17. Bazı eşyalara takılırız, eskise de hep onları kullanırız ya, var mı senin de böyle takılı kaldıkların?
Var tabi olmaz olur mu :). Mesela el örmesi kazaklarımı giyiyorum. Bir tane var ortaokuldayken anneannem örmüştü şimdi bile onu giyiyorum ama eskimiş diyemeyiz hala yeni gibi :). Hala aynı ölçülerde kalmadım ama zaten büyük dikildiği için bugünlere geldi. Çok seviyorum ve daha da giyerim.
Sonra üniversiteye ilk başladığımda kapşonlu ceket almıştım. Normalde turuncuyu pek tercih etmem ama bunun rengi çok güzel gelmişti. Ben dedim ki aldıktan sonra anneme ben bunu her yerde giyerim diye gerçekten de kaç yıl oldu hala giyiyorum. bilekleri söküldü ama parmaklık olarak kullanmaya devam ediyorum.
Bir tane koyu gri sweatshirt aldım da zamanında kapşonsuz hala giyiyorum kaç sene oldu ona da, çok seviyorum. O benim güvenli kıyafetim her yere giyerim çünkü aşırı rahat ediyorum, ev gibi. Bir tane daha bulsam onun gibi sürekli giysem.
Siyah bir spor ayakkabısı aldım New Balance'tan lakin süet olduğu halde pahalı aldığıma pişman olduğumdan rengi atsa da hala giyiyorum :). İlk tercihim değildi başka bir ayakkabı garantiye gidince yenisini hemen alayım derken bunu aldım ama sonradan içime sinmedi. Gerçi güzel ayakkabı ama şimdiki aklım olsa almam mesela.
Bazı kutularım var mesela bazı yerleri kırılmış ama kullanıyorum hala, kıyamıyorum. Başka da gelmedi aklıma şimdilik, sizinkiler neler bakalım. Güzellikle kalın :).
16. Herhangi bir konuda 10 maddelik bir liste hazırla.
Merhabalar :). Umarım herkes iyi ve hoştur :). Benim hala ayaklarım şiş, yarına kadar normal boyutlarına döner diye umuyorum :). Üç günlük bu kısa ziyarette her şey çok güzel geçti. Ben sizin samimiyetinize o kadar inanıyorum ki iki kere bol şans dileyin dedim ve gerçekten işlerim kolay bir şekilde halloldu <3. Çok teşekkür ederim hepinizin güzel dilekleri için. Yorum yazmak istedim telefondan ama bir türlü yapamadım gelince yazarım dedim ve yavaştan yorumlarını yanıtlamaya başladım. Yeni haberlerim ve sürprizlerim olacak ama onları meydan okumanın başka maddesine saklayacağım :). Hepinize teşekkür ederim tekrardan, şimdi yine güzel bir haber bekliyorum en acilinden o yüzden şansımın sınırlarını zorlayıp sizden bana yine şans dilemenizi rica edeceğim :). Hepinizi seviyorum <3.
Bugünkü madde için bloğumun konsepti dışında bir liste hazırlamak istiyorum. Benim en sevdiğim şeylerden biri yemek yemek sonra da yapmak :). Bugün sizlerle yemeklerinizin yanına yakışacak biraz alışılmışın dışına çıkacağımız 10 tane basit ama aşırı leziz meze ve salata fikirleri vereceğim. Emir Yargın'ın Çakal Lezzetleri tadında fiyakalı ama basit bu tariflerle sükseniz bol ağzınız tatlı kalacak.
1. Humus
Antakya'nın meşhur mezelerinden biri. Her kebap sofrasının vazgeçilmezi ve kebap öncesi verilen 10 küsur çeşit meze içinde mutlaka olur. Burada hem hazır olanını humusçularda bulabilir hem de tozunu alarak evde kendiniz yapabilirsiniz. Haşlanmış nohutla da yapmak mümkün elinizden geldiğince pürüzsüz yapmak şartıyla. Humus tarifine göre hazırlandıktan sonra en eğlenceli kısmı üzerini turşu, maydonoz, yeşil biber, domates, turp ve zeytinyağı ile süslemektir herhalde. Sonrası sıcak ekmek ve keyfinize bakmaktır zaten :).
2. Avokadolu humus
Humus gibi yapılır ama nohut yerine avokado kullanılır ve avokado sevmeyen insanları bile kendine hayran bırakır :). Üzerine biraz zeytinyağı gezdirmeniz yeterlidir :). Yarım avokadoyla bile yapabilirsiniz, çok bereketli oluyor zaten. Kalan avokado için başka bir tarifim olacak :).
3. Abugannuş
Közlenmiş sebze severler buraya çünkü bu Antakya mezesi nar ekşisi ve zeytinyağı ikilisinin en çok yakıştığı mezelerden biri. Patlıcan, biber, soğan, sarımsak közlenir, incecik kıyılır, baharatlandırdıktan ve sosunu ekledikten sonra üzerini bir tutam maydanozla süsler; hem renk hem lezzet cümbüşü yakalanır.
4. Guacamole
Hep yöresel hep yöresel biraz dünyaya açılalım. Avakadolu salsa sosu diyebileceğimiz bu sosun hem tadı hem de süksesi en bol olanlardan. Siz onun sos olarak geçtiğine bakmayın, kendisi kurtarıcı basit ama lezzetli ve sofranızı bir anda üst seviyeye taşıyan bir meze kıvamındadır.
5. Pancar Mezesi
Yoğurtlu tahinli bu kırmızı meze görüntüsüyle sanki ünlü bir aşçı yemeğinizi yapmış izlenimi verenlerden. Biraz mutfağınızın belli köşelerinde oluşabilecek kırmızılıklara da açıksanız bu tarifi davet sofralarınızdan eksik etmemeniz önerilir.
