu arada. Ankara'da da indirimler düşükken, geçen sene Hatay'da da hep Aylak Adam en güzel indirimleri yapan yayınevi oluyor, not düşeyim.

Öneri Makinesi

Onun dışında hiç kitabını okumadığım ama okumak istediğim Doğu Yücel de fuardaydı ama maalesef bir kişi dışında kimse yoktu yazarla iletişime geçen. Keşke bir kitabını okusaydım da sohbet etseydim :(. Bir daha gelmez de kesin :(.  Tabi asıl sıra benim hiç duymadığım yazarların önündeki o uzuunn sıralardı. O sıraları Doğu Yücel'in önünde görmek isterdim :/.

Yazarlardan kaynaklı çok kalabalık bir gündü ve herkes ufaktan toparlanma sürecindeydi. Bu ikisi beni gerdi ve hemen Aylak Adam'dan kitapları aldım, ikinci gidişimde aldığım ayraçlardan biraz daha almayı unutarak oradan çabucak ayrıldık. Çok ama çok sıcak bir gün olduğunu da belirteyim. Diğer günlerin aksine son gün baya kalabalıktı keşke hep böyle olsaydı.

Seneye sahafların katıldığı, insanların test kitaplarından çok okumak için kitap aldığı, birçok yazarın imzaya geldiği, çok çok yayınevinin katıldığı, bol indirimlerin olduğu ve her günün dolu dolu birçok okurla buluştuğu bir fuar olmasını dileyerek bu seneki fuar anılarımı bitiriyorum. Buraya kadar hala sıkılmadan okuyanlara teşekkür ediyor, en azından bir "selam" yazıp okuduğunu belirtmesini rica ediyorum :). Bol kitaplı çok okumalı günlere, edebiyatla kalın :).
Devamını Oku »

16 Nisan 2018 Pazartesi

Sevgili Güllük #4 (Hatay Kitap Fuarı Program)

Program açıklandı ve benim için programın en güzel ismi tabi ki adına sevmek yazıları yazdığım, çekilişlerde hediye ettiğim, hem okuyup hem okutturmaya çalıştığım en favorilerimden Alper Canıgüz. Gel gel Alper Canıgüz, sefa geldin hoş geldin. Eğer planım olursa size de bir sürpriz yapmak isterim ama tabi bir aksilik olmazsa.



Alper Canıgüz Sevmek

Kan ve Gül İnceleme 
Devamını Oku »

14 Nisan 2018 Cumartesi

Sevgili Güllük #3 (Hastalıklar, Hatay Kitap Fuarı, Etkinlik)

Bayadır sevgili güllük ile buralarda olmuyordum ama biraz sohbet edelim istedim hem de birkaç haber vereyim.

Öncelikle geçen haftalarda maalesef yanlış tedavi yüzünden asıl hastalığım iyileşmedi ve başka hastalıkla ciddi bir şekilde uğraştık, uğraştık diyorum çünkü sadece ben değil ailem de benimle beraber baya hatta benden fazla uğraştı. Neyse ki şu an daha iyiyim ama aynı hastalık olmasa da sağlığım bu aralar nedense beni üzüyor. Şimdi de başka ciddi olmadığını umduğum bir şeyler oluyor, yakında yine hastaneye gitmem gerekiyor. Yine de iyi düşünmek istiyorum. Blogda da daha aktif olmayı umuyorum. Hala kendime ait bilgisayarımın olmadığını belirteyim.


Bu aralar en çok snail mail ile meşgul oldum (nedir ne değildir buradan okuyabilirsiniz) ama geçen haftalarda neredeyse günde iki kere gelen posta bu hafta evimin yakınına uğramadı :). Bir iki mektup kaldı yazmadığım onları tamamlayacağım bu arada. Yeni keşfim daha doğrusu uğraşım flipbooklar :). Yapması çok zevkli ve insanın yaratıcılığını körükleyen bir şey. Onlarla uğraşıp içini doldurup göndermek en çok hoşuma giden şeylerden son zamanlarda, çift taraflı kağıtlarla oyalanmak müthiş rahatlatıyor beni. Bir örneğini de aşağıya bırakayım hatta. Şimdi yeni çift taraflı kağıtlar sipariş ettim onlarla bu sefer vintage konseptiyle flipbook macerama devam edeceğim. Ben de neler çıkacağı konusunda oldukça heyecanlıyım.


