Ve tam gaz bu seriye devam ediyorum, hani bana alkış :). Üşengeçliğimi koydum bir tarafa yazıyorum da yazıyorum :). Bu pazarın konusu yarım bıraktığımız kitaplar. Ben yarım kitap bırakmayı hiç sevmem, zaten belli bir zamana kadar zorlaya zorlaya da olsa, aylarca elimde de kalsa bir kitabı aldıysam bitirirdim fakat son yıllarda pek de zorlamıyorum kendimi. Diğer seveceğim kitaplara o zamanı ayırmak istiyorum. İçim acıya acıya yarım bırakıyorum. Doğru mu yapıyorum emin değilim çünkü düşük bir ihtimal de olsa o kitabı sevme olanağım var. Yaşlanıyorum herhalde bazen o kadar sıkılıyorum ki kendimi zorlamaktansa bırakmak daha iyi geliyor. Yani böyle pişmanlıklarla bazen kitapları yarım bırakıyorum. Hiç unutmuyorum Susanna Tamaro'nun "Sonsuza Kadar " kitabında baş karakterin ölen eşi yanına bir sürü kitap alıyor beğenmez ya da yararlı olmadığını düşünürse idi sanırım kitabı bırakıyordu. Bunun için açıklaması da o kitaba harcayacağı zaman yerine başka okuyacağı kitapların zamanını çaldığını düşünmesiydi. Bu sözden sonra yarım bıraktığım kitaplara bir nevi bahanem oldu diyebilirim. Ama asıl neden mantıklı olmasıydı. Tabi arada diğer düşünce de bana hakim olmuyor değil :). Yine bir kişilik bölünmesi ile karşınızdayım :). Yine de çok yarım bırakma taraftarı değilim. O yüzden bazı kitapları yarım bıraksam bile sonradan okumak için tutuyorum, bazılarına devam edip bitiriyorum bile :). O yüzden şimdi yarım bıraktıklarımdan altısına gelin bir bakalım, belki iyi bir çocuk olup bitiririm bile bu yazıdan sonra :).
1. Goriot Baba - Balzac
Klasik okumaya bayılırım, ortaokul dönemlerimde birçok dünya klasiği okudum fakat bu kitabı bir türlü bitiremedim. O kadar çok sıkıldım, o kadar sevmedim ki sanırım o dönemlerde bıraktığım tek kitap falandı. O kadar çekiniyorum ki bu kitaptan kesinlikle yanından geçmiyorum ama yanlış anlaşılmasın klasik okumayı çok seviyorum. Bundandır ki Balzac okumaya başka bir kitabıyla devam etmek isterim.
2. Şeker Portakalı - Jose Mauro De Vasconcelos
Çok şaşırdınız değil mi? Daha çok şaşıracaklarınız da olacak listede :) Bu kitap başlarında o kadar üzdü o kadar üzdü ki daha başından çok içim acıyıp ağladığımdan dayanamayacağım deyip bıraktığımı hatırlıyorum. Belki bir gün yine elime alırım ama çok aşırı duygu yüklü, pek emin değilim.
3. Fiyasko - Imre Kertesz
Bu kitapta çok ama çok fazla betimleme ve tekrarlar var. Yarısına geldim de sanki, bitirsem bitirirdim lakin çok sıkıldım. Ciddi anlamda ve bıraktım.
4. Sophie'nin Dünyası - Jostein Gaarder
İşte felseye başlayacakken bunu oku diyen insanlar bana da dedi ama ben 20 30 sayfanın ötesine gidemedim :) Tabi o zaman ortaokul ya da lisedeydim şimdi elime alsam okur muyum bilmem ama nasıl bir fikir olmuşsa pek elime alasım gelmedi o zamandan beri :).