6. Ispanak Salatası
Çiğ ıspanak salatası yemediyseniz hemen deneyin çünkü nar, ceviz, nar ekşisi ve zeytinyağı ile mükemmel oluyor. Et yemeklerinin yanına ya da bugün de farklı bir yeşil salata yapayım diyenlere kesinlikle öneririm. denemekten çekinmeyin ve evde ne varsa ıspanağın yanını başka yeşillikler ekleyerek salatanızın lezzetini arttırın.
7. Coleslaw
İşte bu tam bir çakal lezzet o yüzden sizi müthiş tarifi için Emir Yargın'a yönlendiriyorum. Herkese hitap etmediği bir gerçek ama sevenlerin sadece tavuğun yanında yemediği güzel yoğun mayonez ve yoğurtlu lahana ve havuç salatası.
8. Zerzavat (Soğan Salatası)
Kebabın yanında olmazsa olmaz bir sebze, soğan. Soğan salatasını bu kadar güzelleştiren şey de içine konulan ince kıyılmış acı biber ve maydanozun yanındaki sümaktır herhalde. Soğanı, tuz ve sümakla ovarsanız soğanın aroması ve sümağın ekşisinin muhteşem uyumu iyice kendini gösteriyor ve biber; benim acımı da tat ki iştahın açılsın derken ortaya harika bir salata çıkıyor.
9. Yoğurtlu Kereviz
Sevmeyenin kokusunu dayanamadığı sevenin kokusuna doyamadığı bir sebze, kereviz. İçine bol ceviz üzerine nane, pul biber ve zeytinyağı üçlüsü ile bayılacaksınız. Sevenlerin yanına bir şey istemeyeceği harika bir lezzet, yoğurtlu kereviz.
10. Brokoli Salatası
Brokoli sevmeyenlerin bile güzelmiş bu diyeceği güzel bir salata tarifi veriyorum ve ihtiyacınız olan şeyler; nar ekşisi, ezilmiş sarımsak ve zeytinyağı. Tuzu da unutmamak gerek bir de üzerine pul biber. Müthiş bir lezzet, özellikle brokoli sevmeyenler bir de böyle denesin.
Bende salata tarifi bitmez de bugünlük bu kadar :). Afiyetle ve şansla kalın :).
15. En çok merak ettiğin bir şeyi araştır, iyice öğren, bize de anlat.
En son sulu boya ile nasıl boya yapılır (watercoloring) ve basit kaligrafi teknikleri fırça uçlu kalem kullanarak araştırıyordum ve kendimi fırça ve kalem alırken buldum. Şimdi gelmesini bekliyorum. Önce fırçadan ve boyamadan bahsedecek olursam, aşağıdaki gibi suyu içinde tutan bir fırça aldım ve izlediğim videolarda kullanmak kolay gibi geldi :).
- Normal sulu boya ya da artistik aşırı pahalı ama müthiş renk paletleri oluşturabileceğiniz boya malzemelerine ihtiyacınız var temelde. Bende normal her yerde bulabileceğiniz sulu boya var onunla deneyeceğim.
- Kullandığınız kağıdın gramajı çok önemli çünkü ince olursa çok dalgalanır, o yüzden olabildiğince kalın kağıtlar seçmeye çalışın. Hatta daha da kaliteli çizdikten sonra çerçeveye asmalık yeteneğiniz varsa 300 gr sizin için ideal.
- Resmi yapmadan önce kağıdınızın kenarlarına kağıt bantla çerçeve yapmayı unutmayın. Hem gerçekten beyaz bir çerçeve oluyor hem de kağıdınız siz çalışırken kaymıyor.
- Yanınızda hep bir kavanoz ya da bardakta su olsun, temizlik veya renk açma gibi birçok şey için lazım olacak.
"Brush Pen" yani fırça uçlu kalemlerle nasıl afili yazılar yazarım diyorsanız da birkaç video bıraktım çok temel ve basit bir teknik öğretiyor bu videolar aslında; aşağıya inerken kalemin ucuna hafif baskı uygulayın yukarı çıkarken baskıyı azaltıp kalemin ucuyla inceltin yazacağınız harfleri.
Benim izlediğim videolar ve araştırmalarımdan çıkardığım özet bu lakin daha detaylı incelemek isterseniz aşağıda yeni başlayanlar için "water/aqua brush pen" nasıl kullanılır ya da onunla nasıl boya yapılır gibi benim yararlandığım bir iki video bıraktım. Geçmişten yazdığım bu son yazıyı bitirirken günümüzde görüşmek üzere :).
Bir de benim çok sevdiğim Cenk ve Erdem'den bir ders almanızı isterim ve iki böbürlenip artık yazıyı bitiririm :).
Ben aslında Salı gününden (12.02) beri İstanbul'dayım ve siz bugün Pazartesi günü (11.02) yazılmış bir yazıyı okuyorsunuz aynı dünkü gibi :). Ondan öncekiler normaldi, sıkıntı yok :). Geleceği göremediğimden bugün nasıl hissedeceğimi bilmiyorum ama en basit haliyle iki ihtimal var; ya işim rast gidecek ve ben her aradığım yeri şak diye bulacağım ve şansıma şaşırıp sevinmeye çekineceğim ya da her şey zor yoldan olacak ve ben bol bol kaybolacağım bu yüzden de ufak sinir krizleri geçireceğim :). O yüzden bana bol bol şans dileyin :). Kesin her taraf kırmızı kalplerle donatılacak çünkü Ezgicim planlı mı yaptı bilmiyorum ama bugüne sevgililer günü dendiğinden :). Bu tarz -ler gününe önem vermem yeri gelmişken söyleyeyim ama bir türlü de kaçamıyorsun çünkü bir ay öncesinden bol bol reklamlarla sana hatırlatıyorlar. Yine de ben sadece bir gün değil her gün sevdiklerinizle geçireceğiniz güzel günler diliyorum :). Cumartesi günü döneceğim yani o güne kadar yorumlarınıza geç cevap verirsem kusura bakmayın, döner dönmez ilgileneceğim.