Memleketim Hatay'da geçen sene burada ve şurada yazdığım fuarın ikincisi düzenlenecek 20 - 29 Nisan tarihlerinde. Umarım yine birçok sahaf ve yayınevi gelir ve güzel indirimler olur. Sahafları özellikle bekliyorum, geçen sefer snail mail gibi bir hobim olmadığından ilgi alanım sadece kitaplardı ama şimdi liste uzadı :). Bol bol yayınevlerinin Hatay'dayız paylaşımlarını da umarım görürüz, ben birçok kez gitmeyi planlıyorum ama yine de bakalım. Sizler de bu fuarı ne kadar çok duyurursanız hem katılım artar hem de fuar her sene azalarak bitmez artarak çoğalır diye umuyorum. Desteklerinizi esirgemeyin :).

1. Hatay Kitap Fuarı

Etkinliğin eşleşmeleri açıklandı ama ikincisi neden olmasın o yüzden onu da duyurayım. Çok sevdiklerimden kartpostal ve kitabı birleştiren bir etkinlik vardı sevgili İncirli Kurabiye'nin blogunda. Ben de hemen katıldım, sevdiğimiz bloglar da katıldı. Yeni bloglar keşfettim şimdi de kitap seçip güzel kartlarla bana verilen adrese hediyelerini göndereceğim. İşin güzelliği de kim kimle eşleşti bilmiyor, ben de kimden ne gelecek bilmiyorum heyecanla kargoyu bekleyeceğim :). Yoğun ısrarlarla bence bir daha böyle bir etkinlik düzenlenebilir, ben yine seve seve katılırım. Sizin de haberiniz olsun, daha geniş bir hediyeleşme yapabilir ve birbirimizi tanıyabiliriz :).

Şu aralar kitap okuyamıyorum, S. Beckett'in Murphy'si ağlıyor, bitirsem keşke. Yine şu okuyamama durumlarına yakalandım sanırım ama fuar beni çok heyecanlandırıyor, beni baya bir canlandıracak biliyorum. Tecrübeyle sabit :). Burada da güzel yayınlarla fuara özel neler aldım yaptım, hepsini yazacağım :). Fuar dedikodusu yaparız ama hepsi fuarın seneye daha da iyi olması ve birçok açıdan gelişmesi için :).

Sanırım şimdilik benden haberler bu kadar, güzel öneri ve etkinliklerde görüşmek üzere <3.
Devamını Oku »

5 Nisan 2018 Perşembe

Rek-Lam-Lar (Mim)

Sevgili Belle'nin Kütüphanesi bir döndü pir döndü, güzel yazılarına devam ettiği gibi bir de mim başlattı. Kendisinin bloguna ulaşmak ve yazısını okumak için buraya tıktık.



Benim aklıma gelenler genelde müzikli şarkılı olanlar, Özkan Uğur'un seslenişini de hatırlıyorum mesela :).

Tut şunun ucunu döşeyelim abi  :)


Cem Yılmaz'ın uzaylı reklamı şarkısız bir istisna. Tabi o zaman Telsim var ve reklamın tam tersi durum var 2018'e bile kalamadı. Ha bir de Ajda Pekkan hala aynı o konuda yanılmadılar bir de her şey hala tamamen duygusal :).



Bu reklam Türkiye'de gösterildi mi emin bile değilim ama şarkı işte kalıyor insanın aklında Pepsi olduğu :).


Missbonnn rakipsiz bonbonnnn, ne zaman markette görsem hala söylüyorum bu şarkıyı :).