5. Kıyamet Gösterisi - Neil Gaiman/ Terry Pratchett
Bu kitabı resmen son 100 sayfası falan kala bıraktım niyeyse :). Neil Gaiman severim de beraber olmamış herhalde. Bir de kendimi okuyacağım diye zorladığım kitaplar çok uzun süre elimde kalıyor bu da hem başka kitap okuyamama hem de kitap okuma isteksizliği yaratıyor ben de o yüzden de kitaplara ara veriyorum veya elimde sürünüyor o kitap bazen bırakmak daha iyi geliyor.
6. Milena'ya Mektuplar - Franz Kafka
İşte asıl bombayı sona sakladım :). Ben bir türlü sevmedim bu kitabı yarısından az kala da bıraktım ama azimliyim bitireceğim :). Kafka'yla barışamadım bir türlü. Lise zamanımdaydı galiba Dönüşüm'ü okuduğumda güzel ama fazla abartılıyor diye düşündüm ama tekrar okumak istiyorum hala aynı mı düşüncem diye :).
Öneri Makinesi'ni sosyal medyada takip edin.
Tumblr
Soundcloud
Listende gerçekten çok şaşırdığım kitaplar var :) Ancak sebeplerini okuyunca haklı olabilirsin :)
YanıtlaSil:) evet yarısı çok okunanlar listelerinde olunca şaşırmamak elde değil :)
SilListendeki bazı kitapları merak ediyorum ve bırakmana da şaşırdım, umarım bende bırakmam. :D Milena'ya Mektuplar'ı şu ara okumayı düşünüyorum ya bakalım.
YanıtlaSilŞeker Portakalı'na da ayrı bir şaşırdım, okuyalı uzun zaman oldu ama hala çok severim. :)
Ben farklıyım biraz bakma sen bana oku 😄 Milenaya mektupları sanırım sayılı sevmeyenlerden biriyim. Şeker Portakalı için ise işte nedenim farklı izleyip okumam çok zor oluyor öyle acıklı kitapları, filmleri.
SilEskiden ben de hiçbir kitabı yarım bırakmayacağım derdim. Kendimi zorlar okurdum ama dediğin gibi yaşlandık sanırım :-) Artık sevmediğim bir kitabı okumak için kendimi zorlayacağıma sevebileceğim kitapları okumak daha mantıklı geliyor. Bir yandan da ya kitap sonradan açılıyorsa, sonu müthişse diye bir endişem oluyor. Bu yüzden şöyle bir karar aldım. Kitabın yarısına kadar okuyorum, hoşuma gitmezse bırakıyorum.
YanıtlaSilGoriot Baba ve Şeker Portakalı'nı yıllar önce okumuştum. Kitapları hiç hatırlamıyorum ama sıkılmadığımı hatırlıyorum. Hatta Şeker Portakalı'nın devam kitaplarını okuyabilmek için bir ara tekrar okuyacağım.
Sophie'nin Dünyası ve Milena'ya Mektuplar okumak istediğim kitaplardan. Yarım bırakmana üzüldüm. Belki de doğru zamanda okumamışsındır diye kendimi teselli ediyorum :-)
Aynen ya, ya sonradan açılır düşüncesi biraz endişelendiriyor 😄.
SilDediğim gibi şeker portakalını bırakma nedenim sıkılma değil ama yine de çekiniyorum, çok hüzünlü bir kitap olmasından kaynaklı.
Belki sen seversin o kitapları, Milenaya mektuplar duruyor bende bir ara bitireceğim onu da 😄
Daha bu sali sekerportakalini bitirdim ve aglayip durdum. Cok duygusal gercekten. İsin icinde kucuk bir cocuk olmasi bizi cok kotu yapiyor. Gercek yasi bes, yalancisi alti olan kucuk bir kalp cok sarsti beni de. Hikayenin devam kitaplarini en kisa zamanda okumayi dusunuyorum. Ben biraz acidan mutlu olan biriyim maalesef. O ic acisi rahatlatiyor bazen. Ben de boyleyim iste.:)
YanıtlaSilBen çok duygusal olursa dayanamıyorum maalesef ama belki bir gün çok sevilen bir kitap olması hatırına tekrar deneyebilirim.
Sil