Kendisiyle youtube sayesinde tanıştım. Eski bloggerlardanmış ama ben denk gelmedim hiç. Tarzı tarzıma çok yakın ve şu aralar ilgilenmediğim punch dıylarına ağırlık verse de çok güzel fikirler veriyor. Bayılıyorum <3
12. Kullanmaktan asla vazgeçmediğin, bittikçe yeniden aynısını aldığın şeyleri yaz.
Pek öyle moda gurusu sayılmam ama birkaç şey var vazgeçemediğim onun dışında neler var tekrar tekrar aldığım bilemedim, şu an sevdiğim şeylerin eskiden muadili olan şeyler giyiyor muydum hatırlamıyorum ama bakalım :).
Yüksek bel jean
Benim kottan başka yazın giydiğim salaş pantolonları saymazsak, pantolonum yok zaten. Bir tane keten olsun hadi onu da çok seviyorum ama beli çok bol giyemiyorum zaten. Koyu renk yüksek bel kotlar vazgeçilmezim. O kadar mutluyum ki yeniden moda olduğuna ve düşük bel modasının bittiğine umarım bir daha düşük bel hiç moda olmaz. Her sene en az iki tane aşırı rahat edip her yere giydiğim kotum oluyor, bu şekilde devir daim devam ediyoruz, ta ki bir tarafı yırtılıp rengi atana kadar. Diğerleri de yepisyeni kırk yılda bir giyilmeyi sabırla bekliyorlar :).
Basic tişörtler
Özellikle siyah renkte bir sürü çeşitli yaka ve kolda tişörtüm var çevirip çevirip giyiyorum :). Şöyle efil efil salaş olursa zaten değmeyin keyfime :). Onun dışında vintage görünümlü tişörtler var çizgili yeni favorilerim oldu.
Spor Ayakkabı
Yani en sevdiğim ayakkabı türü, en çok spor ayakkabılarımı giyiyorum. Yırtılmadıkça renginin atması önemli değil yine giymeye devam ediyorum :). En çok eskidikçe aldığım şey kot dışında bu aşırı rahat ayakkabılar :).
Sırt Çantası
Sırt çantası benim için ideal hem her şeyi sığıyor hem rahat. En çok sevdiğim çanta türü ve ekstrem bir durum olmadıkça ya da arada küçük çarpraz çanta kullanmak istemezsem her yere kaplumbağa gibi giderim :).
Eskiden beri rengarenk tilyon tane çorabım var. İhtiyaç kendileri zaten ama çok seviyorum onları :). Hırka ve el örmesi kazaklarım var yıllardır giydiğim. Onun dışında kot ceket giymeyi çok severim. Bir tane deri ceket olur hep dolapta. Bol hacimli fularlarım, atkılarım var özellikle kışın kıyafetime göre sürekli taktığım. Eteklerim, elbiselerim hep olur dolapta, az ama öz. Takı çok severim, en çok da yüzük sanırım, kolye, bileklik ve küpe de var ama yüzük daha çok alıyorum artık sanki. Casio saatler var ya eski tip onu hiç çıkarmam neredeyse, dışarıya hep takarım. Makyaj dersek ruj takıntım var eskisi kadar olmasa da bir de far kullanmayı çok severim ama onu sürekli almam gerekmiyor :). Göz altı kapatıcısı bittikçe sürekli aldığım bir şey. Başka da gelmiyor aklıma inanın bunlar da yeter herhalde :).
11. Son zamanlarda okuyup bitirdiğin bir kitabın yorumunu yazabilir misin?
Önce sor bir bakalım en son ne zaman kitap okudun diye :). Uzun zamandır "reading slump/okuyamama" yaşıyorum ve hala kurtulamadım. Elimde Ağır Roman kitabı var ama kaç gündür yüzüne dahi bakmıyorum. En son okuduğum kitapları taa şu yazımda yazdım ondan sonra tık yok. Elime alayım dediğim nadir anlarda da odaklanamıyorum, ben de bol bol film izliyorum. Bu aralar filmler iyi geliyor hem de animasyon filmler. Bir sürü animasyon izledim ki yakında yazarım zaten. O yüzden üzülerek bu soruyu boş bırakıyorum hocam :).
10. Şimdi aklım olsa şu bölümde okurdum dediğin bir dal var mı?
Yok, çünkü benim zaten ikinci tercihimdi. Kendi isteğimle ilk bölümü bırakıp bu bölüme geçtim. Merak edenler için söyleyeyim; İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum ve iyi ki de bu bölümü seçmişim, okumuşum. Hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri. Başta seçmemem hataydı ki kısa zamanda neyse ki bu bölüme geçtim. Bana çok ama çok fazla şey kattı, sadece akademik anlamda da değil. Her şey zordu ama hocalarım ve bölümüm çok güzeldi ve bana uygundu en önemlisi. Daha çok araştıran, sorgulayan biri olmama yardımcı ve hayatımda yeni pencereler açan bir yer oldu benim için. Tek üzüntüm Erasmus programıyla yurt dışına gidememekti, açılan kontenjan kısıtlıydı ve benim gibi ortalama bir öğrenci için yeterli olmadı :). Sonra başka bir programla kısa süreliğine yurt dışına gitmeme bir şekilde vesile oldu gerçi ama uzun dönem Erasmus yapmak çok istedim :). Onun dışında çok mutluyum bu bölümü okuduğum için, yine tercih hakkım olsa bu kez ilk seferde bu bölümü seçerdim :).
Soru olasılıklardan bahsediyor ola ki bu bölümü seçemiyorum yine sanatla alakalı bir bölümü seve seve okurdum; sinema ya da müzik tabi ki :). Gerçi okulda ne kadar sinema ile alakalı seçmeli ders varsa hepsini aldım ve muhteşem hocalarla tanıştım :). Blogdan da anladığınız üzere edebiyat, sinema ve müzik benim için çok önemli. Bir bölüm seçeceksem bu ikisinden birini seçerdim :). Kim bilir birinden (sinemadan :)) yüksek lisans yaparım belki bir gün üşengeçliğime galip gelirsem :).