Bir de Egepennn Dekonik (doğrusu deceuninck) :).

Buradan çıkardığım özet hafızamın melodilerden oluştuğu ve ilk aklıma gelenlerin bu reklamların olması da müziklerden kaynaklı. Biraz daha düşünsem bulacaklarım yine şarkılı türkülü olanlar olur kesin ama bence bu kadar yeter, güzel nostalji yaşadık :). Yeni önerilerle görüşmek üzere :).
Devamını Oku »

4 Mart 2018 Pazar

Atıştırmalık #38 (Son Okuduklarım - 5 Kitap Birden)

Merhabalar, harika mis gibi bir hafta sonu var buralarda. Yormadan yorulmadan kendi halinde bir müzik listesi çalıyor arkadan, kuşların cıvıltısı eşlik ediyor :). Bahar geldi, arada hava bozsa da sanırım geldi :). Çok uzun sürmez yaza geçeriz biz hemen, bahar yaşamayız bile pek ama bugün tam bir bahar havası <3. Bu aralar izlediklerim ve okuduklarım birikti ben de ikiye ayırdım, ilk başta okuduklarımı paylaşacağım sonra da izlediklerimi. Siz bu aralar neler okuyorsunuz? Önereceğiniz çok sevdiğiniz bir kitap var mı, varsa nedir nelerdir? Yorumlarınızı merakla bekliyorum :).

Kahve ve Şiir - Mark Opsasnick



Aslında alt başlığın bu kısacık kitabı yeterince açıkladığını düşünüyorum ve eğer bu konuyla ilgiliyseniz bir göz atmanızı öneririm :).

60'larda Radikal Sanat Manifestoları - Kolektif


Kapak tumblr'dan fırlamış gibi değil mi <3
Ehh işte, pek beğenmedim ama kötü de değil :). Subpress'i Richard Brautigan sayesinde keşfettim ve Sarah Kane çevirdiklerini de öğrenince kanım ısındı, denk geldikçe okurum kitaplarını :).

Bunny Munro'nun Ölümü - Nick Cave



Nick Cave'in şarkılarına bayılırım. Kitabı için de çok heyecanlıydım. İlk çıkardığı kitaptan 20 yıl sonra yazdığı bu kitapla başlama sebebim diğer kitabın tükenmiş olması. Baş karakterin huyu suyu rahatsız edici uyarayım, okuması yer yer çok zordu. Öyle bir baş karakterden öyle tatlı ve duyarlı bir çocuk çıkmış ki kitapta bu canınızı daha çok yakıyor ve istemeden üzülüyorsunuz. Onun dışında kitabı pek sevemedim, ama yine de ilk kitabını okumak istiyorum Cave ustanın. Zira o daha iyi yorumlar alan bir kitap.

Adınla Çağır Beni - Andre Aciman



Ayy bir daha anlatıp üzülmek istemediğimden Goodreads yorumumu kopyala yapıştır yapacağım ve söyleyebileceğim tek şey ise hem kendisi hem uyarlaması güzel olan nadir kitaplardan. Ha bir de bildiğiniz içim çıktı, aklıma getirmemeye çalışıp kitaptan uzak durup geçmesini ya da hafiflemesini bekliyorum. Niye bu kadar etkilendim pek fikrim yok :(.

"Kitabı bitirmemden biraz zaman geçtiğine göre yazabilirim. Aciman çok vicdansızsın, yok böyle bir son ve dördüncü bölüm. Üç bölüp dolup dolup son bölümde boşalıyorsunuz hazırlıklı olun. Film daha insaflı kitaba göre çünkü kitap filme nazaran çok ama çok daha can yakıyor. Evet, filmde de canınız yanıyor. Yine de bu deneyimi yaşamaya değer.

Aciman’a vicdansız dedik ama güzel kitap yazmış. Her şey yerli yerinde ve unutmamak lazım ki bu sadece Elio’nun bakış açısı, duyguları ve yanılsamaları... Belki bir gün Oliver’ın gözünden okur muyuz ki, bu kadar etkiler mi yine bizi?"