Normalde The Weeknd dinlemem pek ama bugün bu şarkıyı mırıldandım sürekli, dürüst olup günün şarkısı olarak da listeye ekledim. Bir iki şarkısını denk gelirsem dinlerim bu da onlardan biri.
9. Hakkında 5 garip şeyi söyle de bilelim ne ne kadar arızasın.
Sadece beş tane mi diye soruyormuşum :). Yani ne kadar garip bilmiyorum ama ilk aklıma gelenleri yazayım.
1. Muzu çok severim, yerim ama muzlu herhangi bir şeyi yemeyi tercih etmem :). Mesela muzlu gofret, muzlu kremalı bisküvi, muzlu pasta gibi gibi pek hoşlaşmam :).
2. Hemen hemen her şeyi yerim, denerim asla yemek seçmem ama mutfakta yemediğim yıllardır hem de tek yiyecek haşlanmış yumurta olabilir çünkü kokusuna dahi dayanamıyorum. Çocukluktan kalma bir travma olabilir :). Yumurtayı çok severim, o konuda sıkıntı yok :).
3. Hep yiyecek dedik biraz da içecekten bahsedelim, hahaha :). Kahve çok severim, bağımlı oldum herhalde kahvaltı ve akşam yemeği sonrası kesin bir türk kahvesi içiyorum, süvari :), arada da yine çeşitli kahve türlerinden içiyorum. Kahveye asla hayır diyemiyorum :).
4. Bir filme ortasından başlamayı hiç sevmem. Bir dakika bile geçse başa sararım, saramazsam izlemeyi tercih etmem. Çok nadirdir ortasından film izlediğim, çok çok nadir.
5. Bunu daha önce de söyledim ama takıntı gerçekten. Nerede olursam olayım bir şarkı çalıyorsa ona odaklanır kendi içimde o şarkıyı bulur, bulamazsam karşımdakini dinlememeye başlar, sözünü bile keserek şarkıyı sorarım. Bilmediğim bir şarkıysa Shazam'a kaydeder, Shazam'a bakma şansım yoksa sözlerini not alır eve gidince bakarım. Bildiğim bir şarkıysa sürekli beynimde çalar ve bulana kadar rahat etmem, Shazam'ı da kullanamıyorsam yandım zaten, bulana kadar aklımı hiçbir şeye tamamen veremem, sürekli düşünür mırıldanırım, sözlerini ne olur ne olmaz diye not alsam bile. O şarkı bitip yenisine başlanıldıysa ve ben onu da hatırlayamıyorsam beyin kısa devre yapıyor zaten :).
İki sorunun da cevabı kısa olduğundan tek yayında toplamak istedim :).
7. En çok neyi özlüyorsun bu hayatta hiç düşündün mü?
Bir şey özleyeceksem çocukluğumu yani kendime kendimin bakmak zorunda olmadığı Inside Out filmindeki gibi temel ve sabit duyguların beni yönettiği zamanları özlüyor olabilirim :). Büyüyünce işler çok karmaşıklaştı.
8. Bizim için seçtiğin 3 alıntıyı okuyalım bugün.
Olur okuyalım da hangilerini seçeceğim yüzlerce seçenek arasından o zor işte :).
En sevdiğim filmlerden biri Harold and Maude. Herkese de öneririm çünkü müthiş bir mesajı ve anlatımı var. O filmdeki muhteşem bilge replikler arasında en sevdiklerimden üçünü yazdım :).
Maude:Harold, everyone has the right to make an arse of themselves. You can't let the world judge you too much.
...
Harold Chasen:I haven't lived. I've died a few times.
....
Maude:That was fun! Let's play something together.
Harold:I don't play anything.
Maude:Nothing? Dear me, everybody should be able to make some music. That's the cosmic dance.
...
Ve birçoğu, filmi mutlaka izleyin :). Sevgiyle kalın.
6. Şöyle bir düşün ve tekrar tekrar dinlemekten vazgeçmediğin 7 şarkılık bir liste hazırla.
Bana en sorulmayacak sorulardan biri çünkü benim müzik listelerim ne Spotify hesabıma ne de başka bir şeye sığıyor :). Çok dinliyorum ve hep farklı dinliyorum. Biraz ondan biraz bundan. O yüzden Spotify 2018 en çok dinlediklerime bakıp geçen senelerde de çok dinlediğim şarkıları seçtim ve fark ettim ki filmler bana unutamayacağım şarkılar katmış :).
Tove Lo - Stay High
Nasıl depresif bir insansam hareketli şarkıda bile sözleri en acıklı şarkıyı bulmuşum yıllar geçti hala dinliyorum, bağıra bağıra nakaratını söyleyerek.
Eric Satie - Gymnopedie 1
Dün de listeme ekledim acayip bir beste. Her dinlediğimde beni aşırı ama aşırı etkileyen bir müzik. Etkisi kaybolur mu sanmıyorum. Satie'nin minimalist ve akılda kalıcı bir tarzı var bana çok hitap eden.
John Lurie - Eva and Willie's Room - Beer For Boys - Eva Packing (Youtube'da kaydı yok, Spotify'da aynı adla dinleyebilirsiniz.)
Şimdi ben en sevdiğim filmler listesinin bir filmi olan Stranger Than Paradise'tan Ezgi'ye doğru yol alan bir hikaye yazacağım takip edin :). Stranger Than Paradise en sevdiğim yönetmenlerden Jim Jarmusch eseri, Jim Jarmusch o dönemki müzisyen kankası (hala devam ediyor mu bilmem) müthiş müzisyen John Lurie, John Lurie filmin başrolünde oynayan ve harika bir soundtrack albüme imza atan sanatçı, bu şarkı da o soundtrack albümünden, o soundtrack albümü Stranger Than Paradise filmi için yapıldı ve o filmin bana kartpostalını gönderen şahane insan da bu meydan okumanın sahibi Ezgi :). Teşekkürler :).