Koleksiyon - Harold Pinter



Pinter İngiliz tiyatrosunda çok önemli bir yere sahip bir oyun yazarı. "Doğum Günü Partisi" oyununu zamanında okudum ve bu aralar aşırı oyun okuma isteğimden kaynaklı kitaplarının çevrildiğini görünce bu kitabı sepete attım ve yarım saatte bitti lakin öyle kolay bir kitap değil. Pinteresk kelimesini bilenler anlayacaktır, yazarın kendine has tehdit unsurlarını ve belirsizlik temalarını ya da uzun duraklamalarını. Asla gerçek ne emin olamıyorsunuz ve karakterler sizi geriyor. Eminim sahnede izlemesi de güzel bir oyundur. Önerilir.

Sizin de bana başarılı oyun önerileriniz varsa seve seve okurum. Bu aralar çok seviyorum oyun okumayı, alışveriş yaptıkça da her seferinde sepetime eklemeyi düşünüyorum. Özlemişim :).
Devamını Oku »

28 Şubat 2018 Çarşamba

Seviyorum #Mim

Bir güzel kıvırcık kız varmış, blog dünyasında yaşarmış :). Canım Ezgi yeni bir mim başlatmış ve beni de mimlemiş. Elimden geldiğince tüm mimlendiğim mimleri yapmaya çalışırım ama fazla kişiselse biraz kaçarım :). Bu mim hem kişisel hem değil, biraz bilmediğiniz biraz bilseniz de ne gerek vardı diyeceğiniz kendim hakkındaki gereksiz bilgileri sunayım sizlere :). O zaman bakalım benim hakkımda bilmeseniz olur bilseniz ne olur listeme :).

Instant Light: Tarkovski Polaroids


Seviyorum;

- doğayı, doğayı ve her harikasını
- yeni müzikler, sesler keşfetmeyi
- müzik aletleri çalmayı
- seyahat etmeyi, başka hayatlara misafir olmayı
- yeni yerler mekanlar keşfetmeyi ve onların parçası olmayı
- limon <3 ve yeşil fıstığın kendilerini ve barındırdığı her şeyi
- mayonez ve turşuyu
- çileği <3<3<3
- mayhoş yeni çıkmış çekirdeksiz mandalinayı
- karpuzun göbüşünü
- çok kızarmamış pofuduk hamur işlerini
- yemek yapmayı, yeni tatlar, içkiler denemeyi, yapmayı; eski sevdiğim tatları doya doya yemeyi (yemek için yaşayanlardan olduğum doğrudur :))
- tatlıyı <3 (baklava, künefe, cheesecake, güllaç ve cupcake'e kalbimde özel yer ayırdım)
- milka tuc'u
- doğal parkları
- yeni şeyler denemeyi, maceralar yaşamayı
- kitapçıları, sahafları ve kitapları
- sinemayı ve ile ilgili her şeyi
- vintage, bohem, indie, retro ve hippie ile ilgili akla gelebilecek her şeyi
- üretmeyi, yaratıcı olmayı
- denizde yüzmeyi
- ne sıcak ne soğuk havalarda akşam üzeri esen tatlı rüzgarı
- çarşı pazar gezmeyi
- dans etmeyi, şarkı söylemeyi
- illüstrasyonları, resimleri
- sanatı ve her dalını
- keşfetmeyi
- kahve kokusunu, kahveyi ve her çeşidini bknz: kahve ve ben
- çeşit çeşit festivallere katılmayı
- kara ve absürt başta olmak üzere her türlü mizahı
- kötü esprileri
- mektup arkadaşlarımı ve mektup yazmayı
- mutlu olmayı ve etmeyi
- konserlere gitmeyi
- salatayı ve her türlü yeşilliği
- alışveriş yapmayı
- güzel sürprizleri
- eğlenmeyi, gülmeyi
- gönüllü olmayı
- kelime oyunlarını ve her türlü masa oyunlarını
- güzel kokuları
- farklı aromalı çayları
- melankoliyi
- kırtasiyeyi
- fal baktırmayı
- aksesuarlarımı ama en çok yüzüklerimi, gözlüklerimi, şallarımı ve şapkalarımı
- ne olursa olsun öğrenmeyi
- bana ilham veren mutlu eden yaratıcı pozitif umut dolu insanlarla iletişim halinde olmayı
- uyumayı, rüya görmeyi
- hayal ve umut etmeyi
- baharatçılar çarşısını, sosyete pazarını
- doddle yapmayı
- fotoğraf çekilmeyi, bakmayı (polaroidlere özel ilgim var)
- DIY projelerini
- özgür hissetmeyi
- blogumu , siz canımın içi blog arkadaşlarımı <3