Holden - Ce Que Je Suis
Çok Fransızca şarkı dinlesem de sözlerini baştan sona ezbere bildiğim nadir şarkılardan çünkü Fransızca bilmiyorum. Lakin bu şarkı çok güzel, kalp kıran cinsten :(.
The Mamas and The Papas - California Dreaming
Chungking Express sağ olsun şarkıyı bilsem de dilime yıllardır dolayan film oldu. Ondan sonra en az iki filmde de zaten çeşitli versiyonlarıyla karşıma çıktı. Öyle ki çalmayı da öğrendim. Sen çok yaşa bizi her filminle mutlu etsen de hüzne boğmayı ihmal etmeyen Wong Kar Wai.
Nina Simone - Just In Time
Temsili bir şarkı, kısaca Nina Simone diyebiliriz. Bu şarkı da Before serisinin en sevdiğim filmi Before Sunset'in sonunda çalıyordu :).
Massive Attack - Psyche
Psyche benim en sevdiğim mitolojik karakter olabilir. Hatay Müzesi'nde de mozaiği vardı da yeni yerinde göremedim, çok üzüldüm. İlginç bir şekilde şarkı öyle güzel ki bu kadar denk olur. Müziği sözleri, şarkıcının sesi büyülü gibi.
Ve liste uzar gider :). Bugünün şarkısı da bu listenin son üyesi Psyche olsun :).
İşte bu soruyu kesin Ezgi hazırladı diyeceğiniz sorulardan biri :). Kendisi ben dahil birçok insana ilham oluyor ve bu ilhamı kendine saklamayıp böyle güzel bir soruyla yeni ilhamlara yol açacak bir soru soruyor. Bana en çok ilham veren şeyler doğa ve sanat. Aslında aşağıdaki biraz gevezelik çünkü en çok bana ilham veren şey temelde bu ikisi. Yaşamın kendisi ve katmaya çalıştığımız anlam bir nevi. O yüzden sanatın her türünü çok seviyorum ve doğaya aşığım zaten.
Doğa
Doğa ile alakalı her şey beni cezbeder, hayal kurdurur. Ağaç göreyim su göreyim iki yaprak göreyim sevinirim. Bir kere doğal bir parkta bir geziye çıkıp kaybolmuştuk ve ben bildiğiniz transa girdim. Başka alemlerdeydim ve daha kısa planladığımız yol, kaybolunca 1-2 saat daha uzadı ve ben daha da keyiflendim. Arkadaşlarım biliyordu ki o gün beni sarhoş eden sadece o doğanın kendisiydi.
Fotoğraflar
Güzel çekilmiş her fotoğraf beni başka diyarlara götürür. Ne fotoğrafı olursa olsun.
Filmler
İzlediğim güzel bir film birçok açıdan beni ilhamla doldurur bu bazen bir replik bazen ise bir görüntü olabiliyor. Sinema iyi ki var.
Müzik
Aslında hepsi birbirine bağlı şöyle ki bir filmden ilham alıp şarkı yazabiliyor ya da bir müzikten ilham alıp yazı yazabiliyorum. Her şey o kadar birbirine bağlı ki ayırmak zor.
Kitaplar
Karakterlerin ve yazarın zihninde gezinmek bana yine ilham veren şeylerden biri. Farklı bakış açıları beni besleyen bir şey. Herkesin bakmadığı bir tarafa bakmak ve anlamaya çalışmak.
Bloglar
Öyle güzel yerli ve yabancı bloglar var ki beş senedir yazmasa da tek bir yayın yapsa da bakmaya okumaya doyamıyorum. O yüzden hep yazın ve paylaşın umarım.
Seyahat Etmek
Seyahat beni enerjiyle dolduran bir şey. Yeni bir yer görmek yeni bir tat ile tanışmak ilk kez bir sokakta yürümek beni çok ama çok mutlu ediyor. Bazen kendi doğup büyüdüğüm şehirde bile turist oluyor ve bundan çok büyük keyif alıyorum.
İnsanlar
Yaşım büyüdükçe sabrım bu konuda biraz azalsa da yeni insanlarla tanışıp arkadaş olmak onların fikirlerini dinlemek çok hoşuma gidiyor. Mektup arkadaşlarımla konuşmak ve bir insan üzerinden bir kültür bir ülke hakkında fikir edinmek gerçekten muazzam.
Mutfak
Mutfak ayrı bir kültür o yüzden dünyadan tarifler öğrenmek ve izlemek daha da güzel, deneyip yemek benim hem damak tadımı hem ufkumu genişleten bir yer.
Mektuplar, El İşleri ve Vintage Her Şey
Güzel dekore edilmiş bir zarf veya sevgiyle hazırlanmış uzun bir mektup beni gerçekten ilhamla dolduruyor. Bunun yanında "crafting" denilen o sonsuz deniz, ne zaman ne sürpriz yapacağı belli olmuyor. Vintage ve indie temalı her şey bana ilham olur ve mutlu eder. Bu bazen bir dükkan bazen eski bir kartpostal oluyor :).
Pinterest, Instagram Tumblr, Youtube
İnterneti ya da sosyal medyayı diyeyim kullanan insanların sayısı artıkça üretim de arttı. Farklı insanlarla fikir alışverişi yapmak ilgilendiğim ya da merak ettiğim bir konuda bilgi almak çok güzel. Hiç haberim olmayan bir şey hakkında fikir sahibi olup onun verdiği ilhamla farklı bir şey üretebiliyorum ki bu da mükemmel.
Ve gördüğüm, duyduğum, kokladığım, hissettiğim, tattığım, hayal ettiğim her şey. İlham ben boşluğa bakarken de gelebiliyor, hatırladığım rüyada da, listelere sığmaz ki. Yani kısaca yukarıdakiler gevezelik boşuna okudunuz, haha :).
Bana en çok ilham veren bestelerden biri var bugün, çok güzel çok özel <3.
4. Hava nasıl olursa olsun yürüyüşe çık bugün, o gün gözüne ne güzel göründüyse birkaç fotoğraf da çek, anlat bakalım neler oldu?
Bugün hava mis gibiydi, hiç soğuk yoktu ince bir kazak, güneş gözlüğü, spor ayakkabılar ve kot ceket ile tüm üşengeçliğime rağmen meydan okumaya sadık kalarak çıktım dışarı (Ezgicim artı point istiyorum ben :)). Tabi dışarı çıkan ben ilk önce nereye gider, kırtasiyeye. Bir mektup arkadaşımın gönderdiği paket çok hoşuma gitti. Araştırınca ve sorunca Instagram'dan krepon ya da pelur olabileceğini söylediler ben de kırtasiyeye bakmaya gittim. İkisi aynı değil sanırım çünkü krepon bana daha kalın gibi geldi. İlk gittiğim kırtasiyecimde bulamadım ikincisine doğru yol aldım.
Şunu anladım ki insanın sürekli gittiği yerlerde fotoğraf çekmesi çok zormuş, hiç rahat edemedim ve nasıl fotoğraf çekilmez bugün onu göstereceğim size. Turist olarak gittiğiniz bir yerde beğendiğimiz şeyleri fotoğraflamak ne kolaymış onu da gördüm. Kırtasiye aşırı büyük değil ve gönül isterdi ki güzel bir ataş standı vardı onu çekeyim ama her zaman gittiğim yer, iki yanımda da insan varken durduk yere fotoğraf çekemedim :). Çektim de kıyıda köşede bir tane beğenmedim :). Orada pelur kağıt bulamadım ama güzel krepon kağıtlar vardı iki sedefli iki normal alıverdim.
Oradan çıkıp marketten kendime çikolata aldım, hihi. Tam bir tatlı canavarı duruyor karşınızda, sebepsiz yere gelen tatlı krizlerine çözüm olarak stok yenilemesi yapıp eve de ekmek aldıktan sonra PTT'ye giderken sürekli geçtiğim çamlık dediğimiz mini parktan geçtim, fotoğraf çekmek için çünkü orada çok güzel ağaçlar, dinlenilecek banklar ve kışın bile solmayan sarı çiçekler var. Gel gör ki orada da fotoğraf çekemedim. Çektim de böyle oldu ve kötü çeksem de bu kadar çekmem normalde emin olun :). Ne sarı çiçekler var ne de bir açı. Zaten yönüm de ters ben normalde aşağıdan yürürüm. Fotoğraf çekeyim diye yukarı çıkayım dedim. Daha elime telefonu alıp ilk karemi çekemeden arkadan bir amca gelip, küçük hanım beni çekme demesin mi :). Amca zaten çekemiyorum sen de bir dur diyemedim tabi, yok yok dedim :). Bu arada ben bu fotoğraflarla uğraşırken çok güzel bir haber geldi ama aynı haber kötü haberi de beraberinde içeriyordu :). Ne olduğunu söylemeyeceğim lakin bana bol şans dileyin :). Neyse en son amcadan aldığım ilhamla (!) bu fotoğraflar çıktı. Aslında çok tatlı bir yün evi, aralıklarla ilerleyen sarı çiçekler vardı o yolun üzerinde çekmek istediğim de siz hayal edersiniz artık :). Hatta iyi bir çocuk olursanız belki sarı çiçekleri bu fotoğraflarda bile görebilirsiniz :).
Bugün hep bu şarkıyı mırıldandım, Fatih Erkoç severler burada mı :)? Bu şarkıyı bir de Yıldız Tilbe düetiyle dinlemenizi öneririm :). Gününüz güzel geçsin <3.
Bazı evlerde hep pişen bir yemek vardır. Pişirmekten vazgeçmediğin bir tarifi bizimle paylaşır mısın?
Yaa bu soru da tam benlik çünkü yemek demek ben demek :). Ben yemek için gelmişim dünyaya, keyifle yerim, güzel yerim. Biraz memleketçilik yapayım, Antakya'da doğup büyüdüysen genlerin zaten öyle kodlanıyor bir nevi. Severiz yapmayı da yemeyi de. Yeni tatlara da her zaman açığımdır ve sürekli tarif denerim; yemek ya da tatlı. O yüzden tarif seçemedim bir türlü ve bu saatlere kaldı.
Ben sürekli yeni tarif denerim, evde sürekli pişen yemekleri de haliyle annem yapıyor oluyor. O yapmasa arada ben yapıyorum canım isterse, hehe :). Tatlı da çok denesem de soru yemek olduğu için soru da bana sorulduğu için kendi tarifimi paylaşayım diyorum ama bir yandan da Antakya mutfağı çok ünlüdür biliyorsunuz oradan mı bir şey paylaşayım derken arada kaldım :).