ve daha saymadığım unuttuğum denemediğim tanışmadığım birçok şeyi ve kişiyi seviyorum :).

Yapmak isteyen herkes ben tarafından mimlidir :).
Devamını Oku »

17 Şubat 2018 Cumartesi

Atıştırmalık #37 (Genç Bir Doktorun Anıları, The Disaster Artist, Doğu Ekspresinde Cinayet)

Genç Bir Doktorun Anıları - Mihail Bulgakov 



Kitapkurtlarımızdan Şule'nin çekilişinden gelen bu kitaba bir pazar günümü ayırdım ve hemencecik bitti. Gayet akıcı ve kolay okunabilir bir kitap. Adı zaten her şeyi özetliyor, hikaye tadında kısa kısa anılarını paylaşmış bizimle. Otobiyografik bir kitap olabilir çünkü yazar ile karakterin benzer özellikleri var, ikisinin de doktor olmaları gibi :). İyi bir klasikti sıkılmadan okudum.

The Disaster Artist - James Franco (2017)



Filmi izlerken aynen şunu düşündüm, Franco kardeşlerin anneleri gurur duymuştur filmde kardeşleri karşılıklı oynarken izleyince :). Filme bayıldım, çok güzeldi. Ed Wood'a benziyordu, onu da çok severim. Dave Franco canlandırdığı oyuncuyu oynamakla kendi oyunculuğunu göstermek arasında sıkışıp kalmış gibiydi başlarda da sonrası daha iyiydi ama James Franco baya başarılıydı. Bahsi geçen filmi çekerken kendisi aslından daha güzel oynamış o konuda biraz daha az efor sarf etmeliydi bence ama çok başarılıydı :). Ve bence James Franco Tom Wiseo'dan çok Tom Hiddleston'a benzemiş, hatta Only Lovers Left Alive'daki haline :). Çok güzel filmdi ya ben baya sevdim, eğlendim bu kadarını beklemiyordum :). Konusunu da pek bilmiyordum açıkçası güzel sürpriz oldu :). The Room'u izlemeli şimdi bu bilgilerle :). 

Doğu Ekspresinde Cinayet - Kenneth Branagh (2017)



Hem yönetmeni hem de baş rolü olması dolayı ile Branagh'ı merak ediyordum çünkü kendisini severim :). Tabi bir de Christie romanı olması daha da cezbediyor. Johnny Depp'in olması da ballı kaymak dedim ama tahmin ettiğim gibi ölen adam kendisiydi :). Pek kalmadı. Zaten o kadar çok oyuncu vardı ki hepsine düşen süre çok çok azdı bir de  filmin süresini oyunculara bölsek kendisine düşecek süre kadar bile görünmeyenler vardı. Güçlü bir kadro, yolcuların hepsi ünlü oyuncular. Lakin film motamot bir uyarlamadan öteye gidemedi, heyecanla sıkılmadan izledim ama çok başarılı bir film olarak görmüyorum. Keyifli bir seyirlik ama bu kadar :). 
Devamını Oku »