Şimdi kendi tariflerimden ziyade yöresel bir yemek seçeceğim sanırım ailem de sürekli yaptığı için benim çocukluktan beri çok ama çok sevdiğim ev kokan bir yemeğimsi var. Yanında marul, taze asma yaprağı ya da beyaz lahananın yapraklarının içine konulan bir sarmiçi sizin deyiminizle kısır tarifini vereyim bari :). Bizim sarmiçi öyle diğer kısırlara benzemez pek, malzemesi daha az ama lezzeti ve keyfi aşırı güzeldir. Tek başına, beş çayında, zeytinyağlı yemeğin yanında, bir kase mercimek çorbasının yanında da harika bir alternatiftir. Aman canım çekti kalkıp biraz yapayım dersiniz de hemen iki dakika da yanına özellikle yazın salatalık, domates, turşu, peynir koyar da ufacık bir öğünü şölene çevirirsiniz. Kesinlikle öneri yanında yukarıdaki üçlüden (asma yaprağı, lahana veya marul) olmasıdır ki içini sarmiçiyle doldurup iştahla ısırasınız :). Yazarken ağzım sulandı, neyse ki elimde şu an fotoğraf yok ama ilk yaptığımızda ki uzun sürmez, koyarım hemen bu yazıya :). Hadi malzemeler :);
ince bulgur
biber salçası
yazın domates kışın salçası
nar ekşisi
zeytinyağı
bol ince kıyılmış maydanoz
yine ince kıyılmış taze soğan (yeşill kısımlarını sakın atmayın incecik kıyın)
kimyon
tuz
Önce istediğiniz kadar bulguru, kimyon koyup soğuk suyla ıslattıktan sonra bulgurun şişmesini bekliyoruz. O arada yeşillikleri doğrayın varsa güzel domatesiniz onu da ince ince doğrayabilirsiniz. Şişen bulgurlara salçaları ekleyip yoğurmaya başlıyoruz. Bu arada salçanızın tuz durumuna göre burada tuz ekleyebilirsiniz ki en son tadına bakacağınız için o ayarlamayı kendinize göre ayarlayabilirsiniz.
Bulgurlar yumuşayana kadar elle yoğurmaya ve rengi güzel bir kırmızı olana kadar salçayı eklemeyi unutmuyoruz. Aman abartmayın kırmızı olacak diye; hem tadı kaçar hem ekşi de geleceği için çok koyu istemediğiniz bir renk olur. Eğer elinizde güzel acı biber salçası varsa sarmiçiniz biraz acıyla daha da lezzetlenecektir ya da acı seviyorsanız ince doğranmış taze biberi salçaları eklemeden biraz yoğurun ki acısı bulgura geçsin. Bulgurların köfte gibi olmamasına özen göstermelisiniz ki yediğinizde tane tane ağzınıza gelsin :).
Yenme kıvamına gelen bu karışımın içine nar ekşisi ve yeşillikler eklenir hatta öncesinde bulgura salçadan eklemeden önce doğradığınız taze soğanın beyaz kısımlarını biraz koyup yoğurursanız daha da lezzetli bir sarmiçi elde ederseniz. Son olarak bulgurlar parlayana kadar göz kararı zeytinyağı ekleyip sarmiçinizi sunum için hazırlayabilirsiniz.
Benim çocukluğumdan beri vazgeçemediğim ve bayıla bayıla yediğim bu sarmiçi tarifi tabi ki önce anneannem ve sonra annemden şimdi de benden size :). İkisi de genel olarak efsane yemek yaparlar ve sarmiçi de evdeki herkesin vazgeçilmezidir. Biraz alıştığınız kısırdan farklı Antakya'nın sarmiçisini denemek isterseniz güzel bir yemek. Keyifle ve afiyetle kalın <3.
Dün listeyi koymayı unuttum, bugün iki şarkı daha :).
2. Düşün ki bugün doğum günün, sana ne alınsa mutlu olursun? Şöyle güzel bir hediye listesi yap kendine.
İşte benim sorum, bana kalsa her ay bir gün seçer o gün kutlarım doğum günümü ama yaşım değişmeyecek o iki yılda falan bir artabilir. Aşırı seviyorum doğum günlerini :). Tabi bunun şımartılıp güzel hediyeler almakla hiç ilgisi yok :/.
Claudia Pearson: Hand Drawn Maps
1. Aklıma ilk gelen şey Uzak Doğu Turu seyahat bileti. Kültürünü, yemeklerini ve tabi ki kırtasiye dünyasını çok merak ediyorum. Mümkünse bir süre Japonya, Çin, Hong Kong veya Güney Kore'de (Uzak Doğu'da herhangi bir yer kabulüm) yaşayıp bol bol doğayı seyre dalıp o doğal park senin bu müze benim gezmek istiyorum. Tabi bol bol uzak doğu mutfağından lezzetler tadıp kültürlerini öğrenmek hatta tecrübe etmek istiyorum. Filmlerde ve kitaplarda gördüğüm o kültürü yaşamak rüya gibi bir şey olurdu herhalde :).
2. Avrupa turu. İskandinavya, güney sahilleri, biraz yukarı biraz aşağı gezmek, yemek, içmek ve bir sürü şey keşfetmek istiyorum. Orijinal mekanlara girmek, thrift veya vintage/second hand mağazalarından alışveriş yapmak; müzik, film ve aklınıza gelebilecek her türlü festivale katılmak istiyorum.
En iyisi siz bana bir televizyon programı ayarlayın da sunucu olayım :). Hatta tek tek saymayayım 80 günde değil de 365 günde Devri Alem diyelim de tam olsun. Gezmek gezmek ve keşfetmek istiyorum. Bu Türkiye'de gitmediğim bir şehir de olabilir yurt dışında herhangi bir şehir de. O yüzden gelsin seyahat biletleri :).
3. Yok mu istediğin başka şey diyenlere ise güzel bir fotoğraf makinesi/kamera ve Polaroid fotoğraf makinesi diyebilirim. Eski fotoğraf görüntüsünü çok seviyorum o yüzden o tarz herhangi bir makine de fena olmaz :). O da olmadı bir de telefondaki fotoğraflarımızı şipşak polaroid olarak çıkaran bir yazıcımız var ya o da hiç fena olmaz :).
4. Bir de donanımlı mini bir klavye istiyorum güzel müzik yapabileceğim, yanında alet edavatı da olsun ki kayıt yapabileyim :). Olmadı natürel cila soprano ukulele de çok kıymete geçer (ne alaka:/) :). Evde iki tane concert ukulele var ama ben soprano ile de çalmak istiyorum :).
5. Bol bol kırtasiye malzemeleri de isteyebilirim Türkiye'de özellikle bulmakta zorlandığım ürünlerden oluşan :). Ya da güzel bir sürü kağıt efemera :).
Present & Correct
6. Şöyle çeşit çeşit sayfa sayfa pul almak da fena olmazdı bol bol kart mektup yollamak için :).
En son yaptığım pul alışverişi
7. Üstünde adımın yazılı olduğu güzel bir şef bıçağı beni aşırı mutlu eder. Yemek ve pasta yapmayı sevip sürekli yeni tarifler denediğimden herhangi bir mutfak gereci yine beni mutlu etmeye yeter aslında :). Hem size de güzel yemekler yaparım :).
8. Vintage veya vintage esintili herhangi bir şey almak beni aşşırı mutlu eder. Gerçekten vintage olmasına gerek yok; o tarz aksesuar, ev dekorasyonu, teneke kutu, kitap ya da aklınıza gelebilecek herhangi bir şey benim için güzel bir hediye fikridir her zaman :). Vintage, retro, indie bu tarz şeylere takıntılı olduğumdan ufak bir hediye bile beni oldukça sevindirir. Geçmişi olan ya da olmuş gibi olan eşyaları ayrı bir seviyorum sanırım :).
Daha ne isteyeyim diye düşünüyorum da seyahat biletlerinden sonrası biraz çok düşününce ortaya çıkan sonuçlar oldu açıkçası çünkü şöyle bir düşündüm de bu aralar en çok istediğim şey seyahat etmek uzak diyarlara. Trenle, uçakla veya gemiyle çünkü otobüs tutuyor a dostlar :). Kesin istediğim şeyler vardır ama gezmek ve keşfetmek ağır basıyor.
Lakin seyahat biletlerini aşabilme ihtimali yüksek ve bana ciddi anlamda sürpriz olacak tek bir şey var ki gönülden istediğim ama şartların uygun olmadığı, o da hayatımın sürprizi olabilir yani. O yüzden ben bir şey demiyorum video konuşsun. Gözler yaşlı, ne güzel eğleniyordum niye böyle bitti anlamadım :).
Tabi en önemlisi gönülden bir kutlama. Gerçekten doğduğum ve beni tanıdığı için mutlu olan insanlarla çevrili olmak ve bana hissettirilmesi de yeter aslında. En önemlisi de bu değil mi zaten bu günü özel kılan. Sevmek, sevilmek ve bunu hissedip hissettirmek. Bu bazen bir şarkı bazen en sevdiğiniz bir tatlı bazen güzel bir çift söz bazen bir kart bazen ise ince düşünülmüş küçük bir hediye olabiliyor. O yüzden sadece doğum günlerimizde değil hep sevdiğimiz ve çok sevildiğimiz insanlar tarafından çevrili olalım.
Şimdi gidip sizin cevaplarınızı okuyayım bakalım en çok istediğiniz şeyler neymiş belki yeterince şanslıysam bir kişiyi mutlu etme şansım bile olur, kim bilir :). Yarın görüşmek üzere <3.
Dipnot: Fotoğrafların üzerine tıklayarak kaynağına ulaşabilirsiniz.
Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş zamana bakarsak yeni ama kalbimdeki yeri eski olan canım Ezgi meydan okuma başlattı ve ben de katılmasam olmazdı çünkü hazırladığı etkinlik de kendi ve bloğu gibi çok güzel ve tatlı.
Ben de bu meydan okumayı her güne ayrı önceden hazırladığım ve Instagram hesabımda paylaştığım bir fotoğrafla renklendireceğim. Bilenler biliyordur, Instagram hesabımda daha önce şuradaki yazımda da bahsettiğim gibi "mail art" içerikleri paylaşıyorum. Arada "Art Journal" da paylaştığım oluyor. Bugünkü fotoğrafımda ise derin duygular beslediğim mor renginin hakim olduğu bir günlük sayfasıyla açılışı yapayım istedim. Yazılarımız bereketli ve neşeli geçsin diye :).
Müzik listesi yapmayı da çok severim bilirsiniz o yüzden günlük olarak çok sevdiğim bir şarkıyı paylaşacağım böylece Şubat ayının müzik listesini de meydan okuma sonunda çıkarmış olacağım ki Spotify'da şimdiden çalma listesi hazır, meydan okumanın adında. Aşağıya link koyuyorum oradan takip edebilirsiniz :). Gün be gün listemiz oluşacak şimdi boş görünse de :).
Siz de katılmak isterseniz sorular ve linki aşağıda. Hem Ezgi'nin insanın içinizi açan fotoğrafları ve bloğunu da ziyaret etmiş olursunuz :).
Bu sene blogda daha çok aktif olmak istiyorum. Daha çok meydan okumaya katılmak, daha çok okumak, daha çok yazmak, yorumlamak ve tabi ki daha çok önermek :). Bu meydan okuma da bu yılın güzel anılarından biri olacak, daha çok blogla tanışacağız ve okuyacağız gibi hissediyorum o yüzden hadi başlayalım :).
1. Anlat bakalım bu meydan okumaya başlamayı neden kabul ettin?
Yukarıda bahsettim aslında ama biraz daha detaylandıracak olursam birincisi; Ezgi'yi çok seviyorum. İkincisi; sorular çok tatlı, kişisel gibi ama değil gibi de ki kişisel mimlerden fellik fellik kaçan birisi olarak orta ayarda diyebilirim. Üçüncüsü; blogda daha çok aktif olmak, yazmak, okumak, yorumlamak. Dördüncüsü; bu tarz etkinliklerle birbirimizi farklı açılardan da tanıdığımızı düşünüyorum. Beşincisi; 2019 yılı içinde böyle bir etkinliğin parçası olarak güzel bir anı biriktirmek blog arkadaşlarımla. Daha da ne olsun diyorum ve yarın görüşmek üzere sizleri selamlıyorum :).
Bugünün şarkısı Dua Lipa'dan. K-pop sevip dinlemesem de Dua'yı çok severim, bu enerjik şarkıyla meydan okumaya başlamak da iyi olur gibi :). (yazar burada K-Pop severlerin kalbini çalmayı hedeflemiştir :)).